Attila İlhan şiiriyle bindokuzyüz’lere yolculuk: ‘Ferda!’

Ömer Önder
Ömer Önder
Published in
4 min readApr 11, 2016
Attila İlhan

Attila İlhan’ın nefis şiiri. Bindokuzyüz’ler kokuyor, binsekizyüz’lerin sonlarını fısıldıyor… Bu şiiri şairin kendi sesinden de muhakkak dinlemelisiniz…

Bu nefis şiiri buyrun okuyun. En sevdiğim şairlerden biri olan bu ‘zatı şahaneyi’. Veya şiirin sonunda yer alan link üzerinden YouTube aracılığı ile Attila İlhan’ın kendi sesinden dinleyin… Buyrunuz…

belki bu son gecemiz doktor sabiha’yla
nasıl en uzaklarda çalınan eski plaklar
ne kadar da kalabalık hanımelleri
ve böcek çıtırtılarıyla alabildiğine genişleyen
ne müthiş bir gece saygılı
nasıl saklı bir ışımayla yorgun
miyop göz bebekleri
korkuların bir başka yerinden
bir başka sabah olmaya başlayacaklar
gözlük camlarında şimdiden
kaynaşıp duran ışık çekirdekleri
bir mavzer namlusu gibi ince
bir mavzer namlusu kadar kesin

ve yüzlerce bin

bir türlü bitmiyoruz ki sabiha’yla
mısralar çoğaltıp fikret’in öfkesinden
bizi ve gecemizi zenginleştiren
sonra bir benim bir onun dudaklarında
jöntürk komitasından kim bilir kimin
paris’te söylediği sûz-i dilârâ türkü
hürriyet gazetesi’ni elleriyle dizerken
şafakta öfkeli kararların büyüttüğü
üstelik sarmaşıkların altında
tanburların iç titreşimleriyle gittikçe derinleşen
tanburi cemil bey karanlığında
kırbaç gibi bir mektubuyla girmedik mi geceye
sadrı-azam mithad paşa’nın zat-ı şahaneye
beşiktaş’taki eski bir konağın en osmanlı
en sûz-i dilârâ saatında
üstelik sarmaşıkların altında

…fevkalâde riayetim vardır
zât-ı mülûkânelerine bendenizin
ancak padişahım
muzır olan en ufak hususta bile
menafiine milletimizin
itaât etmekte mâzurum size
nizâm nedir bilir misiniz
usûl-ü meşveretle idare olunan bir millette
tafsile hacet yoktur padişahım
mesele bendenize emniyette
ricâl-i milletten de emin olunuz
dokuz gündür mâruzât-ı mukaddemeyi
is’af etmemekte devam ediyorsunuz
bina-yı devleti tâmire çalıştığımız bir sırada
yıkmak istiyorsunuz diyebilirim siz
padişahım âdeta

eğer bu esbaba mebni
beni serkârdan azlederseniz…”

