Vikinglerin meşhur Valhalla’sının hikayesi

M.Gizem Akbulut
2 min readMay 16, 2016

--

Emil Doepler 1905

Valhalla, İskandinav mitolojisinde ölen savaşçıların, Tanrı Odin’in de evi olan Asgard’da gideceği görkemli salondur. Tabii öyle sadece bir salon değil, tanrılar ile birlikte yemek yedikleri, içtikleri, eğlenecekleri ve ebedi zaferlerini kutlayacakları yer.

Valhalla (eski İskandinav mitolojisinde Valhöll) Asgard’da yer alıyor. Asgard’da 540 adet kapı bulunuyor ve bu kapılar o kadar geniş ki 800 savaşçı yan yana geçebiliyor. Valhalla’nın çatısı altın kalkanlarla kaplı ve duvarları tahta mızraklar ile kaplanmış. Viking savaşçıları savaşta öldüklerinde yarısı Valhalla’ya geliyor, diğer yarısı ise tanrıça Freya’ya veriliyor; ve tabiki ilk seçim hakkı Freya’ya ait.

Valhalla’ya gelen her savaşçı her sabah silahlarını alıp, kalkanlarını kuşanıp, Asgard’da savaşıyor. Kolu, bacağı kopsa veya ölse hiç önemli değil çünkü her gece yemek saati geldiğinde Valhalla’da hep birlikte toplanıp, tekrar eski hallerine dönüyorlar.

Yemek derken; Saehrimnir (dev domuz) sihirli bir domuz, aşçı Andhrimnir tarafından kesilerek veriliyor ve kestiği yer tekrardan büyüyor. Yani sınırsız bir yemekten bahsediyoruz. Bir de Heidrun adında bir keçi var, Valhalla’nın çatısında duruyor ve hayat ağacının (tree of life — Yggdrasil) dallarından yiyor. Kendisi beslenirken memelerinden büyük bir küvete içki akıyor, bu sayede Valhalla’daki herkes sarhoş olabiliyor.

Tabi ki bir de işin masalı var o da şöyle;

Tyr, savaş tanrısı, uzun zaman boyunca Valhalla’daki tahtından cesur savaşçıları izliyor ve diyor ki bu savaşçıları bir yerde toplayıp birbirleri ile kavga etmelerini isteyeyim. Bu kavgayı kim kazanırsa da ona tanrıların kendisinden bir hediye vereceğimi söyleyeyim. Bu hediye Valhalla’nın en iyi demircisi tarafından dövülmüş bir kemer olsun ve bu kemere sahip olan savaşçı öldüğünde direk Valhalla’ya benim masamda Odin ile birlikte oturup, öldükten sonraki hayatını onurlandırsın.

Kendisi Valhalla’dan çıkamadığı için bu görevi bir ölümlüye verir, ölümlü tüm savaşçıları bir arenada toplar ve burada kavgaya dövüşürler. Son canlı kalan savaşçıya kadar dövüşmeleri istenir. Büyük beklentileri olan savaşçılar ise atalarını onurlandırmak için ebediyete kadar süren bir savaşa girerler.

Daha sonrasında bu inanış, en fazla savaş kazanan, en büyük savaşçı şekline dönüşür ve öldükten sonraki hayatlarını, tanrılar ile aynı sofrada oturarak onurlandırmak isteyen savaşçıların, barbarlık hikayelerine bırakır.

--

--