Öğrenmeyi Öğrenmek (X) : Sonsöz
Aşağıdaki makale, APA yani American Psychology Association tarafından yazılmıştır. Çok eskiden öğrenciyken çevirdiğimden hatalar olabilir. Son söz olarak bu makaleyi paylaşmak ve öğrendiklerimizi pekiştirmek isterim.
Nasıl çalışırsınız? Eğer çoğu öğrenci gibiyseniz, en sevdiğiniz strateji ders kitabını ve notlarınızı okumak ve daha sonra tekrar okumaktır (Karpicke, Butler & Roediger, 2009). Okuma ve tekrar okumanın, öğrenmenin en iyi yolu olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat bu iş böyle olmuyor.
Psikolojik araştırmalar öğrenmeye yönelik birçok sırrı ortaya çıkardı. Size söylemek istediğimiz şey, bilimsel laboratuvarlarda ve ortaokuldan üniversite seviyesine kadar okullarda çalıştığı kanıtlanmış gerçekliklerdir. (McDaniel ve diğerleri, 2011; McDaniel, Roediger & McDermott, 2007; Roediger, Putnam & Smith) , 2011).
Eğer sırrı açıklayacak tek bir cümleyimiz olsaydı, o da şöyle olurdu: İyi öğrenmenin sırrı, üzerinde çalıştığın şeyleri test etmek — kendinize sorular sormak, cevaplar almak, başa dönmek ve bilmediklerinizi görerek materyalleri tekrar tekrar kendinizi test ederek gözden geçirmektir. Ve öğrendikten sonra bile kalıcılık için bunu tekrar tekrar yapmalısınız.
SIR #1 : OKU \ ANLAT \ GÖZDEN GEÇİR (3R)
Kitabın bir bölümünü okuyun. Ardından kitabınızı tamamen kapatın ve notlarınızı saklayın. Okuduklarınızla ilgili hatırlayabileceğiniz her şeyi (sesli olarak) keni ağzınızdan dinleyin. Fantezi ekipmana ihtiyacın yok. Kendi kendinize, arkadaşınıza, hatta kahve kupanıza veya odanızdaki bir bitkiye okuyabilirsiniz. Yanlış bulduğunuz herhangi bir şeyi düzeltmek için ilgili kısmı tekrar okuyarak veya okuduğunuz zaman gözden kaçırdığınız önemli bilgileri yeniden gözden geçirerek bölümü inceleyin. Çeşitli çalışma tekniklerinin etkililiğini karşılaştıran bir çalışmada, üç gruptaki öğrenciler uzun, teknik ansiklopedinin giriş bilgilerini okumaktadır (McDaniel, Howard ve Einstein, 2009). Bir grup 3R tekniğini kullandı; diğer grup sadece 2 kez makaleleri tekrarlı biçimde okudu, üçüncü grup ise makaleleri okurken not aldı. 3R tekniğini kullanan öğrenciler, diğer teknikleri kullanan öğrencilere göre testte çok daha başarılı oldular. Dahası, 3R tekniğini kullanmak, not almaktan ve okumaktan daha az zaman aldı.
Bu yöntemin bu kadar iyi çalışmasının bir nedeni, ikinci R’yi uyguladığınızda, anlama, öğrenme ve hatırlamada sorun yaşadığınız şeyi hemen görürsünüz, böylece üçüncü R: incelemesi yaptığınızda nelere konsantre olmanız gerektiğini bilirsiniz.
SIR #2 : DERİN DALIŞ
Ders kitabınızı, Facebook sayfanızı okur gibi hızlı ve yüzeysel bir şekilde okuyamazsınız. Birçok öğrenci zihnin bir çöp tenekesi veya sünger olduğunu varsayar; sadece içine bilgi dökersiniz ve orada bilgiler yüzer. Afedersiniz. Orada kalmak için bilgi, onu elde edene kadar işlenmek zorunda. Bir şeyi anlamaya çaba harcadığınızda, beyninize “bir şey” in hatırlamaya değer olduğunu bildirirsiniz. Bunu yaparken, amacına ulaşmanın mükemmel bir yolu, yeni bilgileri zaten bildiğiniz bilgilere bağlamaktır. Psikolojik bilimin (biyolojik, öğrenme, bilişsel ve sosyokültürel) dört temel perspektifini okudunuz varsayalım. Her birini okuduktan sonra, ya kendi hayatınız için geçerli olan örnekler hakkında ya da arkadaşlarınızla olayı bağdaştırarak düşünebilirsiniz: “Arkadaşların çoğu, depresyon ve endişelerini yönetmek için ilaç kullanıyorlar, bu biyolojik perspektifin yaklaşımından kaynaklanıyor.”
