The future of business, work, and the economy in a digital world. In recent years, computers have learned to diagnose diseases, drive cars, write clean prose, and win at Jeopardy!. Advances like these have created unprecedented economic bounty, but in their wake median income has stagnated and the share of the population with jobs has fallen. MIT�s Erik Brynjolfsson and Andrew McAfee reveal the technological forces driving this reinvention of our economy and chart a path toward future prosperity. Businesses and individuals, they argue, must learn to race with machines. Drawing on years of research, Brynjolfsson and McAfee identify the best strategies and policies for doing so. These include honing the ability to mix and match different technological resources and designing new collaborations that pair brute processing power with human ingenuity.A fundamentally optimistic book, The Second Machine Age will radically alter how we think about issues of technological, societal, and economic progress.biraz alıntı yapayım
“ sf.88 amerikanın inovasyon oranının gerilemesinin kaygı vericidir.Bob Gordon 150 yıllık süreci incelediğinde inovasyonun yavaşlamak da olduğunu gösterdi.2011 tarihli greaat stagnation adlı kitabına iktisatçı tyler cowen diyor ki “NEDEN başarılı olamadığımızı anlamakta başarılı olamıyoruz. Tüm problemlerin, tek ve pek fark etmediğimiz bir kaynağı var. En az 300 yıldır , alt dallardaki meyvelerle günü kurtarıyoruz. Ancak 40 yılda o meyveler kaybolmaya başladılar ama biz hala o meyveler orada duruyormuş gibi yapıyoruz. Teknolojik bir düzlüğe geldiğimizi ve ağaçların sandığımızdan daha çıplak olduğunu bir türlü idrak edemiyoruz. “
sf 97 “ dijital inovasyon, sizin anlayacağınız , en saf haliyle mevcut inovasyonların farklı halerde tekrar birleşmesiyle ortaya çıkan bir inovasyon türüdür.Her yeni gelişme, gelecekte yapılacak bir inovasyon için bir yapıtaşı görevi üstleniyor.Yenileşim bitmiyor,çoğalıyor.Dijital dünya sınır tanımıyor . fiziki dünyanın sınırlarına giriyor. Kendi kendine giden otomobiller, uçaklar oluyor. Dijitalleşme sayesinde hemen her durumla ilgili çok büyük miktarda veri kullanıma açılıyor ve kullandıkça daha çok çoğalıp tektrar kullnılıyor.
yapıtaşları olarak inovasyonların sayısının artmasındaki zorluk, hangi kombinasyonların gerçek manada değer ifade edeceğidir.BİLGİ de daha önceki tohum düşüncelerin birleşip yeni düşünceler halinde ortaya çıkmasına bağlı olarak zaman içinde kendiliğinden artar.Bu dünyaya “bir yapıtaşı olarak inovasyon dediğimiz “ bakış açısından bakmaktır.burada bilgi kırıntıları ve düşünce tohumları zaman içinde tekrar tekrar birleşir.ekonomik büyüme üzerinde engel, aynı ekonominin bir artısı olur ve ekonomi bu sayede tüm bu potansiyel kombinasyonlar arasından gerçek manada değer taşıyan kombinasyonlara ulaşır. WEITZNAN “ büyümenin önündeki tek engel, yeni düşünceleri yeterince hızlı işleyemeyişimizdir.”
Bir düşüncen olması için bilgi sahibi olmalısın.Yoksa sanayi 4.0 moda diye konuşuyorsan ve bedava pazarlamasını yapıparsın alman global şirketlerinin.Alman malı hayranlığı körükleniyor.Herkes değişik anlam yükleyebiliyor: İleri otomasyon diyenler var. İleri kalite kontrolü terimiyle açıklayanlar da var. Makinelerin birbiriyle iletişimi olarak niteleyenler de. İnsansız, akıllı fabrika da deniyor. Hangi ürünün üretiminde olursa olsun, makinedeki bir problemden ya da üründeki bir kalite değişmesinden 30 dakika içinde üst yönetimin haberdar olmasını sağlayan bir teknik ve iletişim mekanizması kurabilme aşamasıdır,O KADAR.
E-F@BRİK@ (e-fabric)diye tanımlamak en doğrusudur. Dijital bir dönüşümdür.Hızlı birleşimler ile katmadeğer yaratmak “inovasyon paradigma”sına bağlı.
Sanayi 4.0 DEVRİM değil bir alman pazarlama stratejisidir… Konu daha derin.
