Atomik Alışkanlıklar Neden Çok Kötü Bir Kitap?

Berkay Havuk
8 min readDec 22, 2023

--

Atomik Alışkanlıklar — James Clear

“Gecekondu ile assimiliato (asimilasyon), kavram olarak, bir birine çok yakındır; yakınlıkları kurulabildiği zaman Osmanoğlu Devleti’nin kuruluş ilkesi ortaya çıkıyor. Artık gecekonduların hiç birisi gece kurulmuyor; gecekondu, yalnızca sürekli bir kuruluşu anlatıyor. Bir önemli özelliği var; önce yapı yok, önce bölmeler bulunuyor ya da kuruluyor. Kapı bir enkaz satıcısından, pencere kasaları bir başka enkazcıdan, eşik taşı da bir komşunun artığından sağlanıyor: Kuruluşun dayandığı bir ilke veya taslak yok.”

Bu alıntı elbette ki Atomik Alışkanlıklar’dan değil, Yalçın Küçük’ün 21 Yaşında Bir Çocuk Fatih Sultan Mehmet adlı kitabının giriş paragrafı. 1987'nin Ekim ayında Tekin Yayınları tarafından basılmış. Bu kitabı eline aldığınızda ve kitabın girişini okuduğunuzda Fatih Sultan Mehmet hakkında genel geçer bilgilerle başlayacak bir girizgah bekliyorsunuz ama öyle başlamıyor. Kitaplarındaki konu girişlerine, anlatacağı hikayenin tam teşekküllü temelini ya da tözünü kavrayarak devam ediyor. Disiplinlerarasılıkta çığır açmış biri Yalçın Küçük, iyi bir kazıcı. İtirafçının İtirafları kitabında kitle davranışlarının altlığını Newton ve Einstein fiziği ile bağdaştırabilen bir zat-ı muhterem. Yalçın Küçük bu toprakların yetiştirdiği sayılı münevverlerden biri bana kalırsa. Son dönemlerindeki Sabetayçı çıldırmalarını saymazsak, iyi bir teori adamı. Aydın Üzerine Tezler serisi önerimdir ve ayrıca yazının sonunda sizin için harika bir tavsiyem daha var! 👇

Neden bu yazıya böylesine alakasız girişle başladım. İlk bakışta öyle gözükse de aslında değil. Yalçın Küçük metodunu uyguladım ve sebebine gelelim: Yukarıdaki alıntıda geçen gecekondu ve asimilasyon eşleniği Atomik Alışkanlıklar kitabını okuduğumda zihnimde kalan tortuları ve yazarın yazım biçimini ifade ediyor: “Taslaksız, ilkesiz, gecekondu ve toplama…”

Atomik Alışkanlıklar çıktığı günden beri çok satanlar listesinden düşmedi. Evlerine gittiğim insanların kitaplıklarında, sosyal medyada, kitapçılarda her yerde gözüme girdi de girdi. Evet, ismi bir şekilde dikkat çekici olabilir. Motivasyon zırvalarının ve tutarlılık esaslarının bir tür çağ zıvanasına dönüşmesiyle bu tarz self-help kitapların da sükse yapacağı su götürmez lakin bu kitap abartılı bir şekilde her yerdeydi. Çok satanlara karşı müthiş bir mesafem olmasına rağmen önyargısız bir şekilde satın aldım. Kimi zaman self-help kitapları okurum, gerçek anlamda kariyerine güvendiğim yazarların ifadeleri ve anlatım biçimi çarpıcı gelen kaliteli self-help kitapları yok değil. Bu kategorideki kitapların çoğunun ciddi ilim ve derin düşünceden yoksun olduğu kesin olsa da, genellikle hedeflerinizden birkaçına pratik olarak nasıl ulaşabileceğinize dair faydalı bilgiler cımbızlanabilir. Bu kitaplar her daim pratiktir. Bu nedenle, felsefe, bilim ve tarih gibi disiplinlerdeki vasat ve alakasız söylemleri çıldırtsa da ara ara okurum.

