Değişim mi gelişim mi? Kendime sormam gereken soru bu.

Mbk
500Pub
Published in
2 min readOct 26, 2019

Değişiyoruz,** her zaman değişiyoruz. İstesek de istemesek de farklı hızlarda ve farklı aralıklarda… Peki ya, her değişim gelişim midir? Hayır. Yirmi birinci yüzyılın romantik insanları olarak değişmeyi ve farklı olmayı belki de tarihte hiç olmadığı kadar kıymetli sayıyoruz. Değişmek, yeni olmak, farklı olmak bunların kıymeti anlaşılıyor ama hala kavrayamadığımız sınırlar ve ayrımlar var. Hala iyi ya da kötü değişimleri tartışmaya cesaretimiz yok.

Burada bir başka sorun karşımıza çıkıyor; kabul etmenin sorgulamadan benimsemek olduğunu, üzerinde tartışmanın saygısızlık, dışlama, yerine göre ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobiklik, dinsizlik gibi sebeplerden doğduğunu düşünüyoruz.

Anlamak ya da yargılamak gibi ayrımları yapacak noktaya daha gelemedik . Öyle ki yargılayacağımız düşüncesiyle yargılanmaktan korktuğumuz için soru sormaktan çekiniyoruz. Bu sorgulama çekingenliği, gelişim temelli değişimin en büyük engelidir. Buradaki hassas nokta saygıyı yitirmeden sorabilmek, doğru kelimeleri seçebilmek.

Ayrı, özgün olmak ve gökkuşağının içinde kendi rengimizi bulmak kaygısındayız. Daha arayışın çok başındayız. Dünya ve düzen değişirken insanlık gelişiyor mu? Bu çabaların sonucu sadece değişim mi yoksa gelişim de var mı? Bu ayrımı yapmanın en kestirme ama en zorlu yolu kendilik muhasebemizi iyi ve dürüstçe yapmak. Önce kendi değişimimizi konumlandırmak ve bunu yaparken vicdanımıza cesur sorular sorup dürüst cevaplar verebilmek. Bizi rahatsız eden şeylere başkalarını suçlamayan yanıtları vererek…Ancak dürüst ve cesur olarak gelişebiliriz. Değişime de ancak dürüst ve cesur olarak başlayabiliriz.

Yeni, anlayışlı ve gelişen bir dünya dileğiyle…

** Kullandığım ‘biz’ kelimleri herhangi bir toplumu ya da kesimi temsil için değil, insanlığın bütününü temsil içindir.

--

--