Filenin Genç Kaptanı
Merhabalar,
Ben Kaan Gürbüz. 16 Ağustos 2001, İstanbul doğumluyum. Türkiye Voleybol 1. Liginde TVF Spor Lisesi takımında pasör çaprazı ve takım kaptanı olarak yer almaktayım.
Çocukluğumdan beri hem uzun boylu olmam hem de çok hareketli olmamdan dolayı ailem beni spor yapmaya yönlendirdi. İlkokul çağlarımda spora voleyboldan önce basketbol ve atletizm ile başladım. İlkokul 5. sınıftayken, beden eğitimi öğretmenimin teşvikiyle okullar arası düzenlenen bir atletizm yarışmasına katıldım. Yarışmada beni fark eden Fabrika Voleybolun antrenörü Yavuz Barut hocam, voleybol için uygun bir fiziğim olduğunu söyleyerek voleybolla ilgilenmemi tavsiye etti. Ailemle bu durumu konuşup onların da voleybolu denemem için onayını aldıktan sonra voleybol serüvenim başlamış oldu.
Voleybol çalışmalarıma ilk olarak Yavuz Barut hocam ile başladım. İlk antrenmanlar hem zor hem de çok eğlenceli geçiyordu. Televizyondan ve internetten voleybol maçlarını izlemeye başladım, izlerken takım olarak oynanan oyunun çok keyifli ve heyecan verici olduğunu düşünüyordum. Antrenmanda ve okul maçlarında sahada olmak beni mutlu ediyordu.
Bu alanda başarılı olmak için çok çalışmam gerektiğini ve bunu ne olursa olsun yapmak istediğimi biliyordum.
Yavuz hocamla yaklaşık 3 yıl beraber çalıştık. Üçüncü yılımın yaz döneminde TVF tarafından Ankara’ya, iki haftalık kampa davet edildim. Buradaki kampta, Ankara’da federasyonun alt yapısında oynamak için teklif aldım. Bunu aileme bildirdiğim zaman ailem, yaşımın daha küçük olmasından dolayı bu duruma sıcak bakmadılar. Kamp bitiminde ailem, Ankara’ya beni almaya geldiklerinde buradaki ortamı gördüler, yöneticilerimizle tanıştılar ve benim burada kalmamı kabul ettiler. Ailemin yanından ayrılarak kendimi voleybol alanında geliştirmek için Ankara’ya yerleştim. Ailemden uzak olmak zor gelse de destek olup yanımda olmaları bana güç verdi. Her geçen gün kendimi geliştirmek için çok çalıştım ve voleybol hayatımın ayrılmaz bir parçası hâline gelmiş oldu.
TVF Spor Lisesi takımında ilk altıda forma giymeye başladım, her hafta lig maçına çıkmak tecrübemin artmasına büyük katkı sağladı. Bu süreçte milli takımlarda yer alabileceğim kadrolara çağrıldım ve milli takımda forma giyme şansı yakaladım. Milli takım formasını ilk giyişim, 2016 yılında düzenlenen Küçük Erkekler Balkan Şampiyonası’nda oldu. Turnuvayı takım olarak birincilikle tamamladık. 2017 yılında düzenlenen U17 Balkan Şampiyonası’nda da milli takım forması giydim ve bu turnuvayı üçüncü olarak tamamladık. Ayrıca bu turnuvada “En İyi Pasör Çaprazı” ödülü aldım. Bunların dışında yer aldığım 2017 CEV U19 Avrupa Şampiyonası’nı üçüncülükle ve 2017 FIVB U19 Dünya Şampiyonası’nı onbirinci sırada tamamladık. En büyük milli takım heyecanını, geçtiğimiz yaz ilk defa Konya’da düzenlenen CEV U17 Avrupa Şampiyonası’nda yaşadım. Konya seyircisi maçlarda takıma çok destek verdi. Coşkulu bir atmosferde çıktığımız her maçta elimizden gelen mücadeleyi verdik ve bu turnuvada milli takımımız üçüncülük elde etti. Ayrıca, bu turnuvada bireysel ödüllerden biri olan “En Değerli Oyuncu (MVP)” ödülünü CEV Asbaşkanı Margaret Ann Fleming’in elinden bizzat aldım.
Voleybol çok keyifli bir takım oyunu. Başarılı olmak için sadece bireysel çabalar yeterli olmuyor, takım hâlinde, birbirimizle yardımlaşarak ve destek vererek başarılı olabiliyoruz. Voleybol, hayatımda arkadaşlık, yardımlaşma, saygı gösterme ve paylaşma konularında kendimi geliştirmem için bana iyi bir araç oldu.
Önümüzdeki yıllarda, voleybol kariyerimi daha iyi yerlere taşıyarak Efeler Liginde oynamak ve ayrıca uluslararası turnuvalarda ülkemi en iyi şekilde temsil ederek giyeceğim milli formaların hakkını vermek istiyorum.
Gelecekte ülkemizin iyi yerlere ulaşması için biz gençlere çok iş düştüğünü düşünüyorum.
