Bizim Küçük Hikayemiz: Storyly!

Aykut Bal
6 min readSep 28, 2019

--

Yazılım ve ürün geliştirme dünyasında çalışan herkesin muhtemelen en keyif aldığı iş dönemi; bir fikirin ürünleştiği, insanların kullanımına açıldığı sürece dahil olduğu zamanlardır. İşbu yazı da, yine çok keyif aldığımız bu süreçten öğrendiklerimizi ve heyecanımızı paylaşmayı amaçlıyor.

Önce biraz App Samurai’dan bahsetmek gerekiyor. App Samurai, reklam veren markaların, gelişmekte olan ürünlerin kullanıcı kazanma aktivitelerini; partnerlik yaptığı 300'ün üzerinde reklam ağı aracılığıyla otomatize ve optimize eden bir platform. Ürünün çıkış amacı ve büyümesi tamamen reklam verenlerin ihtiyaçları üzerine kurgulu. Bugün hala MoM %10 üzerinde büyümeyle seyreden bir akışı var App Samurai’ın.

Dijital ve özellikle de mobil reklam sektörü oldukça büyük teknik problemleri barındıran, bunun yanı sıra sunduğu değeri oldukça yüksek fiyatlanan bir sektör. Teknik problemleri biraz olsun sezmek adına Google’da RTB, ad auction gibi aramalar yapabilirsiniz. Hem networkün, hem de veri büyüklüğünün aynı anda çözülmesi gereken bir problem olduğunu söyleyebiliriz. Yetmezmiş gibi bir de sahtekarlık konusu var tabii ki.

Haliyle böyle büyük bir sektörü ve barındırdığı fırsatları anlamak için biraz elimizin kirlenmesi gerekiyordu. Bundan yaklaşık 13–14 ay kadar önce ilk adımı, şirket içerisinde bir MarTech ekibi kurarak ve “monetization” problemine odaklanarak attık. 3 ay içerisinde, daha önce nasıl çalıştığını sadece kavramsal olarak bildiğimiz ama şimdi sıfırdan, hiçbir 3rd party kullanmadan kendimiz geliştirdiğimiz bir reklam ağımız, 2 adet reklam SDK’mız, monetization dashboardumuz ve kazandığımız ilk $0.35'ımız olmuştu.

İlk reklamı ve ilk tıklamayı hala dün gibi hatırlıyorum :).

App Samurai Ad Network işte böyle doğdu. Saatlerce, günlerce çalışma. Dünya harikası bir ekip… Bugün SDK’mız, Admost’un da katkılarıyla; AWord, Onedio, Mackolik, Faladdin, Tarif Küpü gibi bir çok popüler yerel uygulamada bulunuyor. Reklam tarafında Migros’la yaptığımız 4 iş, MMA Smarties’de shortlisted durumda. AR-GE projesi olarak başlattığımız, okul olarak gördüğümüz reklam ağımızda, hiçbir aksaklık olmadan her gün 8 basamaklı figürlerde reklam isteğine cevap veriyoruz.

Ama araştırma güdüsü tabii ki yerinde durmuyor. AR-GE projesi olarak başlayan ağımızın amacı, para kazanmaktan öte, gerçek problemleri ve gerçek çözümleri bize göstermesiydi. Tabii ki biz de yerimizde durmadık.

Problem

Elimizdeki ürün özü itibariyle bir pazar yeri. Bu sebepten, bu pazar yerinin iki oyuncusunun perspektifinden de konuya yaklaşmak istiyorum.

Reklam Verenler — Markalar, Ajanslar

Reklam ağları, belki 20 belki daha fazla yıldır hayatımızda. Mobil dünyada ise ilk reklam 21.YY’ın başında SMS üzerinden verilmeye başlanmış. 2007'de Jobs’ın hala hafızalardaki sunumu ve sonrasında dünyamıza katılan AppStore ve uygulama ekosistemiyle, ilk mobil ‘banner’lar, ‘interstitial’lar bizi selamlamıştı. Hatırlayanlarımız vardır, o zamanlarda da en büyük problem reklamın ne kadar sinir bozucu olduğu ve deneyimi katlettiğiydi. O günden bugüne elbette çok şey değişti. Bir çok yeni ve daha doğal reklam modeli geliştirildi. Fakat ne olursa olsun, mobil dünyada reklam şekilleri, biraz da platformun sınırlamaları sebebiyle sınırlı.

