Apollo 11 Ay üzerinde iken çekilmiş “Bildiğimiz Dünyaya” ait bir fotoğraf

Bereketli Hilal

Göksel Şirin
5 min readNov 13, 2014

Aşağıdaki grafiğe exp.lore sitesinde rastladım. girdiğinizde tumblr tabanlı bir site göreceksiniz ama yayınlanan bilgiler o kadar iyi ki burada yazarken bile kıskandım sadece bana ait kalsın istedim. (beyler güzel paylaşım +rep)

Kaynak: http://explore.noodle.com/post/41911358792/four-centuries-of-exploration-visualized-pair

Yukarıdaki “Bilinen Dünya” grafiği her ne kadar avrupa, anadolu, orta doğu merkezli olsada, bu yıllarda dünyanın diğer köşelerinde de insanların yaşadağını elbette biliyoruz. Eski dünyada yaşayan bizlerin tarihini gösteren bir resim olduğu aşikar.

Sorular?

Bu resmi gördükten sonra yada ilk tarih dersine girdiğinizden bu yana diyelim neden avrupalıların dünyayı ilk keşfedenler olduğunu hiç merak ettiniz mi? Askeri, teknolojik olarak dünyaya yön verenlerin neden avrupa — orta doğu ekseninden çıktığını? Yada neden amerikada yaşayan kızılderililerin veya avusturalyada yaşayan aborjinlerin dünyayı keşfedemediğini, oradan büyük yelkenli savaş gemileri ile gelip avrupayı sömürgesi yapamadığını hiç düşündünüz mü ? Bu soruların temeli nereye gidiyor? Nasıl cevaplarsınız?

Jared Diamond, Tüfek Mikrop ve Çelik adlı 620 sayfalık kitabını şu sözlerle özetliyor; “tarih farklı halklar için farklı yönde gelişti ama bu çevresel farklardan dolayı böyle oldu, halkların biyolojik farklılıklarından dolayı değil”. Kitap boyunca bu özetini çok sağlam deliller ile destekliyor ve yukarıda sorduğumuz tüm soruların ve hatta daha fazla sorunun cevabını öyle bir veriyorki kitap bitince “vay be demek ki herşeyin cevabı bunlarmış diyorsunuz”.

Son 11000 yıl içinde bazı halklar yiyecek üretimi denen şeye geçtiler: Yani, yaban hayvan ve bitkileri evcilleştirip bunun sonucunda sahip oldukları çiftlik hayvanlarını ve ürünlerini yemeye başladılar. Tarihöncesinde farklı halklar farklı zamanlarda yiyecek üretimine geçtiler. Daha sonra görüleceği gibi, yiyecek üretimi tüfeklerin, mikropların ve çeliğin gelişiminin dolaylı bir önkoşuluydu.

Yerleşik düzende olmayan toplulukların gelişmesindeki en büyük engel her zaman yiyecek olmuştur. Tüm gün yabani bitkiler peşinde koşup, yabani hayvanların nasıl avlanacağını düşünerek geçirmek insanoğlu için hızlı yapılabilen basit av aletleri yapmaktan öteye gidememiştir. Uzun süreli yiyecek stoğu olmadığından günü birlik kendi karnını doyurabilmek bir dert iken birden fazla çocuk yapmanın ise nasıl bir sorun olduğu açıkça ortadadır. Çevrede yırtıcılar dolaşırken çocukları yanlız bırakmak büyük sorundur. Avlanırken ise bir çocuğun bile yanında veya sırtında taşınması büyük engel teşkil etmektedir.

Yerleşik düzene geçen topluluklarda ise kapalı bir bölgede ecvilleşmiş hayvanların ve bitkilerin yetiştirilmesi insanoğlu için yiyecek sorununun çözümü olmuştur. Böylece işi avlanmak veya toplayıcılık olmayan fakat ürettiği farklı araçlar (veya fikirler) ile yiyecek takasına girebilen insanların ortaya çıkması teknolojinin, çeliğin, tüfeğin gelişmesini çok daha hızlandırmıştır. Yerleşik düzende korunaklı yapıların yapılması ile nufüs artışında patlamalar yaşanmıştır. Hayvanları evcilleştiren insanoğlu bu etkileşim ile hayvanlardan zararlı mikroplar ile tanışmış, bağışıklık kazanmış böylece diğer topluluklara göre daha dayanıklı nesiller yetiştirebilmiştir. (NOT: 2. Dünya savaşı’na kadar savaşlarda ölenlerin çoğu savaş yaralarından değil savaşla taşınan hastalıklardan ölüyordu. Büyük komutanları göklere çıkaran bütün o askeri tarihler insan egosunun balonunu söndüren bir doğruyu hafife alıyorlar: Eski savaşların galipleri her zaman en iyi komutanlara ve silahlara sahip olan ordular değil, çoğu kez yalnızca düşmanlarına bulaştıracak en berbat mikropları taşıyanlardı.)