İ.T.Ü. Kont. ve Oto. Müh. Öğrencisi Emir Ercan Ayar anlatıyor:dinleyin.loT
Endüstri 4.0’ın GE tarafındaki adı Endüstriyel İnternet. GE’nin Minds + Machines 2014 toplantısında konuşan CEO Jeff Immelt endüstriyel internetin etkisini “dün gece yatağa bir sanayi şirketi olarak yattınız, bu sabah bir yazılım ve analitik şirketi olarak uyandınız” şeklinde özetliyor.” UYUMAYIN KOBİLER
BAŞKASININ İPİ (TEKNOLOJİSİ )İLE KUYUYA İNİLMEZ.Özellikle savunma sanayisinde.Son moda cep telefonu ve tv almakla da teknolojik olunmaz , sosyal medyada foto paylaşmakla dijitalleşemezsiniz. Bedava ya üye olduğunuz her sitede mal biziz. Donanım bu kadar ucuzlamışken fark yazılımla atılır.Nasıl mı? işte yanıt !cep telefonlarının yaygınlaşmasından sonra, bunların işlemci ve çevre birimlerinin fiyatları inanılmaz şekilde düştü. Aslında her şey bu noktada başladı: Eskiden yüzlerce dolarlık A8, A9, A10 işlemciler şimdi birkaç dolara satılmakta, onlarca dolarlık optik, manyetik, kapasitif, endüktif vb. sensörler de cent’lerle ifade edilen rakamlarla müşteriye sunulmaktadır. Dünyada onlarca firma bu işlemcilerden minik bilgisayarlar yapıp 20–30 dolar fiyatlarla satmaktadır. Bunların gücü ve hızı masaüstü bilgisayarlarımıza yakındır.” Doğru elektronik donanım ucuzluyor ama biz üreticiler gerekli bilgiye sahip olmadığımız için o malzemeleri olması gerekenin birkaç misli bedeller ödeyerek satın alıyoruz.CEHALET PİRİMİ ÖDÜYORUZ. minik bilgisayarların 1, 2, 4, 8 çekirdekli versiyonları var. Nano saniyeler mertebesinde işlem yapabilme güçleri ve çok ucuza sonsuz giriş çıkış terminallerini artırma imkânı da bulunmaktadır. Hem analog-dijital veri alma, hem kontrol, hem video görüntü işleme gibi zorlu işlemleri 20- 30 dolarlık bir cihaza yaptırmak mümkündür. PLC’lerden kat be kat daha hızlı ve çoğu zaman daha güvenilirdir. Artık bunların tamamen kablosuz Wi-fi ve Bluetooth ile haberleşme modelleri de var”.“Önceden makinelere sensörler bağlanırdı, servomotorlar, röleler vb. Hepsinin sinyalleri ana PLC ya da bilgisayarlara ilintilendirilirdi. Her şeye tek bir işlemci karar verirdi. Hızlı kontrol çok pahalıydı. Bu sistemler ucuzladığından, makinelerin her tarafına çok ucuz bu minik bilgisayarlar bağlanabiliyor; internet üzerinden bile hepsi birbiri ile haberleşebiliyor. On beş yıl önce 100 bin dolar üzerinde maliyet gerektiren böyle bir kontrol şimdi 200 dolar altında bir maliyetle uygulanabiliyor.” Her mühendisliğin içerisinde özellikle yazılım artık çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu küçük PC’lerin çevre birimleri herhangi bir elektronik şirket tarafından hazırlanabilir. Gereken yazılım programcıya izah edilerek yazdırılmıyor. Tüm dünyada her işin mühendisi kendi yazıyor. Ancak yazılım prosesi bilen o konunun mühendisi yazmalıdır. Bu nedenle istisnasız her mühendis okulundan en azından çok iyi derecede C++ kodlama dili ve LINUX işletim sistemi bilgisi ile mezun olmalıdır. Gıda mühendisi de, inşaat mühendisi de, makine mühendisi de bu dili bilmelidir. Bu matematik dersi kadar önemli bir konudur. Ayrıca milli işletim sistemi PARDUS’ un geliştirilmesine