Modern Bilim Tarihçiliğinin Babası: George Sarton

Alper Atasoy
14 min readJul 6, 2018

--

George Alfred Léon Sarton

Modern bilim tarihi, Avrupa’da ortaya çıkan bilim ve sanayi devrimleri ile aydınlanma düşüncesinin doğal bir sonucudur. Avrupa’nın ilerlemesinde doğrudan ve dolaylı katkısı olan bilim ve teknolojinin bu ilerlemedeki rolü, bilimin “tarihselleştirilmesi” ile bir anlam ve değer kazanmıştır. 20. yüzyılın başlarına kadar tekil bir entelektüel faaliyet olan bilim tarihi, nihayetinde kültürel-tarihsel bir alan olarak elde ettiği birikim ile akademik bir hüviyet kazanmıştır. Bu kazanımın arkasındaki isim, insanlığa “yeni bir hümanizma” anlayışı kazandırmayı hedefleyen tutkulu bir doğa bilimci ve entelektüel olan George Sarton’dur.

Gençlik yılları

George Alfred Léon Sarton, 31 Ağustos 1884 tarihinde Belçika’nın Ghent şehrinde doğdu. Annesi Léonie van Halmé Sarton, küçük George henüz birkaç aylıkken, 25 yaşında iç kanamadan dolayı hayatını kaybetti. Babası Alfred Sarton, Belçika Devlet Demiryolları’nda başmühendis ve yöneticiydi. Bebekliğinden itibaren bakıcıları tarafından büyütülen küçük Sarton, rahat ancak yalnız bir çocukluk geçirdi.

Sarton, ilk ve orta öğrenimini Ghent ve Chimay’da tamamlamasının ardından 1902 yılında Ghent Üniversitesi Felsefe ve Edebiyat Fakültesi’nde (Faculté de philosophie et de lettres) felsefe eğitimine başladı. Bu dönemde iki kısa hikâye ve çeşitli edebiyat eleştirileri yazdı, entelektüel çevreler ile mektuplaşmalarda bulundu. Ancak beşerî bilimlerin (humanities) geleneksel anlatımı Sarton’un ilgisini çekmiyordu. Bu sebeple felsefe eğitimini yarıda bıraktı ve üniversiteye bir sene ara vererek kişisel eğitim ve meditasyona yöneldi. 1904 yılında üniversiteye dönüşünde doğa bilimleri eğitimine başlayarak Frédéric Swarts’ın laboratuvarında kimya eğitimine başladı, aynı zamanda kristalografi ve matematik çalıştı. 1908 yılında, kimya alanındaki çalışmaları ve “Etude d’un phenomene d’autocatalyse negative en systeme heterogene” (Heterojen sistemlerde negatif otokataliz fenomeni üzerine bir çalışma) isimli araştırmasıyla Ghent, Louvain, Brüksel ve Liége üniversiteleri tarafından altın madalya, Ghent şehri tarafından “gümüş defne yaprağı” ile ödüllendirildi. Kimya çalışmalarının ardından yönünü bir kere daha değiştirerek fizik, matematik ve astronomi konularına yöneldi. 1911 Mayıs’ında “Les principes de la mécanique de Newton” (Newton Mekaniğinin İlkeleri) isimli doktora tezi ile mezun oldu ve docteur des sciences (D. Sc.) unvanı aldı. Sarton, tezini yeterli bulmaması nedeni ile 1912 yılında Einstein’in görecelilik teorisini göz önüne alarak tekrar yazmayı düşündüyse de böyle bir çalışma günümüze ulaşmadı.

Sarton’un gençlik yılları

Sarton gençlik yıllarında, Fransa’da ortaya çıkan ve Belçika dâhil birçok orta Avrupa ülkesini etkisi altına alan Belle Epoque (Güzel Çağ) hareketinin sosyalizm, feminizm, pasifizm, vejetaryanizm gibi düşüncelere mensup entelektüelleri ile tanıştı. Üniversite hayatına paralel olarak Ghent’te ve Belçika’nın çeşitli yerlerinde bir dizi politik ve sosyal organizasyonda görev aldı. Sarton’un bu sosyal yönü, onun farklı alanlardan entelektüeller ile tanışmasını sağladı. Bunlar arasında Fransız edebiyatçı Romain Rolland, Belçikalı edebiyatçı Maurice Maeterlinck, Fransız filozof Henri Bergson, Belçikalı hukuk adamı Henri La Fontaine ve Letonyalı kimyager Wilhelm Ostwald bulunuyordu. Mezuniyetinin ardından bir süreliğine Londra’ya giderek Bernard Shaw, H. G. Wells gibi isimlerin üyesi oldukları Fabian Derneği’nin demokratik sosyalist fikirleri ile tanıştı.

