Melez Medyanın Tasarımcısı Olmak - 1
Video Klipler -1
‘’ 90'lı yılların sonunda “saf” hareketli görüntü medyası bir istisna oldu ve melez medya bir norm haline geldi.’’ / Lev Manovich
Bu başlığı parçalayalım, sonra toplarız.
Melez kelimesini farklı iki türün birbirine karışması demek , ortaya bulaşık bir türün doğacağı hissini verebilir. O yüzden karışmaktan çok iki türün de özelliklerini kaybetmeden, kendine has özellikleri içinde barındıran yeni bir türün ortaya çıkması demek daha doğru olacaktır. Bu tanım tasarımla birleşmesi yeni bir sahanın kulağımıza çalınması gibidir. Ne tam anlamıyla bir resim ne de tam anlamıyla bir heykel. Birlikte ama biricik olan yeni bir şeyden bahsediyoruz aslında. Üstelik milyonlarca türevden oluşan bir platform. Tasarımcılar için heyecan verici bu başlık ilk kez New York Şehir Üniversitesi ( CUNY) profesörü ve iletişim bilimci Lev Mavonich tarafından ortaya konulmuştur.
Bu birliktelik renklerin palette karışmasından hemen sonra yani bir ‘click’ sesiyle hayatımızda yerini almıştır: Fotoğraf. Dijitallik hayatımıza fotoğrafla gelmiş, tüm manuel sanatların durağan duygusallığına bir rüzgar estirmiştir. Resmi çizilirken sıkılan bir burjuva ‘’gerisini siz tamamlayın mösyö’’ diyerek koltuğundan ayrılırmış, (ressamın yorumuyla) ince bel,güzel dudaklar havalı saçlarla portre bitmiş, revizesiz 1 ayda teslim edilmiş. İşte ilk ‘profil pikçır’ınız hazır! Fotoğrafla birlikte gelen gerçeklik, ressamın güzel yorumlamasıyla kazanılan müşteri memnuniyetine de biraz sarsmıştır elbette.
Bizim hıza olan aşkımız böyle başlıyor diyebiliriz. Resim değil fotoğraf…Fotoğraf yetmedi grafik… Grafik soluk kaldı video… Videonun içine grafik… İşte bu görsel çorbanın artık havalı bir adı var: Melez medya.
90'lı yıllarla birlikte bilgisayarlar daha ulaşılabilir, kullanılan programlar daha basit bir hal almıştır. Bununla birlikte daha çok tasarımcı, daha çok üretim ve çeşitli içerikler etrafta dolanmaya, tasarım modasını oluşturmaya başlamıştır. Bu deneysel zemin, farklı disiplinleri karıştırmak, çarpıştırmak yeni deyimiyle ‘remixlenebilir’ kılmak için ideal bir hal almıştır. Katmanlı çalışma sisteminde varolan her yeni disiplin, bir alt katmanıyla kopuk değil aksine bir bütün olarak hareket etmektedir. Doğumu gerçekleşen bu melez içerik, disiplinler arası doğru ritmi keşfedebilecek çok yönlü bir bakış aramaktadır.
Bu ortamdan fazlaca etkilenen bir alan da video kliplerdir. Video uzantılı dosyaların kapladıkları alanların küçülmesi ve çok basit makinalarla çekim yapılabilmesi onları, üzerinde deneysel işlemler yapabilmek için cazip bir seçenek haline gelmiştir.
Video sanatı aslında televizyona ve kapitalizme karşı olarak doğmuştur. Video teknolojileri birbiriyle yarışırken sadece teknolojik bir gelişme değil çekilen ürünlerle bir sanat yapıtına da dönüşmüş, dönemin sanatçıları onu kapitalizmin en tehlikeli silahı olarak görmüştür. Daha deneysel alt yapılar sunabilen istenilen mesajı iletme de güçlü ve ekonomik olması çok çeşitli işlerin çıkmasına da zemin hazırlamıştır. Videonun düzlemsel ve zamansal yapısı Derrida’nın yapıçözüm kuramıyla da yakınen ilişkilidir. 2002 yılında çekilen Derrida belgeselinde hem kuramcının biyografisi çekilirken bahsettiği konu video çekim yapısıyla desteklenmiştir.
