Sitemap

Kafası Karışık Bir Çağın Hikâyesi: Yapay Zeka, Kültür ve Güvensizlik Üzerine

5 min readApr 10, 2025

--

İnsanların kafası çok karışık millet! Üstelik en üretken olunabilecek şu çağın en modern zemininde… Herkes kendini ayağı kayacakmış gibi hissediyor. Sosyal medya etkisi midir, yoksa yılların içinde sürüklenerek gelen hızlı geçişin bir etkisiyle oluşmuş olan yorgunluğun getirdiği tembellik midir bilinmez. Fakat, yine de birtakım konularda fazla peşin hükümlü davranıyoruz. Özellikle teknolojik gelişmeler karşısında…

Hayat, yetiştiğiniz kültürle doğru orantılı bir şekilde gelişiyor toplumun genelinde normal sayılabilecek herkes için. Ve, buna rağmen insanlar içinde yetiştikleri kültüre dair -muhtemelen zaten halihazırda bu dürtülerle büyüdüklerinden- o kadar kör kalıyorlar ki kötüledikleri, tiksindikleri, “ben bunu asla yapmam!”, “ben bu tür durumlarda sessiz kalamam!” dedikleri çoğu konuda farkında olmadan söylediklerinin tam tersini yani tiksindikleri o davranışı sergiliyorlar. Yine de toplum içerisinde yaşayan bireyler buna rağmen, dışarıda binlerce aynaya da sahipken üstelik! Asla, ama asla gerçekliği fark edemiyorlar.

Peki konumuzun bununla ne alakası var? Şöyle ki, Dünya belirli noktalarda yavaş yavaş -gerçekten çok yavaş ama yine de bir dönüşüm mevcut- yekun bir hale gelmeye doğru ilerliyor. Yani, Ortadoğu’daki insanla Avrupa’daki insanın dertleri küreselleşmenin getirisi midir yoksa tarihin tekerrür etmesinden midir, bilmem ama ortak bir zemine doğru yaklaşmaya doğru adım atıyor. Niye? Çünkü; şu an yaşadığımız ve içerisinde olduğumuz teknolojik inovasyonlar ve birkaç yıldır süre gelen göç durumları insanları sosyal hayatlarında tamamen güvensiz hissedecekleri bir kalıba sokmaya başladı. Ve, herkesin bildiği -ya da bilmesi gerektiği- gibi birey, insan, akıllı hayvan… ne derseniz artık… Hayatta var olduğu sürece güven içerisinde hissetmeye ihtiyaç duyar. Ve, günümüz koşullarında bu güven hissi maddi, manevi her anlamda yerini güvensizliğe devrediyor. Normal akışımızda 90'lardan bu yana bu his kendini yavaş yavaş yıkarak gelmekteydi zaten, -bknz dünyadaki türlü krizler- fakat, son 5–10 sene içerisinde bu hissin herkesi rahatsız edecek konuma gelmesi daha da hızını arttırarak ilerlemeye başladı.

Öyle ki, insanlar günlük hayatta birbirleriyle rekabet ederken, artık bir de makinelerle yarışa gireceklerini fark ederek daha da hırçınlaşmaya başladılar. Gün içerisinde AI ya da herhangi bir teknolojik girişim içerisinde ortaya çıkan haberler insanların doğrudan iki tarafa ayrılıp birbirleriyle argüman yarıştırmaya başladıkları bir mahalle kavgasına dönmüş durumda. Halbuki, yıllardır -belki de yüzyıllar- insanların zaten birbiriyle bu denli bitmek bilmeyen bir kavgası halihazırda mevcutken hiçbir şeyi çözmeden bu oturuma bir de makinelerin dahil olması aslında insanların kafasını çok karıştırmış durumda! -bu bencesi tabi-