George Sarton, kurucuları arasında yer aldığı Reiner Leven ismindeki kişisel gelişim ile ilgili bir toplulukta, sanatçı ve tasarımcı Eleanor Mabel Elwes ile tanıştı. Sarton, 22 Haziran 1911 yılında Elwes ile evlendi. 1912 Mayıs’ında çiftin kızları Eleanore Marie (May) Sarton dünyaya geldi.

Bilim tarihi fikrinin doğuşu

Sarton, Ghent Üniversite’sinde felsefeden doğa bilimlerine geçmesine ve yine bu alanda bir doktora tezi sunmasına rağmen bilim insanı olmayı ilginç bulmuyordu. Bu geçiş onun felsefeye ilgisini söndürmemiş, bilakis, yazılarını heyecanla okuduğu Comte, Tannery, Duhem ve Poincaré’e daha çok yakınlaşmasını sağlamıştı. Ona göre bilim araştırmalarının iki yönü vardı: Birincisi, yeni ve yaratıcı araştırmalar ile bilimin ilerlemesiydi; ikincisi ve Sarton’a göre ihmal edilmiş insanî kısmı, bilimi geliştirmek ve ilerletmek için gerçekleştirilen bireysel çabalardı. Sarton’a göre bilim tarihinin amacı, bu iki kısmı bir araya getirmekti. Öğrencilik yıllarından beri doğa bilimlerinin tarihinin araştırılması gerektiğini düşünüyordu. Bilimlerin tarihi hâlâ yazılıyordu ve bu tarih başarıları olduğu kadar başarısızlıkları da içeriyordu. Fiziksel ve matematiksel bilimlerin tarihi daha önce ciddi bir şekilde ele alınmamıştı ve bu alanda daha yapılacak çok şey vardı. Bu düşüncelerle Sarton, akademik hayatını bilim tarihi üzerine devam ettirmeye karar verdi. Ancak o yıllarda henüz akademik bir disiplin olmayan bilim tarihi araştırmaları için kurumsal bir dayanak noktası gerekiyordu. Bu amaçla 1912 yılında, eşinin de yardımlarıyla, günümüzde halen faaliyetlerini sürdüren bilim tarihi dergisi Isis’i kurdu. Derginin editör kurulu için dönemin en önemli bilim insanlarını davet etti ve Henri Poincaré, Svante August Arrhenius, Emile Durkheim, Jacques Loeb, Friedrich Wilhelm Ostwald, and David Eugene Smith’ten oluşan editörler kurulunu kurdu. Bu bilim insanları matematik, fizik, kimya, tıp, biyoloji, astronomi, teknoloji gibi pek çok farklı bilim alanından geliyordu ve bu durum Sarton’un kategorik düşünce yapısına uygundu. Ayrıca güçlü isimlerin yer alması, derginin kurumsal kimliğini de güçlendiriyordu. Isis sadece içeriği ile değil, bilimlerin tarihine bütüncül, felsefî ve tarihsel bir bakış açısı getiren dünyadaki tek akademik dergiydi. Sarton, bu bütünleşik yaklaşımı şu şekilde tanımlayacaktı:

“…bilim insanları için felsefî ve filozoflar için bilimsel, bilim insanları için tarihî ve tarihçiler için bilimsel, bilim insanları için sosyolojik ve sosyologlar için bilimsel bir dergi”.

