Arcanum — Of Steamwork and Magick Obscura

Tozlu Raflar

BAHADIR YAZICI
7 min readSep 14, 2015

Arcanum, aslında pek çokları için kült sayılabilecek bir RPG. Tabiki kıymetini bilenlere özel. Öyle ki bazı günler playlistim’de denk gelen müziklerini duyunca hafızamda canlanan o mistik, makineler ile büyülerin karşı karşıya gelip harmanlandığı dünyası gözlerimin önüne gelir… Arcanum, Troika Games’in imza attığı tüm zamanların en başarılı RPG’lerinden biridir benim gözümde.

Önce biraz tarih dersi… Tam adıyla “Arcanum: Of Steamworks and Magick Obscura” 2001 yılında çıktı, Troika Games tarafından yapıldı ve Sierra Entertainment aracılığı ile satışa sunuldu. Troika Games’in ilk oyunu olmasına rağmen — aynı zamanda en çok satan — 234 bin satış rakamıyla 8.8 milyon dolar hasılat yaptı.

Her ne kadar Arcanum, Troika Games’in ilk oyunu da olsa, geçmiş zamanda Fallout serisinde çalışmış olan Tim Cain, Leonard Boyarsky ve Jason Anderson’ın önderliğinde kurulan firma kesinlikle rol yapma oyunlarında tecrübesiz değildi.

Yıllarca Interplay’da Fallout serisi için 3 kilit rolde çalışan bu 3 arkadaş “Designer/Artist/Coder” sonrasında rusça da üçlü anlamına gelen “Тройка” yada bildiğimiz adıyla Troika ismindeki şirketi kurdular.2001’de Arcanum’un çıkışından sonra, Firma iki farklı oyun üzerinde çalışmaya başlar. Bunlardan ilki “The Temple of Elemental Evil”(2003)’dı — ki dağıtımını Sierra değil Atari yapmıştır.- D&D 3.5 sisteminin başarı ile uygulandığı oyun, oynanıştaki hataları ve hikayedeki noksanlıkları sebebiyle Troika oyunları içerisindeki en düşük not ortalamasına (71) sahiptir.

Troika’nın üzerinde çalıştığı diğer oyun ise “Vampire: The Masquerade — Bloodlines (2004)”‘dı. Source oyun motorunun ilk versiyonlarından biri kullanan oyunun yapımı Ekim 2004’te bitmiş olsa da Activision’ın (Oyunun dağıtımcısı) oyunun Half-Life 2’nin çıkışından önce çıkmasına müsaade etmemesi üzerine, 16 Kasım 2014’te (Half-Life 2 ile aynı gün) çıkabilmişti. Her ne kadar 80 not ortalaması ile oyunculara kendini sevdirebilmiş olsa da ağzına kadar hatalı dolu olması sebebiyle de dönem oyuncularını üzmüştür.

2004 yılında Troika Games, kıyamet sonrası bir RPG oyunu için yayıncı arayışına girmiş ama başarılı olamayınca 2005 yılında kepenkleri indirmek zorunda kaldı. 2012 yılında yayınlanan “Gamers at Work: Stories Behind the Games People Play” adlı kitapta Tim Cain’in anlattıklarına göre Kıyamet sonrasında geçecek bu oyun Fallout serisi için bir devam oyunu olacakmış. Ama hepimizin bildiği üzere sonrasında Fallout serisi Bethesda’ya kaldı.

“Gamers at Work: Stories Behind the Games People Play” kitabından Tim Cain’in yorumları için şu linke tıklayabilirsiniz. Ayrıca Troika’nın 2005 yılı başında kepenk kapatmadan önce yayınladıkları isimsiz kıyamet sonrası projesinin videosu için şuraya tıklayabilirsiniz.

Bu kadar tarih dersinden sonra oyunumuza geri dönelim. Öncelikle bir RPG’den bekleyeceğiniz ilk iki şey senaryo ve atmosferdir. Kaldı ki Arcanum bu iki konuda da sizi üzmüyor. Hikaye oldukça zengin ve karışık. Şık Steampunk ambiyansı ise kesinlikle alkışı hak ediyor. Üzerinde bulunduğunuz bu fantastik topraklarda, Elfler, cüceler ve buçukluklar bu alternatif 19 yüzyıl Viktorya modasına ve mimarisine uygun şekilde ortama uyum sağlıyorlar. Ama teknolojinin ve büyünün karşı karşıya geldiği bu diyarlar pek çatışmaya da ev sahipliği yapıyor. Bir tarafta trenler, elektrik ve tabancalar, diğer tarafta büyü ve kılıçlar…

Arcanum, Diablo, Fallout, Baldur’s Gate gibi zamanın RPG’lerine benzer şekilde izometrik bakış açısıyla oynadığınız bir oyun. Yine pek çok Role-play oyununda olduğu gibi, bolca mekan gezecek, bolca çatışmaya girecek ve bolca konuşma yapacaksınız. İşin güzel kısmı seçenekleriniz o kadar bol ki her karakterinizde ayrı bir dünya, ayrı bir oyun göreceksiniz.

