Bir Ömürlük Misafir

bolvitamin
3 min readFeb 2

--

“Tiksinti” anlamıyla uyum sağlamış bir kelime. Halk arasında genellikle tiskinti olarak kullanılır. Hatalı olan ikinci kullanım sanki daha çok maddeye dair bir ifade taşırken diğeri -yani doğru kullanımı- daha duygu ile ilgili.

Hepimizin hayatta tiksindiği şeyler var kuşkusuz.

Bu, kimi zaman bir hayvan olur, kimi zaman bir insan. Bir obje, bir şarkı hatta bir yiyecekten bile tiksinti duyabilir insan. Çok fazla tiksinti deyince sizde de bir tiskinti hissi hasıl oldu değil mi?

Kulaklarıma inanamıyorum. Gözlerime, burnuma ve ağzıma aşırı inanıyorum ama kulaklarım.. Onlara inanamıyorum. Ne bileyim, güvenmiyorum yani.

Laocoön

Heves ve kursak iki yakın arkadaştır. Kursağın çok güzel bir evi vardır. Bu nedenle heves hep kursakta kalır. Gecenin bir vakti arar, geliyorum kanki evdesin değil mi der ve zili çalar. Kapıdaymış zaten manyak. Kursak, heves artık gitsin filan ister ama heves hiiiiiç oralı olmaz. Sahi, heves aslen nerelidir?

“Ah efendim, önemi yok halimin”

Kafamın içinde nansıtap konuşan arkadaşları çağırdım. Dedim ki yeter, çok ses yapıyorsunuz, hakkınızda şikayet duymaktan da yoruldum, ay sonuna kadar eşyalarınızı toplayın ve terkedin kafamı. Yeni bir kafa bulana kadar bize mühlet ver, dediler. Üzüldüm tabii, yufka yüreğim dayanamadı, tamam dedim tamam, nağlet olsun, çıkmayın ama daha sessiz olun, vallahi gün içinde sesten durulmuyor bu da kafa ama yaaa. Yalnız aidatlar bu ay zamlı. Hadi canlarım. Hadi bebeklerim. Hadi.

Yüzünü çekmeye #selfie, götünü çekmeye #pilates diyorlar sanıyordum. Meğer pilates spormuştu.

Çok şey kaybet ki kazanacaklarına yer açılsın demiş. Kim demiş? Kimse dememiş. Kim diyecek böyle saçma bir lafı. Hiç aklın kesiyor mu? Kesmiyor mu? Kes be kes!

Modigliani

Kapı çaldığında kimin geldiğini bilmediğimiz için ‘kimoğ’ diyoruz. Biri, görmediğimiz bir şeyi işaret ederek, şunu nereden aldın diye sorsa mesela ilk önce ‘neoğ’ diye sorarız. Ev telefonları varken kimin aradığını bilmediğimiz için ‘aloğ’ diyorduk. Şimdi telefonlarda arayan kişinin adı yazıyor, bu nedenle ‘aloğ’ demek bence saçma. Yeho diyelim mesela örneğin. Sevdiğimiz biri ararsa öyle diyelim ama, sevmediğimiz biri ararsa ne diyelim?

Yok deyin.

Kedim kızgınlık dönemine girdi. Biraz daha çabalarsa zannediyorum dilimizi sökecek.

Necip Fazıl’a, Allah’a tanrı demek günah mıdır, diye soruyorlar.
Allah o tanrı’nın belasını versin, diyor.

İlk kitabım; Sivri Uçlu Kelam, Olmayan Yayınevi’nden çıktı. Israrla isteyiniz çünkü kolay kolay vermiyorlar.

Bakın gidiyor, gitsin. Trafik durur mu, onlar da gidiyor, gitsinler, diyeceğim ama trafik duruyor. Orada öylece duruyor trafik. Yavrusunu bekleyen bir ananın böğründe asılıp duran hasret gibi duruyor, aşk aleviyle tutuşan bir yüreğe çöreklenen yelkovan gibi duruyor. Trafik.

..Yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi.
Orhan Veli

Bir şeyleri bırakmaya heveslendim. Heves diyorum çünkü heves de yine anlamına yakışan bir kelime. Lakin, bırakmaya heves edilmez de -tutmaya yakalamaya yapmaya etmeye- heves edilir gibi geliyor değil mi insana? Gelip geçici belki evet ama niyet gibi kaderci değil en azından.

Dün Bugün — 3

--

--