Yerleşik düzene geçmek siyasal olarak merkezileşmiş, toplumsal olarak katmanlaşmış, ekonomik olarak karmaşık, teknolojik olarak yenilikçi toplumların kurulmasının ön şartıydı. Bu nedenle bitki ve hayvanların evcilleştirilmesini imparatorlukların, okuryazarlığın, çelik silahların niçin ilk önce avrasya’da geliştiğini, öteki kıtalarda ya daha sonraya kaldığını ya da hiç gelişmediğini kesin bir biçimde açıklar.

Fakat dünyanın her bölgesi eşit şartlara sahip değildi. Yaban bitki ve hayvan türleri içinde pek azı insanlar için yenebilir niteliktedir, hayvanların pek azı avlanmaya, bitkilerin pek azı toplanmaya değer. Eğer şanslıysanız yaşadığınız coğrafya bu evcilleştirilebilir hayvan ve bitkilerin bir çoğunu bünyesinde barındırabilir. Dünya üzerinde böyle şansa sahip birkaç yer sayılabilir. Şanslı bölgeler aşağıdaki harita sıralanmıştır.

Evet bereketli hilal denen yer güney doğu anadolu — orta doğu bölgesi. Düz mantık ile bu bölgenin günümüzde en ileri medeniyetlere ev sahipliği yapması gerekirdi. Peki ne oldu da bugünkü hale geldi ?

Haritada bereketli hilal denen bölge kaynak bakımından listede 1. sırada. Daha sonra Çin, Mezoamerika şeklinde devam ediyor. Bereketli hilal bir nevi insanlık için medeniyetin başlangıç noktası olmuştur. Avrupa ve Asya’ya yukarıda saydıklarımın hepsi bu bölgeden yayılmıştır.

Bu Kadar Özel Olan Ne ?

Özellikle batı avrasyadaki Akdeniz kuşağı ne gibi üstünlüklere sahiptir. 4 yönden sıralarsak;

  1. Dünyanın en geniş akdeniz iklim kuşağı batı avrasya iklim kuşağıdır. Bunun sonucu olarak yaban bitki ve hayvan türleri bakımından çok zengindir.
  2. Akdeniz kuşakları arasında mevsimden mevsime, yıldan yıla en çok iklim değişikliği gösteren kuşak batı avrasyadır. Dünyadaki binlerce yaban ot türü arasında doğadaki ürünlerin kaymak tabakasını oluşturan en büyük tohumun 56 tanesini bir tabloda topladığımızda bereketli hilal aşağı yukarı 32 tanesine sahiptir. Bu 56 en büyükler arasında Bereketli Hilal’in ilk tarım bitkilerinden özellikle önemli olan iki tanesi, arpa ve çiftsıralı buğday burada yetişir. Bir tek bu olgu bile insanlık tarihinin akışının epey bir bölümünü açıklamakta yararlı olur.
  3. Bereketli hilaldeki akdeniz kuşağının bir diğer farkı; dar bir bölge içerisinde çok çeşitli yükseltilere ve yüzey şekillerine sahip olmasıdır. Yeryüzünün en alçak noktası (Lut Gölü) ile 5400 metre yüksekliğindeki dağlar (tahran yakınlarında) arasındaki arazi yükseklik farkları aynı derecede farklı çevre koşullarının olması ve bunun sonucunda da tarım bitkilerinin ataları olabilecek yaban bitkilerin büyük çeşitlilik göstermesini sağlar.
  4. Bereketli hilal’in dar bir alan içinde sahip olduğu biyolojik çeşitlilik orası için dördüncü bir üstünlük yaratıyordu. Kaliforniya bölgesi, şili’deki, güneybatı avusturalya’daki, güney afrikadaki öteki akdeniz iklim kuşaklarında evcilleştirmeye elverişli yaban memeli türleri ya azdı yada hiç yoktu. Oysa bereketli hilalde dört büyük memeli hayvan (keçi, koyun, domuz, inek) çok erken bir tarihte evcilleştirilmişti. Bu türler bugün dünyadaki en önemli 5 evcil memelinin dördünü oluşturmaktadır.

KAYNAK: Jared Diamond — Tüfek, Mikrop ve Çelik — TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları

--

--