Ne Kadar Emek O Kadar Öfke
--
Hallac-ı Mansur, Ene’l Hakk demiş, günahların en büyüğünü işlemiştir. Mahkeme kurulur, idamına karar verilir. Ferman olur, meydan yerinde taşlanacak, taş atmayan da kırbaçlanacaktır. Meydanda mahşeri bir kalabalık, ellerinde taşlar ile beklemektedir. Kalabalık gözü dönmüşcesine Mansur’u taşlamaya başlar. Son bir can havli ile kalabalığa bakan Mansur’un gözü bir dosta değer.
Son sözleri şöyle olur;
“Düşmanın attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar beni.”
Cehennem diyorum, belki de yalnızca, Tanrı’nın ısınmak için insanla beslediği sobasıdır.
İstanbul’da 5. Levent diye kocaman bir tabela görüyorum bir süredir. Ben bu levent işini II.Selim I.Beyazıd filan gibi sanıyordum. Ancak belli ki öyle değilmiş. Veya öylemiş ama artık ardı alınamamış. 3. 4. 5. diye gidiyor çünkü. Herhalde 7. Levent diye biri yoktur Osmanlı’da.
11'e geldiğinde de Elevent yapabilirler.
Forum İstanbul diye bir yer var. Forum Ankara Forum Aydın Forum Kayseri diye gidiyor. Ben olsam ilk fırsatta Çorum’a da açarım bir Forum.
Geçenlerde birinden reyunyın kelimesini duyunca içim cızetti. Bu ecnebi ritüelini hiç tadamadım ben. Liseyi gebze sınırında okudum. Facebooktan lise arkadaşlarımı bulup reyunyın yapalım mı desem, bir posta ocağa götürüp döverler bir posta da zaten kafası bozuk paralelcilerin hışmına uğrarım. Üniversite desen 3 tane arkadaşım var zaten oturup rakı içebileceğim. Onlar da reyunyın desem 3 sene filan benimle dalga geçerler. İşte böyle son kestanesi hep çürük çıkan değerli kaderdaşlarım.
Din ile e-devlet işlerini birbirine karıştırmak çok kolay. E-devlet şifrenizi bismillah yaparsanız besmeleyle girmiş oluyorsunuz e-devlete.
Tövbe bismillayk.
Bir Pazar Anım
Odunum bitti. Pazardan dönerken pazarın çıkışında odun yüklü bir kamyonet gördüm. Yanaştım, genç bir çingen arkadaş yaklaştı camdan buyur abi dedi. Çuvalla veriyor musun? 2 çuval alacağım dedim. Abi ben göstereceğin yere yığıyorum sonra da istifliyorum abi. Sana tonunu 1900'den yığarım getirmeye de para almam abi yer nerede dedi.
Odunun da normalde tonu 2500–2800 lira arasında burada. Fiyat iyi olunca işkillendim şu odunlara bir bakayım dedim. Uzattı verdi yığından bir tane, abi öyle affedersin sidik meşesi değil hakiki kızıl meşedir dedi.
Baktım odunlar da gerçekten ciddi ağır, tam şömine odunu.
Tamam dedim 1 ton alacağım o zaman köye kadar getirirsen.
Tabii, abi takip ediyoruz seni o zaman dedi.
2 çuval odun alacaktım 1 ton odun aldım diye yolda kendime söylenerek geldim, uzatmayayım işin sonunda 3 çingene arkadaş allem etti kallem etti bana bütün kamyonu sattı. Toplamda 5 ton 300 kilo odun aldım.
Tamam, gerçekten çok uyguna odun sahibi oldum ama 5 ton odunu ne kadar zamanda yakacağım bilemiyorum.
Çingenelerin satış yetenekleri gerçekten inanılmaz.
Siz de limondan yalnızca birkaç damla damlatacaksanız bile tam ortasından kesenlerden misiniz?
İnşaat şirketleri, çocuğunun 4 yaş partisi için davetlilere hava atacağım diye oğluna abuk subuk pasta yaptıran anneler gibiler. Binalar artık bina olmaktan çıkmış tepelerinde mumları filan eksik.
İkindi rakısı 6 kadeh, dördü farz biri vacip biri sünnet. Akşam rakısı 5 kadeh üçü farz ikisi sünnet. Yatmadan önce bir bira da vacip kılınmıştır.
Kuduruk’un tersi kuruduk. Vallahi.
Geçen gün bir şeyler ararken denk geldim. Sezen Aksu hangi şarkısında ne demek istiyor oturmuş tek tek yazmış birisi. Halbuki, Sezen Aksu zaten şarkılarında ne demek istiyorsa onu dümdüz diyen biri değil mi? Tamam bir Mabel Matiz olsa x’e değer atamaya epistemolojiye filan ihtiyacın olur ama Sezen Aksu?
Bana köy hayatı nasıl diye soruyorlar. Nasıl gidiyor mu nasıl mı diye soruyorum. Nasıl diyorlar.
Bir büyük şehirliye köy hayatını nasıl anlatabilirim diye düşünüyorum. Düşünüyorum.
Kurban bayramında tüm şehir tatile çıkmış da şehir sana kalmış gibi diyorum.
Kavuş şükrettirene.
İçimde biriken hislerin birdenbire patlayarak, beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.
Sabahattin Ali
Dün Bugün — 4
