Küba Grand Prix’lerinin Tarihi: 26 Temmuz Harekatı Ve Fangio
1950'lerin Kübası; ABD tarafından fazlaca baskı uygulanan, Amerika Birleşik Devletleri tarafından isenildiği üzere; kapitalist ve diktatörel yapının fazlaca hissedildiği bir ülkeye adım adım dönüşüyordu. Başkan, Batista komşusu olduğu ABD’nin isteklerini ve talimatlarını yerine getirerek adeta dış güçlerin Küba’nın düzenini bozmasına izin verip, göz yumuyordu. Küba’yı tıpkı Las Vegas gibi, paraların pompalanacağı bir metropol haline getirme misyonu kapsamında bir takım çalışmalar yapan Batista ve yönetimi, Formula 1'in ülkelerine getireceği ün ve dünya zenginlerinin Küba’da konaklanacağı gerçeğini değerlendirip 1957 yılında Küba Grand Prix’ini gerçekleştirme kararı kıldı. Takvim dışı yarış olma niteliği taşıyan Küba Grand Prix’i, Havana’nın sahil şeridi Malecon’da ilk kez 1957 yılında start aldı.
Dönemin 4 ve sonradan kazanacağı 1 şampiyonluk ile tarihin en iyileri arasına adını yazdıracak olan, toplam 5 kez dünya şampiyonu Juan Manuel Fangio, yarışı aldığı mükemmel ve sorunsuz start sayesinde kazanıp, (Yarış, takvim dışı bir yarış olduğu için puan ve galibiyetlerin hiçbir şekilde şampiyonaya etki etmediğini belirtmekte fayda var.) bir sonraki Küba Grand Prix’ini yani; 1958 Küba Grand Prix’ini hevesle beklediğinin sinyallerini verdi.
Dış güçlerin ve kapitalizmin Küba’yı yiyip, bitirdiği o dönemlerde; düzen karşıtı ve devrim hedefi ile yola çıkan üç adam, adı yaptıkları ilk saldırının tarihinden gelen; 26 Temmuz harekatı adında bir örgüt kurdu. Yegane misyonları ve hedefleri, Batista ve yönetimini devirip, Küba’yı kapitalizmin ve ABD’nin mutlak düşmanı Komünizm ile yönetmekti. Fidel ve Raul Castro kardeşlere eklenecek olan Tıp akademisi mezunu Che Guevara, kendi ülkesi olmadığı halde Küba için direnecek ve örgütün tıbbi gereksinimlerini karşılayacaktı. 1958 yılına gelindiğinde, 26 Temmuz Harekatı bir yandan Sierra dağlarında Batista rejimine karşı direniyor, bir yandan da sokaklarda halkın sempatisini ve gönlünü kazanmak için çalışmalar gerçekleştiriyordu.
Batista’ya karşı gerçekleşen direnişe rağmen, 1958 Küba Grand Prix’i tam tarihinde gerçekleşecek fakat her şey Batista ve yönetiminin istediği gibi;
sorunsuz geçmeyecekti. Fangio ünvanını korumaya, Stirling Moss, Graham Hill gibi dönemin güçlü pilotları da ünvanı Fangio’dan almak için yarışa tıpkı takvim yarışları gibi yaklaştılar. Pilotlar, Grand Prix hafta sonu boyunca piste yakın olan Central Havana’daki Hotel Lincoln’de konaklandı. Cuma günü antreman turlarında gridin en hızlısı olan Fangio’nun yarışı bir kez daha kazanmasına kesin gözüyle bakılırken araya 26 Temmuz harekatı girdi. Yarış gününden bir gün önce akşam yemeğini atıştırmaya otelin lobisine inen Fangio, karşısında silahlı, deri ceketli genç bir adam görür. Elinde silah olan adam, gergin bir biçimde konuşmaya başlar; ‘’Fangio, benimle gelmelisin. 26 Temmuz devrimci hareketinin üyesiyim.” Fangio’nun arkadaşlarından biri ağırlık bulup, eline alır ve silahlı adama fırlatmak için harekete geçer, ancak saldırgan elindeki silahı sallar. Saldırgan, Fangio’nun arkadaşına “Hareketsiz kal yoksa ateş ederim” der. Bu durum karşısında Fangio çaresiz kalarak, saldırganla beraber, dışarıda bekleyen arabaya biner.
