Bir Startup Studio Kurmak

DAM Startup Studio
4 min readNov 16, 2016

“Studio” veya “stüdyo”, bu kavramı ne zaman bir cümle içerisinde kullanmak istesem, aklıma Pixar dışında hiçbir örnek gelmiyor. Ve işte o an, beynimin her bir hücresini sıcacık bir hayranlık dalgası kaplayıveriyor. Evet, ben Pixar fanboy’larındanım. Pixar’ın aslında, animasyon prodüksiyonunda devrim yaratan yazılımlardan birisi olan RenderMan‘ı yaratan ekip tarafından kurulduğunu ve belki de bugüne kadar bir start-up’ın gerçekleştirdiği en akılcı ve mükemmel sonucu veren pivot‘u yaptığını biliyor muydunuz? Yani aslında bu hayranlık, Toy Story 1,2 ve 3’ü 15’er kez izlememden gelmiyor. (Konuyu dağıtmamak için bir pivot da ben yapıyorum.)

“Stüdyo” bana “birlikte çalışmaktan daha çok birlikte öğrenilen ve tartışılan ortam”ı çağrıştırıyor. 10 yıllık çalışma hayatım boyunca, Pure New Media‘daki Executive Director’lık dönemim dışında ne yazık ki hiçbir zaman içerisinde yer alamadığım o özenilesi üretim atmosferi…

Ben herhangi bir soruya mutlaka öncelikle “Neden?” diye sorarak yanıt düşünmeye başlayanlardanım.

Bu belki de hayatım boyunca gurur duyacağım “Saint-Joseph’li olmak kavramı”nın bana kattığı en büyük değer…Ne olursa olsun, önce sorgulamak! Neden bir stüdyo kurmak istiyorum? Neden tek bir girişimle -hele ki bu SHERPA gibi ilk yılında tüm bilindik kabul görmüş standartların üzerinde başarı sağlayabilmiş bir örnek iken- yetinmeyip başkalarını (evet, 1 tane de değil birbirinin peşi sıra hayata merhaba diyecek 4 tane start-up) ortaya çıkartmayı planlıyorum? Aslında, planlamaktan daha çok “hayal ediyorum”? Neden tüm ekibe “Her şey odaklanmayla başlar” derken belki de aylardır adeta odaklanamamın kitabını yazıyorum? Sebebi basit, benim henüz çok az kişiye anlattığım “büyük bir planım” var.

Yukarıdaki fotoğrafa baktığınızda sizler ne hissediyorsunuz bilmiyorum. “Aha! Yine, yeniden, yeni bir -Bizden de Google çıkar abi!- hayalperesti” diye düşünenlere bu blog post’un içeriğini okumaktan hemen vazgeçmelerini önerebilirim. Eğer ki aranızda “İyi de nasıl?” diye düşününler varsa, benim de onlar için ayırdığım 1–2 kelamım var. Mesele havalı kampüsler değil, arkadaşlar… Hiçbir zaman da olmadı zaten. Anlatayım…

DAM Bilgi Teknolojileri A.Ş. (DAM Start-up Studio’nun tüzel kimliği) için hazırladığımız ilk websitesine aşağıdaki gibi bir “Hakkımızda” yazısı ekledik:

“Internet’in evrim sürecindeki köşe taşlarından birisi olan www protokolünün 1991 yılında kabul edilmesiyle birlikte dijital dünya sivilleşti ve insanoğlunun hayatında mülkiyet kavramı değişmeye başladı. Global ağlara bağlanan her yeni sunucu ile önemi ve ağırlığı her gün katlanarak artan dijital varlıkların yönetimi (digital asset management) kendine has kuralları, disiplinleri, para sistemi ve tabi ki taktiksel avantaj sağlayacak askeri gücüyle yeni dünyanın ekonomisine yön vermeye başladı. Biz DAM Bilgi Teknolojileri A.Ş.’de kurduğumuz fikir stüdyosunda, fiziksel sınırların ortadan kalktığı bu yeni dünya için etki alanı ve son kullanıcıya faydası yüksek iş fikirleri üretiyoruz.

Aslında “İyi de nasıl?” sorusuna aradığınız yanıt yukarıdaki bu paragrafın içerisinde gizli. Biz yeni bir dünyanın şekillendirdiği girişimlerin başarılı olduğu, makro değişimlere imkan sağladığı ve daha önceden hiçbir ekonomik faaliyetin mümkün kılmadığı finansal değerlemelere sahip olduğu bir sistemin parçalarıyız. Bu sistemin mimarları, daha önceki ekonomik sistemlerin mimarlarına benzemiyorlar. Bu sistemin mimarları, kartları açık oynanan bir oyundan zevk alıyorlar. Ve yine bu sistemin mimarları, çok kısa sürede al aşağıya edilebileceklerini hepimizden daha iyi biliyorlar. Her ne kadar temel mantığını kendilerinin yazmış olduğu bir sistemin nimetlerinden faydalansalar da aynı zamanda ortaya çıkan bu yeni “şey”in, onlardan bile daha akıllı olduğunun bilincinde hareket ediyorlar.

Sistem, yeni dünya vb. teorik tartışmaları, yüksek egoların atış alanına sokmamak adına bir tarafa koyarak, kendi “neden”ime dönmek istiyorum.

Derek Sivers‘ın “fikirler ve uygulamaları” ile ilgili kendime motto edindiğim “Benim için fikirler, uygulamaya geçirilene kadar değersizdir. Olsa olsa birer çarpan olabilirler. Uygulamanın, değerini artıracak birer çarpan…” yaklaşımı tüm profesyonel iş hayatım ve hatta sonrasındaki 5 yıllık girişimcilik serüvenim boyunca sayısız örnekle bana rüştünü ispat etti. Evet ben “Abi benim bir fikrim var” diyenleri sevmiyorum. Evet ben, “Şöyle bir şey yapsak, ne güzel olur değil mi?” diyenleri artık ciddiye alamıyorum. Ve (son kez) evet, elini kirletmeyenleri, dinlemeyi tercih etmiyorum. Ta ki bana gelip “Bak, ben böyle bir şey yaptım, çizdim, boyadım, karaladım, kestim, yapıştırdım, kopyaladım, -ciddiyim- arakladım ve modifiye ettim” diyene kadar… İşte o an, işi gücü bırakıp, kendimi o insana destek vermekten de alıkoyamıyorum.

DAM Startup Studio, benden çok daha akıllı, çok daha ilerici, çok daha gelişime açık, çok daha cesur ve nihayetinde belki de en önemlisi “değerli” zihinlerin bir araya gelerek, ortaya çıkanların sahipliğini de paylaşarak büyütecekleri bir yeni dünya girişimi olacak. Buradan omurgası internet olan birçok ama gerçekten birçok girişim ortaya çıkacak. Başarısız olduklarımız, başarılı olduklarımıza basamak olurken bir yandan da sadece Türkiye’dekilere değil, internetin erişebildiği her IP’ye aşağıdaki basit ama var olma nedenimiz olan mesajı iletecek;

“Doğru insanlar, doğru amaçlar için bir araya gelirlerse, hayatta her şey mümkündür.”

İşte ben bunu sağlamak için DAM Start-up Studio’yu kurdum. Doğru insanları, doğru amaçlar için bir araya getirebilmek için…

Yakup Bayrak’ın 16.05.2014'de yayınlanan DAM Blog yazısıdır.

--

--

DAM Startup Studio

Kurduğumuz fikir stüdyosunda, fiziksel sınırların ortadan kalktığı bu yeni dünya için etki alanı ve son kullanıcıya faydası yüksek iş fikirleri üretiyoruz.