Dijital Pazarlamacılar Sosyal Psikolojiden Nasıl Faydalanılır?
Günümüzde dijital pazarlama, markaların hedef kitlelerine ulaşmak ve etkileşimlerini artırmak için önemli bir araç haline gelmiştir. Ancak sadece teknik becerilerle sınırlı kalmak yerine, sosyal psikolojiye dayanan stratejilerle desteklenen bir yaklaşım, dijital pazarlama çabalarının başarısını büyük ölçüde artırabilir.
Dijital pazarlama güç geçtikçe farklı disiplinlerden faydalanarak tüketiciye hizmet ve ürünlerini sunma konusunda daha becerikli ve kullanılabilinir bir formata evriliyor. Bu evrilme pazarlama üzerinden psikoloji, sosyoloji ya da teknoloji gibi alanlardan faydalanarak pekiştiriliyor. Biz pazarlama uzmanları da bu gelişmeleri ve farklı disiplinlerden faydalanarak iş yapış tarzımı değiştirmeli ve güncellemeliyiz.
Günümüzde dijital pazarlama, markaların büyümelerini sağlamak, müşteri tabanlarını genişletmek ve rekabetin yoğun olduğu dijital ortamlarda öne çıkmak için kritik bir stratejik araç haline geldi. Ancak, sadece teknik beceriler ve stratejilerle sınırlı kalmak yerine, sosyal psikolojiyi de pazarlama çabalarımıza entegre etmek önemli bir avantaj sunmaktadır. Peki, dijital pazarlamada sosyal psikolojiden nasıl yararlanabiliriz? Bu yazıda, bu sorunun cevabını arayacak ve sosyal psikolojinin dijital pazarlama stratejilerimize nasıl bir değer katabileceğini keşfedeceğiz.
Bu yazının ilerleyen kısımlarında umarım kendine fayda sunacak bilgileri edinmiş olursun🙏🏻
Hedef kitle analizi: Sosyal psikoloji, insanların davranışlarını ve motivasyonlarını anlamaya odaklandığı için, hedef kitlenizi daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir. Hedef kitlenizin demografik özelliklerini, ilgi alanlarını, değerlerini ve ihtiyaçlarını belirlemek için sosyal psikoloji araştırmalarından faydalanabilirsiniz. Bu bilgileri kullanarak reklamlarınızı hedef kitlenize daha uygun bir şekilde tasarlayabilirsiniz. Müşterilerinizin duygusal tepkilerini öngörmek ve onlara uygun biçimde mesajlar göndermek gibi konuşarı düşünebilirsiniz.
Peki hedef kitlemizi sosyal psikolojiyi kullanarak nasıl daha yakından tanıyabiliriz?
- Sosyal medya analitiği araçları kullanarak, hedef kitlenizin sosyal medya etkileşimlerini ve tercihlerini inceleyebilirsiniz. Örneğin, hangi içerik türlerinin daha fazla paylaşıldığı, hangi hashtag’lerin popüler olduğu veya hangi etkileyicilerin takipçilerinize hitap ettiği gibi verileri değerlendirerek hedef kitlenizin ilgi alanlarını ve davranışlarını anlayabilirsiniz.
- Pazarlama araştırmaları yaparak, hedef kitlenizin demografik bilgilerini (yaş, cinsiyet, gelir düzeyi vb.) analiz edebilirsiniz. Bu bilgiler, hangi platformlarda ve kanallarda hedef kitlenizin daha aktif olduğunu ve onları nasıl daha etkili bir şekilde ulaşabileceğinizi belirlemenize yardımcı olur.
- Hedef kitlenizin duygusal tepkilerini anlamak için anketler veya geribildirim formları kullanabilirsiniz. Bu şekilde, ürünleriniz veya hizmetleriniz hakkında ne düşündüklerini, ne tür deneyimler beklediklerini ve hangi özelliklerin onları daha çok cezbettiğini öğrenebilirsiniz. Bu bilgiler, pazarlama mesajlarınızı ve kampanyalarınızı hedef kitlenizin beklentilerine uygun hale getirerek daha iyi sonuçlar elde etmenizi sağlar. Markaların tüketicilerini dinlediklerini çok nadir görürüz. Genellikle one-way communication dediğimiz mesajın yalnızca iletildiği bir iletişim stratejisi üzerinde yoğunlaşılır. Bu günümüz teknoloji dünyasında çok doğru olmayan bir yaklaşım türüdür. Ancak pazarlama 4.0 la birlikte tüketici tipi(buna belki sonra değiniriz) iletişim kurabildiği, mesajlarını platformlarda çok kolay bir şekilde iltebildiği ve buna karşılık cevap alabildiği bir anlayışı benimsiyor. Bu anlayışa toplukluklara dahil olma, marka hakkında konuşulan forumlara dahil olma, sosyal medyada o marka için açılan hashtaglerle içerikler üretmeyi seviyor.
