BULUTLARIN EN GÜZEL GÖRÜNDÜĞÜ YER: VALENCIA

burcu
6 min readMar 23, 2016

--

Madrid ve Barcelona’dan sonra İspanya’nın üçüncü büyük kenti olan Valensiya (İspanyolca : Valencia ; Katalanca : València), İspanya’da Comunidad Valenciana özerk bölgesinin başkentidir. Şehir İspanya’nın Akdeniz kıyısında yer alıyor ve ekim ayında oldukça sıcaktı. Şehirde İspanyol ve biraz da Katalan karakterleri etkin. Dil Katalanca’ya yakınbir İspanyolca’dır buna Valenciaca diyorlar, bu yüzden İspanyolca’yı biraz konuşabilen birisi diğer Katalan şehirlerinden daha iyi iletişim kurabilir. Para birimi İspanya para birimi olan Euro’dur. Kalıcak yer konusunda kötü bir haberim var size burası festivalleri bol bir şehir olduğu için hostel veya otellerde yer bulmak çok zor oluyor hele ki ani planladıysanız bizim gibi. Öğrenciyseniz Couchsurfing veya buralarda Erasmus Programı’nda bulunan arkadaşlar bir seçenek yine Airbnb de çok güzel bir seçenek biz 30 Euroya iki gecelik bir ev kiraladık şehirden biraz uzaktı ama ulaşımı kolay bir yer burası, ring şeklinde otobüsler var yanlış hatırlamıyorsam 1,45 Euro bir bilet fiyatları var ve bileti binerken şoförden temin edebiliyorsunuz.

Valencia’yı iki gece üç güne sığdırmaya çalıştık ve eğer bizler kadar tez canlı insanlarsanız bu şehir için ideal bir süre. Şimdi gelelim bu güzel Akdeniz ülkesinde nereleri gezmeliyiz kısmına (bundan önce kısa bir bilgi bizim gittiğimiz tarihler (10.10–12.10) festivale denk geldiği için yazacağım yerlerden birkaçına giremedik, ve önemli bir not olarak hiç bir İspanyol şehrinde pazar günleri açık market bulamazsınız) … Şehir birçok İspanyol şehri gibi ikiye ayrılıyor old town (El Carmen) ve new town (sahillerin ve yeni yapılarınbulunduğu kısım) diye. Benim şahsi fikrim eski şehrin sokaklarında dolaşmak ve tarihi solumaktan yana hele o ara sokakları, arnavut kaldırımlarını, sokak sanatçılarını ve güzel yapıları gördükten sonra.

Plaza de Toros (Boğa Güreşi Arenası)

Plaza de Toros

Tren istasyonundan indikten sonra hemen sağınızda kalıyor bu yapı. Ve El Carmen da böylece başlıyor. Boğa güreşi izlemek isteyenler için 10–15 Euro arası bir ücreti var ve tabi ki her gün yapılmıyor, tarihlerine bakıp gitmelisiniz.

Mercat Central

Mercat Central

Mercat Central büyük ve güzel bir halk pazarı. İçeride her tür sebze, meyve, balık, et, çok uygun fiyatlara taze olarak bulunuyor. Yerel mutfağı keşfetmeye başlamak için halk pazarı iyi bir başlangıç noktası. Ancak festival zamanları,pazarları,pazartesileri ve İspanyolların sieasta(gün içinde dinlenme zamanları ve baya uzun saatler) bu marketi de açık bulmanız imkansız. Biz de gezme imkanı bulamadık.

Market kapalıydı ama bir pazara denk geldik biz de oldukça renkliydi birkaç hediyelik aldık buradan İspanya’da yeter ki alış veriş yapmak isteyin öyle güzel butikler, hediyelik eşya dükkanları ve pazarlar var ki.

Plaza del Virgen

Santa maria Katedrali, Basilica de la Virgen ve Generalidad’ın Sarayı’nı içine alan bir meydandır.

Asıl güzel olan bu iki binanın hemen arka tarafında sokak dansı yapan bir grup yaşlıya rastladık Tanju Okan’da duymaya alıştığımız bir tangoda onları izledik bir süre.

Sadece bu değil burada her sokak başında, meydanda müzik yapan insanlara rastlıyorsunuz, İspanyolların neden yaşlanmadığı ve her zaman gülümsediğini burada anladık biz biraz da.