devam edilmesi de son derece hayati önem taşımaktadır.”2003 yılının önemli bir bölümünde TÜBİTAK tarafından ulusal bir dağıtımın gerekliliği, dünyada benzer uygulamalar, yazılım sanayisinin mevcut durumu ve eğilimleri araştırıldı. Ülkenin bilgi teknolojisi alanındaki insan kaynağı, yerel yazılım sanayisinin yetenekleri ve rekabet unsurları incelendi. Tüm bulgular ışığında, 2003 yılı yazında, bir ulusal işletim sistemi dağıtımı oluşturmanın yerinde bir karar olduğu sonucuna varılarak somut düzeyde planlama işine girişildi.Mevcut işletim sistemleri, başta Linux olmak üzere incelendi, açık kaynak yazılım metodolojisi (yöntem bilimi) ve felsefesi ayrıntılı olarak çalışıldı. Hedef, bir dağıtım oluşturmanın ötesinde, bu dağıtımı sürekli kılabilecek düzenlemeci yapıyı da kurmak olduğundan yazılım sanayisinde, özellikle açık kaynak çerçevesinde, kullanılabilecek iş örnekleri irdelendi.Bu incelemeler sonrasında, 2003 yılı sonbaharında, Linux temelli, açık kaynaklı, olabildiğince GPL lisanslama yöntemini kullanan bir işletim sistemi dağıtımı oluşturulmasına karar verildi.Pardus Projesi’nin hayata geçmesi, 2004 yılı başında teknik ekibin çekirdeğinin oluşturulmasıyla başladı. Bu aşamada Türkiye’nin Linux geçmişi, mevcut ve planlanan dağıtımlar, açık kaynak ve Linux camiası ve girişimleri de göz önüne alınarak, var olan bilgi birikimi ve deneyimden en üst düzeyde yararlanmanın yolları arandı. Sonuçta ulusal işletim sistemi geliştirilmesinde görev alması en uygun kişiler Türkiye’nin dört bir yanından seçilerek TÜBİTAK/UEKAE bünyesinde bir araya geldiler.2004 yılının önemli bir kısmı teknik seçeneklerin değerlendirilmesi ile geçti. Farklı Linux dağıtımları incelendi, mevcut dağıtımlardaki eksiklikler, olası gelişim alanları, yapılması gerekenler ve bunların iş gücü ve kaynak gereksinimleri irdelendi. Hedef kitlenin kim olacağı üzerinde beyin fırtınaları yapıldı, bunun sonucu olarak yol haritası seçenekleri belirlendi.2004 yılı ekim ayında bu teknik değerlendirmeler sonuçlandı ve yayınlanan Proje Ana Sözleşmesi ile amaç, yöntem ve takvim belirlendi. Pardus’un “bilişim okur-yazarlığına sahip bilgisayar kullanıcılarının temel masaüstü ihtiyaçlarını hedefleyen” bir işletim sistemi olmasına, “mevcut Linux dağıtımlarının üstün taraflarını kavram, mimari ya da kod olarak kullanmasına”, ancak “otonom sisteme evrilebilecek bir yapılandırma çerçevesi ve araçları ile kurulum, yapılandırma ve kullanım kolaylığı sağlamasına” karar verildi.Teknik hedefi ve yöntemi belirlenen tasarı hızla ilerlemeye başladı ve 1 Şubat 2005 tarihinde ilk ürün olan Pardus Çalışan CD 1.0 yayımlandı. Tasarının amaçları ve teknik yaklaşımı hakkında Linux camiası ve kullanıcıları bilgilendirmeyi amaçlayan Çalışan CD (canlı CD) beklenenin üzerinde ilgi gördü. Sonrasında geliştirme daha çok özgün yenilik tasarılarına yoğunlaştırıldı ve nihayet 27 Aralık 2005'te Pardus’un ilk kurulabilir sürümü olan Pardus 1.0, ağ üzerinden yayımlanmaya başlandı. Pardus 2011.2 sürümüne kadar kendine özgü PİSİ paket yönetim sistemini kullanan özgün bir Linux dağıtımı olarak yoluna devam etti.