Sosyal Kanıtlar: İnsanlar, diğer insanların tercihlerine ve deneyimlerine dayanarak karar verme eğilimindedir. Bu nedenle, dijital reklamlarınızda sosyal kanıtlar kullanabilirsiniz. Müşteri incelemeleri, referanslar, müşteri memnuniyeti istatistikleri gibi sosyal kanıt unsurlarını reklamlarınıza dahil ederek potansiyel müşterilerin güvenini artırabilirsiniz.
Sosyal kanıt, insanların başkalarının davranışlarına dayanarak kararlar verdikleri psikolojik bir ilkedir. İnsanlar genellikle bir ürünü veya hizmeti satın almadan önce başkalarının deneyimlerine ve görüşlerine güvenirler.
Müşteriler, satın alma kararı verirken temel olarak üç faktörden etkilenirler. İlk olarak, televizyon reklamları, basılı reklamlar ve halkla ilişkiler çalışmaları. İkinci olarak, arkadaşının ve çevresindekilerin görüşlerinden etkilenirler. Son olarak, belirli markalar hakkında kendilerinin de geçmiş deneyimlerinden etkilenirler.
Ancak, gerçek şu ki günümüz tüketicisi başkalarının fikirlerine ve yorumlarına bağımlı hale gelmiştir. Çoğu kez, başkalarının yorumları kişisel tercihlerden ve pazarlama iletişimlerinden bile ağır basar.
Bazı müşteri gruplarının ihtiyaç duyduğu ürünle alakalı araştırma yapabilecek zamanı olmaması nedeniyle başkalarından tavsiye almak büyük rahatlık getirdiği için satın alma kararında ağızdan ağıza pazarlamanın da önemi artmaktadır.
Toplumsal kanıt ilkesi şunu söylüyor: Bir fikri doğru bulan kişi sayısı ne kadar çok olursa, bir birey o fikrin doğruluğuna daha fazla inanacaktır. İkna edin ve ikna olun!
Social Proof(Toplumsal Kanıt) konularına yer verdiğim ve farklı bakış açılarını yansıtmaya çalıştığım aşağıdaki yazıları da mutlaka ve mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Sosyal etkileşim: Sosyal medya platformları gibi dijital ortamlar, kullanıcıların etkileşimde bulunabileceği sosyal bağlantılar sunar. Reklamlarınızda, kullanıcıların yorum yapabileceği veya paylaşabileceği sosyal medya bileşenlerini kullanabilirsiniz. Bu şekilde, kullanıcıların markanızla etkileşim kurmalarını teşvik edebilir ve marka sadakatini artırabilirsiniz.
Psikolojik tetikleyiciler: Sosyal psikolojiden elde edilen bilgileri kullanarak, reklamlarınızda psikolojik tetikleyicileri kullanabilirsiniz. Örneğin, insanların acil bir teklife daha hızlı tepki verme eğilimleri vardır. “Sınırlı bir süre için geçerli” veya “stoklar sınırlı” gibi ifadelerle reklamlarınızı daha çekici hale getirebilirsiniz.
Pandeminin ilk başladığı günlere geri dönelim… Hepimizde gıda, beslenme, temizlik gibi ürünlere erişebilmek ile ilgili ani kaygılarımız oluştu. Marketlerde ihtiyaç duyduğumuz ürünlerden fazla fazla satın aldık. 2 kişilik bir aile 10’ar adet ekmek aldığını marketlerde ekmek yapımı için kullanılan un gibi ürünleri evlerimize stokladık. Bunda korku faktörü daha hakim gelsede bir şeyin azalıyor oluşu ya da ona erişimin azalacağı düşüncesi tüketicide panik duygusu yaratır.
