100 yıl yaşayan insanların sırrı

Fikri Türkel
5 min readJan 8, 2016

--

100 yıl yaşamak bir efsane mi? Ve asırlık bir ömür için neslimizi hazırlamalı mıyız?

Pek çok konferansımda genç dinleyicilerime iki soru yöneltiyorum:

  1. Kaç yaşında emekliye ayrılmayı düşünüyorsunuz?
  2. Ortalama ne kadar yaşayacağınıza inanıyorsunuz?

Yeni nesil 55 yaşından önce emekli olmayı bekliyor ve 60 yaşında da hayattan ayrılacağına inanıyor. Aralarında evlenip 30 yaşlarında çalışmayı bırakmak isteyen kızlarımız çok. Türkiye’de emeklilik yaşının en az 56, ortalama ömrün de 75 olduğunu hatırlatmak isterim. Kadınlar için ortalama yaşın 78 olduğunu ilave edeyim.

Bir Amerikalı ve Japon için ortalama ömür artık 90'a yaklaşmış durumda. Bu bir genetik mi, yediğimiz – içtiğimizle mi ilgili, bulunduğumuz coğrafyaya mı bağlı, günlük yaşam biçimimiz mi? Hangi faktörler uzun veya kısa ömürlü olmamızı sağlıyor?

Türkiye’den Canan Karatay’ı mi dinlesek, Amerika’dan Mehmet Öz’ü mü seyretsek de ömrümüze yıllar eklense… İbadet ve dualarımıza mı dikkat etsek, yoksa cep telefonumuzun sağlık uygulamalarına göre günlük yürüyüş ve koşularımızı mı ayarlasak? Velhasıl her kafadan bir ses çıkıyor.

  • Bir gerçek var ki gelecek nesil, bizden daha uzun süre yaşayacak. Çok değil 10 yıl sonra 100 yıl üstü yaşam sürelerine göre gençler hayatlarını planlamak zorunda kalacak. Peki, şu an 100 yıl yaşayan insanların sırrı nedir?

Tarihin en uzun yaşayan kişilerinden biri olarak kabul edilen Çinli Li Ching-Yuen, 197 veya 256 yıl yaşadığı söylenir. 1933 yılında doğduğu Sicuan’a dönerken, “Hayatta yapabileceklerimi tamamladım” dediği ve ardından doğduğu yerde öldüğü söyleniyor. Kendisi ot konusunda uzman olup, savaş sanatları dersleri veriyordu.

Li Ching Yuen, uzun ömrün sırrı olarak, Çin bitkileriyle birlikte yabani Reişi mantarı, Goji meyvesi, yabani Ginseng, Asya’da bulunan he shou wu ve gotu kola bitkilerinin yenilmesini önermiş. Biz bulabilsek, yiyebilsek ne kadar ömrümüz uzar?

Malcolm Gladwell, bazı insanlar neden daha başarılı olur, diye soruyor. Gladwell’in Outliers (Çizginin Dışındakiler) kitabında Amerika’da yaşayan bir grup İtalyan’ı da inceliyor. Hemen yanı başında diğer İtalyanlara rağmen daha az kalp krizi geçiren, daha uzun ömürlü olan ve daha az hastalanan bu grubu görünce şaşırıyor.

Ayırt edici özelliği de söylüyor: Birlikte yaşayan bireyler, büyüklere saygı, paylaşım çokluğu ve sevgi… Bize yabancı olmayan kavramlar ama sonuçları niye farklı?

Dan Buettner ve ekibi, uzun ve sağlıklı bir yaşama giden yolu bulmak için dünya genelinde araştırmalar yapıyor. “Mavi Bölgeler” yani oldukça yaşlı insanların bile sağlıklı ve zinde bir hayat sürdürdüğü topluluklar olarak tanımladıkları bölgeleri inceliyor. Buettner, TED konferanslarından birinde, yaptıkları çalışmaları anlattı.

Dünyanın dört yerinde Mavi Bölgede, insanların 100 yıldan fazla yaşamasını sağlayan 9 diyeti ve alışkanlığı paylaştı. Buettner’in inceleme ve sonuçlarının bazılarını da paylaşayım.

İnsanın ne kadar yaşayacağını genler yüzde 10 olarak belirliyor. Yanı ne Dr Mehmet Öz, ne Oprah’ın tavsiyeleri ne de maratona katılmak, yoga yapmak, sağlıklı yiyecekler tüketmek yeterli değil.

Maalesef, bizler uzun yaşamak için programlamadık kendimizi. Vücudumuzda 35 trilyon hücremiz var ve her bir hücre yıllar içinde yıpranma hızı artıyor. Yani 10 yaşındaki birine göre, 60 yaşındaki birinin hücreleri 125 kat daha hızlı fonksiyonlarını kaybediyor.