Dergide, diğer yayınlarda olduğu gibi araştırma makaleleri, notlar, kitap değerlendirmeleri yayınlanıyordu. Ancak Isis’i önemli kılan diğer bir özellik, dünyanın dört bir tarafında bilim tarihi ile ilgili yayınlanan eserleri içeren bir bibliyografya yayınlamasıydı. Sarton, böylece bilim tarihi araştırmacılarının tüm dünyada yayınlanan eserleri takip etmelerini ve kaynaklardan haberdar olmalarını amaçlıyordu. George Sarton, eşinin Isis’in hayata geçirilmesi konusundaki katkılarını her zaman takdir ediyordu. O kadar ki, ilerleyen yıllarda eşini, ikisi de aynı yıl doğan May Sarton ve Isis’i kastederek, “ikizlerin annesi” olarak tanıtacaktı. Şüphesiz, maddî açıdan zor geçen yıllarda Mabel Sarton’un Isis’in yayın hayatını sürdürmesinde büyük katkıları vardı. Derginin ilk yıllarında her bir sayıyı abonelere bizzat postalıyordu ve masrafların çoğunu kendi karşılıyordu.

George Sarton, Isis ile birlikte en önemli eseri Introduction to the History of Science (Bilim Tarihine Giriş) için hacimli notlar almaya başlamıştı. Sarton başlangıçta bu eserini kendi dönemine kadar getirmeyi düşünüyordu. Ancak işin boyutu Sarton’un çabalarının oldukça üstündeydi. I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile bu çalışması daha başlangıçta yarım kaldı. Belçika’nın tarafsız olmasına rağmen Almanya’nın baskısı ile savaşa girmesi üzerine Sarton ailesi ülkeden ayrılmaya karar verdi. Yanlarına çok az eşya alabileceklerinden dolayı George Sarton, bilim tarihine ilişkin notlarını metal bir kutuya koyup saklaması için uzak bir kuzenine teslim etti ve ailesi ile birlikte Belçika’dan ayrıldı.

Sarton ailesi ilk önce Hollanda’ya ve ardından İngiltere’ye gitti. George Sarton buradaki Savaş Ofisi’nde sansür görevlisi olarak çalışmaya başladı. Ancak savaş koşullarında aldığı ücret ailesini geçindirmeye yetmiyordu, İngiliz akademisinde de bilim tarihi üzerine çalışan bir kurum yoktu. İtalyan bilim tarihçisi Aldo Mieli, kendisini İtalya’nın Sienna şehri yakınlarındaki Chinciano’daki evine davet ettiyse de Sarton, hem iyi bir kazanca sahip olmak hem de Introduction’u bitirmek üzere ailesini İngiltere’de bırakarak ABD’ye gitti. 1915 Nisan’ında ABD’ye vardı ve yaz döneminde Illionis Üniversitesi Yaz Okulu’unda bir süre dersler verdi. 1915 yılının Eylül ayında Mabel ve May Sarton ABD’ye geçtiler ve Sarton ailesi Belçikalı mucit Leo Baekeland’ın evinde tekrar bir araya geldi. Bu dönemde Isis dergisinden ötürü Academié des Sciences’in Prix Binoux ödülüne layık görüldü.