Atomik Alışkanlıklar asla ve asla bir kişisel gelişim kitabı değil, pazarlama harikası kıytırık bir otobiyografi..

Kitabın özetinin özeti şöyle: Clear, büyük hedefler yerine daha küçük hedeflerle başlanması gerektiğini savunuyor. Yani, bireysel alışkanlıklarımızı değiştirerek, kendimizi hayatımız üzerinde daha fazla kontrol sahibi olabileceğimizi iddia ediyor.

Belki birçoğunuz bu kitabı okudu, beğendi, dostlarına tavsiye etti, sevdiklerine hediye etti: bir kitaptan nasıl bir beklentiniz var, kitap okuma alışkanlığı edinmeye çalıştığınız bir dönemde misiniz ya da Türkiye’de misiniz, “iyi” olmak için başkalarının onayına mı ihtiyacınız var, başarılı olmayı mutluluk endüstrisinde mi arıyorsunuz, bilmiyorum ama Atomik Alışkanlıklar kitabındaki taslaksız, toplama ve bireyselleştirilmiş — ama evrensel olduğu iddia edilen — kaideleri uygulayıp ya da ilk kez duyduğunuz(!) bu alışkanlık alışkanlığı formüllerini uygulayabildiyseniz hayattaki birçok şeyi tamamlamışsınız demektir, tebrikler.

Çarpıcı gerçeklik şakasından sonra devam edeyim, bu kitabın neden ÇOK KÖTÜ olduğuna. Elbette kötü kitaplara da saygım var, insan hayatının bir döneminde kitap yazma hissiyatıyla dolup taşabilir, yazabilir de satabilir de ama sınırlarını ve potansiyelini bilerek bunu arz ediyorsa kendi içerisinde bir kıymet yaratır. Egosantrik eğretilikten öteye geçerek eleştirileri (mantıklı) kabul eder, özümser ve kendini geliştirmeye devam eder ya da orada bırakır. Yazım sürecinde esinlenme şarttır. Esinsiz eser olmaz. Formdan, anlatımdan, hikayelerden faydalanmamız gerekir. Zihnin birikintileri bir bütün ortaya çıkarır.

Doğru, birçok kötü kitap var, neden onları değil de bunu eleştiriyorum, sebebi şu; bu kitap kişisel gelişim şeytanlığının en doymuş ürünü benim nezdimde. Diğer küçük günahlardan sıyrılarak, direkt şeytanı taşlıyorum. Yazarın çiğliği (Yaşasın! Ad Hominem), zorlama ve alakasız alıntılar, saçma grafikler (bilimsel olduğunu düşünüyor ve basitleştirince yanlışa yaklaştığının farkında değil), çalıntı kavramlar, mesnetsiz bilim… bunları örneklerle göstereceğim ama biraz kin kusmama izin verin.

Bu kitabı belirli bir noktadan sonra (100 sayfa) okumayı bıraktım ve yalnızca scan etmeye başladım. Ve ilerleyen sayfalarda “asistanım” sözcüğünü gördüm ve irkilerek durdum. İşte paragrafın bütünü şöyle: Her pazartesi günü asistanım sosyal medya hesaplarının şifrelerini değiştirerek bütün aygıtlarda hesaplarımdan çıkış yapmamı sağladı. Hafta boyunca dikkatim hiç dağılmadan çalıştım. Cuma günleri yeni şifreleri bana gönderiyordu. Pazartesi sabahı asistanım bunu tekrar yapana kadar, hafta sonu boyunca sosyal medyanın tadını çıkarabiliyordum. (Asistanınız yoksa bir arkadaşınız ve aile üyenizle takım olup her hafta birbirinizin şifresini sıfırlayabilirsiniz.)

