Kalıcı Mutluluk İçin Her Gün Kendinize Hatırlatmanız Gereken 8 Temel Gerçek
Günümüzde hayatın temel gerçeklerini unutmak kadar doğal bir şey yok. Yoğun iş veya okul temposu, yapılması gereken onlarca iş ve uyulması gereken bir düzen. Bu kargaşada herkesin kendini oto-pilota alması ve bazı gerçekleri unutması oldukça normal.
Eğer hayatınızın tam olarak hayal ettiğiniz şekilde gitmediğini düşünüyorsanız, aslında neyin değerli olduğunu bilmiyor olabilirsiniz.
Hayatın temel gerçeklerine odaklanmak zordur, özellikle siz tam aksi şekilde hareket ediyorken.
Hayat ve iş şu konuda birbirine çok benzer. İkisi de sorularla sürdürülebilir, yanıtlarıyla değil. Bu yüzden kendinize düzenli olarak doğru yöne gidip gitmediğinizi sormalısınız.
Kendinize sık sık hatırlatmanız gereken, umutsuzluğa kapılmadan önce yeniden düşünmeniz gereken, hayatın 10 temel gerçeğini şöyle sıralamak mümkün:
1. Büyük başarılar genellikle başarısızlık sonrasında gelir.
Bir kez başarısızlığı tatmadan gerçek başarıya ulaşmanız mümkün değildir. Yaptığınız her hata, aslında başarıya giden yola eklediğiniz bir basamaktır. Hatalardan öğrendikleriniz ise yanlış yola girdiğinizde size bunu farkettirecek olanlardır.
En büyük atılımlar çoğunlukla hüsrana uğramış ve yenilmiş hissedilen, en umutsuz zamanlarda yapılır. Çünkü insanı farklı düşünmeye iten, yaşanan hüsranın verdiği umutsuzluk ve oradan öğrenilmiş yanlışlardır. İnsan ancak o zamanlarda kutunun dışına çıkar ve neler kaçırdığına göz atma ihtiyacı hisseder.
Başarı; sabır ve inanç gerektirir. En çok acı çekilen zamanlarda bile sabırlı olmalı ve inancınızı kaybetmemeniz başarının anahtarıdır.
2. Çok meşgul olmanız, çok üretken olduğunuzu göstermez.
Çevrenizdeki insanlara bir bakın. Herkes çok meşgul görünüyor değil mi?
Toplantıdan toplantıya koşuşturmalar, e-postalar arasında boğulmalar, bitmeyen telefon görüşmeleri. Peki bu insanların ne kadarı gerçekten bir şeyler üretebiliyor?
Başarıyı getiren sürekli aktif çalışmak ve hareketli olmak değildir. Odaklanarak, zamanı en verimli ve üretken şekilde kullanabilmektir.
Çalışan insanların neredeyse hepsi bir günde eşit saat çalışıyorlar. Siz bu süreyi akıllıca kullanmalısınız. Gün sonunda tek önemli olan harcanan efor değil, üründür. Bu yüzden tüm eforunuzu, her birinden sonuçlar çıkarabileceğiniz işlerinize harcayın.
3. En iyi çalışma arkadaşınız yine sizsiniz.
Çevrenizi size ilham veren, sizin daha iyi olmanızı isteyen insanlarla doldurmalısınız. Ki muhtemelen bunu yapıyorsunuzdur.
Peki sizi aşağı çekmek isteyen insanlar? Onların hayatınızda yer etmesine neden izin veriyorsunuz?
Kendinizi değersiz, huzursuz hissettiren herhangi bir insan, zamanınızı çalacak ve muhtemelen sizi kendine benzetmeye çalışacaktır. Hayat, bu tip insanlarla çalışmak için fazla kısa. En kısa zamanda kurtulun.
4. Kendi çizdiğiniz hayatı yaşarsınız.
Hiçbir durumda kendinizi kurban olarak görmeyin. Hiç kimse sizi, değerlerinize ve tutkularınıza ters düşecek kararlar vermeye zorlayamaz.
