Sömürgecilik Tarihine Bir Bakış : İngiliz Doğu Hindistan Şirketi

Eymenuulusoy
4 min readMay 28, 2024

--

Sömürgecilik tarihi sebep olduğu ekonomik, kültürel ve yapısal etkiler ile incelenmesi gereken önemli konu başlıklarından birisidir. Sömürgecilik tarihinde bazı kritik başrollerin olduğunu söylemeliyiz. Bu başrollerin en önemlilerinden birisi İngiliz Doğu Hindistan Şirketidir. İngiliz Doğu Hindistan Şirketinin başlangıçta kuruluş amaçlarından birisi Britanya’nın Asya’daki politikalarını yönetmek için bir aracı olması bununla birlikte İspanya ve Portekiz tekelindeki baharat ticaretinden pay alabilmesiydi. Tabi ki de faaliyetleri bu kadar sınırlı kalmadılar baharatın yanı sıra tekstil çay ve afyon ticaretlerinde etkiliydiler. Bunun haricinde köle ticareti de şirket için çok önemli bir konuydu. Şirkete Hindistan’da kraliyet adına faaliyet yapması için kraliçe tarafından yetki verilmişti. Bu faaliyetlerin adı altında şirket yerel bölgedeki hammaddeleri sömürürken yerel halkın kültürünü de baskılayan politikalar izlediler. Şirket denince aklımıza ekonomik faaliyetlerle sınırlı ticaret yapan bir kurum gelebilir. Ancak İngiliz Doğu Hindistan Şirketi için durum farklıydı. Bu şirket Kendi askeri gücüne sahip olan bir şirketti. Döneminde yaklaşık olarak 260,000 askere sahipti. Bu sayı dönemin Britanya ordusunun iki katına tekabül etmekteydi. Böyle bir güç tabi ki de ticaret yapma konusunda şirkete avantaj sağlayacaktı. Askeri gücü Şirketin ele geçirdiği Surat, Mumbai, Machilipatnam, Kolkata gibi yerler şirketin hakimiyet alanının genişlemesine olanak sağladı. Ele geçirilen limanlarla şirket bölgede ticaret merkezini kurma yolunda önemli adımlar atabildi. Zira limanlar o dönem uluslarası ticaret için en önemli noktalardı. Bu sebeple Şirket için köle ticaretinde transferlerin sağlanması ve üretilen malların taşınması için büyük önem arz etmekteydi.

Şirketin büyüklüğünü anlayabilmek için nasıl bir ticaret yapısına sahip olduğunu anlamamız oldukça önemli. Şirketin ticaretinin temelini “Triangular Trade” olarak adlandırılan model oluşturmaktaydı. Burada değerli metaller Hindistan’da üretilen ürünlerle takas edilirdi ve daha sonra bu ürünler baharat karşılığında Doğu Hint adalarında satılıyordu. Dikkat etmemiz gereken ve tarihi bir olaya zemin hazırlamış önemli bir ticarette bu dönemde gerçekleşmiştir. Bu dönemde yün endüstrisine zarar verdiği gerekçesiyle Hindistan’dan pamuk ithalatını kontrol altına almaya çalışan ve bu yönde düzenlemeler yürürlüğe koymaya çalışan İngiltere’de Hindistan’dan getirilen pamuklu kumaş o denli popülerleşti ki İngiltere’nin imalat sanayisinin yükselişine yol açtı. Şirketin dünya çapında yapmış olduğu pamuk ticareti sayesinde İngiltere kendi şehirlerinde büyük tekstil fabrikaları aracılığıyla kendi kumaşını üretiyordu. Bu sayede Şirket İngiltere’deki sanayi devriminin bu sektörünün oluşmasına büyük katkıda bulunmuştur. Hindistan’daki sömürünün tekstil ürünleri dışında gıda ürünlerinde de İngiltere’ye büyük getirileri bulunuyordu. Öyle ki İngiltere Şirketin yardımıyla o kadar çok çay ithal edebiliyordu ki çay İngilizler için pahalı bir ürün olmaktan çıkıp günlük bir ürüne dönüştü. Bu durumun oluşmasında Karayiplerdeki köle tarlalarından ithal edilen şeker pancarlarının da büyük etkisi vardır. Bu noktadan da Köle ticaretinin “İngiliz Doğu Hindistan Şirketi” için hem çalışan ücretlerindeki maliyeti düşürmek ve böylece ucuza hammaddeyi elde edebilmek için büyük bir önemi olduğunu çıkarabiliriz. Zira Askeri gücün sağladığı otoriter güç ile zor şartlar altında neredeyse maliyetsiz çalıştırılan bu insanlar sayesinde elde edilen hammaddenin İngiltere’nin en erken sanayileşen ülke olmasına büyük fayda sağladığını düşünüyorum. Şirketin bölgede yaptığı bir diğer önemli ticareti de afyon oluşturmaktaydı. Şirket Çin’de elde edilen çayı Hindistan’la yaptığı afyon ticaretiyle elde etmekteydi. Çin hükümetinin afyonu yasaklamasıyla iki otorite arasında gerilim savaşa dönüşse de İngiliz Doğu Hindistan Şirketi afyonu elde etmeye ve ticaretini yapmaya devam edebildi. Tabi ki bunu yapabilmesindeki en önemli gücü şirketin filosundaki gemilerin yüksek top atış gücüne sahip olması ve ordusunun bir hayli geniş olmasıydı. Şirketin bir diğer önemli ticaret unsuru da köle ticaretiydi. Şirket köle ticareti sayesinde farklı milletlerden himayesine aldığı köleleri bambaşka bölgelerde fabrikalarında tesislerinde ve hammadde çıkarmak amacıyla kullanıyordu. Örneğin bu kölelerin bazıları Afrika’dan gelmekteydi. Hindistan’daki köleleri de başka bölgelere gönderebilmekteydi. Şirket bu sayede daha uzak bölgelere daha uygun ve yetenekli köleler göndererek yönetimdeki verimliliği arttırıyordu. Büyük ölçekli bu köle taşımacılığı 1730’dan 1770’e kadar sürdü. Bu faaliyetlerin sonucunda birçok Hintli insanın vatanlarından koparıldığını, insanlık dışı muamelelere maruz kalarak acı çektiklerini söyleyebiliriz.

