Merdivenler

Ezgi
2 min readOct 12, 2021

Eğlence parklarındaki su kaydıraklarını görmüşsünüzdür. Çocuklar çığlık çığlığa bağırarak eğlenirler. Kimi kayması uzun süren dolambaçlı yolu seçer, kimisi de direk suya düşmek için düz olanı. Her ikisinin de bir ortak noktası var: ne kadar yüksek olursa olsun o dik merdivenleri tek tek çıkmak.

Küçükken keyif aldığımız şeyleri yapmak çok kolay gelirdi.

“Kaymak mı istiyorum? Tamam, merdivenlerden çıkarım o zaman.” derdik sorgulamadan. Şimdilerde ise bir adım atmak bize zor geliyor. O merdivenleri çıkmanın düşüncesi bile bizi kaymaktan vazgeçiriyor.

Kendi kariyer yolculuğumuzda ise onlarca basamaklı merdivenler var. Bu yolda bazen bacaklarımıza kramp giriyor, bazen dizlerimizde derman kalmıyor ama yine de yola devam etmeyi sürdürüyoruz. Çünkü o kaydıraktan kaymayı hedeflemişiz bir kere. En tepeye çıkıp, tüm manzaranın keyfini sürmeyi istemişiz. Bizi yolumuzdan kim döndürebilir ki?

Kimimiz de o zorlu basamakları çıksak bile merdivenin en tepesinde durur, kaymaktan korkarız. Kayarsak biter çünkü tüm eğlence. O zaman da akıllara David Hume’un sözü geliyor:

“Eğer burada durup daha ileriye gitmeyeceksek, niçin bu noktaya kadar geldik?”

Kat edilecek yol ne kadar uzun olursa keyfi de o kadar uzun sürüyor. Hem merdivenleri çıkmaktan hem de kaymaktan söz ediyorum. Kaymak için adım adım ilerlerken, gittiğiniz yerin neresi olduğunu bildiğiniz için süreç daha da keyifli gözüküyor öyle değil mi? Hedefiniz neresi olursa olsun, nereye gittiğinizden eminseniz bütün yollar sizindir.

Sözün özü Paulo Coelho’dan,
“Gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur.”

Sevgiler,

Ezgi

--

--

Ezgi

Öğrenmeyi öğrenen, kendini tanımakla meşgul, hikaye okumaktan ve yazmaktan keyif alan biri.