İş Hayatınız Sıkıcıysa Bir de Pazarlama Açısından Bakın!

Can Güleren
5 min readApr 18, 2016

--

Kendi hayat planını tasarlamazsan, büyük ihtimalle başka birinin planının içine düşeceksin. Tahmin et senin için ne tasarladılar? Fazla değil. -Jim ROHN

Yıllarca erken kalkıp okula gittik. Önce istediğimiz lise için sonra da istediğimiz üniversite için hep çok çalıştık. Hedeflerimize ulaşmak için kimi zaman yarış atı da olduk, kimi zaman stres yığını da… Stajlar kovaladık, gecelerce projeler hazırladık ve diplomamızı aldık. En sonunda hedef listemizdeki maddelerin hepsini tamamlamayı başararak beyaz yakalı olarak iş hayatına başladık. Fakat (1 yıl ya da 10 yıl hiç farketmez) bir süre sonra anladık ki rutin bir hayatta 8:00–17:00 arası yaşayıp gidiyoruz. Hayata hoş geldiniz.

Benim de içinde bulunduğum Y neslinin iş hayatının merkezine doğru kaydığı yıllardayız. Bu nesil, daha çocukluğundan itibaren özgür yetiştiğinden dolayı mevcut iş kalıplarına uymakta zorluk yaşıyor. Yeni jenerasyon, 8:00–17:00 mesai, katı çalışma ortamı, dayanaksız otorite gibi nedenlerle kolayca iş değiştirebiliyor. Bunu yapacak imkanları yoksa da bulundukları ortamda sadece fiziksel varlık haline geliyorlar. Bu durum şirketlerin insan kaynakları tarafından farkedildiğinden X kuşağın düzeni bozulmayacak şekilde çözümler üretmeye çalışılıyor.

Peki bu küçük düzenlemeler sürdürülebilir mi? Yoksa yıkıcı (distruptive) bir düzenleme mi yapılması gerekecek? Tüm bu sorular İnsan Kaynaklarının uğraştığı (ya da yakın zamanda uğraşmaya başlayacağı) sorunlardan birkaçı. Onlar düşünedursun, Y kuşağı olarak sadece çözüm bekleyerek zaman geçirecek miyiz? Cevap için Boston Consulting Group’un ünlü Growth Share Matrix’ine bir göz atalım.

BCG Matrix’i ve Emeğinizin Pazarlama Stratejisi

Yukarıda gördüğünüz matris, klasik bir MBA programının Pazarlama dersinde okutulur. Ürünün pazar payı ve pazarın büyüme oranına göre stratejinizin ne olacağını anlatır. Şimdi matristeki şekillerin anlamına ve uygulanacak stratejiye bakalım.

Yıldız(Stars): Şirketin yüksek pazar payının olduğu ve pazarın da hızlı büyüdüğü ürünler-işlerdir. Strateji: Genelde yeni ve hızlı büyüen bir iş olur. Büyümek için yatırım yapmak gerekir.
Nakit İneği(Cash Cows): Şirketin yüksek pazar payının olduğu ve pazarın düşük hızla büyüdüğü işlerdir. Burada genelde oturmuş bir pazarda yüksek gelir elde edilir. Strateji: Pazar payını koruyarak gelir üretmeye devam edilir. (milk the cow)
Soru İşareti(Question Marks): Şirketin pazar payının düşük olduğu ve pazarın hızlı büyüdüğü işlerdir. Hem pazarın büyümesi hem de pazar payının büyümesi için yatırım gerektiğinden soru işareti unvanını alır. Strateji: İşin bir Yıldız’a mı yoksa Köpek’e mi dönüşeceği analiz edilerek hareket edilir.
Köpek(Dogs): Şirketin pazar payının düşük olduğu ve pazarın düşük hızla büyüdüğü işlerdir. Strateji: Minimum zararla ayrılma.

Şimdi de bu sütunları kendimize göre tekrar düzenleyelim. İhtiyacınıza göre Mutluluk-Kazanç, Kişisel Zaman-Tatmin gibi değişkenler verebilirsiniz.

Örnek olması açısından Mutluluk-Kazanç üzerinden ilerleyelim. Diyelim ki mevcut iş yerinizde mutluluğunuz yüksek ancak iyi kazanamıyorsunuz. Bu durumda BCG Matrise göre Soru İşareti kategorisinde olan emeğinizi, ürününüz olarak değerlendirip bunun bir Yıldız’a veya Köpek’e dönüşüp dönüşmeyeceğinizi analiz etmeniz gerekir.

İş Yerinde Mutlu Değilim Ancak Çalışmaya İhtiyacım Var

Yazımızın ana konusu olan mutsuz beyaz yakalının hayatı, matrisi düzenlediğinizde Nakit İneği (Cash Cow) kısmına giriyor. Şirketler ürünleri için bu hiyerarşiyi yaparken Nakit İneği ürünlerin gelirini toplar (ing. milking) ve buradan gelen kazançla Yıldız ürünlere-işlere yatırım yaparlar. Yani bu benzetime göre kazancınızı yine kendinize yatırım yaparak kendinize daha faydalı hale getirebilirsiniz. Amaç yüksek mutluluk ve yüksek kazançsa Yıldızınız veya Soru İşaretiniz için yatırım yapmalısınız. Örneğin kazancınızın bir kısmını hobinize ya da hayata geçirmek istediğiniz projeye ayırarak ileride daha yüksek faydalar kazanabilirsiniz.

