Soğan yemedik ki…

Kübra Tekin
500Pub
Published in
2 min readOct 23, 2019

Yaşlıların kıymetini yaşım büyüdükçe daha çok anlıyorum. Elini öpmeye gidecek, sıcak çayını içecek, hoş sohbetini anılarını dinleyecek ziyaret sonunda da hayır duasını alacak büyükleriniz varsa dünyanın en şanslı kişilerinden birisiniz. Babanne, ananne, dede demek bizim çocukluk anılarımız demektir. Babanne evinde her daim sıcak yemek kokusu vardır. Yaşın ne kadar büyürse büyüsün babaannenin gözünde hep karnı aç ufak bir çocuksundur. Evine gittiğinde illaki burnuna kadar yemek yedirir.

Hani modern şehir yaşamında kimse kimseye tahammül edemez, kimse kimseyi gördüğünde gözlerinin içi gülmez ya işte özlersin o vakit babaannenin gözlerini.

O samimiyettir bizim özlediğimiz, içtenliktir. Bilirsin babaannen seni gördüğünde mutlu olur. Hissedersin gözlerinden mutlu olduğunu. İhtiyacın olduğunda babaannenin hayır duası yardımına koşar. Hatta ihtiyacın olmadığında da dua eder, “Allah işini gücünü rast getirsin” der. Küçükken anlamazsın bu duanın kıymetini, ancak yaş büyüdükçe işin gücün rast gitmesi öyle önemlidirki.. Bugün babaannemin canı “Rahmet” istemiş sabahtan beri aklımda çünkü artık elini öpüp duasını isteyeceğim bir babaannem yok. Benim babaannem “hükümet” gibi bir kadındı. Otoriter, lafını esirgemeyen, tok gözlü, bir o kadar da yufka yürekliydi. Öleceğini bilse bile söyleyeceğini esirgemezdi. Allahtan başka kimseden korkmam derdi, hırsızı terlikle kovalamışlığı vardı sık sık anlattırır bu hikayeyi dinlerdik. Sevmediği kişilere “tort” derdi. Tortudan geliyor yani tavada kalan yemek tortusu sanırım, kir gibi bişey.

Babannem…

Kendinden son derece emin başı dimdikti, soğan yemedikki ağzımız koksun derdi.

Anlamazdım ne demek istediğini ancak bugün bir haksızlığa uğradığımda kendimden emin bir şekilde bu sözü söyleyebiliyorum. Soğan yiyenler düşünsün ben niye stres yapayım ki diyorum.

Kısmetli kadınmış babaannem, gittiği yerde hiç yokluk çekmemiş. “Kendinden küçük biriyle evlenirsen evin bereketli olur” demişler. Bundan mıdır bilmiyorum babaannem dedemden 2-3 yaş büyüktü ve dedeme şanslı gelmiş. Yaş büyük olunca otorite de kadında oluyor vesselam. Dedem bizi gıcık ettiğinde babaanneme şikayet ederdik babaannem icabına bakardı. Özlüyorum o günleri gerçekten özlüyorum. Kızım İpek 1.5 yaşındaydı babaanneme veda ettiğimizde. İpek’i çok severdi. İpek o dönem çok yaramaz ve hareketliydi tam da babaannemin sevdiği tarzda bir çocuktu.

“Aman kızım kıvışlak bebe akıllı olur. Yaramaz diye sakın dövme derdi.”

Tamam babaanne dövmem derdim gülerdim. Onların döneminde çocuk dövülerek eğitildiği için bize dayak tabiki çok uzak geliyor. İpek sözümü dinlemeyip beni yorduğunda ise gözelin kusuru olmaz derdi, bu bir iltifattı sadece sevdiklerine söylerdi babaannem. Çok kıymetli zamanlarmış.

Şimdi yaşadığımız acı günlerde ise babaannemin sözleri kulağımda zor değilde zorun zoru kızım.

Gerçekten babaannecim yaşadığımız bazı anlar varki zor değilde zorun zoru ama ne yazıkki sen başımızda değilsin.

--

--