Veee bu kemancı abimize yardım eden askerler… Artık dönmeye yakın bir kafeye oturduk gitmeden Valencian aqua (buranın ünlü kokteyli içinde portakal suyu, gin, votka ve cava var ve baya da lezzetli ) içelim dedik arkamıza İspanyol askerler oturdu ve marş söylemeye başladılar işin güzeli kafedeki insanların da onlara katılmasıydı. VİVA ESPANA…

Yine turistlerin baya bir ilgi gösterdiği tarihi bir kapı biz tam olarak nedenini öğrenemedik ne yazık ki.

Güliver Parkı ve Ciudad de las Artes y Las Ciencas

İkinci günümüzde ne kadar yürüdük hatırlamıyoruz ama şehrin öbür ucuna ulaştık diyebilirim. Yolda giderken Palau de la Musica binasına denk geldik ve akşamki müzikale biletlerimizi aldık (bedavaaa ). Yürüyerek yeşillikler ve çiçekler içinde bir parka ulaştık buranın sonunun daha sonra Güliver Parkı ve hemen bitiminde Sanat ve Bilim Müzeleri’ne çıktığıdan habersizdik tabii. Parkı bisiklet, paten ve dört kişilik aile bisikleti kiralayarak gezebilirsiniz.

Parkın bitiminde çocuklar gibi şen olduğumuz Gülliver’e ulaştık ve birer de dondurma yedik.

Güliver’i geçtikten sonra müzelere ulaştık. Bizim ilk tepkimiz yanlışlıkla Singapur’a kadar yürüdük mü oldu. İlk geldiğimizde neredeyse akşam olmak üzereydi ve son günümüzde sabahın köründe çıkıp buraya tekrar geldik. Burası altı kısımdan oluşan devasa bir müze, ilk kısım L’hemisferic (yuvarlak göz) adında bir gözlem evi, L’oceanografic (devasa bir akvaryum), ElPalau de les Arts (opera evi), El Pont de L’Assut de L’or (köprü), L’Agora (etkinlik alanı) ,Prens Felipe Bilim Müzesi ve L’Umbracle (Açık hava müzesi). Gelelim bu güzelim yapının giriş fiyatlarına. Gzmek istediğiniz yapılara göre değişiklik göstermesine rağmen en bilindik üç müzenin toplam ücreti 36,25 Euro. Tek tek gezmek isterseniz yani tur harici cebinizden baya bir eksiltme yapmalısınız. Müzelerin olduğu alana yere giri yaptığınızda sizi aşağıdaki gibi bir yapı karşılıyor.

Ve son günümüzde Valencia’nın güzel sahillerini dolaşalım ve buraya gelmişken Paella (İspanya’nın milli yemeği) ve tapas için en ideal yer tavsiyelerine uyalım dedik. İspanyollar deniz ürünlerinde gayet iyiler ve Paella’nın bir çok çeşidine sahipler burada. Ben tercihen Paella Valencian(tavuklu,sebzeli) tattım çünkü deniz ürünleriyle çok çok aram yok. Ancak arkadaşlarım deniz ürünlerini denedi yanına bir de sangria ya da vermut söylerseniz güne güzel bir veda edersiniz burada. Ayrıca gece hayatına geçiş yapmak isterseniz de plaj bölgesinde çok fazla bar ve gece kulüpleri var. Buradaki öğrenci kesim ise Polo y Peyrolon caddesindeki barları tercih ediyormuş.

Paella

Pazar günleri ise kilise ve katedrallere ücretsiz girebiliyorsunuz. Valencia’daki kiliselerin dışlarından çok içlerinin fazla gösterişli olduğunu söylemeliyim. Burada bir düğüne denk geldik ve oturup izledik. Düğünleri ayin havasında ama çok sade hele bizim çiftettelli ve halaydan sonra biraz da yavan gelmedi değil. Neyse çiftimize mutluluklar diliyoruz.

Bitirmeden size Las Fallas’tan bahsetmek istiyorum: İspanyolların çılgın festivallerinden sadece birisi. Mart ayında olacak olan festivalde sokaklar süsleniyor, yemekler yapılıyor ve şehir neredeyse hiç uyumuyormuş.İspanyollar bütün sene el emeği göz nuru yaptıkları tüm heykelleri festivalin son günü yakarak ‘eski yakılırsa yeni daha güzel olur’ mantığıyla kutlamalar yapıyorlarmış. Bir nevi baharı kutlama.

--

--

burcu

küçük çaplı gezgin, spor aşığı ve hayalperest..