Mükemmel bir öğrenme deneyimi (?)

Emre Keskin
Öğrenme ve Gelişim
2 min readAug 1, 2018

Üniversiteden arkadaş grubunuzla bir buluşmaya gideceğinizi hayal edin. Arkadaşlarınıza parti organize etmeyi çok sevdiğinizi, bu buluşma için her şeyi sizin ayarlayacağınıza dair söz verdiniz. Arkadaşlarınızın da böyle bir vakti olmadığı için çok sevindiler ve size onay verdiler. Harika! Hazırlıklara başladınız. Arkadaşlarınızın yoğun iş koşuşturmasından yorulduğunu ve daha sakin bir ortama ihtiyacı olduğunu düşünerek, şehir dışında, ormanın içinde göl kenarında bir çadır kampı kiraladınız. Müzik için bir perküsyon grubu ile anlaştınız. Yemekler için de sınıfınızın çok sevdiğini düşündüğünüz bir Japon restoranı ile anlaştınız. Buluşma günü geldi çattı. Otobüse bindiğinizde arkadaşlarınıza mükemmel planınızdan bahsettiniz. Arkadaşlarınızın büyük bir çoğunluğu planınızı duyunca şok oldu ve memnuniyetsizliğini sizinle paylaştı. Hatta arkadaşlarınız arasından bazıları oldukça öfkelendi. Arkadaşlarınız Japon yemeklerini sevmediklerine, çadırın çok kötü bir fikir olduğuna, müziğin farklı tür seçilebileceğine dair yorumlar yaptılar. Ama artık tüm plan yapılmış, otobüse binilmişti. Hem sizin tüm hevesiniz kaçtı hem de arkadaşlarınız planınızdan hiç memnun kalmadı.

Bu çok saçma bir hikaye. Ben böyle bir şey yapmam dediğinizi duyar gibiyim. “En azından arkadaşlarıma bir kez sorardım.” Haklısınız. Ama hayatımızda bunun gibi planlama süreçlerini farkında olmadan yürütebiliyoruz. Konuyu birazcık eğitim ve gelişim bağlamına çekmek gerekirse, genellikle kurumsal eğitim süreçlerini aynı bu şekilde planlıyoruz. Katılımcıya ihtiyaç ve ilgi alanının ne olduğunu sormuyoruz. Kendimiz çeşitli istek ve ihtiyaçları tahmin ederek eğitim sürecini planlıyoruz. Süreç başladıktan sonra da insanların neden bu kadar nankör olduğuna dair hayıflanıyoruz.

Eğitim süreçleri planlanırken katılımcıyı merkeze almak, ihtiyaçlarını analiz etmek, hangi durumda nasıl hissedeceğini ön görmenin bu tarz planlama kazalarının önüne geçeceğine inanıyorum. Aslında tasarım odaklı düşünme tam da burada devreye giriyor.

Ne diyordu tasarım odaklı düşünme? Hedef kitleni odağa al. Hedef kitlenle empati yap. Hedef kitlenin ihtiyaç ve taleplerine uygun tasarımlar üret. Sonrasında tabii ki tasarımın işe yarayıp yaramadığını kontrol ederek, gerekiyorsa yeniden tasarım aşamasına dönmeyi unutma.

Tasarım odaklı düşünme yaklaşımı ile katılımcı merkezli ve mükemmel bir öğrenme deneyimi tasarlamak mümkün!

Yorumlarınızı bekliyorum.

--

--

Emre Keskin
Öğrenme ve Gelişim

Eğitmen Panda kurucu direktörü — Eğitmen, Girişimci