ŞİRKETİNİZİN İNOVASYON (yüksek teknoloji )STRATEJİSİNİ belirleyerek mevcut teknoloji seviyesini ölçünüz. PROSES İNOVASYONU yaparak “e-dönüşüm” için uygun yazılımlar seçiniz veya elinizdekini geliştiriniz. Sahip olduğunuz teknoloji,donanımı geliştirebilmek için ne yapacaklarınızı belirleyerek arge projelerini başlatınız.Alman hükümetinin 2011 yılında başlattığı Sanayi 4.0 (“Yüksek Teknoloji Stratejisi” projesi) 2013 yılında geliştirilerek bir araştırma gündemine dönüştürüldü. Federal Araştırma Bakanlığı bu projeye 120 milyon Euro tutarında fon sağladı.Projenin amacı, Alman üretim sanayisinin gelecekte rekabet gücüne sahip olmasını sağlamaktır. Dünya sanayisi 21. yüzyılın başından beri dijital bir dönüşüm geçiriyor. Bunlar toplumun ve ekonominin her kesiminde görülen dijital teknoloji alanındaki inovasyonlarla ilgili değişikliklerdir. Sanayi 4.0 derken tam olarak neyi kastediyor? İlk Sanayi Devrimi 18. yüzyılın başında gerçekleşti. Suyun gücünden faydalanılan mekanik tezgahlar bulundu; buhar gücü gittikçe daha fazla kullanılmaya başlandı ve makineler için çeşitli araçlar geliştirildi. Daha sonra, 1870 yılında elektrikle çalışan ve toplu üretim yapan (montaj hattı) ilk üretim hattı kullanıldı ve bu da bizleri ikinci sanayi devrimine götürdü. Üçüncü sanayi devrimi 1969 yılında başladı. İlk Programlanabilir Mantıksal Denetçi (PLC) imalatın otomatikleştirilmesi için elektronik ve bilişim alanlarında kullanılmaya başlandı.“Sanayi 4.0” terimi, gerçekleşmesi artık an meselesi olan bir sonraki sanayi devrimi için kullanılıyor. “Nesnelerin İnterneti”, “Her Şeyin İnterneti” veya “Endüstriyel İnternet” olarak da bilinen bu devrim, akıllı bir fabrika vizyonuyla bugünkü üretimin teknolojik değişimini açıklıyor ve siber fiziksel üretim tekniklerini tanımlıyor.
Sanayi 4.0, ürün ömrü boyunca tüm değer zinciri genelinde yeni bir organizasyon ve yönetim görüşü oluşturacaktır. Bugün bilindiği haliyle çok daha karmaşık sistemleri yönetebilen bir fabrikanın oluşturulabilmesi için bilişim, yerleşik sistemler, üretim, otomasyon tekniği ve makine mühendisliği alanlarındaki inovasyonlar bu yeni sürecin gelişimini desteklemektedir.
Mobil cihazlar veya araçlar “akıllı” hale gelmekte ve “world wide web”e (dünya çağında ağ) bağlanmaktadır. Bu aynı zamanda gelecekteki fabrikalarımız için de beklenebilir ve görülebilirdir. Fabrikaların belli bir hedefe yönelik olarak tamamen otomatik hale getirilmesi, iş yükünü adım adım makinelere devredecektir. “Akıllı” ürünler ve üretim teçhizatı, ağa bağlı olacak ve ürünün fikir aşamasından, Ar-Ge, tedarik zinciri ve imalata kadar tüm süreci kontrol edecektir. Bu da toplamda daha verimli bir üretim yapılmasını sağlayacaktır. Sanayi 4.0 ürünlerin son müşterilere teslimi, satış sonrası hizmetleri ve ürün geri dönüşümünü de kapsamaktadır. Değer zincirindeki tüm bileşenlerin gerçek zamanlı olarak bir araya getirilmesi ve bunlarla ilgili önemli bilgiler, Sanayi 4.0’ın temelini oluşturmaktadır. Şirket içerisinde ve şirketler arasında gerçek zamanlı kendi kendini yönetme ve optimize etme yeteneğine sahip insanlar ve sistemler tarafından yeni bir dinamik ortam oluşturulmuştur. Bu, İnternet’in akıllı makinelerle, sistemlerle ve süreçlerle birleşmesini sağlayarak daha gelişmiş bir ağ oluşturacaktır. Üretim dünyası devasa bir bilgi sistemi haline gelmektedir
Yeni Sanayi 4.0 devrimi, küresel anlamda tüm imalat şirketlerine önemli fırsatlar sunacaktır.
Yeni vizyonu beş temel özellik açıklamaktadır:
- Siber fiziksel sistemler (CPS) Bugünün bilişim sistemleri halihazırda üretim sistemlerinin merkezinde yer almaktadır. Süreç, sistem, bileşen, tedarikçi ve müşteri ağları, bugünün fabrikalarına kıyasla çok daha karmaşık bir üretim ortamı oluşturacaktır. Bu Siber fiziksel sistemler (CPS), bilişim çözümleriyle donatılmış makineler ve depolama sistemlerinden farklı olacaktır. Gelecekteki tesisler yeni tanımlanmış arayüzlere ve standartlara sahip olacaktır. Bu arayüzleri gerçek zamanlı olarak kontrol edebilmek, değer zincirindeki ekipmanın yeni inovasyonlarla değiştirilmesi konusunda esneklik sağlayacaktır. Bunun sonucunda, üretim hattındaki değişikliklerin kısa sürede gerçekleştirileceği ve üretimin aksaklık süresinin minimuma indirileceği verimli bir üretim sürecine ulaşılacaktır.