SIR #3 : HAYAL GÜCÜ
Fikirleri görselleştiren öğrenciler, bunu yapmayan öğrencilerden daha iyi hatırlarlar. Bu tekniğin önemli kısmı, websitelerinde gördüğünüz “beyninizi eğitin !” diyerekten size absürt şekilde kalıcık sağlamaya çalışmanıza gerek yoktur. Görüntülerin etkileşimini sağlamak yeterli olacaktır. (Wollen, Weber & Lowry, 1972). Bu nedenle beynin glia hücreleriyle ilgili bir bölüm okuduğunuzda (latince yapıştırıcı demektir) nöron şekillerinin altında yapıştırıcı olarak nöronları tutan bir nesne gibi hayal edebilirsiniz.
SIR #4 : KENDİNİ TEST ET !
Bir bölümün ilk bölümündeki materyali okuduğunuzu ve artık anlatma aşamasına başlamanın zamanı geldiğini varsayalım. Yapabileceğin herşeyi hatırlamaya çalışarak işe başla. Ardından, bölümün ilk sayfasındaki tasarıma bak ve belleğinizi zorlamak için ve daha fazlasını hatırlamak için kullanın. Kenar boşluklarındaki şartları kontrol edin, tanımlarını örtün ve bunları kendi kelimelerinizle tanımlamaya çalışın. Cevaplarınızı not alın veya bilgisayar, tablet veya telefona kaydedin, daha sonra kayıtları okuyabilir veya dinleyebilirsiniz. Siz ilerledikçe, hatırlayamadığınız her şeyi bir kenara not alın, ancak henüz cevaplara bakmayın. İşiniz bittiğinde geri dönün ve marjlardaki şartları ne kadar iyi bildiğinizi görün veya soruları kendi kendinize test edin.
SIR #5 : ÇİÇEK OL VE KALEMİ BIRAK !
Bu yinelemeli döngüyü bitirdiğinizde, son kez yapamayacağınız soruları artık yapabilecek hale geldiğinizden emin olun. Başınızı yukarda ve sırtınızı dik tutun (çiçek olun). Sınıfta ders dinlemek bir DVD’den film izlemek gibi bir şey değildir. Bir ders için, duraklatma düğmesine basamazsınız. Diğer bir yandan da, derse tüm dikkatinizi vermezseniz, önemli bir şeyi kaçırırsınız ve bunu farketmezsiniz. Yani sınıfta olduğunuzda, arkadaşlarınızla konuşmayın, -mesaj atarlarsa- kısa gif mesajı gönderin veya sevimli şekilde ders dinleyen kedi fotoğrafı atın. Derste not alma tekniğinin bir ayarı vardır; bir yandan hocanın anlattıklarını kaçırmamayı, diğer yandan da sınav için iyi defter tutmayı dilersiniz.
Alanındaki en büyük sosyal psikologlardan biri olan Elliot Aronson (2010), üniversitedeki ilk dönemiyle ilgili şunları yazdı: “Bir öğrencinin nasıl olabileceğini hiç öğrenmediğimi keşfettim. Not alma ile ilgili temel şeyleri bile bilmiyordum. Derse oturur, dersi dinler, hırsla yazardım. Vize sınavları geldiğinde, ders notlarımı çıkarırdım ve onların neredeyse anlaşılmaz olduklarını farkederdim. ”Eğitmeninizi dinlerken, duymakta olduğunuz şeylerin zaten bildiğiniz şeylerle nasıl bağlantılı olduğunu düşünün. Bir mahkeme muhabirinin yaptığı şekilde cümleleri ve paragrafları aynı şekilde yazarak değil, anahtar kelimeleri ve cümleleri yazarak not tutun. Duyduğunuz şeyleri elemek ve önemli bileşenlerine ayırmak, bu bilgiyi daha anlamlı hale getirmeye yardımcı olacaktır. Eğitmenler derslerini videolaştırır ya da slaytlarını çevrimiçi yayınlarlarsa, artık not almak zorunda kalmayacağınızı düşünebilirsiniz. Ancak sınavda videolar ve slaytlar sizin için sınava gidip düşünen iki ayaklı varlıklar değildir.