Amerika Yılları

George Sarton’un ABD’ye vardığı dönemde bilim tarihi, tanınan bir bilimsel etkinlik olmasına rağmen henüz yerleşmiş bir akademik disiplin olmaktan uzaktı. Sarton, hayatını adadığı bu alana devam edip edemeyeceği konusunda düşünceliydi. Buna rağmen Texas Houston’daki Rice Üniversitesi’nin kütüphanecilik işini geri çevirdi çünkü Üniversite, Belçika’nın işgalinin ardından faaliyetleri duran Isis’in basım ve diğer masraflarını üstlenmeyi reddetmişti. Isis yönetim kurul üyelerinden David Eugene Smith aracılığıyla çeşitli teklifler alıyordu. Aynı yıl, Boston’daki Lowell Enstitüsü’nde Leonardo da Vinci zamanında bilim hakkında altı derslik bir anlaşma yaptı ve ardından George Washington Üniversitesi’nde dersler vermeye başladı. Sarton’a referans olan isimlerden biri, Harvard Üniversitesi’nde biyokimyacı olan Lawrence Joseph Henderson’dı. 1911 yılından beri düzenli olarak bilim tarihi dersleri veren Henderson, Sarton’un çalışmalarını destekliyordu. Sarton, Henderson’un yardımıyla Harvard Üniversitesi’nde, ABD’nin I. Dünya Savaşı’na dâhil olması nedeni ile Üniversite’nin bütçesinin kesildiği 1918 yılına kadar ders verdi. Yine sıkıntılı bir dönemin ardından, Sarton’un Belçika yıllarından tanıdığı ve Washington’daki Carniege Enstitüsü’nün ikinci başkanı olan Robert S. Woodward, Sarton’un ihtiyacı olan finansal desteği sağladı. Woodward, bilim tarihi konusuyla ilgili olmasına rağmen onun kendi başına bir disiplin olmasına soğuk bakıyordu. Yine de tavrını zamanla yumuşattı. Enstitü’nün mütevelli üyesi Andrew Dickson White’ın da yardımlarıyla Sarton, Carniege Enstitüsü’nde bilim tarihi araştırmacısı olarak göreve başladı. Burada kendisine iyi bir maaş, seyahat bütçesi, kitap ve diğer yayınları alabilmesi için ayrı bir bütçe ve tam zamanlı sekreterlik alabiliyordu. Aynı yıllarda Harvard, Sarton’a Widener Kütüphanesi’nde çalışma izni ve yıllık sözleşme ile bazı dönemlik dersler açma imkânı verişti.

Sarton’un bilim tarihinin yazılması ile ilgili fikirleri iyice olgunlaşmaya başlamıştı. Carniege Enstitüsü de bu çalışmaya sponsor olarak destek veriyordu. Savaş bittiğinde Belçika’da bıraktığı notlarını geri aldı. Yeni araştırmaları ile birlikte elinde muazzam miktarda bir birikim oluşmuştu. Dünyanın en iyi kütüphanelerinde, iyi ve düzenli bir maaş ve rahat bir çalışma ortamında, kendini sonuna kadar bilim tarihi çalışmalarına verebiliyordu. Çalışmalarını Introduction to the History of Science isimli eserinde bir araya getirdi. Carniege Enstitüsü tarafından desteklenen bu eser, Sarton’un bilim tarihine yönelik bütüncül bakış açısının bir yansımasıydı. Sarton, eserin birinci cildinin önsözünde Introduction’un amacını şöyle açıkladı:

“Bu çalışmanın amacı, insanlık medeniyetinin henüz yeteri kadar dikkat çekmemiş önemli bir aşaması olan bilimin, yani sistemli pozitif bilginin gelişmesini mümkün olduğunca tam bir şekilde açıklamaktır. Bu gelişmenin din, sanat ve sosyal adalet gibi insanlığın diğer entelektüel gelişimlerinden daha önemli olduğunu söylemiyorum. Ancak eşit derecede önemlidir ve bilimsel ilerlemenin açıklamasına yeteri kadar yer vermeyen hiçbir medeniyet tarihi doğru bir şekilde tamamlanmış sayılamaz. Eğer bu konuda bir şüphemiz varsa ilk medeniyetler ile bizim medeniyetimiz arasındaki farka nelerin sebep olduğunu sormamız yeterlidir. Tarih boyunca, her bir zaman diliminde ve her ülkede az sayıda azizler sanatçılar ve bilim insanları buluruz.”

Eser sadece tarihsel olayların anlatımı olarak değil, aynı zamanda bir bibliyografya olarak da düşünülmüştü. Böylece alanın temel ve belki ondan da öte, kurucu metni haline gelecekti. Eser tüm bilim dallarının gelişimini antik zamanlardan 20. yüzyıla kadar getirecekti. Sarton başlangıçta nispeten kısa bir eser olacağını düşünse de elde edilen yeni bilgiler ile oldukça hacimli bir çalışma ortaya çıkmaya başlamıştı. Eser üç seri olarak tasarlanmıştı. İlk seri, yarım yüzyıllara göre kişiler üzerinden medeniyetlerin dönüm noktalarını ve önemli gelişmeleri anlatacaktı. İkinci seri, farklı medeniyetleri tanıtacaktı. Üçüncü seri ise bazı bilimlerin tarihsel gelişimi üzerinde duracaktı. Böylece tüm eserin 26 cilt olacağı öngörülmüştü. Ancak Sarton ilk serinin ilk üç cildini yayınlayacak kadar yaşayabildi. İlk cilt From Homer to Omar Khayyam ismi ile 1927 yılında 840 sayfa olarak basıldı. İkinci cilt, toplam 1252 sayfa olarak iki bölüm halinde 1931 yılında From Rabbi Ben Ezra to Roger Bacon başlığı ile yayınlandı ve 12–13. yüzyılları ele aldı. 1947’de basılan ve 14. yüzyılı ele alan üçüncü cilt 1018 sayfa ile yayınlandı. Sarton, 15. yüzyıl için yazılacak bir cildin 10–15 senelik bir çalışma gerektireceğini öngörmüştü.

