İnovasyonsuz Kültür, Kültürsüzlüktür

Çağrı Arslan
2 min readJun 26, 2019

--

İş dünyası ve kişisel gelişim konularıyla ilgilendiğim için pek çok makale ve kitap okuma fırsatım oldu. Bu kaynakların birbirinden farklı pek çok özellikleri olmasına rağmen ortak paydada buluştukları nadir noktalar da yok değil. Hepsinde ortak olan tek özellik belki de inovasyonun öneminden bahsetmeleridir. Kabul etmeliyim ki bu kısma kadar yanlış bir durum yok. Beni rahatsız eden ise, inovasyonun sürekli yeni yüzyılda ortaya çıkan bir kavrammış gibi lanse edilmesi. Bu büyük bir saçmalık olmakla birlikte büyük kurumlara az da olsa bir cesaret veriyor.

Uzun yıllar boyunca piyasada varlığını sürdüren şirketler, yeni çıkan bir kavramı yeterince ciddiye almıyor ve sonrasında keskin bir çöküşe kadar gidebiliyorlar. Oysaki inovasyon insanlığın yeryüzündeki varlığından itibaren varlığını koruyor. Latince kökeni “inovatus” olan inovasyon ilk olarak soğuktan korunmak için ateşin bulduğumuz, mağarada barındığımız, hayvanları avlamak için keskin aletlerin icat edildiği eski tarihlerde bizlere kendini gösterdi. Eğer o günlerde daha kolay bir yaşam için değişime gitmeseydik, inovatif davranmasaydık tıpkı bahsettiğim o büyük şirketler gibi insanlık da yok olup gidecekti. İşte tam bu nedenle “İnovasyonsuz kültür bir seçim değil, kültürsüzlüktür!” .

Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır. M.Kemal Atatürk

İnovasyon Kültürü İçin Ne Yapmalı?

İnovasyonun kitaplarda kullanılma sıklığıyla ilgili GoogleBooks Ngram Viewredan şöyle bir grafik elde ediliyor:

Bu grafik şirketlerin geçmişte gözlerini kaçırdıkları inovasyonun, tıpkı eskideki gibi şimdi de hayatta kalmanın temel şartlarından biri olduğunu gösteriyor. İyi güzel de kardeşim nasıl kazanacağız bu inovasyon kültürünü derseniz bu sorunun tek bir cevabı var: İnovatif refleks.

Bilimsel refleks olayların bilimsel gözlem ve düşünce sistemleri ile yorumlanması gerektiğini belirtir. İnovatif refleks ise karşılaştığımız sorunlara yenilikçi bir bakışa ve çözümlere sahip olmayı alışkanlık haline getirmektir. Şöyle bir gerçek var ki, kültür kolay inşa edilebilecek bir olgu değil. Tam da bu nedenle ilk olarak yenilikçi düşünceyi hayatımızın her alanına entegre etmeli ve kullanmalıyız. Sürekli tekrarlanan bu davranış bir süre sonra bir refleks haline gelecek. Sonunda ise gelişimi destekleyen İnovasyon Kültürü hem bireyler de hem de kurumlar da olabilecektir.

Hayatta kalanlar, türlerin ne en güçlüsü ne de en zekisidir; hayatta kalanlar kendini değişime en çok uydurabilenlerdir.

Charles Darwin

--

--