Blöf mü, gerçek mi? Merkez Bankaları ve Kripto Para

Deniz Özgür
5 min readDec 7, 2019

--

Çok yakın bir geçmişte görmezden geldikleri kripto paraları, merkez bankasının gözünde vazgeçilmez bir ekonomik atılım kılan nedir? Volatilite, güvenlik, suça ortam hazırlama gibi birçok haklı sebeple eleştirilen kripto paralar ile henüz çok başarılı bir proje ortaya konulmamışken, yüzyıllardır süregelen para politikası araçlarını riske atabilecek bir inovasyonun devletler nezdinde iştahla karşılanması nasıl açıklanabilir?

Sanıyorum en büyük fikir değişikliği Facebook Inc.’in birçok para düzenleyicinin mevcut para rejimlerine tehdit olarak geliştirdiği kendi dijital para birimini, Libra’yı, duyurması ile gerçekleşti. Uluslararası 2.4 milyar kullanıcısı olan özel bir firma, Dünya’nın en büyük ekonomisi olan Amerika’ya karşı bile tehlike arzeden bir atılıma imza attı. Özel bir şirketin milli para algısını yıkarak bankacılık sisteminin kolay değişmeyen, dolayısı ile artık çok da iş görmeyen yapısına kafa tutması, merkez bankalarının “istikrar başarıyı getirir” yerine “değişim, değişim, değişim” felsefesini benimsemesini sağladı. Zira Facebook’a uygulanan regülatif kısıtlamalar ve suçlamaların hiç biri gelecek olanın gelmesini engellemiyordu.

Elbette burada çok önemli bir diğer noktaya da değinmek gerekiyor. Amerika’nın Libra’ya karşı olan bu agresif tutumunun aksine çoğu ülke nötr duruşunu koruyarak gözlemci statüsünü korudu. Özellikle Çin ve Amerika arasında alevlenen ekonomi savaşları ve Dolar’ın diğer dövizler üzerindeki hegemonyası, ekonomide yeni dönem arayışını güçlendiren sebepler arasındaydı. Zira 1944–1971 tarihleri arasında geçerli olan Bretton Woods anlaşmasının sona ermesinden bu yana Amerika, Dolar’ı altın gibi sınırlı bir madene değil askeri gücüne endeksliyordu. Sınırsız para basma gücünü arkasına alan Trump’ın, FED yönetim ve denetim kuruluyla bile olsa, dünya para arzına yön veriyor olması düşüncesi diğer tüm ekonomileri savunmasız bırakıyordu. Bu sebeple, kripto para basma konusundaki ilk atılımların Dolar’ın gücünü kırmaya en çok istekli devletlerin merkez bankaları tarafından yapılacak olması şaşırtıcı değil.

Facebook ile ilgili yeteri kadar şey okuduğunuzu tahmin ediyorum. 2020'de kullanılacağı iddia edilen bu dijital paraya her haber sitesinde, blogda, sosyal medya gönderilerinde veya etkinliklerde rastlamak mümkün. Durumu Facebook’a özel kılmayalım. Kendisinden sonra bu atılımı gerçekleştiren birçok şirketin durumu da farklı değil. Libra’yı farklı kılan şüphesiz etki gücü ama temelde soru hep aynı: Özel bir şirketin kendi parasını basması ve banka hizmetlerini vermeye başlaması mümkün mü? Hadi mümkünü geçelim. Sürdürülebilir mi? Adil mi? Bunlar için ayrı bir inceleme yaparım. Merkez bankalarına geri dönelim.