Yalanın İcadı ve Kitabın Asıl Özeti: Asistanın yok dostum, bunu biliyorum. Kitabım böyle aptalca önerilerle dolu. Size bu rezil kitabı pazarlama uzmanı, baş editörüm maharetiyle sattım. 30 sayfada anlatacağım şeyleri 353 sayfaya sığdırdım çünkü 30 sayfalık bir kitaba 15 dolar vermezsiniz. İroniktir, utanmadan dünyanın en lezzetli laf salatalarını yazan Victor Hugo’dan anektodlar verdim ve bu kitapta sadece kendi başarılarımı anlatıyorum, bunlara “iki dakika kuralı,” “Goldilocks kuralı,” “Premack ilkesi” vs. gibi geriye dönük tasdikli kancalar taktım, teorik ve bilimsel görünsün istiyorum ama düşük voltajlı bağdaştırmalardan ileri gidemiyorum, Amerikan hormonlu bir ex-sporcuyum. Kendimde çalışan formülleri sizde de çalışacağını inandırmaya çalışıyorum VE sana FACEBOOK’a bakmak istediğin her anda 10 burpee hareketi yap diye bir tavsiye veriyorum. Ama o an metrobüste olabilirsin, yine de dene belki FACEBOOK’ta videoların döner ve benim gibi kazara ünlü olabilirsin (yaşlılar arasında). Kiloya karşı bir takıntım var. “Formda olursanız flört şansınız artar” gibi bir deyiş yumurtladım. Makas bir vücuda sahip olmazsanız, sevgiye ve sekse layık değilsiniz. Hiç duymamıştın değil mi, mavi hap mı kırmızı hap mı? Alışkanlıklar için her daim kilo verme örneğinden yola çıkıyorum. Çünkü “Pazartesi diyete başlıyorum” avuntusunu alışkanlık meselesiyle kan kardeşi ilan ettim. Ben mükemmelim, sen bok gibisin. O yüzden yatağını topla, alışkanlıklara küçükten başla dostum. Ha şunu da bil; büyük bir şey başaramazsan, yani benim gibi 15 milyon kitap satamazsan, bir hiçsin. Şunu da sakın unutma, spor salonuna gitmek iyidir, oyun oynamak kötüdür. Dışa dönük bir abide olmalısın, alışkanlıklar asla içe dönüklükle ve içsellikle ilintili değildir. Çünkü potansiyel rakiplerin yamaç paraşütü sporunun senin alışkanlığın olduğunu net bir şekilde görmelidir.

İçsel ödül sistemleri nerede? Herhangi bir dışsal değişim fark edilmeden önce gelen kişisel gelişimin aslan payından nerede bahsediliyor? Yılların getirdiği duygusal yükün davranışlarımızı kaya gibi sağlam bir şekilde pekiştirdiğinin kabulü nerede? Bilişsel önyargıların tartışılması nerede? Sizin ve diğer tüm insanların tuhaf, kaçık ve kusurlu olduğunu, hepimizin bize verilenlerle yapabileceğimizin en iyisini yapabileceğimizi ve spor salonu üyeliğiniz olmasa bile hayatın hala yaşamaya değer olduğunu fark etmenin şefkatli anlayışı nerede?

  1. DERME ÇATMA, YAMALI BOHÇA

Bu kitap, hemen hemen aynı konu üzerinde duran kendinden görece daha iyi kitapların ve bir şeyler anlatmaya yetkin ve profesyonel yazarların özensiz bir toplamı. Bu kitabı 3in1 tarzı bir söylemle pazarlasalar da olurmuş. Zaten bu tip kitaplar genelde birbirinden farklı hiçbir şey söylemez. Yalnızca kulağı tutma şekilleri ve yazarların anlatım kabiliyetleri açısından farklıdır. O sebeple kişisel gelişim hakkında yalnızca birkaç kitap okumanız yeterlidir. Aşağıdakilerden seçebilirsiniz.

Örnek kitaplar:

Outliers — Malcom Gladwell
Devrilme Noktası — Malcom Gladwell
Getting Things Done — David Allen
Element — Ken Robinson
Behave — Robert Sapolsky
Hızlı ve Yavaş Düşünmek — Daniel Kahneman

2. BEN YAPTIM OLDUCULUK

James Clear bu kitabı bir otobiyografi adı altında yazsaydı, eyvallah diyebilirdik, hırsızdı ama samimi adamdı, kelli felli bir Amerikalı’ydı.
Ama kendi başından geçen, kendi üzerinden tutmuş denemeleri bilimsel formüllerle kanıtlamaya çalışması insan aklına açık bir saldırı. Bu adam bir şöyledir, böyledir tiratı atıyor, sonra araştırmalara göre diye cümleye başlayıp QED yapmaya çalışıyor.

