Daniel Day Lewis’in hikayesi veya; Yaptığınız işe saygı duymanın Nirvanası !

Cengizhan Çelik
NAYN.CO
Published in
4 min readJul 22, 2018

Yaptığınız / yaptığımız işe ne kadar saygı duyuyoruz? Ne denli hayatımızın merkezine alıp ona kendimizi adıyoruz?

09:00–18:00 diye uydurduğumuz şeye iman ediyoruz ve mış gibi yapıp çalıştığımızı düşünüyoruz.

Daniel Day Lewis’in aldığı 3 oskar ödülünü, unutulmaz performanslarını yazmayacağım. Ama bu adamın işine gösterdiği saygıyı bilmek gerekiyor diye düşünüyorum

Kraliçenin şairi diye anılan Cecil Day-Lewis’in oğlu 60 yıldır hayatta son 30 senedir ise Sinema Tarihini baştan yazıyor

1989 senesinde Londra National Theatre’da Hamlet’i oynarken bir bunalım geçirerek aniden sahneyi terk ediyor Daniel Day Lewis

O tarihten beri hiç bir tiyatro oyununda rol almamış ve sadece 1 sene sonra da My Left Foot filmiyle Oskar’a uzanmıştı. Filmde İrlandalı ressam &yazar Christy Brown’un gerçek hayatını anlatan Lewis set aralarında bile kendisini birilerinin taşımasını istemişti

Çekimler boyunca Lewis tekerlekli sandalyeden hiç kalkmamış ellerini kullanamadığı için de başkaları tarafından beslenmek zorunda kalmıştır

İrlandalı kanı taşıyan Britanyalı’nın Amerikan yerlilerini oynaması çok eleştirilmişti ama The Last of Mohicans’da yine harikalar yarattı. Film için çıplak elle avlanmayı öğrenmiş Day-Lewis ve çekimler süresince kendi avladığı dışında kendisine verilen hiç bir yemeği de yememiş!

The Age of Innocence’de karakterine girmek için aylar boyunca New York sokaklarında şapka ve dönemin erkek kıyafetleriyle dolaşmış

In the Name of the Father’da hücre cezalarında gerçekten cezaevinde geceleyen Day-Lewis filmdeki set çalışanlarının küfretmesini istemiş.

The Boxer filminden sonra ilginçtir film çekmeyi bırakan aktör, Floransa’ya taşınmış ve ayakkabıcılık yapmıştır.

5 yıl boyunca kameralardan uzak bir hayat süren Lewis Sinemaya öyle bir döner ki…

5 yıl filmsiz geçen zaman diliminin ardından sinema tarihinin en unutulmaz karakterlerinden birisi olarak karşımıza çıkar; Bill The Butcher

Sadece Bill The Butcher için ayrı bir flood bile yapılır.. Bu filmle ilgili en efsanevi hikaye ise şu;

Filmin yönetmeni Martin Scorsese film için kesinlikle Daniel Day Lewis’i düşündüğü için başka oyuncuya gidememiştir.. Daniel da bütün önerileri reddedip, öneriyi yapan kişiyi silmektedir ilginç bir şekilde.. Dostluğunu riske etmek istemeyen Scorsese ilk önce Leonardo Di Caprio’yla anlaşır ve Leo’ya git Daniel’ı ikna et der… Leo Daniel’ın yanına gider, teklifte bulunur.. Daniel Day Lewis de teklifi direkt reddetmez ama vazgeçmeleri için abuk isteklerde bulunur..

Filmde oynamamak için Lewis filmin yani New York Gangsterlerinin Cine Citta’da, İtalya’da çekilmesini teklif eder!

Scorsese, Lewis’i çok istediği için teklifi kabul eder ve New York Gangsterleri İtalya’da çekilir! New York Gangsterleri İtalya’da !

Sıra geldi There Will Be Blood, yani benim için sinema tarihinin en iyi 5 filminden birine.. Bu filmi, bu filmdeki Daniel Day Lewis’i izlememek bence ne bileyim imkan varken Maradona’yı canlı izlememek gibi

Bu rol için öylesine bir ruh değişimine girer ki filmde yer alması gereken aktör Kel O’neill artık dayanamamış ve işini bırakmıştır

Ve geldik en muhteşem hikayeye

Lincoln rolüne tam anlamıyla bürünebilmek için sette tamamen ‘Lincoln’ olmuş ve herkesin kendisine “Mr.President” diye seslenmesini istemiş

Bir yıl boyunca rol için hazırlık yapan aktör, sette sadece Amerikan Başkanı’nın Kentucky aksanıyla konuşmuş.

60 yaşında dün giren Lewis, her filmde oynamak yerine İrlanda’da dağların tepesindeki County Wicklow’daki evinde ayakkabı tamir etmektedir

Para için film çevirmenin kendisini rahatsız hissettireceğini belirten Lewis, “Bu durum iş için gereken tüm heyecanımı yok ederdi” diyor.

Siz hiç hayatınızda / çevrenizde işine bu kadar çok saygı duyan birilerini gördünüz mü?

Benim için bir ikon, bir süper kahramandır Daniel Day Lewis…

--

--