2. BÜYÜK VERİ
Uzmanlar, bu siber fiziksel sistemlerin yönetilmesi için gelecekteki tesislerde daha hızlı bir şekilde kaydedilmesi, işlenmesi ve analiz edilmesi gereken büyük miktarlarda veri hareketi olacağını ve yenilikçi yöntemlerin kullanılması gerekeceğini ön görüyor. Bulut tabanlı bilgisayar sistemleri, Sanayi 4.0 kapsamında çok daha önemli bir rol oynayacaktır. Şirketler sahip oldukları bilgileri güçlendirecek ve yöneticiler büyük veriden faydalanarak üretim esnasındaki gerçek zamanlı kusurları, hataları ve eksiklikleri anlayabilecektir. Büyük veri, süreçleri optimize etme, kaynakları verimli kullanma ve beklenen ürün kalitesini koruma potansiyelinin çok daha erken aşamalarda belirlenmesine yardımcı olacaktır.
3. Akıllı Robotlar
Esnek üretim ortamlarında, “akıllı” robotlar diğer makinelerle, malzemelerle ve bileşenlerle etkileşime geçerek şirketlerin üretkenliklerini artırmalarını sağlayacaktır. Bu, robotların insanların yerini alacağı anlamına gelmez; ancak, yarının “fabrika çalışanlarına” yönelik iş gereklilikleri (yüksek öğrenim ve özel beceri grupları) diğer alanlara odaklanacaktır. Robotlar ve insanlar “tek vücut” olarak çalışacak ve 24 saat boyunca bağlı kalacaktır. Üretimle ilgili bir sorun olması durumunda, çalışan veya yönetici mobil cihazda otomatik olarak oluşturulan ve sorunu detaylı bir şekilde açıklanacaktır. Önerilen çözümü sunan ve sorunun yaşandığı alanda bulunan web kamerası aracılığıyla görüntü ileten bir mesajla haberdar edilecektir. Çalışanlar, üretim süreci 7/24 devam ederken fazla mesai yapmak zorunda kalmadan normal çalışma saatlerinde fabrikada bulunacaktır
4. Makinelerin, iş bileşenlerinin, sistemlerin ve insanların birbirine BAĞLANABİLİRLİĞİ konusunda bir an önce endüstriyel interner konsorsiyumuna üye olun.
Gelecekte dijital ve gerçek dünya birbirine bağlanacaktır ve bu Sanayi 4.0’ın temelinde yer almaktadır. Makineler, bileşenler, sistemler ve insanlar arasında İnternet aracılığıyla gerçekleşen kesintisiz dijital bilgi alışverişi, bugünün üretim dünyasından da bildiğimiz bağlanabilirliğin daha da artmasını ve sağlamlaşmasını sağlayacaktır. Nihai ürünler, makineler, alt bileşenler ve malzemeler dijital ayak izlerine bağlı olacaktır. Üretim daha verimli, esnek, hızlı ve sorunsuz olacaktır. Makineler, bir sonraki üretim adımını başlatmak için yeni bir bileşenin üretim süreci tamamlandığı an diğer makinelere veya lojistik ekipmanlara bilgi aktaracaktır. Bileşen, toplu üretim gibi oldukça düşük bir parts per million/ppm (milyonda bir) oranıyla sonuçlanacak olan belirli ürün bilgilerini yakalayacaktır. Ürün kalite kontrolleri müşteri, son kullanıcı ve yüksek kaliteli ürün gerekliliklerini karşılamak için bileşenin “makineyle bağlantısının kesilmesinin” hemen ardından gerçekleştirilecektir. Akıllı fabrika, yeni durumlara otomatik olarak uyum sağlayacak, satış emirlerine (değişken, miktar, teslimat süresi vb.) göre üretim programlarını koordine edecek ve optimizasyon işlemlerini gerçekleştirecektir
5. Üretimin artırılması aşamasına yönelik bir çözüm olarak dijital SANAYİLEŞME
Şirketlerin çoğu, yeni bir ürünün tanıtılması veya yeni bir tesisin açılması sürecinde zorluklarla mücadele etmektedir. Yeni ürünler, ek modeller ve değişkenler veya fabrikaların büyütülmesi gibi nedenlerden dolayı şirketler bu zorluklarla sürekli karşılaşmaktadır. Üretimin artırılması aşaması genellikle seri üretimden önceki 3–6 ay içerisinde başlar. Denemelerdeki bilinen sorunlar, uyum süreleri, seri üretim öncesi testler, parts per million/ppm (milyonda bir) oranlarının azalması ve diğer beklenmeyen maliyetler, üretim müdürlerini zorlamaktadır. Üretimin bir gün veya bir hafta boyunca durması, modern şirketler için büyük bir gelir kaybı demektir. Sanayi 4.0, üretim süreçlerinin tümünü seri üretim başlamadan çok önce, erken aşamada simüle edecektir. İmalat olgunluğu, gerçek zamanlı üretime hazırlanmak için sanal bir imalat planı aracılığıyla sağlanacaktır. Her adım, fiziksel üretim planı tamamlanmadan önce sanal olarak doğrulanacak ve gerçek zamanlı sanayileşme için hayata geçirilecektir.