Oysa ki, bizim bitmek bilmeyen tartışmalarımızın ve kavgalarımızın zemini aslında bir standart eksikliğine dayanıyor. Nasıl? Bugün, sabah metroda alelacele yürürken şunu fark ettim; insanların yetiştiği yapı kuralsız olduğunda başkalarına karşı neyi doğru neyi yanlış yaptıklarını umursamıyorlar ve yeterince köşeye sıkıştırıldıklarında sadece karşı tarafı yanlışlarıyla suçluyorlar. Bunu sadece metroda hızlı hızlı yürürken insanların önümde kümelenme biçimlerine bakarak düşündüm. Kimisi yolun en sağından gidip hızlı geçenlere alan tanırken, çoğunluk gelişigüzel alanlarda hareket edip arkadan yürüyenlere alan tanımayacak şekilde hareket ediyordu. Bu, aslında basit bir gözlem olabilir. Fakat, ben şuna inanıyorum; yine de gözlenebilecek bir davranış. Sonrasında, içimden şunu geçirdim; bu insanları alıp karşımıza sakince bir konuşma yapıp isteklerini ve hikayelerini dinleyip, kendilerine bir ütopya anlatıp burada yaşayıp isteyip istemeyeceklerini sorsak, muhtemelen çoğu “evet, isterim” diyecektir. Fakat, bu arzu edebilecekleri ya da ettikleri ütopyayı burada kurmak için ellerindeki herhangi bir fırsatın olup olmadığını umursamadan sadece bir duvarın altında ezildiklerine inanarak sadece yaşıyorlar ve çabalamıyorlar.

Peki… Bu kadar uzun uzun serzenişlerimi yaptım, yaptım da nereye varmaya çalışıyorum? AI, -yapay zeka- bize bir sürü fırsatı açmanın eşiğinde şu an… Ve, muhtemelen ilerleyen yıllarda bir daha böyle bir fırsat gelmeyecektir ya da tekelleşme bugün olduğundan daha kötü bir hal alacağı için herhangi bir biçimde global olarak dahi iş yapmak bu kadar kolay olmayacaktır. Buna rağmen, bir kesim “AI İŞLERİMİZİ ELİMİZDEN ALACAĞ, BİZ EKMEKSİZ KALACAĞIZZZ”, bir başka kesim de “AI İNSANIN YERİNİ ALAMAZ, KENDİNİ YIKAYABİLİR Mİ” demekten öteye gitmiyor/gidemiyor.

Öncelikle sevgili okur, bu kafaya asla ama asla dahil olma. Bunun sosyal medyanın etkisinde kalmış kendini kanaat önderi ilan eden ve etkileşim için yapmayacak şeyi olmayan insanların safsatası olduğunu kabul edelim. Ardından, bir başka tezimi ortaya atarak yavaş yavaş konumu toparlayıp kapatmak istiyorum. Eğer, yapay zekanın sizi hazıra alıştırdığını ya da aptallaştırdığını düşünüyorsanız; sosyal medya platformlarını daha az veya mümkünse hiç kullanmayın -özellikle kısa süreli görsel içerik akışlarını-, bunun dışında eğer bir konuyu defalarca AI tarafına danışıp bunu zihninizde sindiremediğinizi düşünüyorsanız, bence bu biraz kullanıcının kendi problemi; eğer, aradığınız, yazdığınız şeyi irdeleyip size verdiği çıktıyı anlamak adına ilgili konuyu kavramların ayırmıyor ya da derinine inerek sohbet edasında bir okuma yapmıyorsanız ve sadece hızlı çözümler için -örneğin; bir komutu oluşturmayı öğrenmek yerine o komutu doğrudan AI tarafına yaptırıp kullanmak gibi- elinizdeki imkanları tüketiyorsanız, bu şekilde zaten kendinizi tüketiyorsunuz. Çünkü; tembelliğe alışıyorsunuz ve bu AI olsun olmasın birisinin size aradığınız cevapları hazır sunup sizin de bu kişiden sadece ama sadece işinizin düştüğü kadar faydalanmanızla aynı durumdur.

Teknolojik okur-yazarlığı yüksek, araştırmayı seven, pratik yapmayı seven bireyler için biz şu anda bir altın çağı yaşıyoruz. Bundan iyi faydalanan herkes bir şekilde kendi yolunu bulacaktır. Bunu sadece günü kurtarmak için tüketenler ise günün sonunda nerede olacaklarını biliyorlar.

Neyse…
Öyle aklımda birkaç şey döndü ben de tıkırdatmış oldum tuşları.
Hoşça kalın…
Adil Burak aka 0racLe

--

--

No responses yet