1933 yılında Henderson’un ısrarlı çalışmaları ile Sarton’un Harvard’daki geçici statüsünün tam zamanlı profesörlüğe geçirilmesi konusunda Harvard ve Carniege arasında anlaşmaya varıldı. Ancak bu anlaşma 1940 yılına kadar gerçekleşmedi. 1940 yılında Harvard Başkanı J. B. Conant, Sarton’u yıllık anlaşma ile ders verdiği okutmanlık görevinden kadrolu bilim tarihi profesörlüğüne getirdi.

1933-1953 yılları arasında Harvard Üniversitesi başkanı olan James Byrant Conant, Sarton’un hiçbir zaman Harvard’ın akademik topluluğuna tam olarak girmemiş ve planlarını gerçekleştirememiş olmasına karşın, onun akademik çalışmalarının tüm akademisyenlerce tanındığını belirtir. Conant’a göre Sarton’un çalışmaları Harvard’a şeref kazandırmasına rağmen onun etkisi sınırlıydı. Bilim tarihi çalışmalarını yürütebilecek bir kurum kurmak isteyen Sarton, bu hedefini gerçekleştiremedi ve bu sebeple çalışmalarını ilerletebilecek öğrenciler yetiştiremedi. Conant, Sarton’un isteklerinin gerçekleştirilemediğini fark ettiğinde, kısıtlı da olsa çaba göstermekte isteksiz davrandığını belirtir. Yine de 1940 gibi geç bir tarihte profesörlük alabilmesine rağmen çalışmaları rakipsiz nitelikteydi. Conant, onun bu çabalarını şu sözlerle ifade eder: “O, Harvard topluluğunun kenar mahallesinde yaşayan ve çalışan bir bilgindi.

Çalışmaları

1936 yılında Harvard Üniversitesi’nde Bilim Tarihi doktora programı açılmıştı. Sarton’un danışmanlığında dünyada ilk kez bilim tarihi alanında doktora derecesi alan Aydın Sayılı 1942 yılında ve Bernard Cohen 1947 yılında doktora tezlerini tamamladılar. Ardından Sarton’un yönetimi ve Cohen’in danışmanlığında Helen Lewis Thomas 1948’de ve Louise Diehl Patterson 1952’de doktoralarını verdiler. Cohen, Sarton yönetiminde bu kadar az doktora öğrencisinin mezun olmasını, Isis ve Osiris dergilerinin getirdiği çalışma yoğunluğuna bağlar; bu yoğunluk, yeni öğrencilerin yetiştirilmesine ve yetenekli öğrencilerin bölüme çekilmesi için gerekli çabaya engel oluyordu.

Aydın Sayılı (solda) ve George Sarton

Sarton 1936 yılında, Isis’e gönderilen ancak çok uzun olduğu için yayınlanamayan makaleler için yeni bir dergi kurdu. Bu derginin amacı, kitap olmak için kısa ancak makale olmak için uzun makaleleri yayınlamaktı. Sarton, Osiris adını verdiği bu yeni derginin on cildinin editörlüğünü yaptı. 1952 yılında yayınladığı Horus: A Guide to the History of Science isimli katalog ile bilim tarihinin önemli kaynaklarının yanı sıra müzeler, kurumlar, topluluklar, kongreler gibi bilim tarihi ile ilgili tüm etkinlik ve kuruluşların ismini bir araya topladı.