Şu kabul etmek lazım. Oyuna yeni başlayanlar için oyun biraz zor ve yıldırıcı. Nedeni ise Arcanum devasa bir oyun ve yarattığınız ilk karakterin hangi yeteneklerinin ne kadar işlevli olduğunu saatlerce uğraştan sonra ancak öğrenebiliyorsunuz. Bu sebepten birkaç sefer oyuna baştan başlamanız olası. Ama şunu not düşmek lazım, Arcanum kesinlikle benim favori karakter yaratma sistemlerinden birine sahip. Nedeni ise klasik RPG tekniği olan sınıflandırma olayı Arcanum’da yok. Siz neye ne kadar puan yatırmak isterseniz o kadar puan yatırıyorsunuz. İlla Rogue veya Wizard olacaksınız diye bir zorlama yok. İsterseniz hepsinden azar azar alabiliyorsunuz.

Öncelikle karakterinizin niteliklerini ve yeteneklerini belirliyorsunuz. Sonrasında ise büyüye mi yoksa teknolojiye mi yatkın olacağına karar veriyorsunuz. Bu karar oyunda ciddi önem arz ediyor. Örneğin büyüye olan yatkınlığınız arttıkça teknoloji severler size karşı tutum almaya başlıyor hatta sizi dükkanlarından kovmaya başlıyorlar. Ama diğer tarafta bu sayede büyücü tayfadan başka kimsenin ulaşamadığı eşya ve indirimlere kavuşabiliyorsunuz.Ama tümüyle bir tarafa yatırım yapmak zorunda değilsiniz. Her iki tarafa da istediğiniz kadar eğilebilirsiniz. Zaten oyunun başında size verilen 5 puan hiçbir şeye yetmediği için çoğu kararı oyun ilerledikçe duruma göre siz vereceksiniz.

Tabiki birde arka plan seçme durumunuz var. Fallout serilerinden tanıdık gelecek bu opsiyon ile bu sürece kadar nasıl geldiğinizin öyküsünü seçiyorsunuz. Elbetteki tüm arkaplanların artıları kadar eksileri de mevcut. Örneğin geçmişte kabadayı iseniz Güce +1 alırken, zekaya -1 alıyorsunuz. Ayrıca isterseniz bu opsiyonu kullanmamayı da tercih edebilirsiniz.

Oyun boyunca karakteriniz gelişirken, oyunda sizinle birlikte gelişiyor. Büyüye veya teknolojiye olan yatkınlığınız eşyaları nasıl ve ne kadar verimli kullanacağınızı etkilerken aynı zamanda seçtiğiniz ırka göre de çevrenizdekilerin size olan tutumu değişiyor. Örneğin zeki bir elf güzelini yönetirken ki konuşmanız ile Psikopat bir Half-Ogre yönetirken ki konuşmanız tamamen birbirinden ayrılıyor. Ayrıca oyundaki pek çok görev ve bulmaca da birden fazla yöntem ile çözülebiliyor. Bazı durumlarda zekanız sayesinde savaşmadan direk çözüme ulaşabilirken, Şayet yeterince zeki değilseniz kılıcınızı konuşturmanız gerekebiliyor. Bu sayede seçtiğiniz her bir karakter, arkaplan, ve eğilim size çok daha farklı oyun tecrübesi sağlıyor.

Zeka seviyeniz ve etkileyiciliğiniz ne kadar yüksek olursa olsun, baldırınızdan ufak bir ısırık almak isteyen aç kurtlarla karşılaştığınızda da fark edeceğiniz üzere, neredeyse her RPG oyununda olduğu gibi eninde sonunda savaşmak zorundasınız. Arcanum ise bu konuda 3 farklı seçenek sunuyor. Gerçek zamanlı, Sıra tabalı veya hızlı sıra tabanlı — ki ilk ikisinin birleşimi diyebiliriz. — Şahsım adına gerçek zamanlı dövüşün fazlasıyla karambol ve gereksiz olduğunu düşünüyorum. Kim kime ne vuruyor, kim sakatlandı, kim bayıldı anlamak cidden çok zor. Şayet sıra tabanlı çok uğraştırıyor derseniz hızlı sıra tabanlıyı tercih edebilirsiniz.

Hazır savaştan bahsetmişken büyü ve teknoloji kullanımından da bahsetmek lazım. Her ne kadar 80 büyüye karşılık sadece 56 teknoloji derecesi varmış gibi görünse de bulacağınız şematikler ile bu sayıyı artırabilmeniz mümkün. Ayrıca şunu unutmayın ki sadece büyü veya teknoloji eğiliminde bulunmak zorunda değilsiniz. Her iki dalda da uzmanlaşabilirsiniz. Ama önerim büyüye ağırlık verecekseniz teknolojide sadece 1 dalda uzmanlaşın. Yada tam tersini yapın. Unutmayın ki level sınırı 50.(Tabi mod felan kullanıp limiti kaldırmadıysanız :D) Bu sebepten dağıttığınız her bir puan önem arz ediyor.