SIR #6 : DERSTEN SONRA NE YAPMALI
Notlarınızı içselleştirin. Dersten hemen sonra Elliot Aronson ‘un yaptığı hata nedeniyle oluşturduğu güzel bir stratejiyi uygulayın ; bir merdiven kenarında, yürürken veya bir çim üzerinde aldığınız notları tekrar edin. Yarıyıl sonunda, final için hazırlanma zamanı geldiğinde,Elliot artık başarmıştı. Daha da fazlası: Elliot, dersine girdiği profesörün düşüncesinin kapsamının ve örüntüsünün kendi yaptıklarıyla nasıl örtüştüğünü ortaya çıkardı. Bir konunun özüne ulaşma sanatına hakim olmanın ilk adımını atmıştı … Öğrenmeyi sevmeyi öğrendiğimi ve belki de en önemlisi eleştirel düşünmeyi ve asılsız iddialara meydan okumayı öğrendiğimi buldu. Hayatında ilk kez bir öğrenci olmanın ne olduğunu anladı. bu “aha çaktım davayı” deneyimi sizde de oluşabilir.Notlarınızda karalamalar, oklar ve yıldız işaretleri, anlamsız açıklamalar ve ifadeler varsa, notlarınızı açıkça anlaşılabilir ve sade olarak düzenleyin ve yeniden yazın. Ders kitabınıza veya arkadaşlarınızın notlarına bakarak ya da bir öğretmen yardımcısı veya eğitmen isteyerek eksik tanımları veya diğer boşlukları doldurun. Bu aktiviteler, kendinizi test etmenin ve bilmediklerinizdeki boşlukları doldurmanın bir başka yoludur.
SIR #7 : SINAVLARA HAZIRLIK
Bir kez öğrendiğinizde, onu kaybetmeyin. “Ben biliyorum yeeaa” diyerek bölümleri atlamak size cazip gelebilir. Bildiğini düşünüyorsun. Yapma. Bunun yerine, güçlü bir araştırmadan faydalanın: Daha önce hatırlayabilecekleri bilgileri güvensizlikle sınavdan önce tekrar test eden öğrenciler, sınava kadar bildiğini düşünen kimselere göre iki kat daha başarılı olurlar. (Karpicke & Roediger, 2007).
SIR #8 : SON GÜNE BIRAKMAYIN
Son güne sıkıştırmayı unutun! Bir çok öğrenci sınavlara girmenin, bütün gece sabahlamayı, fazla kahve içmeyi, ders kitaplarını ve notlarını tekrar okumayı, gözbebeklerinin kanamasını ve çok fazla kısa not alması gerektiği sonucuna varıyor. Gerçekten de, çoğu öğrenci, bir sonraki (veya gecikmiş) durum ne olursa olsun, son gün neye bakacağına karar verir. Birkaç öğrenci de, önceden bir çalışma takvimi yapar ve sonra ona sadık kalır (Kornell & Bjork, 2007). Son güne sıkıştırma probleminin kaynağı, materyali zaten bildiğiniz konusunda yanlış bir güven duygusundan kaynaklanıyor olabilir. Ancak muhtemelen sınavda, bilgilerin bir kısmını hatılarken çoğu kısmını hatırlamayacaksınız.. Bunun nedeni, bilgileri hafızanızda organize etmek, yeni fikirlerle desteklemek ve onları parite etmenize artık vakit kalmamış olmamasıdır… Bu sancılı geceler yerine (ah yine bana haram geceler) bir hafta önceden düzenli olarak kendinizi sınayın. (Bjork & Bjork, 2011)
SIR #9 : GEÇMİŞTEKİ ÖĞRENME STİLİNİZİ UNUTUN
Eğer size “görsel” bir öğrenci olduğunuzu söyleyen bir test yaptıysanız, bu, özellikle de “işitsel” öğrenenler olduğunu söyleyen sınıf arkadaşlarınızla karşılaştırıldığında, dersinizde bilgi edinmede sorun yaşamanız anlamına gelir. ? Kafaya takmayın ve gülümseyin; cevap hayır. Yöntem tercihleri ile eşleştiğinde insanların daha iyi öğrendikleri ve tercihleriyle uyuşmayan yöntemlerin kullanılmasının etkisiz olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur (Pashler ve ark., 2008). Görselleştirici materyaller herkese yardım eder, ve ayrıca eski eski aktif dinlemeyi yapar. Aslında, öğrenme tarzı testler, çok fazla paraya sahip olan şirketlerin yaptığı uydurma şeyler gibi görünüyor. Öğrenmeye yönelik dokuz sır, her türlü öğrenci için eşit derecede iyi çalışır.
Umarız okuduklarınızdan keyif alırsınız. Ama sonunda, öğrenmenin tek bir sırrı varsa o da şudur:
“Hiçbir ders kitabı, sınıf dersi, etüt veya hoca sizin yerinize düşünemezler ; öğrenmenin nihai sırrı budur = kafa yormak ve analiz etmek.”