George Sarton’ın Harvard Üniversitesi’ndeki çalışmaları için Cambridge’e yerleşmesinden bir süre sonra, aralarında bilim tarihçisi Dr. Lynn Thorndike’ın da olduğu bir grup arkadaşı, Amerikan Tarih Derneği’nin (American Historical Assosiation) düzenlemiş olduğu yıllık toplantıda bilim tarihi çalışmaların desteklemesi için özel bir topluluk kurulması fikrini ortaya attılar. Böylece 1924 yılının Ocak ayında Bilim Tarihi Topluluğu (History of Science Society) kuruldu. İlk toplantıya katılan tüm delegeler “Kurucu Üyeler” olarak tanındı. Topluluk, kuruluşundan iki yıl sonra Isis dergisinin sponsoru oldu ve dergiyi resmî yayını haline getirdi. Topluluk, derginin masraflarının bir kısmını üyelik aidatları ile karşılıyordu. Yine de Sarton, derginin sahibi ve editörü olarak masrafların büyük kısmını ve zararını kendi karşılamaya devam etti. 1951 yılında bu görevinden ayrıldı ve dergi 1952 yılında tamamen Bilim Tarihi Topluluğu’nun bünyesine girdi.

Sarton gerek yürüttüğü çalışmaların ve verdiği derslerin sayısının artması gerek Topluluğa üye olan araştırmacı kadrosunun genişlemesiyle yönetim görevlerinden yavaş yavaş çekildi. Her ne kadar Isis’in editörlüğü dışında başka bir yönetim görevi üstlenmemeye çalışsa da Topluluğun ilk otuz yılında liderliğini üstlenmişti. Bu yoğun çalışmaları karşılığında Topluluk, kurucusunu 1938 yılında onursal başkan seçecekti.

Sarton’un çalışmalarının en karakteristik özelliği, bibliyografya derlemeleri olmuştur. Isis’in ilk sayısından itibaren yıllık olarak The Critical Bibliografies (Eleştirel Bibliyografyalar) yayınlanmıştır. Introduction to the History of Science (Bilim Tarihine Giriş) isimli eseri, içerdiği bibliyografik malzeme ile bilim tarihi araştırmacıları için her zaman önemli bir kaynak olmuştur. Horus, a Guide to the Study of the History of Science (Bilim Tarihi Araştırmalarına Giriş) isimli çalışması, sadece belli başlı ve özel çalışmaların eleştirel değerlendirmesi olmayıp, araştırmacıların faydalanabilecekleri bilim tarihi dernekleri, müzeler, kütüphaneler gibi kurumların listelerini içermektedir. Makalelerinin dipnotları ve konuşmaları farklı dillerde yayınlanan eserler, basımlar, yorumlar ve tarihler ile doludur. Sarton’un sunduğu büyük bibliyografik malzeme nedeniyle öğrencileri her zaman önce onun çalışmalarına başvurmuşlar, ardından yazdıkları eserleri yayınlanmak üzere Isis’e göndermişlerdir.

Sarton, temelde pozitivist bilimlerin ve ilerlemeci felsefe akımlarının yer aldığı bir kültür ortamında yetişmişti ve bunun sonucunda tüm insanların ortak bir iyi idealinde birleşeceğini düşünüyordu. Sarton, bilim tarihi ile ilgili bütün çalışmalarında şu ilkeyi esas almıştır: Bilim ile hümanizma arasında bir köprü olarak bilim tarihi. Ona göre bu ilke insanlık kültürü için büyük bir öneme sahipti. Sarton bu ilkeyi “Yeni Hümanizma” olarak adlandıracaktır.

Sarton’a göre bilim tarihi, doğal olarak “ansiklopedik” bir disiplindi. Bu disiplin bilgi toplamayı, derlemeyi ve bu bilgilerin sentezlenmesini gerektiriyordu. 1927 yılında yazdığı mektupta, bu çabayı göstermek için ne kadar istekli olduğunu anlatır: “Bilginin birliğini ve insanoğlunun bütünlüğünü kanıtlamak konusunda oldukça arzuluyum”. Çalışmalarının yoğunluğu onu yıldırmak bir yana, ömür boyu sürecek tarihsel veri toplama ve dil öğrenme konusunda motive etmiştir. Introduction için yaptığı çalışmalarda Arapça’daki eksiğini 1931–32 yıllarında tamamlamıştı. Az düzeyde İbranice, Çince, Portekizce biliyordu. Klasik Yunanca ve Latince bilgisi vardı. İyi düzeyde Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca, Flemenkçe, İsveççe, Danca, Türkçe ve İspanyolca biliyordu.