Gelelim Arcanum’un yumuşak karnı grafiklere… Görsel açıdan Arcanum çıkmış olduğu 2001 yılında dahi grafikleri ne yazık ki o dönem ki oyunlara kıyasla zayıf kalmıştı. Her ne kadar karakter yaratma ekranındaki portreler, envanter ekranı ve oyun içerisindeki mimariler etkileyici görünse de geri kalan herşey ne yazık ki sınıfta kalıyor. Örneğin envaterinizde canavar görünen çekicinizin, envanteri kapatıp oyuna döndüğünüzde az önce değiştirdiğiniz balta ile aynı grafiklere sahip olduğunu görmek cidden üzücü. Ayrıca yabani bölgeler hep aynı taş, kaya ve ağaç kombinasyonlarından oluşuyorlar. Ayrıca grafikler kadar animasyonlar ve ses efektleri de ne yazık ki çağının biraz gerisinde kalıyor. Frame yoksunu animasyonlar ve sürekli tekrar eden ses efektleri ne yazık ki oyunu oynamaya niyetli pek çok oyuncuyu soğutabilecek cinsten.

Modern sistemlerde bu oyunu denemek gibi bir düşünceniz varsa ve elinizde GOG versiyonu mevcut ise — diğer versiyonlarında da çalışabilir — aşağıdaki yamaları kullanarak oyununuzu daha çekilir hale getirebilirsiniz.

Unofficial Patch — Oyundaki pek çok hatayı gideriyor.

High Quality Music Patch — Oyundaki müzikleri adam ediyor

High Quality TownMaps Patch — Haritaların kalitesini yükseltiyor.

High Resolution Patch — Oyunun çözünürlüğünü yükseltebilmenizi sağlıyor.

Ayrıca şu adresten diğer modlara da göz atabilirsiniz.

Grafik ve ses açısından zamanının standartlarını yakalayamamış olsa da Arcanum bu açığını karakter gelişimi ve hikayesi ile rahatlıkla kapatıyor. Oyunun ilerleyen aşamalarından Arcanum’un kaliteli seslendirilmiş vatandaşları ile karşılaşacak hatta bir kısmını yanınıza dost olarak katabileceksiniz. Her biri kendine has özellikler ve hikaye sahibi olan takım arkadaşlarınız. Yine iyi veya kötü olmanıza, ırkınıza, eğilimlerinize göre tepkiler verebiliyor olmaları oyun deneyiminizi doruğa çıkaran etkenlerden.

Yumuşak karnı olan grafik ve ses efektlerine rağmen Arcanum belki de RPG tarihinin en açık uçlu oyunlarından biri olarak tarihe geçiyor.

İsterseniz ana hikayeyi istediğiniz anda noktalayıp, yüzlerce yan göreve odaklanabilirsiniz. LogBook’unuz bu konuda başarılı şekilde dizayn edilmiş. Onlarca görev içerisinde kesinlikle kaybolmuyorsunuz. Ama yine de konuşmaları dikkatli takip etmek zorundasınız. Aksi takdirde bazı görevlerde oldukça zorlanabilirsiniz.

Oyunun ana hikayesini takip ederseniz 30 saat civarında oyunu bitirebilmeniz mümkün. Ama her şeyi görmek, tüm görevleri yapmak gibi planlarınız varsa yaklaşık 100 saati gözden çıkarmanızı öneririm. Sonuçta Arcanum dünyası cidden devasa ve bu büyüklüğe yakışır şekilde 1.2 gb yer kaplıyor. Her ne kadar o zaman için bu büyük bir rakam gibi gibi görünse de günümüzde neredeyse hiçbir şey sayılır.

Son olarak oyunun Multiplayer kısmından bahsederek yazımızı sonlandıralım. Oyun içerisinde bir adet senaryo editörü barındıryor ve arzu ettiğiniz takdirde 4 kişiye kadar multiplayer senaryolar dahi hazırlayabiliyorsunuz. Ama tahmin edersiniz ki haritayı, karakterleri, diyalogları oluşturmak eğer yapmak isterseniz saatlerinizi harcamınızı gerektiriyor. Bir diğer ufak nokta ise oyunu ana senaryosunu multiplayer oynayamıyorsunuz. Sadece oyun içerisinde dahili gelen “Vormantown” senaryosunu multiplayer oynayabiliyorsunuz. — ki isngle player da oynayabilirsiniz.

Arcanum kesinlikle mükemmel bir oyun değil ya da herkese göre bir oyunda değil. Performans sorunları, grafikler ve ses efektlerinin çağın gerisinde kalması ve bazı ufak hatalarına rağmen, RPG dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olarak tozlu raflarda yerini alıyor. Halen daha oynamadıysanız ve RPG sever bir adamımı diyorsanız bir şans verin. Pişman olmayabilirsiniz.

Kimler Oynamalı? RPG ve eski klasikleri seven herkes!

Platform: PC

Ayrıntılı Bilgi: Wiki GOGTerra-Arcanum

Alternatifler: Planescape: Torment, Icewind Dale serisi, Baldur’s Gate serisi, Nox, Divine Divinity

--

--