Davranışlarınız genellikle kimliğinizin bir yansımasıdır. Yaptıklarınız bilinçli ya da bilinçsiz şekilde, olduğunuza inandığınız insan türünün göstergesidir: Araştırmalar kişinin, kimliğinin belli bir yönüne inandığı zaman, o inanca uygun şekilde davranma olasılığının arttığını gösteriyor. Örneğin kendilerini “seçmen” olarak niteleyen insanların oy kullanma olasılığı, “oy kullanmayı”, gerçekleştirmek istedikleri bir eylem olarak adlandıran insanlardan daha yüksektir. Benzer bir şekilde egzersizi kimliğiyle bütünleştiren bir insanın kendini antrenman yapmaya ikna etmesi gerekmez. Doğru olanı yapmak kolaydır. Sonuçta davranış ve kimliğiniz hizalandığı zaman davranış değişikliğinin peşinde koşmayı bırakırsınız.

Verdiği örneklere değinmiyorum bile, ama hangi araştırma güzel kardeşim diye soruyorum. Şu kişinin, şu makalesi, şu araştırması gibi bir ibare yok. Benim araştırmamı mı bekliyorsun, acaba James doğru mu söylüyor diye, çok beklersin. Seni nihale yapıyorum, seni yılbaşı çekilişinde hiç sevmediğim iş arkadaşıma hediye ediyorum. Yahu biz bilimde post-modern değiliz kardeşim öyle bir lüksümüz yok biz hayatı yaşayıp giderken etrafımızda doğal yollarla şekillenen, arkamıza dönüp bakmadığımız bilimsel mamuller ve teoriler yok, bilimin teröristi olmak zorundayız, bilimi istemeliyiz, söküp almalıyız, kendi gerçekliğini bilim diye yutturamazsın.

Bu ve bahsettiğin onlarca formül, senin hayat hikayenin mürekkebi olmuş olabilir. “Kişinin özüyle uyuşmayan bir davranış kalıcı olmaz.” diye bir zırvaya da kendini inandırmış olabilirsin. Hey James Selam, bu cümleyi yazmadan önce bağımlılık diye bir şey duymuş muydun? Kitabın sonuna bölüm notları diye bazı referanslar koymuş, açmayın dedeler.

Kıssadan hisse, kitabın içerisinde şahsın kendi yolculuğu var, bu asla evrensel değil. Kendinize neyin iyi geldiğini ya da sizin için doğru olacak formülleri denemeden bulamayacaksınız, James için etkisi kanıtlanmış formüller (?) sizde bir işe yaramayacak. İstisnalar kaideyi bozmayacak. 🎶

3. DÜŞÜK SİNYALLİ ÖNERMELER & METAFOR ÇÖPLÜĞÜ

Kaynayan su bir patatesi yumuşatırken bir yumurtayı sertleştirir. Patates ya da yumurta olmayı kontrol edemezsiniz ama sert ya da yumuşak olmanın daha iyi olduğu bir oyun oynamaya karar verebilirsiniz.

Bir kişinin davranışını değiştirmek için onu değiştirmeye gerek yoktur. Sadece çevresini değiştirin.

Her gün küçük bir ömürdür. Bugün iyi bir hayat yaşa.

Temelleri göz ardı etmeyin. Kökleri olmadan bir ağaç ne kadar ayakta kalabilir?

Arzu duymak için yeterince “istemeye” ihtiyacınız vardır.

Odadaki bir buz küpü orada durur ve hiçbir şey olmaz. Sıcaklığı bir derece artırırsınız, yine hiçbir şey olmaz. Yine bir derece daha, hiçbir şey olmuyor; bir derece daha ve kesinlikle hiçbir şey olmuyor. Ancak erimeye başlaması için donma noktasının bir derece üzerine çıkması yeterlidir.

