THE “LAST DANCE” BELGESELİ’NİN İNCELEMESİ

Fatihdurgun
3 min readJun 16, 2024

--

(Yeniden Diriliş)

Bundan 4 yıl önce arkadaşlarımla beraber Basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük basketbol oyuncusu olan Micheal Jordan’ın biyografisini anlatan bir belgesel olan The Last Dance belgeselini izleyip üzerine konuşmaya karar vermiştik. İzlerken notlar alacak, dersler çıkartacak ve hayatımızda Yeniden Diriliş ateşini yakacaktık…

İzlerken neler mi hissettik?

Heyecanlandık, sorguladık, motivasyonu damarlarımıza enjekte ettik. Elbette bu video izleyenlere uzun soluklu bir motivasyon sağlıyor çünkü Motivasyonun temellerini mantıksal düzeyde izleyicilere gösteriyor.

Şimdi etkisi hala benim ve arkadaşlarımın hayatında devam eden, bu bilgileri sizlerle paylaşmanın vicdanı bir görev oluşunu da eklersek bu bilgilerle sizleri buluşturmak başlıyoruz.. Uyarı olarak şunu belirtmeliyim ki; bu bilgilerle sizlerin egoist, nefisperest ve kibirli bir insan olmanızdan ziyade benlik saygısı olan aynı zamanda mütevaziliği ruhunda barındıran vasat derecedeki bir insan olacak motivasyona sahip olmanızdır.

Sloganımız şudur: Kibir ve ego ne kadar kötü ise zillet ve zayıflık da o kadar kötüdür:

“Sloganımız şudur: Kibir ve ego ne kadar kötü ise zillet ve zayıflık da o kadar kötüdür”

The Last Dance belgeseli Micheal Jordan’ın hayatı ve Chıcago Bulss hakkında fazlasıyla bilgi verse de bu bizim konuşmayı gerekli görmedimiz bir konudur. Bu takımın ve oyuncuların başarısı, motivasyonu ve özgüveni bizim dikkatimizi çekmektedir..

Micheal Jordan’ın başarı sırrı hakkında bilgi toplamaya çalışırken dikkatimi O’nun zor bir çocukluk geçirmiş olduğu çekti. Nedendir bilinmez ama başarı-sıkıntı korelasyonu her yerde olduğu gibi burada da kendisini gösteriyor. Kendini ispatlamak çabası içerisinde olan Jordan tüm motivasyonunu bu acı ve sıkıntısının üzerine bina ederek hedefine odaklanmış olduğuna rastlamaktayız.

Jordan’ın başarı sırlarından bir başkası konfor alanının dışına çıkarak hedefine tam bir odaklanma (focus) içerisinde olmuş olduğunu görüyoruz. Elbette çözüme ulaşmaya çalışırken her ne kadar bedeli ağır olsa da onun başarısı yaptığı hatalar yani adımlara açık bir insan olmasaydı çünkü başarıya ulaşana kadar bir çok defa hata yapan yine Jordan’ın kendisiydi. Bize hata yapmak ne kadar da kötü gibi kabul ettirilmiş olsa da aslında hatalar başarı ve çözüm yolunda farklı yolları bulmak için gereklidir.

Ayrıca Jordan hakkında en çok dikkatimi çeken bilgi belgesel de Jordan’ın öyle her zaman müsait bulaşacağınız hadi gidip takılalım diyeceğiniz bir insan olmadığı şeklindeki bilgiydi. Yani Jordan hedefi için çoğu zaman nefsinin lezzet ve zevkini terk edebilir ve bunu bir asker disipliniyle yerine getirirdi. Hatta kendi ifadesiyle her maşa son maçı gibi çıktığını söylemektedir. Aynı zamanda çok konuşmak yerine “Benim yerime oyunum konuştu” diyerek yapılan işin söylenen sözden daha önemli olduğunu göstermiştir.

Jordan iş konusunda dikkat çeken başka bir davranışı da zayıflıklarını kabul ederek yeri geldi mi rakiplerini takdir edebilen bir yapıya sahip olmasıdır. Bu sıralar kendim de uygulamaya çabaladığım bir rutin olan sabah erken saatte kalkarak hayata erken başlayan Jordan bunu artık hayatının değişmez bir parçası haline getirmişti.

Arkadaşları onun hakkında bağlılık, kararlılık, ciddiyet gibi özelliklerin tam olarak Jordan’ı yansıttığını söyler. İşine o kadar bağlıydı ki karşısına korku yayardı. Aynı zamanda bencil birisi değildi takımı başarıya ulaştıracağını bilirse bunun için atışı bir başkasına yaptırabilecek kadar engin gönüle sahipti.

“Onun duruşu kim olduğuna karar vermiş ve her gün elinden gelenin en iyisini yapma arzusu ve motivasyonu kendisinde vardı.”

Onun duruşu kim olduğuna karar vermiş ve her gün elinden gelenin en iyisini yapma arzusu ve motivasyonu kendisinde vardı. Kaybettiği maçlarda hatalardan ders çıkarmayı ve bir daha takımın böyle bir yanlışa düşmemesi için elinden geleni yapardı.

Müthiş bir özgüven ve kendine saygısı olan Jordan’dan kesin olarak insanlara her fırsatta bakarak hareket etmek adına kendi işimizde üzerinde durarak beklenti içerisinde bulunmama güvenin önemini görüyoruz. Başarı yolunda bu durum çok önemli bir etkendir. Aynı zamanda elbette mütevazi olmak önemliyse de bir o kadar kendini küçük görmemek, başaracağına inanmak, bazen kulaklarını dışarıya kapatmak önem arz etmektedir. Unutmamak gerekir ki insani ilişkilerde de insanların bize engel olmaya çalışıp bize saygı duymamaları yine bizim kendi hatamız ve sorunumuzdur..

--

--