Haftanın Top 5'i

Kübra Tekin
500Pub
Published in
3 min readOct 25, 2019
  1. STEFAN ZWEIG' in "BEKLENMEDiK KARŞILAŞMA " isimli kitabını okudum ve size de öneriyorum. Zaten hepi topu 56 sayfadan oluşuyor ve betimlemeleriyle kendinizi bir anda kitabın içinde buluyorsunuz. Kitapta beni en çok etkileyen paragrafı sizinle paylaşmak istiyorum.

Bir lokantaya girdiğinizde pek de dikkat etmediğiniz o garson, kıyafetinizi, ayakkabılarınızı, şapkanızı, saç renginizi, tırnaklarınızın düz yahut oval olduğunu dahi farkedecektir. Her pencerenin, her vitrinin, her perdenin, her saksının ardında bir çift göz mutlaka sizi izliyordur; şayet mutlulukla sokakta kimse sizi gözetlemeden yapayalnız dolaştığınızı sanıyorsanız, bilin ki üzerine vazife olmayan görgü tanıkları her gün her yerde etrafımızdalar.

Bu kitabı okurken aklıma annemle Boston'da JP Licks'de caddeye karşı oturup kahve içerken sokaktan geçen kişilerin karakter analizlerini yaptığımız geldi. "Bence bu bekar, bu sevgilisyle kavga ediyor, bu bankacı, bu kişi obsesif, bu kişi alışverişkolik gibi gibi.. Sizde bazen sokakta yalnız hissettiğinizde insanları izleyip kafanızda bir profil oluşturduğunuz oluyor mu? Kendinizi o kişinin yerine koyup özdeşleştirdiğiniz?…

2. Netflix'de dizi önerileri çok soruluyor, açıkçası subjektif olduğu için bunu izleyin güzel demek bana zor geliyor fakat her izlediğim dizi de öğrendiğim şeyler oluyor. Size önereceğim dizi "The Affair"

Bu dizide sempati kuracağınız, seveceğiniz, bağ kurabileceğiniz bir tane bile karakter yok. Karakterlerin neredeyse tamamı; pislik, adi, şerefsiz, toplumun en baba ahlak kurallarından birini çiğniyor. Bu dizinin bana öğrettiği en önemli şeylerden bir tanesi insanların olayları yaşarken ne kadar farklı algıladıkları. Dizi de olaylar farklı perspektiflerde anlatılıyor. Aynı olayı ilk yarıda başka birinin gözünden izliyoruz, ikinci yarıda o olayı başka birinin gözünden izliyoruz. İnsanların olayları aynı anda yaşasalar bile ne kadar farklı anladıklarını görüyoruz. Kendi değer yargılarımız, kendi ön yargılarımız bizim düşüncelerimizi ve olayı anlama algımızı değiştiriyor. Yani işin özü şu arkadaşlar; objektif bakış açısı diye birşey yok. Hepimiz yargılarımızla beraber düşünüyoruz.

Aksiyon seviyorsanız, bu dizi size uymaz. Ağır ilerliyor, psikolojik kısmı, sinir bozucu kısmı fazla. 1 bölümü tek seferde izlemeye tahammül edemiyorum öyle uyuz oluyorum dizideki olaylara. Neden izliyorsun diye soranlara hani görüştüğünüzde kafanızdaki tüm sinirleri hoplatan kişiler vardır fakat yine de görüşmeden yapamazsınız her defasında sizi negatiflik çukuruna iter fakat az da olsa görüşürsünüz. Bazı diziler, kitaplar, filmler var sinir bozucudur fakat izlemekten de vazgeçemezsiniz sizi içine çeker hah bu da aynen öyle bir dizi.

3. Debussy'nin en ama en sevdiğim eseri çaresizlik ile umut arasında bir his veren "Clair de Lune" bu hafta bana en iyi gelen şarkı oldu.

4. Doğal antioksidan olan nar suyu ve c vitamini deposu olan mandalinanın suyu ile zeytinyağlı pırasa denedim. Muhteşem oldu! Tavsiye ediyorum..

5. "Aşk Geçmişim" tiyatro oyununu izledim ve çok keyif aldım. Rıza Kocaoğlu, Şebnem Bozoklu, Melisa Doğu gibi 3 baba isimden oluşan kadrosu var. Çokça güldüm ve keyif aldım. Aşk hakkında güzel noktalar var. Sevgilisi veya eşi olmayan kişilere nasıl toplum baskısı yapıldığını da komik bir dille vurgulayan tatlı bir oyundu. Denk gelirse izleyin muhakkak.

--

--