Ahmet Genç
4 min readMar 27, 2023

CİZVİTLER’İN TARİHİ VE OSMANLI FALİYETLERİ

Hristiyan Mezhepleri Nasıl Ortaya Çıktı?

Roma ve İstanbul Kiliselerinin üstünlük mücadelesiyle başlayan ve Kutsal Ruh’un kimden çıktığı meselesiyle alevlenen tartışma sonucu Ortodoks ve Katolik Kiliseleri kurulmuştur ve zamanla birçok farklı konuda da kutuplaştılar. Batıda, Katolik Kilisesi içinde inanç ve uygulamalara dair ihtilaflar reform yanlılarını harekete geçirmiş ve zamanla Protestan Kilisesi doğmuştur.

Katolik Mezhebi Nedir?

Doğu ile Batı Kiliselerinin birbirinden kopmasından sonra Roma’daki Kilise, evrensel anlamına gelen Katolik adını almıştır. Bu Kilise, Hıristiyan dünyasında en fazla mensubu bulunan Kilisedir. Merkeziyetçi bir yapısı olan bu mezhebin başında Papa bulunmaktadır. Katolik Kilisesi, Papanın yanılmazlığına inanmaktadır. Ondan sonra, sıralamada kardinaller, piskoposlar ve rahipler gelmektedir.

Papa, havarilerin reisi Petrus’un dolayısıyla da İsa’nın vekili konumundadır. O aynı zamanda, ruhanî Vatikan devletinin başı olarak kabul edilir.

Katolik Kilisesinde Tarikatlar

Katolik dünyasında da zaman içinde onlarca belki yüzlerce tarikat kurulmuştur, bazıların amacı Hristiyanlığı yaymak bazılarında papa tarafından silahlanıp Haçlı Seferlerinde şövalyelik yapmak gibi faaliyetlerde bulunurlardı. Bunlar arasında Cizvit tarikatı önde gelen tarikatlardır.

Katolik Kilisesinin En Büyük Tarikatı Cizvitler

Cizvit tarikatı Ignatus Von Loyola(Iñıgo López de Loyola) tarafından 1534’te İsa Cemiyeti adıyla kuruldu ve Papa III. Paul’un 1540’taki tamimiyle resmiyet kazandı 1535–1538 yılları arasında yaşanan V. Karl, Venedik, Papalık ve Osmanlı İmparatorluğu arasında yaşanan

savaş, Kudüs’e yapılacak herhangi bir yolculuğu imkansız kılmıştı. Dile getirdikleri Kudüs’e gitme arzusundan vazgeçen grup (O sırada 11 kişiydiler) 1540’ta Roma’ya dönüp kendilerinin Papa III. Pavlus’un emrinde hizmete sundular. Papa’nın onlara emredeceği her şeyi yapacaklardı. Kardinallerine danıştıktan sonra Papa “İsa Cemiyeti/Cizvit Kurumunun Kaidelerini imzalamayı kabul etti ve İsa Cemiyeti resmi olarak kurulmuş oldu. Tek amaçları Katolikliği bütün insanlığa yaymak ve Katoliklerin inançlarını diğer bölgelerde de rahatça yaşamasını sağlamaktır. Avrupa’daki devletlerin bir kısmı ve Roma’nın her türlü desteğini alarak dünyanın pek çok yere dağıldılar.

Kendilerine Compañía de Jesús ve Amigos en El Señor yani ‘Rabbin Arkadaşları’ diyorlardı çünkü İsa tarafından bir araya getirildiklerini düşünüyorlardı.

Osmanlı’daki faaliyetleri

İstanbul’a gelen ilk Cizvit topluluğu, başlarında Canillac adlı bir beyin bulunduğu beş Fransız kardeşten ibaretti. Dönemin Fransa elçisi Breves, onları himayesi altına alarak, sultanın özel izniyle muhtemelen 1603’te Galata’daki San Benedikt Kilisesi’ne yerleştirdi. İstanbul’a girişleri sessiz sedasız olmuştu ama burada hayata geçirmeye çalıştıkları projeler daha ilk günlerden itibaren Hristiyan âleminin hemen tamamında kıyametler koparttı. Cizvit misyonu faaliyetlerini iki alanda yoğunlaştırdı. İlk düşünceleri, İstanbul Rum Ortodoks Kilisesi’ni ele geçirip tekrar Roma Kilisesi ile birleştirmekti. Bunun için Galata’daki kilisede, genç Rumlar’a ve Ermeniler’e bedelsiz eğitim veren bir okul açıldı.