Devrimciler, Fangio’yu kaçırarak varlıklarını ve baskılarını bütün dünyaya hissettirmek ve davalarını herkese duyurmak istiyorlardı ve bu amaç için Fangio’dan daha iyi bir isim bulamazlardı. Yaşanan kaçırma olayına rağmen Batista yarışı iptal etmekten kaçınıp, yarışın yapılmasını öne sürdü. Bu sırada oteldeki nöbetçiler diğer pilotların güvende olduklarından emin olmak için kontrolleri sıkılaştırmıştı. Fangio ise o meyanda devrimcilere Moss’u kaçıramayacaklarını çünkü onun Küba’da değil, balayında olduğunu söylüyordu, ki bu tabiki de yalandı.
Stirling Moss, Fangio’nun kaçırıldığı gece hakkında: “Çok rahatsız edici ve stresli bir geceydi.”
İsmi bilinmeyen bir yerde tutulan Fangio, güzel döşenmiş bir dairede biftek ve haşlanmış patatesini yedi, ardından kutsanmış biri gibi uyudu. Hatta Fangio, tehlikede dahi olmadığına ikna olmuş ve daha sonra verdiği demeçlerde onu kaçıranların davalarına sempati duyduğunu da eklemişti.
Juan Manuel Fangio: Devrimcilerin eylemi iyi bir amaca hizmet ediyorsa, ben de bir Arjantinli olarak bu durumu kabul edip, destekliyorum.”
Batista’nın emrettiği üzere, yarış yaklaşık 150.000 kişinin önünde gerçekleşecek ve kaçırılan Fangio’nun koltuğuna ilerleyen dönemlerde Formula 1'in en uzun kariyerlerinden birine sahip olacak olan; Maurice Trintignant oturacaktı. Yarış sabahı Fangio, 26 Temmuz Harekatının liderlerinden biri olan Fidel Castro’dan bir özür mektubu aldı ve yarışı dinleyebilmesi için kendisine özel bir radyo verildi ancak Fangio, yarışı dinlemekten kaçınıp, duygusal olarak havasında olmadığını belirtti.
Stirling Moss ve Masten Gregory güzel start alarak, yarışın ilk turlarında ilk sıraları ele geçirdi fakat 5. tura başladıklarında 5,6 Km pistin neredeyse her bölümünü petrol bulamıştı ve bu pilotların işini zorlaştırıp, her geçen tur araçların bariyerlere yakın gitmesine sebep oluyordu. Batista ve yönetimi ilk etapta petrol sorununun da devrimcilerinin isyanının bir parçası olabileceğinden şüphelendi fakat daha sonra anlaşıldığı üzere; Petrol, Roberto Mieres’in Porsche’sinden piste yayılmış. Bir sonraki tur, adeta felaket ve trajik denilebilecek türden bir olay yaşandı; ev sahibi pilot Armando Garcia Cifuentes, Ferrari’sinin kontrolünü kaybedip, pistte yarışı izleyen bir grup taraftarın içine daldı.
Kazada toplamda 7 ölü ve 30'a yakın yaralı vardı ve ilerleyen günlerde kazanın baş kahramanı, Armando Garcia Cifuentes hastanede yaşam mücadelesi verirken adam öldürmek ile suçlandı. Fangio ise yarıştan sonra Arjantin büyükelçiliğine bırakıldı, Castro ve 26 Temmuz Harekatı dünya çapında manşet oldu. Hafta sonu boyunca yaşanan olaylar zinciri ve sonuçları, Batista yönetimi adeta felaket niteliğinde olmuştu; gazetede atılan manşetlerden, Küba halkına kadar, felaket bir hafta sonu olarak Batista adına tarihe yazılacaktı.
1958 yılbaşı arifesinde Castro ve yoldaşlarının devrimi başarılı oldu, Batista Dominik Cumhuriyetine kaçarak, yönetimi resmi olarak Castro ve 26 Temmuz harekatına bıraktı. Toplumsal ve ekonomiksel olarak yapılan köklü değişikler sebebiyle Küba’da 1959 yılında herhangi bir yarış gerçekleşmedi. Tarihler 1960 yılını gösterdiğinde tekrardan Camp Columbia Askeri Havaalanında bir Küba Grand Prix’i yapılma kararı alındı fakat bu kez de Ferrari’sini bariyere çarpan ve 50 metrelik bir uçurumdan düşüp yuvarlanan Ettore Chimeri’nin ölümüyle, yarış yine yeniden lekelendi.
O günden itibaren Küba’da herhangi bir motor sporları etkinliği yapılmadı.
Originally published at https://ardagozen.medium.com on August 30, 2021.