Brezilya’yı güldüren Garrincha

Ali Bulunmaz
3 min readJul 9, 2018

--

1950 Dünya Kupası finalinde ev sahibi Brezilya’nın rakibi Uruguay’dı.

Maracanã Stadyumu’ndaki maçı 2–1 kazanan Uruguay şampiyon olduğunda, 150 bini aşkın Brezilyalı gözyaşlarıyla olduğu yere çakılıp kalmıştı.

16 Temmuz 1950’deki bu yenilginin ardından, ülkede hemen herkes zamanın durduğunu ve tarihin sonunun geldiğini düşünmüştü. Fakat hayat devam etti.

1954’te İsviçre’de düzenlenen turnuvanın çeyrek finalinde Macaristan’a 4–2 mağlup olarak elenen Brezilya, bir sonraki kupaya; İsveç 58’e kadrosunda birkaç önemli değişiklik yaparak gitti.

Herkesin gözü, on yedi yaşındaki Pelé’nin üzerindeydi; grup maçlarının ve sonraki turların yıldızıydı, şampiyonluğa uzanan Brezilya’nın öne çıkan oyuncusuydu. Galler karşılaşmasında ve finalde İsveç’e attığı goller, Pelé’nin adını dünyaya duyurmuştu.

Bir sonraki turnuva Şili’deydi. 1962’nin favorisi Brezilya ve yıldız adayı yine Pelé’ydi. “Siyah İnci”nin Brezilya-Çekoslovakya maçında sakatlanmasıyla ışıklar Pelé’nin üzerindeyken gölgede kalan bir başka oyuncu sahneye çıkmıştı: Manuel Francisco dos Santos ya da herkesin bildiği isimle Garrincha…

Uruguay, ilk Dünya Kupası’nı (1930) kazandıktan üç yıl sonra doğan, bir tekstil fabrikasında çalışırken on dört yaşında futbola başlayan, on dokuzunda Botafogo kulübünün seçmelerinde antrenörlerin dikkatini çeken “Çalıkuşu” Garrincha; yeteneğini sağ bacağından 6 cm kısa olan sol bacağına mı, yoksa her ikisinin de çarpıklığına mı borçluydu bilinmez ama mahalleden stadyumlara uzanan macerası kadar, futbol dışı yaşantısıyla da adından söz ettiriyordu.

İlki, o on sekiz yaşındayken doğan ve toplamda on üç çocuğu bulunan Garrincha, 10 Haziran 1953’te Botafogo’yla sözleşme imzalayıp profesyonel olduğunda, yakınları onun artık büyüdüğünü dile getirmişti.

Botafogo’nun Garrincha’yı kadrosuna katmasının birkaç nedeni vardı: Sürati, çalımları, ani dönüşleri ve asistleri…

1958 Dünya Kupası’nda takımın tecrübelileri, teknik direktör Vicente Feola’dan, Pelé’yi ve Garrincha’yı oynatmasını istediğinde, tribünlerdekiler onun Botafogo’daki asistlerini izleme fırsatı yakalamıştı.

1958’de Sovyetler Birliği maçıyla başlayan millî takım kariyerinde Brezilya, çıktığı 59 maçın 52’sini kazanmış, 6 maçtan beraberlikle ayrılmış ve sadece bir karşılaşmada yenilmişti.

Şili’de düzenlenen 1962 Dünya Kupası’nda takımını sırtlayan Garrincha, asistlerinin yanı sıra dört gol atmış ve turnuvanın oyuncusu seçilmişti.

Yetim olarak büyüyen ve sokakta öğrendiği futbolla hayata dönen Garrincha’nın, Pelé’yi Pelé yapan, hatta Brezilyalıların onu “Pelé’den daha büyük bir futbolcu” diye nitelemesini sağlayan asistlerinin kaynağı mahalle maçlarıydı.

Sağ kanatta fırtına gibi esen Garrincha, futbol dışındaki zamanlarını da aynı hızla sokakta geçiriyordu. Alkole ve sekse düşkünlüğü yüzünden antrenmanların çoğunu kaçırıyor fakat maça çıktığında sanki tüm hafta çalışmış gibi oynuyordu.

İngiltere’de düzenlenen 1966 Dünya Kupası’nda, Brezilya’nın Macaristan’a 3–1 yenildiği maçta son kez millî takım forması giyen Garrincha, aynı yıl karıştığı trafik kazasında eşi Elza’nın annesi ölünce intihara kalkıştı. Bu tarihten sonra, hem dizindeki kıkırdak problemi hem de alkol bağımlılığı yüzünden futboldan uzaklaşmaya başladı.

“Pelé mi Maradona mı?” tartışmasında “bir ihtimal daha var” dedirten, sakatlanan rakip oyuncuyu görüp topu taca atan ilk futbolcu olan Garrincha; paraya değil, iyi oyuna ve vicdana gönül verdi.

Futbolu zevk için oynadığından, maç günü takımın kiminle karşılaşacağını umursamadı, hatta çoğu zaman rakibin kim olduğunu bilmeden sahaya çıktı.

Rio’nun küçük bir takımı olan Olaria’da oynadığı dönemde, 1972’de futbolu bırakan Garrincha, 20 Ocak 1983’te alkol komasına girip hayatını kaybetti.

Cenazesine katılan binlerce insanın ellerinde yükselen dev pankartta, “Hepimize gülmeyi öğrettin ama Brezilya şimdi senin için ağlıyor” yazıyordu…

--

--