Türkiye’de video klip çalışmaları 2000'li yıllarla birlikte başlamıştır. Bu örnekleri sıralamak gerekirse başı stop-motion canlandırmalarıyla tanınan Berat İlk, Anadolu Hayat Sigorta için oluşturduğu hareketli grafik filmi çekmektedir.
Bir diğer ilgi çeken çalışma,Coca-Cola Cesaret Kampanyası ‘Barış Manço’
Sabah Gazetesi’nin ‘Cumhuriyeti Biz Kurduk’ isimli reklam çalışmasında da yine benzer örnekleri görmekteyiz.
Aynı dönemlerde dünyada yapılan farklı örneklerde de tipografi,grafik ve illüstrasyonlardan yararlanılmıştır.
2005 yılında yayınlanan Sheryl Crow’un Good Is Good klibindeki video çekimleriyle birleşen dijital çizimler, dönemin çarpıcı çalışmalarından biridir.
2002'de 3D çizimlerle harmanlanmış başka bir video klip de Pleix kolektifi tarafından hazırlanan Plaid-Itsu örnek gösterilebilir.
Yine çizim ve videonun güzel bir kolaj örneğine Coldplay’in ‘Don’t Panic’ videosunda rastlamaktayız.
Van Gogh’u onun resimleriyle anlatan adeta içinde yaşatan güzel başka bir örnek daha. Life in 5 Seconds reklam filmi ‘’Van Gogh’’
Tipografi yoğunluklu bu çalışma da yakın döneme ait güzel örneklerden biridir. National Geographic ‘’Earth Day 2010’’
Bu ve daha birçok örneğin teknik altyapısında yatan Adobe After Effect programı 1993te yayınlanmış, inanılmaz derecede ilgi görmüştür. 90'lı yıllarda da efektler deneysel tasarımlar yapılmış olsa da After Effect'in yayınlanmasıyla birlikte yaşanan teknik doyum beraberinde görsel estetik kaygısı taşıyan projeleri getirmiştir. Tv reklamı, müzik videoları, kısa film gibi alanlarda çalışan tasarımcıların bakış açısına göre yaşanan değişimler farklılık gösterse de hepsinin ortak bir noktası var: birden fazla medyanın eşzamanlı olarak görülmesi.
Hiper-gerçeklik kaygısı taşıyan Reebok reklamında da, video klibin içindeki objelere müdahele edilerek hareket kazandırmış ve farklı bir yorumla karşımıza çıkmıştır. Reebok I-Pump “Basketbol Siyahı”
Tasarımcılar dijital çağın başından beri hareketsiz ve hareketli görüntüler üretiyorlardı, ancak yukarı bahsettiğimiz görüntülerin dili artık çok farklı bir hal almıştır. Aslında geriye dönüp bakıldığında o zamanlar çarpıcı biçimde radikal görünen 1980'lerin postmodern görüntülerinin şimdi kültür tarihinin bir yansıması olduğunu söylemek de mümkün.
Şimdilerde, ‘’ bir şeyden çok, her şeyden biraz anlama ‘’ mevsiminin kokusunu çoktan duymuş olmalısınız. Bahsettiğim alan tasarımcıları,iletişimcileri ve teknolojiyi içinde barındıran herkesi kapsıyor.
Bu değişen görsel devrimi birlikte anlamaya çalışmak için yolculuğa video kliplerle başladım. Hızlı tüketimin ağır içerik üreticisi olacağımın bilgisini de vermek istiyorum.
#media #hybrid #motiongraphic #graphic #videoart
Video Klipler-2 yazısı…devamı gelecek.