Gelen hype’ın giden hype’ı aratmadığı bu dönemde, Libra ile popüler olan ve kripto paraların eleştirilen teknik özelliklerine çözüm olarak öne sürülen bir kavramı daha konuşalım: stabil coin. Bir döviz sepetine endeksli olacağı bilgisi ile algoritmik olarak güvence altına alınan değeri ile Libra, herhangi bir merkez bankasının basacağı kripto para için de örnek teşkil eden bir para. Göreceli olarak sabit bir değere endekslenmeyen para değerlerinin manipülasyona uğraması ve küçük bir grubun hizmetine girmesi kaçınılmaz bir durum. Bu yöntem ile görüyoruz ki devletler bulundukları siyasi birlik, bölge veya yalnızca kendi para birimlerine endeksli bir para basma seçeneğine sahip olabilirler. He, bu global kutuplaşmayı arttırır mı? Bir ülkeyi bencil bir para politikası izlemekten alıkoyan temel içgüdü, bastığı kripto paranın etki gücünü ve kullanım alanını arttırmak amacı ile iş birliği ihtiyacı ile şekillenirse kutuplaşmanın yaşanacağını düşünmüyorum. Aslında, genel olarak kapalı, yalıtılmış ve içe dönük hiç bir atılımın uzun ömürlü olacağına inanmıyorum.

Merkez bankaları neden para basmak ister? “Dolar yetti arttı artık!” genel fikrinin ötesinde her ülkenin bu inovasyonda gördüğü özel fırsatlar mevcut. Yayınlanan bildirgelerden analiz ettiğim kadarı ile para basmaya yakın beş ülkenin motivasyonları ve bulundukları aşama aşağıdaki şekilde:

  1. People’s Bank O China: Dijital ekonominin kontrolünü ele geçirmek istiyorlar. Statü uzun zamandır aynı: “Çok az kaldı.”
  2. Bank O Sweden: Kağıt parasız bir topluma hazırlık amaçlanıyor. “Aktif olarak keşfediliyor.” durumu ile gözlemci konumunu koruyacağını anlıyoruz.
  3. Amerika FED: Ödemeleri ve ekonomik yapıyı hızlandırmak isteniyor. “Çalışıyoruz ama hamle yapmak şu an için bizi aşıyor.”
  4. Venezuela Merkez Bankası: Amerika baskısına rağmen ticareti arttırmak isteniyor. “Kaybedecek hiç bir şeyimiz yok, bastık gitti.” fazı Venezuelanın motivasyonunu açıklıyor.
  5. Marshall Adası: Amerikan Doları iç ekonomimizi de baskı altında bırakıyor, düşüncesi ile iç para politikalarını rahatlatmayı amaçlıyorlar. Para basılmış ancak henüz kullanılmıyor.

Süregelen tüm gelişmelere rağmen, siyaset ve ekonominin ötesinde uzmanların ve merkez bankalarının dile getirdiği teknik problemler de sürüyor. Kimi araştırmacılar teknolojinin çok sayıda eşzamanlı işlemi destekleyip destekleyemeyeceği konusunda şüphelerini dile getiriyorlar. Çin Halk Bankası yetkilisi, alışveriş merkezlerinde saniyede ortalama 92.771 işlem gerçekleştiğini ve bunun herhangi bir ağın mümkün olan kapasitesinin çok üstünde bulunduğunu dile getiriyor. Diğer çalışmalar Ethereum’un saniyede ortalama 15 işlem gerçekleştirirken Visa Inc.’in ağının saniyede 24.000 işlem yapabileceğinin altını çiziyor. Bir hayaller, gerçekler durumu mu söz konusu? Merkez bankalarının akıllarından ne geçiyor?

Merkez bankalarının tartıştığı iki ana yol var: toptan ve perakende ticaret. Toptan satış projelerinde dijital para birimine erişimin bankalar ve diğer finansal kuruluşlarla sınırlı olacağı ve amacın mevcut finansal sistem içinde ödeme akışını daha hızlı ve ucuz hale getirmek olduğu ileri sürülüyor. Perakende ticaret projelerinde ise merkez bankası kripto paralarının, commercial bankaların sahip olacağı bir kripto cüzdanı aracılığı ile halka sunulabileceği konuşuluyor. Elbette bu durumda ekonomiye daha çok dahil olan merkez bankasının; tüm banka servislerini iyileştirme, kimlik doğrulama, terörle mücadele yöntemlerini geliştirme gibi birçok yeni misyon kazanacağını göz önünde bulunmak gerekiyor. Peki, merkez bankaları için cesaret ve sürekli gelişim isteyen bu atılımı şu an kimler deniyor?