Haliyle hasar birikiyor ve damar tıkanıklığı, ya alzheimer, ya da kemiklerin erimesiyle karşılaşıyor.

  • Modern bilim bizlere insan vücudunun 90 yıl olduğunu söylüyor.

Peki, Türkiye’de niye 15 güzel yılı bırakıp gidiyor insanlar? Vücut emanetine niye sahip çıkmıyoruz. Ve bu süre önümüzdeki 20 yıl içinde artacak…

Dünyadaki Mavi Bölgelerden biri İtalya’nın Sardunya Adasıdır. Amerika’da her 5 bin kişiden biri 100 yaşını geçerken, burada bu rakam her 2 bin kişiden biridir. Buradaki insanlar Bronz Çağlar’dan beri çobanlık yapıyor, çiftçilikle uğraşıyor ve bitkisel besinleri tüketiyor. Tipik bir Akdeniz insanı. Kepekli ekmek yiyorlar ve zeytin ürünlerinden, denizden bol Omega3 alıyorlar.

Büyükanne etkisi büyük burada, ev ve dükkanların duvarlarında pop sanatçılarının değil nine ve dedelerin resimleri sergileniyor.

Bir diğer Mavi Bölge ise Japonya’daki Okinava Adaları… 161 adadan oluşan Okinava’da Amerika’ya oranla yedi kat daha fazla 100 yaş üzeri insan bulunuyor. Daha az kalp hastası, daha fazla alzheimer ve diğer hastalıklar da daha az görülüyor.

Okinavalılar ne yiyor acaba?

Yediklerinden daha önemlisi, tabakları daha ufak olduğunu biliyoruz. Üç bin yıllık beslenme deyişleri var: En fazla midenin yüzde 80'ni dolsun. Benzeri bir deyiş bizim geleceğimizde var ama kullanmıyoruz. Ayrıca tofu ve sebze yemekleri de meşhur bu adaların.

Asil dikkat çeken nokta ise yemek ve genlerde değil, yaşam ortamında…

Sosyal medyaya rağmen, sırdaş, herşeyi paylaşabileceğiniz kaç dostunuz var. Bu Okinavalılar için bir zorunluluk gibi. Çünkü herbirinin sırdaş, herşeyi paylaşabileceği 6 dostu var. Her zaman, her durumda birbirinin yanında oluyorlar.

Bir diğer hayat düsturları daha var: İkigai… Yanı bir amaç için sabahları yataktan kalkmak.

Hani biz, emekli olmak için bekliyoruz ya, onlar da ya balık tutmaya gitmek, ya dosta yardım etmeye koşmak, ya da bir işi tamamlamak için sabahları kalkıyor.

Amerika’nın Minnasota bölgesi de yaşlı insanlarıyla biliniyor ama gençlerin şehri terketmesine Nasıl yorumlanacağını size bırakıyorum. Asıl Mavi Bölge ise California’nın Lima Londa kasabası kabul ediliyor. Buradaki ortalama yaş, Amerika’ya göre 11 yıl daha fazla.

Türkiye’nin Mavi Bölgesi olarak da Nazilli kabul ediliyor. Her ülkede böyle yerler vardır. Yunanistan’ın bazı adalarını veya Kuzey Kafkasya bölgesini de buraya ekleyebilirsiniz.

Lima Londa halkı baklagilleri ve tohumlu bıtkılerı seviyor. Hep beraber doğa yürüyüşleri ve kendi işlerini kendileri yapmaktan hoşlanıyor. En önemli yönleri ise dua seansları olduğu öne çıkıyor ve dinlenmek için kendilerine vakit ayırıyorlar. Yine de emekli olmuyorlar ve bir topluluğa ait olduklarını her vakit gösteriyorlar.

Benzeri bir durumu Kosta Rica’nın Nicoya körfezindeki insanlarda da görebilirsiniz.

Hepsinin ortak noktası bir sosyal olmak. Aidiyet hissi ve aile bütünlüğü ile yaşlılara saygının genleri işleyecek kadar kökleşmiş olması…

Özetleyecek olursak: 100 yıl yaşamak istiyorsanız, en azından ömrünüze birkaç yıl daha katmak ve Mutlu yaşamak içn bunları yapmayı ihmal etmeyin…

. Sağlıklı bir beslenme ve egzersiz düzeniyle desteklenen kültürel bir çevre oluşturun.

. Sağlıklı sosyal ilişkiler ve psikolojik mutluluk; yani kavgasız, huzurlu bir yaşamı tercih edin.

. Bahçe hayatına eğilimli doğayla iç içe bir çevrede bulunun.

. Başkalarıyla yardımlaşma ve işbirliği ruhu geliştirin.

. Kolayca erişilebilen halk sağlığı imkanlarını kullanın.

. Ailede ve toplumda yaşlılara değer vermeyi ihmal etmeyin.

--

--