Ölümü ve Etkileri

George Sarton 22 Mart 1956 yılında kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. O sabah Mcgill Üniversitesi’nde “The History of Science and New Humanism” isimli dersini vermek için Montreal’e doğru yola çıkmıştı. Evden ayrıldıktan kısa bir süre sonra rahatsızlık hissetti ve taksiciye eve dönmesini söyledi. Eve vardığında dinlenmek için koltuğuna oturdu ve bir daha kalkamadı. İki gün sonra sade bir törenle defnedildi. Hayata veda etmeden önce, Hellenistic Science and Culture isimli eserinin ikinci cildini ve Rönesans dönemi bilim tarihini anlatan Six Wings: Studies in the History of Science during the Renaissance (1450–1600) isimli eserlerini yayıncılara gönderebilmişti.

George Sarton, bilim tarihi alanındaki çalışmaları ile çeşitli ödüllere layık görüldü. 1915 ve 1935 yıllarında Fransız Bilimler Akademisi’nden Isis ve Introduction of the History of Science isimli eserleri onuruna ödüllendirildi. 1940 yılında Belçika’da “şövalyelik” unvanı aldı. 1949 yılında Amerika Ortaçağ Akademisi Charles Homer Haskins Madalyasına layık görüldü. Brown, Harvard, Frankfurt, Goethe üniversitelerinden ve Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi, Amerikan Felsefe Topluluğu, Edinburgh Kraliyet Topluluğu, Belçika Kraliyet Akademisi, Şam Arap Akademisi gibi kuruluşlardan ödüller aldı. Uluslararası Bilim Tarihi Akademisi’nin ve Uluslararası Bilim Tarihi Birliği’nin başkanlığı, ayrıca Bilim Tarihi Topluluğu’nun onursal başkanlığı görevlerini yürüttü. Belçika, İngiltere, Hollanda, Almanya, İsrail, İtalya ve İsveç bilim tarihi topluluklarının onur üyesi oldu.

George Sarton Madalyası

Tüm bu ödül ve payelerin yanında muhtemelen George Sarton’u en çok gururlandıran, onun adına verilen “George Sarton Madalyası” olmalıdır. İlk kez yine kendisinin aldığı bu madalya, 1952 yılında Isis dergisinin editörlüğünden ayrılması üzerine, Yale Tıp Kütüphanesi’nde (Yale Medical Library) Frederick G. Kilgour başkanlığındaki bir komitenin, New Yorklu bir eczacılık şirketi olan Charles Pfizer and Company şirketinin desteği ile verilecekti. Madalyonun bir yüzünde Sarton’un silüeti, diğer yanında ise Mısır mitolojisindeki tanrıça Isis’in bir çizimi yer alıyordu. Madalyanın üzerinde “To further the history of science” ibaresi yer alıyordu. Ödülü verecek kurum olan Bilim Tarihi Topluluğu’nun yönetim kurulu, ilk kez verilecek olan ödüle George Sarton’un kendisinden daha layık başka bir aday bulamamıştı. Bu sebeple madalya ilk kez Sarton’a takdim edildi. Derneği başkanı Dorothy Stimson bu durumu şöyle açıklayacaktı:

“George Sarton madalyası ilk kez Dr. Sarton’a gitmeliydi. Dr. Sarton, bilim tarihinin bilinmesinde ve anlaşılmasında herkesten daha çok katkı yapmıştır. Bu onun 40 yıldan fazla bir süredir bir öncü, etkili bir bilim insanı ve editör olarak başarısıdır. O gerçek anlamda bu ülkedeki bilim tarihçilerinin hocasıdır.”