Bu rezilliğe devam etmeyeceğim, “Herkesi mutlu edemezsiniz, çünkü siz pizza değilsiniz” tarzı tarifsiz adilikteki bu cümlelerle küçük alışkanlıkları överek büyük bir resim çizmeye çalışıyor. Pop-psikolojinin ağa babası.

4. ÇILDIRMALIK ÇELİŞKİLER & MATAMATİKSEL ÇARPITMALAR

Sürekli kendisiyle çelişiyor. Önce hedeflerin neden kötü olduğunu açıklıyor, sonra kitap boyunca koyabileceğiniz hedeflere ve ilerlemeyi nasıl ölçeceğinize dair örnekler veriyor. Alışkanlıklarınızın ve yeteneklerinizin genetiğinizle büyük ölçüde ilişkili olduğunu söylüyor, ardından istediğiniz alışkanlıkları oluşturmanızı dikte ediyor. Alışkanlık takibinin harika bir araç olduğunu, ardından bunun neden kötü bir şey olduğunu savunuyor. Önce herhangi bir alışkanlık oluşturmak için çeşitli araçlar öneriyor, sonra sadece sevdiğiniz ve iyi olduğunuz alışkanlıkların kalıcı olacağını söylüyor.

James Clear matematiği de saçma düşüncelerini kanıtlamak için kullanıyor. Bakınız yalnızca bir örnek👇

Kayıp günler size başarılı günlerden daha fazla zarar verir. Eğer 100 dolarla başlarsanız, yüzde 50'lik bir kazanç sizi 150 dolara çıkaracaktır. Ancak sizi 100 dolara geri götürmek için yalnızca yüzde 33'lük bir kayba ihtiyacınız vardır. Başka bir deyişle, yüzde 33'lük bir kayıptan kaçınmak, yüzde 50'lik bir kazanç elde etmek kadar değerlidir.

Bunun nedeni kazanç ve kayıpları yüzde olarak ifade ettiğin için olmasın James abi ve bilir misin yüzdeler bu şekilde çalışır. Bir kazançtan sonra belirli bir yüzdenin mutlak değeri, bir kayıptan sonra aynı yüzdenin mutlak değerinden her zaman daha büyüktür— örneğin 90'ın %5'i < 100'ün %5'i < 110'un %5'i. Bu durum “kayıpların kazançlardan daha önemli olduğunu” kanıtlamaz. 50 dolarlık bir kayıp size 50 dolarlık bir kazançtan daha fazla zarar vermez.

Çıldırmalık. 😱

5. KURGU ÇARPIKLIĞI

Bir hikaye anlat, varsayımsal bir senaryoyla ilişkilendir, basbariz bir şey için yeni bir bilimsel terim yumurtla, koftiden bir grafik, referansımsılar ve sonra bunun hayatınızda nasıl çalışabileceğine dair bazı sığ örnekler.

Kitap bu akışta ilerliyor. Konu başlıkları birbirinden bağımsız, düğümlü bir gidişat yok. Karanlıkta kimse görmeden, etraftan aşırılmış malzemelerle yazılmış bir kağıt yığını: Gecekondu.

Yazar ise gerçeklikten kopuk popülist bir papağan.

SON! 🤯

Yazıyı buraya kadar okuduysanız tebrikler. Bu eleştiri yazısı ne kadar iyiyse, James Clear’ın Atomik Alışkanlıklar kitabı da o kadar iyi. Geldik yukarıda bahsettiğimiz o harika tavsiyeye:

Bu kitabı henüz almadıysanız, almayın!

— Berkay Clear.

Daha fazla Berkay Havuk yazısı için takip etmeyi unutmayın.

📩Mail: berkayhavuk14@gmail.com
🐦Twitter: berkayhavuk

--

--

Berkay Havuk

Business Hacker 🌩️ | Linguist 🌎 COF @startup_fabrika & @locusolus 🤜🏻🤛🏻 |🗣️ Startups, Web3, AI, Green Power, Games, Tools