Benim Minik Arabam Fiat 126

Fatih Uğur
3 min readAug 25, 2018

--

Komünist Polonya’nın sevgili minik arabası Fiat 126. Polonyalı Fiat, “Küçük Çocuk” anlamına gelen Maluch adıyla anılıyor. Diğer yönden Polonya’nın Tofaşı’da diyebiliriz. Benim Fiat 126 merakım ise ilkokul yıllarında başladı. Küçük arabalara çocukluğumdan beri hep ilgiydim. Bu küçük arabalar arasında en çok ilgimi çeken ise Fiat 126 olmuştu.

Fiat 126'nın reklam görsellerinden bir tanesi.

Fiat 126'ların iki farklı modeli vardır. Bu iki modelden birisi havalı model diğeri ise sulu modelidir. Türkiye’de her ne kadar sulu modeli daha çok satılmış olsa da Dünya genelinde havalı modeli daha çok satılmıştır. Havalı motorun kısaca özelliklerinden bahsedecek olursak, öncelikle soğuk havalara karşı çok daha dayanıklıdır. Ayrıca motoru oldukça basit ve küçüktür. 650cc olan bu motor zorlu koşullara daha çok dayanıklıdır. Havalı modelde motor arkada ayrı bir bölümde olduğu için motorun swap’lenmesi çok daha kolaydır. Sulu modelinden kısaca bahsedecek olursak, su soğutmalı olan bu motor 700cc’dir. Motoru arka koltukların arkasında aracın içindedir. Sıcak havalara karşı hava soğutmalı olan motordan daha dayanıklıdır. Motoru su ile soğutur.

Wrocław, Mart, 2013. Fiat 126p eski bir reklam bir konut inşa duvarında boyanmış. Fiat 126 çağlar boyunca çok güzel olduğunu gösteriyor, fotoğraf: Bartłomiej Kudowicz / Forum

Maluch bir araba değil. Bu bir yaşam tarzı. Üniversite bitmişti ve bende yeni bir işe başlamıştım. Yeni bir işe başladıktan sonra ilk işim kendime satılık Fiat 126'ları araştırmak oldu. Ankara Kızılcahamam’da uygun fiyatlı bir Fiat 126 bulmuştum sonunda. Araç hava soğutmalı modeliydi. Aracın sahibi ile uzunca bir sohbetin ardından, aracı almaya karar vermiştim. Ofisten çok sevdiğim Can Ağabeyim ile konuştuktan sonra onunla ve yine ofisten sevdiğim bir arkadaşım olan Ergin ile Ankara’ya bu aracı almak için yola çıkmıştık. İzmir’den otobüs ile gece yolculuğunun sonunda ertesi günün sabahında Ankara’da olmuştuk. Ankara’da oturan annemin kuzeni bizi aracın olduğu konuma kadar götürmüştü. Aracı orada ilk defa görür görmez kalbimde ki o heyecanı hala unutamıyorum. Aracı satın almak için yaptığımız noter işlemlerinden sonra Ankara’daki ailem ile vedalaşıp çok geç olmadan hemen yola çıktık. Hava sıcak olduğu için 100 km gidip önümüze çıkan en yakın benzinlikte ortalama 15 dakika mola verdikten sonra tekrardan yola çıkıyorduk. Yaklaşık 350km sonra arkadan dumanların geldiğini gördükten sonra durduk. Arabanın kayışı yolda koptuğu için araç hararet yapmıştı ve motor yağı fazla ısınınca dumanlı bir şekilde kendisini atmaya çalışıyordu. En yakın benzinciye bir şekilde gittikten sonra İzmir’e yük götüren kamyonetli bir amca ile anlaşıp aracı arkasına yükledikten sonra İzmir’e vardık. İlk işimiz aracın kayışını yaptırmak oldu. Kayışın tamirinden sonra nihayet evime varmıştım.

Aracı aldıktan sonra bir çok masraf yaptım ve oldukça zaman harcadım. Şuan bu yazıyı yazıyorken bile hala araca masraf yapıyorum. Bu kadar zahmetli bir araba alınır mı? diye düşünebilirsiniz. Araca bir kere adam akıllı tüm bakımlarını yaptığınız zaman kolay kolay sıkıntı yaşamıyorsunuz. Aracı sürerken yaşadığınız zevki bir kere aldıktan sonra kolay kolay bu arabadan vazgeçemiyorsunuz. Üstelik çevredeki kişilerin tepkileri ve yolda giderken insanların araca bakmaları sizi motive ediyor diyebilirim.

--

--