Aristokrasi

Mehmet
500Pub
Published in
2 min readOct 4, 2019

2012 yılında Türkiye’nin “aklı küçük” bir şehri olan Kayseri’de çalıştığım şirket, işimin detaylarını daha iyi kavrayabilmem için bir süreliğine Türkiye’nin en büyük metropol şehri olan İstanbul’da görevlendirdi. Ve bu şehirde firmanın bölge pazarlama müdürü sıfatıyla 62 mağaza ve bu mağazalara ürün tedarik eden depodan sorumlu olarak 2 yıla yakın bir süre görev yaptım. Aslında bahsedeceğim konu işi geçmişim değil, bu olay vesilesiyle öğrendiğim güzel bir dersi anlatmak.

2 yıllık İstanbul tecrübesinden sonra Kayseri’ye dönme zamanı geldiğinde İstanbul’daki arkadaşlarıma veda ziyaretinde bulunurken bir arkadaşımın iş yerindeki müdürüyle tanışma fırsatım oldu. Fırsat diyorum çünkü hayat boyu unutulmayacak bir yorum yaptığı için.. Bu arada dönüş nedenim diyalogda belirttiğim gibi sadece şirketin çağırması değil, farklı nedenler de içeriyordu. Ancak diyalogda belirttiğim şekilde açıklama yapmam gerekliydi. Aşağıda bu konuşmayı diyalog şeklinde sunuyorum:

Müdür: Neden İstanbul gibi bir şehri bırakıp gidiyorsun? Burda çok daha iyi iş fırsatları var.

Ben: Şirketime karşı sorumluluklarım var. Onlar beni buraya bana yatırım yapmak için gönderdi, bu nedenle dönmem gerekiyor.

Müdür: Bak kardeşim! Bu senin hayatın. Bu şehirden bir kere gittin mi bir daha buraya gelme fırsatını yakalayamayabilirsin. Sana bunu bir örnekle anlatmak istiyorum. Aristokrasi nedir bilir misin?

Ben: Kelimeyi çok duydum ama ne anlama geldiğini bilmiyorum.

Müdür: Sana Aristokrasiyi aklı küçük şehir ve İstanbulu kıyaslayarak anlatacağım. Aristokraside toplumun yazılı olmayan kuralları vardır ve bu kurallar nedeniyle gelişim zordur. Özgür bir toplumda ise yeni fikirlere ve düşüncelere çok açık bir yapı vardır, dolaysıyla gelişime daha açıktır. Kayseri İngiltere gibi aristokrasinin baskın olduğu bir şehir. İstanbul ise Amerika gibi özgürlüğün ön planda olduğu bir şehirdir. Şimdi sana soruyorum; son 50 yıldır İngiltereden çıkan 10 marka sayabilir misin?

Ben: Hatırlayamadım.

Müdür: Peki şimdi de Amerikadan son 50 yılda çıkan 10 marka sayabilir misin?

Ben: Apple, Microsoft, Amazon, Facebook, Google vesaire..

Müdür: Farkı gördün mü? Aristokratik bir toplumda bu şekilde yazılı olmayan kurallar nedeniyle gelişim olmaz. Herhangi bir yenilik yapmak isteyen kişi/kurum toplum tarafından bloke edilir ve yenilik başarısızlığa uğrar. Başkalarının baskısı altındaki yaratıcı fikirler ne kadar iyi olursa olsun bir şekilde engellenmeye çalışılır. Ancak özgür düşüncenin hakim olduğu toplumlarda bu tarz yenilikler çok daha fazla desteklenir ve bu sayede aristokratik bir toplumdan çok daha fazla gelişim olur. İşte İstanbul ve Kayseri’nin farkı temel olarak budur.

Konu İstanbul veya Kayseri değil tabiki. Adına ne derseniz deyin, zihnen kapalı bir toplum gelişimi daima engellemeye çalışır. Amerika örneğinde olduğu gibi yeniliklere açık toplumlar ise kişileri ve kurumları yenilik yapmaya teşvik eder. Bu toplumlarda insanlar başkasının ne dediğini umursamaz ve işine bakar. Aristokratik toplumlarda ise toplum baskısına ek olarak bir de “elalem” vardır ki gören yoktur. Sesini duyan da yoktur. Ama herkes ondan ürker.

--

--