Dünya Nereye Gidiyor? — Bir Dizi Önerisi Olarak “Mars”

Manifesto
4 min readSep 28, 2018

--

1950'ler… I. Dünya Savaşı, II. Dünya savaşı derken yalnızca ateş düştüğü yeri değil tüm dünyayı büyük bir kasvete boğmuştu. Buna rağmen bazen o yıllara: insanoğlunun gözünü yukarıya, yükseklere diktiği; evrende yalnız olmadığını hissetmek istediği; evrene dair bilgisinin sadece baktıkları büyük dürbünlerden edindiklerinden ibaret olduğu ve hatta zaman içerisinde aslında bilinmezliklerin onları ittiği o yalnızlıkta bir yutkunup duraksadıkları zamanlara gitmek isterim… Hani o insanoğlunun ilk dünya dışında bir yere — aya ayak bastığı zamanlara. Eminim o gün yaşayan herkes evinden çıkıp gökyüzüne baktığında artık bulutların ötesinini tüm hücrelerinde hissetti ve hayata bir daha asla eskisi gibi bakmadı.

Soğuk savaşın ülkeleri taa uzaylara kadar çıkardığı günlerden bu işi artık özel şirketlerin yaptığı bir çağda yaşıyoruz. Artık cebinizde bir iki yüz bin dolarınız varsa belki Jeff Bezos abi sizi o atmosferle uzay arasındaki o ince çizgiye (aslında öyle bişey yok, dünya da düz ayrıca) çıkarabilir ve bırakın Zeki Mürenin de sizi görmesini, rahmetli ebeniz bile sizi görebilir.

Daha önce Bir Kitap Önerisi Olarak ‘’Elon MUSK; Tesla, SpaceX ve Muhteşem Geleceğin Peşinde’’ adlı yazımda da bir başka uzay girişimcisi Elon Musk’dan bahsetmiştim. Üzerinden geçen uzun sürede Elon Musk da, Tesla da, SpaceX de aldı başını gitti (ben yazdım ondan öyle oldu). Artık her hafta Japonya’nın, Hindistan’ın, Rusya’nın ya da Amerika’nın fırlatmalarına denk gelmek mümkün. Hem de bu fırlatmalar sadece devletler tarafından değil bir çok farklı özel şirket tarafından da gerçekleştirilir olabiliyor.

SpaceX’in CEO’su Elon Musk Amerikan Uzay Ajansı NASA ile Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Mars’ı kolonileştirmek için hazırladığı plana uygun bir şekilde fırlatmalar yapmayı planlıyor. İleride koloninin ilk üyelerinin yaşamsal temek ihtiyaçlarını destekleyecekler tüm modüllerin planı hazır. Meraklıysanız komponentlerle ilgili bir çok makaleye ulaşabilirsiniz. Planların detaylarını vermek istemiyorum çünkü eğer biliyorsanız bir bakıma az sonra bahsedeceğim yapım MARS ile ilgili biraz spoiler da vermiş olurum.

SpaceX’i diğer roket firmalarından ayıran en büyük silahı, fırlattığı roketlerin kademelerini ve roket motorlarını tekrar yere kontrollü bir şekilde indirebiliyor olması. Bu durum firmanın maliyetlerini inanılmaz derecede kısıyor ve kısa sürede daha fazla fırlatma yapabilme kabiliyeti katıyor.

Peki daha düşük maliyetlerle fırlatma yapabilmek ya da kısa sürede yeni bir fırlatmaya hazır olabilmek yeterli mi tabiki de değil. Mars’a gitmek ya da koloni kurmak oldukça maliyetli. 2035'e kadar yapılması gerek yatırımın 1.5 trilyon $’dan fazla olabileceği düşünülüyor. Peki arkasında kapı gibi devlet (Emerika) olan Elon Musk için bile bulunabilir bir para mı? SpaceX’in ayın yörüngesine düzenleyeceği turistik uzay yolculuklarıyla bu bütçenin büyük bir kısmının elde edilmesi planlanıyor.

Tüm bunlara kafa yorarken, bir yandan bu büyük ülkeler dünyanın petrol rezervleri yüzünden zehirlenmekte olan ülkelerine demokrasi götürürken, bir yandan da zıt kutuplar olarak gördüğümüz bu ülkeler antartikada büyük araştırmalara birlikte imza atarken, uluslararası uzay üssü ISS’de — yerden 408 km üstümüzde yerçekimsiz ortamda bir Amerikalı, bir Rus bir Japon belki de beraber Pizza Hut’dan söyledikleri pizzayı bölüşüyor…

Peki böyle bir durum varken bundan 15–20 yıl sonra NASA’nın, Avrupa Uzay Ajansı’nın, Kosmodrom’un, SpaceX’in, Blue Origin’in bir araya gelip GLOBAL bir uzay ajansı kurmayacağının kim garantisini verebilir?

İşte bu dizi bu ihtimalin hiç de azımsanmayacak kadar olduğunu kurgu ile gözler önüne seriyor. Bir yandan da 2010'lu yıllara geri sararak gelişmeleri ve geleceğe dair insanoğlu olarak Mars planımızı anlatıyor. Yeri geliyor ekranda Elon Musk’ı, Barack Obama’yı (Bence Amerika da Trump’ı hala kabullenebilmiş değil.), yeri gelince de Scott Kelly abimizi görüyoruz. Sonra da 2030'lu yıllara gidip, gelecekte nelerin yaşanabileceğini görüyoruz. İnsanoğlunun onlarca yıldır yaşadığı ve yaşayacağı serüvene tanıklık ederken fantastik bir bilim kurgulu belgesel izliyor olacaksınız.

Scott Kelly

YANİ İŞİN ÖZETİ DİZİ İZLEYİM AMA BELGESEL TADI GELSİN!

İYİ SEYİRLER!

--

--