Şirketler için değişen ne olacak?
Üretim şirketlerinin çoğu piyasada kalacak; ancak, organizasyonlarını, süreçlerini ve çalışan kapasitelerini değiştirmek ve iyileştirmek durumunda kalacaktır. Akıllı arayüzler ve mobil cihazlar gelecekteki üretim ortamlarını etkileyecektir. Yeni işlevler ve standartlar imalatçılar için yeni kurallar ortaya çıkaracaktır. Diğer yandan, farklı sektörlerde aynı gelişimi bekleyemeyiz.
Zorluklar ve Riskler: Bu yeni vizyonun getirdiği fırsatların yanı sıra bazı zorluklara ve risklere de dikkat etmemiz gerekiyor
. A. Yatırımlar
Sanayi 4.0 üretim şirketlerinin odaklanabileceği bir konu gibi görünüyor. Ancak bütün oyuncular bu yeni vizyonun beraberinde yeni yatırımları da getireceğini anlıyor. Birçok şirket için yatırımın geri dönüşünün ne kadar olacağı belirsizdir. Henüz somut bir icra planının mevcut olmayışı daha büyük yatırımlar yapmış olan şirketlerin bu konuya tereddütle yaklaşmasına neden olmaktadır.
B. Bilişim Güvenliği
Büyük Verinin Sanayi 4.0 için önemini açıkladık. Birbirine bağlı cihazlar, İnternet (bulut) aracılığıyla büyük miktarlarda veri paylaşmaktadır. Bu, otomatik olarak olası güvenlik risklerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bilgisayar korsanları imalat ve/veya lojistik sistemlerine müdahale edebilir veya sistemleri kapatabilir. Dahası, gizli müşteri veya tedarikçi verileri rakiplerle paylaşılabilir. Fikri mülkiyetin ve şirket sırlarının korunması, bu kapsamdaki en büyük zorluklardan biridir. Bu bilgilerin kaybedilmesi, üretime ilişkin temel yetkinliğin görünebilir olmasına neden olabilir ve şirketin piyasadaki konumunu, rekabet avantajını ve varlığını tehdit edebilir. Gelecekteki üretim tesislerini bilgisayar korsanlığından korumak için yenilikçi ve yüksek performanslı Bilişim Güvenliği çözümleri gerekecektir.
C. Nitelikli Çalışanlar
Sanayi devrimine ilişkin bir diğer önemli konu ise çalışanların ve “işçilerin/mavi yakalıların” nitelikleridir. Gelecekte çalışanların üretim şirketlerine çok daha yüksek nitelikler sunmaları gerekecektir.
Akıllı ve modern bilişim sistemlerinin üretim tesislerine entegre edilmesiyle özellikle üretim planlaması, endüstri mühendisliği, kalite güvencesi, tedarik zinciri yönetimi alanlarında ve üretim “işçileri/mavi yakalıları” olarak yeni iş gereklilikleri ve profilleri geliştirilecektir.
Yeni iş modelleri ve süreçleriyle bağlantılı olarak yenilikçi cihazların, akıllı teknolojilerin ve bilişim sistemlerinin kullanımı ve dijitalleşmenin artması, yarının “işçileri/mavi yakaları” için çok daha yüksek kalitede bir eğitim gerektirecektir.ALGORİTMA tasarlayanlar google yaratabilir.BİG DATA yı algoritmalarınız ile çözebilirsiniz. algoritmik düşün ki akıllı fabrika tasarla
Lecture1 Introduction to Algorithms by Stanford University courseera