Şirketin ticaretten elde ettiği karların yanı sıra İngiliz hükümetinin şirkete sağladığı fiyatlandırma, tekel ve pazarlama gibi konulardaki ayrıcalıklar şirketin büyümesine büyük katkıda bulunmuştur. Sonuçta gün geçtikçe büyüyen bu askeri ve ekonomik güç bulunduğu bölgeyi kolonileştirerek yasa düzenleyici ve vergi belirleyici bir kuruma dönüştü. Şirket kendi topraklarından kira geliri elde edebiliyor ve buna uymayanlara tehdit ve güç kullanabiliyordu. Bölgede yönetici rolünü üstelenen şirket Hindistan’da Hint halklarından yüksek vergiler toplayarak yerel halkı yoksulluğa sürüklemekteydi. Tüm bu faaliyetler şirket sahiplerini, hissedarları ve İngiltere’yi zenginleştirirken diğer tarafı birçok açıdan dibe itmekteydi.

Sömürünün sadece ekonomik boyutta kalmadığından bahsetmiştim. 19.yüzyılın başlarında şirket Hint toplumunun kültürünü İngiliz yönlü değişime çevirmeye çalıştı. Ancak şirketin ordusundaki kötü düzen ve bu durum dolayısıyla çıkan isyanlar sonucu şirket Hindistan’daki etkinliğini kaybetti. Ancak şirketin Hindistan üzerinde bıraktığı etkiler halen daha günümüzde gözle görülebilmektedir. Zira Günümüzde Hindistan hukuk sisteminde İngiliz ortak hukukunu temel almaktadır. Buna ek olarak
Hindistan’daki demiryolu ağının %50 den fazlasının İngiliz yapımı olduğunu söylenmektedir. Hindistan’daki kurumsal yapıların temelinin de İngiliz etkisini barındırdığını söylememiz mümkündür. Ancak benim dikkatimi en çok çeken unsur Hindistan’ın günümüzde Britanya imparatorluğunun kurmuş olduğu “Common Wealth” adlı topluluğa üye olmasıdır. Zira Hindistan geçmişinde çektiği onca acıya ve zulme rağmen İngiltere ile halen daha kültürel bir paydada buluşabiliyor olması dikkat çekici bir konudur. Elbette İngiliz sömürüsünün getirdiği olumsuzlukların yanında sağladığı altyapı imkanları ve kurumsallaşmaya yardım etmek gibi birçok olumlu etkileri de vardır. Ancak benim buradaki kişisel yorumum
devletlerin güncel çıkarları söz konusu olduğunda geçmişte yaşadıkları acıları unutabildiği yönünde olacaktır.

--

--