Eserleri

1. Introduction to the History Of Science, Vol. I: From Homer to Omar Khayyam, 1927, Vol. II: From Rabbi Ben Ezra to Roger Bacon (iki kısım), 1931, Vol. III: Science and learning in the fourteenth century, 1947–48, Baltimore: Carnegie Institution of Washington, Williams and Wilkins Company.

2. The History of Science and the New Humanism, New York: Henry Holt & Company, 1931.

3. The Study of the History of Science, Cambridge: Harvard University Press, 1936.

4. The Study of the History of Mathematics, Cambridge: Harvard University Press, 1936.

5. The Life of Science: Essays in the History of Civilization, ed. I. Bernard Cohen, New York: Henry Schuman, 1948.

6. The Incubation of Western Culture in The Middle East, (A George C. Keiser Foundation Lecture, Washington: Library of Congress, I95I.

7. A History of Science: Ancient Science Through the Golden Age of Greece, Cambridge: Harvard University Press, I952.

8. Leonardo da Vinci, New York: Metropolitan Museum of Art, I952.

9. Horus: A Guide to the History of Science. A First Guide For the Study of the History of Science, With Introductory Essays on Science and Tradition, New York: Waltham, Mass., Chronica Botanica Company, 1952.

10. Science versus the Humanities. The History Of Science, Jerusalem: Reubeni Library, 1953.

11. Galen of Pergamon, Lawrence: University of Kansas Press, 1954.

12. Ancient Science and Modern Civilization. Three Essays: Euclid and His Time, Ptolemy and His Time, The Decline Of Greek Science And Culture, Lincoln: University of Nebraska Press, 1954.

13. Appreciation of Ancient and Medieval Science During the Renaissance (1450-İ600), Philadelphia: University of Pennsylvania Press, I955.

14. Six Wings: Men of Science in The Renaissance, Bloomington: Indiana University Press, I957.

15. A History of Science. Hellenistic Science and Culture, The Last Three Centuries B.C., Cambridge: Harvard University Press, 1952.

Kaynakça

Hüseyin Gazi Topdemir, “Sarton, George Alfred Léon”, İslam Ansiklopedisi 36 (TDV Yay. 2009): 167–168.

Arnold Thackray & Robert K. Merton, “Sarton, George Alfred Léon”, Dictionary of Scientific Biography, cilt 12, yay. haz. Charles Coulston Gillispie, New York: Charles Scribner’s Sons (2008): 107–114.

Lewis Pyenson, The Passion of George Sarton: A Modern Marriage and Its Discipline, Philadelphia: American Philosophical Society, 2007.

Eugene Garfield, “The Life and Career of George Sarton: The Father of The History of Science”, Journal of the History of fhe Behavioral Sciences 21 (Nisan 1985): 107–117.

Aydın Sayılı, “George Sarton and the History of Science”, Belleten 47, sayı 186, Ankara: TTK Yay. (1983): 499–525.

Bernard Cohen, “George Sarton”, Isis 48, no. 3 (The George Sarton Memorial Issue), The University of Chicago Press (Eylül 1957): 286–300.

May Sarton, “An Informal Portrait of George Sarton”, URL: http://www.sartonchair.ugent.be/file/183 (erişim tarihi: 15.06.2017).

Lewis Pyenson, “Biography”, Universteit Gent web sitesi içinde, URL: http://www.sartonchair.ugent.be/en/sarton/biography (erişim tarihi: 10.07.2017).

James B. Conant, “George Sarton and Harvard University”, Isis 48, no. 3, The George Sarton Memorial Issue (Sep., 1957): 301–305.

Doroty Stimson, “Dr. Sarton and the History of Science Society”, Isis, 48 (3), The George Sarton Memorial Issue (The University of Chicago Press, Eylül 1957): 283.

Marshall Clagett, I. Bernard Cohen, I. E. Drabkin, John F. Fulton, Henry Guerlac and Conway Zirkle, “George Sarton 1884–1956”, Isis 47, no. 2, 1956.

Katharine Strelsky, “Bibliography of the Publications of George Sarton”, Isis 48, no. 3, The George Sarton Memorial Issue (Sep., 1957), 336–350.

--

--

Alper Atasoy

History of science, technology and engineering… Phd student at Istanbul University