Sınırlı Stok veya Sınırlı Süre: Reklamlarınızda, ürününüzün sınırlı stokta veya belirli bir süre için geçerli olduğunu vurgulayabilirsiniz. Örneğin, “Sadece son 10 ürün kaldı!” veya “İndirimler 48 saat için geçerlidir.” gibi ifadeler kullanarak, müşterilerin ürünün hızla tükenmesi veya teklifin sona ermesi nedeniyle acele etmelerini sağlayabilirsiniz.
Dijital pazarlama reklamlarında scarcity kavramını kullanarak aşağıdaki yöntemleri uygulayabilirsiniz.
- Özel Fırsatlar ve Sınırlı Sayıdaki İndirimler: Müşterilere sınırlı sayıda özel fırsat sunduğunuzu ve bu fırsatların hızla tükenme riski olduğunu vurgulayabilirsiniz. Örneğin, “Sadece ilk 50 siparişe ücretsiz kargo” veya “İlk 100 müşteriye %20 indirim” gibi teklifler sunarak, potansiyel müşterilerin hızla harekete geçmelerini teşvik edebilirsiniz.
- Sınırlı Stok veya Sınırlı Süre: Reklamlarınızda, ürününüzün sınırlı stokta veya belirli bir süre için geçerli olduğunu vurgulayabilirsiniz. Örneğin, “Sadece son 10 ürün kaldı!” veya “İndirimler 48 saat için geçerlidir.” gibi ifadeler kullanarak, müşterilerin ürünün hızla tükenmesi veya teklifin sona ermesi nedeniyle acele etmelerini sağlayabilirsiniz
- Popülerlik Göstergeleri: Ürün veya hizmetinizin popüler olduğunu gösteren göstergeleri kullanabilirsiniz. Örneğin, “Binlerce müşteri tarafından tercih edildi!”, “En çok satanlar arasında!” veya “Tükenmeden önce son şansınız!” gibi ifadelerle potansiyel müşterilerinize ürünün talebinin yüksek olduğunu ve hızla kaybolabileceğini vurgulayabilirsiniz
Önceki yıllarda dijital pazarlamada tüketicilere aciliyet hissiyatı yaratacak Scarcity(Kıtlık İlkesi) kavramının kullanım alanlarını anlatmıştım. Bu yazıyı da incelemenizi tavsiye ederim.
Otorite etkisi: İnsanlar, uzman veya otorite figürlerinin görüşlerine ve önerilerine daha fazla değer verme eğilimindedir. Reklamlarınızda tanınmış bir uzmanın veya otoritenin desteğini kullanabilirsiniz. Bu, markanızın güvenilirliğini artırabilir ve müşterilerin satın alma kararlarını etkileyebilir.
Dönemin Nazi Almanya’sının propaganda bakanı Joseph Goebbels uyguladığı stratejilerde bir söylemin ne kadar çok tekrarlanılırsa inandırıcılığının da o ölçüde olacağını söylemişti. Tabi biz burada yalan söylemenin doğru olduğunu ya da söylenilmesi gerektiğini savunmuyoruz :) Yalnızca tekrarın dijital pazarlama reklamlarında ve stratejilerinde ne kadar faydalı olabileceğini sorgulayacağız.
Gerek Meta gerek Google ya da diğer reklam platformlarında kullanmış olduğumuz reklam metinlerini düşünelim. Reklam metinlerinde markayı rakiplerinden ayrıştıran özellikleri, markanın kendisini özdeşleştirdiği kavramı ne sıklıkla kullanıyoruz? Bir kavramı uzun süre tekrarlarsak tüketicinin zihninde onun yer edinmesini sağlarız. Örneğin A101; reklamlarında sürekli tekrarladığı kavram “Ucuzluk”
Hem televizyon reklamlarında hem de dijital reklamlarda ağırlık verdikleri ve tekrarladıklarını kavram ucuzluk. Bu kavram tüketicide yer etmesi ve unutulmaması için tüm platformlarla tekrarlanıyor.
Aşağıdaki ekran görüntüsünde de göreceğiniz gibi Ucuzluk kavramı recommendation alanlarında da kullanılmış ve bu algı korunmuş.
Üşenmeyip yazıyı sonuna kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Destek amaçlı alkış butonuna 2–3 saniye basılı tutarsanız da ayrıca mutlu olurum :)