Ritüeller

Kübra Tekin
500Pub
Published in
2 min readOct 7, 2019

Dünyanın en dağınık insanlarından biriydim. Ölümüne dağınıklıkta huzur bulabilirdim. Dağınıklığının içindeki düzeni, karmaşanın içindeki ahengi severdim. Lakin yaşlanınca durum tamamen değişmeye başladı. 30'lu yaşlara geldiğimde içimden bir “OMO kadını” çıktı desem yalan olmaz. Dağınıklıktan nefret ediyorum. Düzene ve hiçe saydığım kurallara bayılıyorum yaşlılıkla beraber. Farkettiğim şey ise, kuralların hayatı nasıl daha iyi hale getirdiği, zaman tasarrufu yaptığı ve bana daha iyi geldiği oldu. Dağınıklığın beni yorduğunu anlamam ise bu sürece başlamamdaki sebep oldu. Fiziksel dağınıklığı geçtim, ruhsal dağınıklıkla hala sorun yaşıyorum. Zihnimi ordan oraya sürüklüyor, yapmam gerekene odaklanmak yerine, ara yollarda gezinip duruyorum. Bu konuyu nasıl daha iyi hale getirmeliyim diye düşünürken enteresan bir makale okudum.

Okuduğum bir yazıya göre beyin ritüelleri severmiş. Her gün düzenli olarak, düzenli saatlerde yaptığın işi yapmak; odaklanmayı arttırır ve beyne iyi gelirmiş. Hani derler ya yarın bugünden başlar, programlamalısın diye. Esasında her gün yeni bir program değil, var olan bir günlük düzen olması gerekiyormuş. Her gün aynı saatte yatmak, kalkmak, kahvaltı yapmak, kahvaltıda yediğin besinler, çalışma esnasında dinlediğin müzik, çalışma ortamının ambiyansı gibi gibi... Beyin ritüel ile beraber hipnotize etkisi olurmuş ve yaptığın işi en iyi yapmana yardımcı olurmuş. Başarılı yazarların, düşünürlerin, bilimadamların neredeyse tamamının günlük ritüelleri varmış. Yani her gün yeni bir şey yapmak değil, yaptığın ya da yapmakta olduğun işi her gün düzenli bir şekilde tekrar edince gerçekten yaptığın işte başarılı oluyormuşsun. Kulağa hoş geliyor. Hazır sonbaharın hayatı düzenleyen etkisi gelmişken kendimize günlük ritüel oluşturmak denemeye değer.

--

--