İkinci planları ise Kudüs’e yerleşmekti. Önce Hazreti İsa’nın gömülü olduğuna inanılan Kutsal Mezar’ın bekçiliğini yüzyıllardır ellerinde tutan başka bir Katolik tarikatı olan Fransiskenler’i saf dışı bırakacak, sonra da Rum Ortodokslar’ın, Süryaniler’in, Gürcüler’in, Ermeniler’in, Nesturiler’in, Yakubiler’in, Kıptiler’in ve Maruniler’in

ellerinden Kudüs’teki diğer kutsal mekânları alacaklardı. Belgelere yansıdığı kadarıyla ilk olarak 1615 başlarında Rum keşişi kıyafetleri giyinmiş iki Cizvit, Kutsal Topraklar’da dolaşmaya ve entrikalar çevirmeye başladı.

İkinci planları ise Kudüs’e yerleşmekti. Önce Hazreti İsa’nın gömülü olduğuna inanılan Kutsal Mezar’ın bekçiliğini yüzyıllardır ellerinde tutan başka bir Katolik tarikatı olan Fransiskenler’i saf dışı bırakacak, sonra da Rum Ortodokslar’ın, Süryaniler’in, Gürcüler’in, Ermeniler’in, Nesturiler’in, Yakubiler’in, Kıptiler’in ve Maruniler’in

Cizvitler, her iki amaçlarını gerçekleştirmek için kısa sürede başta İzmir, Takımadalar, Kıbrıs ve Sakız Adası olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer bölgelerine de dağıldılar. Reform çağında Avrupa’nın tamamını kan gölüne çeviren din çatışmaları, bu defa Cizvitler’in etrafında Osmanlı coğrafyasında Batı devletleri arasında amansız bir nüfuz, misyonerlik ve diplomasi savaşına dönüştü. Katolikliğin kalesi olan ve “Kilise’nin büyük kızı” sıfatıyla tanınan Fransa, Cizvit tarikatını 17. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı coğrafyasında etkinleştirmeye, dolayısıyla Katolik âleminde nüfuzunu ve liderliğini pekiştirmeye yönelik bir politika geliştirdi. Fransa Elçisi Salignac, ilk defa 1609’da Osmanlı hükümetine düşman olmak ve her yerde karışıklık çıkartmak suçlamasıyla Sultan I. Ahmed’in emri üzerine tutuklanan Cizvitler’i, gecelik elbiselerini bile değiştirmeden Veziriazam Kuyucu Murad Paşa’nın huzuruna koşup serbest bıraktırdı ve İstanbul’da kalmalarını sağladı. Fransa’nın himayesi ilerleyen tarihlerde de Cizvitler’in üzerinden eksik olmadı.

Ankara’da Cizvit Toplantısı

Ankara Azize Tereza Kilisesi’nde, 14 Mayıs Cumartesi günü, Loyolalı İgnatius Yılı kutlandı. Başkent Ankara’da mukim Cizvit Cemaatinin Başrahibi Peder Jean-Marc Balhan ve beraberindeki rahipler Peder Alexis Doucet ve Peder Michael McGuckian bu vesileyle Vatikan’ın Türkiye ve Azerbaycan Büyükelçisi Apostolik Nuncio Monsenyör Marek Solczyński’yi, İzmir Başepiskoposu ve Türkiye Episkoposlar Konferansı Başkanı Monsenyör Martin Kmetec’i, İstanbul Havarisel Vekili Monsenyör Massimiliano’yu, Anadolu Havarisel Vekili ve kendisi de Cizvit olan Monsenyör Paolo Bizzeti’yi, Avrupa Cizvit Başrahipleri Konferansı Başkanı ve Türkiye Cizvitleri’nin Başrahibi Peder Franck Janin’i ve yine bir Cizvit olan Anadolu Havarisel Vekilliği Şansölyesi Peder Antuan Ilgıt’ı ağırladılar.

Açılışı yapan Peder Jean-Marc, bu önemli randevuya gelen herkese hoş geldiniz dedikten ve teşekkür ettikten sonra, öncelikle Türkiye’deki Cizvit varlığının tarihi — Türkiye’ye ilk kez 1583 yılında, İstanbul’a

geldiler — hakkında bilgi verdi. Bugün “Cizvit olmak” ne anlama geliyor konusunu açarken: “Üç yıl önce, dünyadaki faaliyetleri için Papa Françesko tarafından onaylanan dört havarisel tercih öne sürdüler: Ruhsal Egzersizler ve “ayırt etme” pratiği ile Tanrı’ya giden yolu göstermek; yoksullarla, dışlanmış olanlarla ve itibarı zedelenenlerle birlikte, uzlaşma ve adalet misyonuyla yürümek; umut dolu bir gelecek inşa etmek amacıyla, gençlere refakat etmek; ortak evimiz olan dünyaya bakmak için birlikte çalışmaktır” dedi.

Ahmet Genç
0 Followers

Anadolu üniversitesi tarih/Hacı Bayram Veli üniversitesi Gazetecilik