Facebook & Cambridge Analytica Olayı

Bizlere Çıkan Dersler

Soner CANKO
Yetkin Yayın
2 min readApr 5, 2018

--

11 Nisan tarihinde ABD Kongresi’nde çok ilginç bir sorgu yapılacak. Facebook Kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg, ABD Kongresi’nin Enerji ve Ticaret Komisyonu’na ifade verecek. Facebook’un ismi henüz açıklanmayan bir diğer üst düzey yöneticisi de İngiltere Parlamentosu’nda ifade verecek. Bir sosyal ağ markasını bu iki büyük yasama organının karşısına çıkaran neden birçoğunuzun şu ana kadar duyduğuna emin olduğum ve Cambridge Analytica Skandalı olarak teknoloji tarihine kazınan olay.

Olay kısaca, Cambridge Analytica isimli şirketin, Facebook’ta saklı kullanıcı bilgilerini işleyip, siyasi partilerin seçim çalışmalarında kullanılmak üzere satıldığının ortaya çıkmasıyla gerçekleşti. Skandal sonucunda Facebook hisseleri hatırı sayılır miktarda değer kaybına uğrarken, Cambridge Analytica CEO’su da görevden alındı. Olayın Cambridge Analytica boyutu ayrıca ve ayrıntılı olarak irdelenmeyi hak ediyor elbette. Zira olayın arkasında uluslar arası karmaşık ve politik bir mücadele var. Bu konuda durumu en iyi anlatan kaynak sevgili Barış Özcan tarafından burada derlendi.

Bu olayda Facebook’un sorumluluğu veya sorumsuzluğu da günden güne ortaya çıkmaya devam ediyor. Gelişmeler olgunlaştıkça bu konuda kurumsal sorumluluğu ayrı bir yazı ile irdelemeyi düşünüyorum.

Fakat Facebook benzeri ücretsiz platformlar söz konusu olduğunda verilerimizin saklanması ve bizleri tanımak için kullanılması aslında çok uzun süredir bilinen ve hepimizin “onay” verdiği bir eylem.

Bu noktada, “Ne onayı? Ben bir onay vermedim ki!” diye bir tepki gösterebilirsiniz. Aslında verdiniz. Verdik. İnternet’in hızlı ve dinamik dünyasından kaynaklanan bir bilinçsizlikle bunu çoğumuz yapıyoruz. Uzun kullanım koşullarını okumak, bizleri ilgilendiren maddelere dair bilinçlenmek fazlasıyla zamanımızı alacak bir iş. Biz de bir an önce sosyal ağ deneyimini yaşamak istiyoruz. Yüklediğimiz bir uygulamayı, yeni üye olduğumuz bir sosyal ağı kullanmadan önce “onaylıyorum” kutucuğunu işaretleyip geçtiğimiz her olayda aslında verilerimizin saklanılması ve pazarlama amaçlı kullanılmasına onay vermiş oluyoruz.

Bu olaydan çıkarmamız gereken ders, üye olduğumuz her sanal platformda kullanım koşullarını dikkatle okumamızın ne kadar önemli olduğu.

Veri mahremiyetine dair bilinçlendirme, kişisel ve kurumsal faaliyetlerimizin çok önemli bir bölümünü kapsıyor. Bunca yıllık deneyimlerimiz bize gösterdi ki, kredi kartı dolandırıcılığı vakalarının çok büyük çoğunluğu kullanıcıların kendi iradeleriyle verdikleri kişisel bilgilerden kaynaklanıyor.

Ben sosyal ağları halen çok seviyorum. İnsanların paylaşımlarını takip etmek, bilgiye ve deneyime ulaşmanın en kolay ve eğlenceli yolu. Bu kolaylık ve eğlencenin sürdürülebilir olmasının tek yolu yanlarına “bilinçlenme” boyutunu da eklemekten geçiyor. Siz siz olun, deneyimin hızına kapılıp bugün değerli, yarınsa çok daha değerli olacak kişisel verilerinizin üzerindeki kontrolünüzü kaybetmeyin.

Twitter | LinkedIn | Youtube| Web

--

--

Soner CANKO
Yetkin Yayın

StartUp Dostu ® — FinTech Istanbul ® — SC Yönetim Danışmanlık ®