tamburi cemil bey’den ürkek beyaz ferâceler
doktor sabiha’nın ve iç gerginliği
bu arada gazel tarzında
bir dersaadet ki ziya paşa’dan aruz vezninde
telkari mimareler
ve mahyalar ve mahyalar
mefailü failün
öylesine utansak gece sisleri ile yüklü
öylesine küskün
üst üste birkaç yüz beyazıt meydanı’ndan
yine silah sesleri duyar gibiyiz uzak ve uzak
sıkı yönetim tebliğlerinde bu kaçıncı gün
yürüyün çocuklar siz bizi göremezsiniz
çünki sizin gözleriniz bizim gözlerimiz
çünki sesinizde deprem sesleri var
bizim sesimizden
sözün gelişi ben, keçecizade irfan
mekteb-i tıbbiye’nin üçüncü sınıfından
hürriyet kademcisi
mühendishane-i berre-i hümâyûn’dan
halil cebeli bereket, bendeniz
topkapılı cevdet, ikinci mim-mim grubundan
üç yüz otuz altı senesi
teşr-i saniin yedisinde anadolu’ya iltihak eyledik
üç dâr’ü-l muâllimin talebesi
mekteb-i harbiye derseniz ben mustafa kemal -selanik
yürüyün çocuklar
siz bizi göremezsiniz
büyük yumruklar gibi sıkılı
içinizde bir yerinizdeyiz
çünkü sesimizde deprem sesleri var
sizin sesinizden
çünki sizin gözleriniz bizim gözlerimiz
yürüyün çocuklar
siz bizi göremezsiniz
nasıl ki doktor sabiha şimdi hem
büsbütün sultanahmet mitinginde
hem sûz-i dilârâ bir beste içinde
hem silah seslerine katılıyor
böyle uzaktan uzağa
bir mavzer namlusu gibi ince
bir mevzer namlusu kadar kesin
ve yüzlerce bin
eminönü meydanında beyanname dağıtıyor
kürt mustafa sephalarından inmiş adamlar
boyunlarında ipleri öylece
gece bir yerde zor
önemli değil bir yerde güzelliği hanımellerinin
râ bıyıklı felâh-ı vatan zabitleri
değil mi ki durduğu yerde duramıyor
ve değil mi ki ellerinde silahlar
ve silahlar ve feilahitün faillatün
kıvılcımlar üreterek tuz parça dağılıyor sûz-i dilârâ üstüne sedef kakmalı udlar
günlerce yine boğaziçi edebiyat-ı cedide bulutlar
sarmış yine afakını bir dud-i muannid
bir zulmet-i peyza ki peyapey mütezayid
bir doktor sabiha ki
çarpa çarpa açılan duvarların getirdiği
kelepçe sıtmalarından dehşetli sararmış
dehşetli dalgalanan
en köpek karanlıkta en büyük sular gibi
udların şeyhülislam titremeleriyle
avuçlarında mısralar ve arap harfleriyle
her uzvu girdi gird-i havayişle sarsılan bir neslin oğlusun
bunu yad et zaman zaman
asrın unutma barikalar asr-ı feyzidir
her yıldırımda bir gece bir gölge devrilir
bir ufk-i itilâ açılır yükselir hayat
yükselmeyen düşer ya terakki ya inhitat
nasıl mızrap uçlarıyla tel tel çizilir
sultan reşat gecesine tir leylim terela
servet-i fünun mecmuasından fildişi sahifeler
damad-ı hazret-i şehriyârî enver paşa
ve bâb-ı âli baskınında bindiği at
ve paldır kültür fedaileriyle
ve ilahirin ve ila..
ne kadar çok sabiha
tanzimat’tan beri udların şeyhülislam titremeleriyle
silah seslerine yatkın
tir leylim te re la
dudaklarında mısralar ve arap harfleriyle

bir devr-i şeâmet yine çiğnendi yeminler
çiğnendi yazık
milletin ümmid-i bülendi

kanun diye topraklara sürtüldü
cebinler kanun diye kanun diye kanun tepelendi

katıldı şadırvanlar boyunca su şarkıları geceye
üçüncü selim’den santurların biriktirdiği
öksüz bakışlarıyla gezindikçe neyler
çocuk ıslıkları gibi temiz, iyi
hadi gelsin taif zindanları
bismillah sürüldüğün çıplak cellatları ve yağlı kementleriyle
duvarlarında mısralar ve arap harfleriyle
mısralar müstefilün müstefilün
silah okşamalarıyla yarınlara götürdüğün öyle müthiş bir gece ki omuzların sıra
yankılanır tir leylim te re la kubbelerinden
bindokuzyüzlere özgü revolver öksürükleri
fikret kafiyeleri ile mısra mısra
parıldadıkça çığlıklar ışıldaklar gibi
simsiyah meydanların en dip çizgilerinden
öğrenci kasketlerinin öldürüldükleri
bir türlü bitmiyoruz ki ama doktor sabiha’yla
bir yerde benim doksanbeş’e doğru yıldızlara yükselişim
bir yerde o’nun tarih-i kadim gözlükleri
karardıkça kararmış eski plaklar
üçüncü selim’in sûz-i dilârâ bestesi
hani bambaşka bir gökyüzü saltanatıyla
tir leylim te rel a
te re la

Şiiri Attila İlhan’ın kendi sesinden dinlemek için tıklayın.

--

--

Ömer Önder
Ömer Önder

Freelance Journo | Digital Media | Policy | Turkey's Observer #journalist #diplomacy #politicalscience