  • Display reklamlar(banner, interstitial)
  • Native(?) reklamlar (hani şu, altında küçük ‘sponsored’ yazanlar)
  • Video reklamlar(siz internette hiç otel aradınız mı?)
  • Rewarded reklamlar(15 sn sabret, ödül senin)
  • Playable reklamlar(benimle oynar mısın?)

Bu sınırlı dünya; “trafik almak”, “kaliteli trafik”, “çöp trafik”, “engagement” vs. gibi kendi literatürünü ve iş kültürünü oluşturmuş durumda. Fotoğrafa bir araştırmacı gözlüğü takarak bakınca; reklam vermenin asıl amacından yer yer uzaklaşıldığı kanısına varmak pek de zor değil. Dijital pazarlama bütçelerinin önemli bir bölümü, kullanıcıların zamanlarının çoğunu geçirdiği mobil dünyada harcanıyor. Ve aslında bütün reklamların tek ama tek bir amacı var:

“Kullanıcı/müşteri kazanmak”

Oysaki, gerek ölçümlemenin karmaşıklığı, gerek sistemdeki oyuncu sayısının fazlalığı sebebiyle odak çoğunlukla “reklamın tüketilmesi” üzerine yoğunlaşıyor. Son kullanıcılar, standart bir günlerinde yüzlerce reklama maruz kalıyor ya da reklamı görüyor. Bu karmaşanın içinde “kullanıcı kazanmak” elbette herkes için zor bir metrik. Üstelik şuanki halinin de hala o meşhur “reklama verdiğim paranın %50'sinin boşa gittiğini biliyorum, ama hangi %50'si olduğunu bilmiyorum” klişesinin ötesinde olmadığını söyleyebiliriz.

Yayıncılar — Uygulama Ağları, Uygulama Geliştiriciler

İşte çok da fazla odaklanılmayan ama aslında en az reklam veren tarafında yaşanan kadar büyük bir karmaşanın yaşandığı kısım da burası. Öncelikle yayıncıların da hepsini aynı kefeye koymamak gerekiyor.

İlk kısım; uygulamasını tamamen kullanıcının uygulamada geçirdiği zaman ve gördüğü reklam üzerine kurgulayan; yani uygulama içeriğinin monetization’a odaklandığı uygulamalar. Aslında birçok oyun uygulamasını bu kategoriye almak mümkün. Bir oyunun temel amacı her zaman size maksimum sayıda reklamı göstermektir. Bunun için oyun mekaniğini de çoğunlukla kullanır. Ne gibi? Size 30 saniyelik bir reklam izleterek bir balon patlatma hakkı daha vermek gibi.

Diğer kısım ise; aslında uygulamanın amacının size içerik tükettirmek olduğu, içeriği sürekli güncelleyerek sizin hayatınızda bir alışkanlık haline gelmeye çalışan çoğunlukla lifestyle uygulamalar. Yemek tarifi, gebelik takibi, aktivite takibi, güncel içerikler, taraftar içerikleri gibi örnekler vermek mümkün bunlara. Bu uygulamalarda genelde reklamdan para kazanmak, uygulama geliştiricinin 1 numaralı tercihi değildir. Para kazanmanın başka bir yolunu bulamadığı için ya da ihtiyacı olduğu için uygulamanın çeşitli yerlerine reklamlar yerleştirir.

Bu kategorizasyon, sorunu formüle ederken işimizi görecek.

İlk kısımdaki uygulamaların problemi; reklam gelirlerini maksimize etmek. Bunun için daha çok etkileşim alan reklamları uygulamalarında görmek isterler.

İkinci kısımdaki uygulamaların problemi; reklamı yerleştirebilecekleri doğru yeri bulmak, kullanıcıları rahatsız etmemek, zamanı geldiğinde de reklamları tamamen kapatabilmek. Bunun için; deneyimi bozmayan, sürekli olarak test yapabilecekleri bir reklam şekli isterler.

Ve işte karşınızda…

İşte kendi reklam ağımızda geçirdiğimiz aşağı yukarı 1 senelik zaman dilimi bize yukarıda saydığım problemleri oldukça net bir şekilde göstermişti. Problemleri doğru tespit ettikten sonra çözümü bulmak gerçekten kolaylaşıyor. Bu yüzden şunun altını önemle çizmek isterim.