Elbette küçük ve dezavantajlı olan ülkelerin atılımları daha hızlı gerçekleşiyor. Yukarıda değindiğim büyük ekonomilerin aksine bu ülkelerin deneysel yaklaşım için daha esnek ve cesur bir ekonomileri mevcut. Günün sonunda full adaptasyonu belirleyen şey TOP 5'in öne sürdüğü kripto paralar olacaksa da bu denemelerin sayesinde başarılı olacaklar. Grenada ve St. Kitts ve Nevis dahil olmak üzere Doğu Karayipler’deki bazı adalar, şu anda tüketiciler ve tüccarlar tarafından test edilen kendi dijital para birimlerini başlattılar. Buna benzer bir çalışma başlatan ilk büyük merkez bankasının Çin Halk Bankası olması öngörülüyor. İsveç Riksbank ise e-krona üzerinde çalışıyor. Uruguay e-Peso ismini verdiği bir proje üstüne çalışıyor. Güney Afrika Merkez Bankası dijital para birimi yaratmanın fizibilitesini inceliyor ve İsviçre Merkez Bankası, bir kripto paranın finansal piyasa oyuncuları arasında alım satım ve takas için nasıl kullanılabilir hale getirileceğini keşfetmek için borsa SIX ile çalışıyor.

Avantajları ne olur? Merkez bankaları teknik zorlukları aşabilirse, dijital para birimleri sınırlar arasında daha hızlı ve daha ucuz para transferlerine izin verebilir ve nakit arzının azalmakta olduğu ülkelerde yasal ihaleye erişimi arttırabilir. Bir Dünya Ekonomik Forumu makalesi, yeni para birimlerinin, merkez bankalarıyla hesap oluşturmalarına izin verirse, perakende yatırımcılara tasarruf etmek için daha güvenli yerler sunabileceklerini ve şu anda bankacılık hizmetlerine erişimi olmayan 1,7 milyar kişinin maliyet engellerini azaltabileceklerini ileri sürdü. Bazı ekonomistler bile, faiz oranlarının doğrudan aktarılmasına izin vererek para politikasını daha verimli hale getirebileceklerini savunuyorlar. Çin için dijital para birimi, hızlı bir şekilde dijitalleşen ekonomiye ayak uydurmanın ve kontrol etmenin olası bir yolunu sunuyor. Öte yandan, hükümete gözetim için ilave bir araç da sağlayabilir.

Ya batırırlarsa? Bu atılımı yanlış şekilde yapmanın sonuçları geri dönülemez derecede büyük olabilir. Bu yüzden merkez bankacılarının çoğunun gözlemci statüsünü korumaya devam etmesi gerekiyor. Geliştirecekleri merkez bankası kripto para modeline bağlı olarak, ülkeler merkez bankası ve ticari bankalar arasında yürüttükleri para politikasını zedeleyebilir; reel ekonomi için hayati bir fon kaynağının önüne geçebilir veya kitlelerin bankacılığının doğrudan risk ve komplikasyonlarını üstlenmek zorunda bırakabilir. Kendileri için yeni olan bir işletmeyi yönetme sorunları, merkez bankalarının faiz artırımları gibi zaman zaman popüler olmayan eylemleri sürdürmelerine izin vermek için güvendikleri kamu güvenini zayıflatabilir.

Bu konuda yayınlanan raporlar ile daha detaylı ve ülkelere özel incelemeler yapacağım. Şimdilik hepsi bu.

Twitter: https://twitter.com/deniz_zgur

--

--

Deniz Özgür

Econ student @Boun, Growth Hacker @Techsign and tech evangelist