Şu anda içinde bulunduğunuz hâl ve durum tamamen sizin, bunu siz yarattınız. Aynı şekilde geleceğiniz de tamamen sizin. Onu şekillendirecek olan da sizsiniz. Kendinizi çıkmazda hissediyorsanız muhtemelen hayalinize ve hedeflerinize ulaşmak için gereken yerlerde risk almaktan korkuyorsunuzdur.
5. Pişmanlığın 1 numaralı nedeni korkudur.
Bir işin sonuna geldiğiniz zaman; başarısızlıklarınızdan çok kaçırdığınız şansları düşünerek hayıflanırsınız. Keşke dememek için gerekli yerlerde risk almaktan korkmayın. Pişmanlık kafanızda soru işareti bırakmaktan başka bir işe yaramaz.
Herkes ölümün, bir insanın başına gelebilecek en kötü şey olduğunu söyler. Fakat daha kötüsü de var: yaşayan bir ölü olmak.
Pişmanlık, insanı yaşarken öldürür ve insanlar yaptığı değil, yapmadığı şeylerden pişman olurlar. Sürekli “keşke yapsaydım, en azından deneseydim” dememek için korkularınızdan sıyrılın. Hiçbir şeyden pişmanlık duymayın.
6. Birini affetmek için özür dilemesini beklemek zorunda değilsiniz.
Bir kez kin, nefret, kızgınlık gibi duygulardan arındığınız zaman hayat çok daha güzel bir hâl alır. İnsanları affetmek — özür dilemelerini beklemeye gerek duymadan — her zaman güzeldir.
Kin ve nefret duyguları; geçmişte yaşadığınız olayların bugününüzü mahvetmesine neden olur. Eminim ki bunu istemezsiniz.
Nefret ve kızgınlığa dayalı negatif duygular stresli olmanıza neden olur. Stresin de vücudunuza yansıması çeşitli rahatsızlıklar ile olabilir (tansiyon ve kalp hastalığı gibi).
7. Anı yaşayın, hayat böyle daha güzel.
Hayatınızı anlık yaşamayı öğrenmeden maksimum potansiyelinize ulaşmanız mümkün değildir.
Kendinizi ne kadar suçlu veya pişman hissederseniz hissedin, geçmişinizi değiştiremezsiniz. Aynı şekilde gelecek kaygılarınız da geleceğinizi değiştirmeyecek. Anın dışında herhangi bir yere takılı kaldıysanız mutlu olmanız ne yazık ki mümkün değil. Anın iyi veya kötü olmasından bağımsız onu yaşamak bir yerlere takılı kalmaktan çok daha iyidir.
Anı yaşayabilmek için 2 basit taktik var:
Geçmişi kabullenmek. Geçmişinizle barışmazsanız peşinizi asla bırakmaz. Ve böylece geleceğinizi de şekillendirir. Kötü bir geçmişiniz varsa bile kötü bir gelecek istemezsiniz.
Geleceğin belirsiz olduğunu kabullenmek. Endişelerin şu anda veya gelecekte hiç yeri yok. Mark Twain’in dediği gibi: “Endişe etmek, hiç olmayan bir borcu ödemek gibidir.”
8. Klişe olacak ama; hayat gerçekten kısa.
Hiç kimse için yarının garantisi yok. Her an her şey olabilir, bu yüzden asıl önemli olan diğer insanlarla nasıl zaman geçirdiğimiz ve onlara nasıl davrandığımız.
Kayıplar, açık birer yaradır. Hayatın kırılganlığının içgüdüsel bir göstergesidir. Fakat böyle olmamalı.
Kendinize her sabah uyandığınızda şunu hatırlatmalısınız; her gün size sunulan bir hediyedir ve size verilen bu hediyeyi sonuna kadar kullanacaksınız. Hayatın size sunulmuş bir hediye olduğunun farkında olarak yaşamaya başladığınız anda hayatınızdan daha fazla keyif alacaksınız.
Kalıcı Mutluluk için Her Gün Kendinize Hatırlatmanız Gereken 8 Temel Gerçek yazısı ilk olarak OfisPaneli Blog’da yayınlanmıştır.