Bir ürün araştırma projesinin asıl amacı çoğunlukla çözüm bulmak değil, doğru soruyu bulmaktır.

Bunu bulduktan sonra ise geriye tek bir adım kalmıştı atılacak:

Storyly bizim yeni göz bebeğimiz.

Storyly SDK aracılığıyla herhangi bir uygulama, istediği sayfasına, istediği görünümde hikayeler ekleyebilir ve bu modülü ister içerik göstermek isterse de para kazanmak için kullanabilir.

Storyly Platform ise, reklam verenlere; hikayeleri kendi hedef kitlelerine, sadece kitlenin görmek istediğinde göreceği bir dinamikle sunarak yüksek dönüşüm oranı ve mesajlarını iletme imkanı sağlamakta.

Storyly SDK

Instagram, Snap, TikTok gibi uygulamalar sayesinde hikayeler artık bizim deneyim alışkanlıklarımızın bir parçası. Bu yüzden artık Garanti Cep’te, Hepsiburada’da ya da Vodafone Yanımda’da hikaye görmeyi hiçbir kullanıcı garipsemiyor.

Herhangi bir içerik uygulamasında gördüğümüz carousel yerine aynı işlevi görebilecek bir story bölümünü ekleyerek deneyimi modernize edebileceğiniz gibi; hangi kullanıcının hangi hikayeyi izlediğini, ne kadar izlediğini görmek de mümkün olacak. Üstelik artık “bir sonraki sürümde 4.detay sayfasının açılışına bir interstitial koyayım, bakalım para yapacak mı?” gibi bir soruya da gerek yok. İstediğiniz sıklıkta ve istediğiniz ölçüde(hatta isterseniz 0) hikayeyi, reklam ağlarına da açabileceksiniz.

Bahar Tarifleri’nin storylerin altında olduğu bir yemek tarifleri uygulasından, Avrupa’da Gezilecek En Güzel Şehirler’in storylerinin olduğu bir tatil ve gezi uygulamasından, Son Dakika Haberleri’nin storylerinin olduğu bir haber uygulamasından bahsediyorum… Bu hayallerin inanın ki sonu yok.

Storyly Platform

Storyly Platform bizim reklam verenlere açtığımız ağımız.

Hikaye tipi reklamlar, 15 saniyeyi geçmeyecek ve kullanıcılar bu reklamları istedikleri zaman görecekler. İster video, ister görsel şeklinde kullanılabilecek olan bu reklamlara Instagram’dan veya Youtube’dan içeriklerinizi aktararak, outbound link vermek de mümkün olacak. Yani “şimdi bir de Storyly içeriği mi hazırlayacağız?” derdi yok. Youtube ve Instagram için hazırlanan içerikler Storyly içinde geçerli :).

Storyly içerisinde ilk sırada her zaman son kullanıcı gelecek. O yüzden ‘atlanamaz’ bir hikayeyi platformda barındırmayacağız. Fakat Storyly içerisindeki hikayelerinizin nerede, ne kadar süreyle, kaç kişi tarafından izlendiğini, kaç kişinin sizin linkinize gittiğini hep görebileceksiniz. Bunu impression pixel ve tracking URL aracılığıyla kendi analytics partnerinizde de görüntüleyebileceksiniz.

Bizim son bir senede gördüğümüz problemlere cevap olabileceğine inandığımız bir çözümümüz ve hayalimiz var. Storyly SDK’in ilk kullanıcıları entegrasyonlara başladı bile. Eğer bu çözüm ilginizi çektiyse, ilk kullanıcılardan biri olmak istiyorsan veya aklına bir partnership geldiyse veya bu süreçle ilgili aklına takılan bir soru olduysa:

  • cansu @ appsamurai.com
  • aykut @ appsamurai.com

adreslerinden(boşluklara dikkat!) birine hemen email atabilirsin.

Bizim heyecanımızı paylaşmak için yazıyı da paylaşırsan ne mutlu bize!

PS: Başından bu yana bir araştırma projesi olarak giden hikayemiz, elle tutulur, gözle görülür; bir probleme çözüm; -tutamıyorum kendimi- cillop gibi bir ürüne dönüştü. Fırsatı sağlayan şirkete, emeği geçen arkadaşlara, bizimle çözümü şekillendiren ilk kullanıcılara bin teşekkür!

--

--