Bu arada Nakit İneği-Şirket benzetmesi biraz kaba görünebileceğinden şu bilgiyi de eklemek istiyorum. Cash Cow ürünler-işler genel olarak bir şirketin en büyük likit gelir kaynağıdır. Özenle takip edilmesi, sürekli pazarlama faaliyeti ve düzenli ilgi gerekir. Yani “yeni bir şeyler” yaparken şirketinizdeki işleri göz ardı etmemeli aksine daha da yüksek ilgi göstermelisiniz. Ayrıca Para İneği’nin bir zamanlar Yıldız olduğunu unutmamalısınız.

Kaynak: http://ffufi.deviantart.com/art/Star-Cow-286155505

Yıldızı(Yıldızları) Bulmak

Stratejinizi belirlediniz, Nakit İneğinizden gelen kazancı Yıldız’ın geliştirilmesi için kullanacaksınız ama sizin için Yıldız nedir bulmak istiyorsunuz. Sonuçta matrisinizi mutluluk-kazanç bağlamında hazırladığınıza göre, hem sizi mutlu edecek hem de kazandıracak işler arıyorsunuz.

Burada önerim, hayata geçirecek bir projeniz veya para kazandıracak bir hobiniz yoksa kendinize yatırım yapmanız yönünde. Örneğin eğer gerçekten ihtiyacınız yoksa o son model telefonu almak yerine dil okuluna gidebilirsiniz ya da yeni bir hobi edinebilirsiniz. Eğer ihtiyacınız varsa projelerinizi hayata geçirdiğinizde teknik konulara hakim olmak için gerekli kurslara gidebilirsiniz.

Diğer yandan bir projeniz varsa sermaye birikimini yapmanız Yıldız’ınızı (ya da Soru İşareti’niz) sönmekten kurtaracaktır. Bir startup’ın minimum düzeyde bile olsa hayatta kalmasını sağlayacak kadar birikiminizin olması, projenin ilk aşamasında hayati olacaktır. Yeni işiniz finansal açıdan ne kadar oturmuş olursa yatırım aldığınızda o kadar hisseyi ve söz hakkını elinizde tutarsınız. Projeniz hiç tutmasa bile size konu hakkında paha biçilemez bir deneyim kazandıracaktır.

Rutinimden Nasıl Çıktım?

Yazının son kısmında da kendi hikayemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylece bu yazının nasıl çıktğına daha iyi hakim olabilirsiniz.

Lisans eğitimim sonrasında telekom sektöründeki en çok tercih edilen firmalardan birinde işe başladım. Büyük bir heyecanla başladığım işimde bir süre geçirdikten sonra hayatımdaki tek şeyin işim olduğunu ve kendimi sabit bir düzene bağladığımı farkettim. Farkettim diyorum çünkü rutin bir şekilde zaman geçmeye başladığınızda ona kapılıp gidebiliyorsunuz. Sonrasında kendimi rutinden çıkaracak arayışlara giriştim. Arkadaşlarımın çoğu işte (dolayısıyla akşamına yorgun) olduğu için onlarla zaman geçirmenin de sürekli bir çözüm olmayacağını farkettim.

Sıkışıp kalmış gibi görünen bu durum benim için yeni bir başlangıç oldu. Merakla takip ettiğim ve gelişmeler yaşanacağına inandığım Nesnelerin İnterneti (Internet Of Things) anlamında izleyici olmak yerine harekete geçenlerden biri olmaya karar verdim. Arkadaşlarımdan başlayarak bu konuda ilgili tanıdıklarıma ulaştım ve IOT Türkiye adını verdiğimiz bir ekosistemin temelini attık. Şu an 17 üniversite ile birlikte (sayı artmaya devam ediyor) ekosistemi büyütmeye ve bu alanda projeler çıkaracak adımlar atmaya devam ediyoruz. Bir yandan da Facebook sayfamızdan takipçilerimizin (ve tabii ki kendimizin) vizyonunu geliştirebilmek için sürekli paylaşım yapıyoruz. Daha şimdiden hayata geçecek IOT projelerinin temellerini attık. İşin bir diğer tarafında ise artan motivasyonumdan dolayı ofis hayatımı da daha kaliteli ve verimli bir hale dönüştürdüğümü görebiliyorum. Tam bir kazan-kazan değil mi?

Sonuç

Y neslinin iş hayatındaki payı artarken, şirketler bu kuşağın ihtiyaçlarına tam uyacak çözümleri henüz üretmiş durumda değiller. Bu durum şu an için sorun olarak dursa da yolun sonu değil. Fazlasıyla “özgür” bir nesil olarak elimizdekileri ve yapabileceklerimizi bir “ürün” olarak görerek stratejimizi belirlersek faydamızı artırabiliriz. Bu modeli iş hayatı için inşa etmiş olsak da bir bakıma hayatın genelinde uygulanabilir. Zamanımızın sermayemiz, emeğimizin de ürünümüz olduğunu düşünürsek akışına bırakmak yerine yolumuzu çizerek daha verimli ve mutlu bireyler olmak için adım atma inisiyatifi bizim elimizdedir.

Not: Merak edenler için sayfa adreslerini paylaşıyorum.
IOT Türkiye
http://www.ioturkiye.com/
https://www.facebook.com/iottr

--

--