Şu İngilizce meselesi

Gurkan OLUC
4 min readAug 24, 2021

--

Yakın zamanda Twitter, Youtube ve çeşitli bloglar vesilesi ile yazılıma yeni başlayacak olanlar için tavsiyeler artık bolca var. Benim yazılım ile ilk tanıştığım, 2006–2007 yıllarına (görece yakın diyecektim bu tarihlere ama sonra farkettim ki 15 yıl olmuş, yaşlandık :D ) göre bile kat be kat fazlaca tavsiye var.

Bu tarz tavsiyelerde genelde ilk tavsiye edilen noktalardan bir tanesi İngilizce öğrenmek ve yazılım ile ilgili sonraki bütün okuma / araştırmayı İngilizce ile devam ettirmek var. Bu bir çok açıdan bence çok yerinde bir tavsiye. Kısaca listelemem gerekirse

  • Neredeyse her 3 senede bir kendini yenileyen bir alanda çalışıyoruz ve bu değişimde öncü olan insanların büyük bir çoğunluğu, çalıştıkları konular ile ilgili olarak İngilizce içerik üretiyor. Eğer yeni çıkan şeyleri sıcağı sıcağına takip etmek istiyorsanız, İngilizce gerekli.
  • Sadece yeni çıkan şeyler değil, hali hazırdaki teknolojileri öğrenmek için bile Türkçe bir kaynağa karşılık, İngilizce 100'lerce kaynak bulmak olası. Bu da olayın başında, belki anlatımı hoşunuza gitmeyen, belki anlattığı konuya yeterince hakim olmayan kaynaklardan bir şeyler öğrenmeye çalışarak kendinize eziyet edip, motivasyonunuzu kaybetmenizin önüne geçiyor. Zira, bir kitabı beğenmediyseniz, daha yalın anlatan başka bir kitaba, bir online kursu beğenmediyseniz, daha derin anlatan başka bir kursa bakmanız çok mümkün.
  • Bir çok kavramı, tasarım desenini vs İngilizce öğrenmek ve kod yazarken method isimleri, değişken isimleri gibi şeyleri İngilizce yazıyor olmak projeniz açık kaynak olacaksa tüm dünyadan katkı alabilmenizi, eğer yurtdışından başka insanlar ile ortak çalışacaksanız aynı dili konuşabilmenizi vs sağlıyor. Dolayısı ile yaptığınız iş daha global bir hal alıyor.

Bu şekilde bir 5–6 madde daha yazabilirim, ama yazının amacı neden İngilizce öğrenmelisiniz değil, daha çok nasıl, nereye kadar tarafına değinmek istiyorum.

İlk tavsiye İngilizce öğrenin olunca, insanın aklına tabii ki, hepimizin geçtiği ortaokul, lise, üniversitedeki hazırlık sınıfları yada İngilizce dersleri geliyor. Şu an baktığımda bize İngilizce öğretilme şeklinde, çok fazla benim öğrenme şeklime uygun olmayan şey görüyorum ama eğitim konusunda bir formasyonum yok, o yüzden şöyle olsa, herkes daha iyi öğrenirdi diyemem.

Muhtemelen kısa süre içerisinde bir şeyler öğrenmek ve iş hayatına atılmak isteyen insanlara, sen hiç bir şeye elini sürmeden önce bir otur İngilizce çalış demek de, eğer bundan 1 sene aralıksız İngilizce çalış, İngiliz gibi konuş, sesleri tam olarak onlar gibi çıkar, kelime dağarcığında hiç sözlüğe bakmayı gerektirmeyecek kadar kelime olsun, asla ama asla gramer hatası yapmamalısın şeklinde anlaşılırsa ciddi demotive edici olabiliyor ve bir çok insan için en başında tamamen vazgeçmekle yada bir şeyleri yanlış / eksik öğrenmekle sonuçlanıyor.

Yaklaşık 7 yıldır Londra’da yaşıyorum, irili ufaklı Deliveroo, Apple, Twitter gibi bir çok şirkette çalıştım, çalışıyorum ve iş hayatımda sürekli olarak İngilizce konuşuyor ve yazışıyorum, ofisteki insanlarla sosyalleşmek için de İngilizce konuşuyorum, çalıştığım şirketlerin çoğunda özellikle Brexit öncesi Avrupa’daki neredeyse her ülkeden, Çin’den, Hindistan’dan insan vardı. Tüm bu bilgilerden sonra şunu söylemek istiyorum, dışarıdan size dayatılan o Harry Potter izlerken, The Crown izlerken duyduğunuz ekmek gibi İngilizce’yi eğer hayattaki tek amacınız o şekilde İngilizce konuşmak değilse, konuşmanız neredeyse imkansıza yakın. Bazı insanlar, buna tembellik diyebilir, aksanımda ciddi olarak 7 yılın etkisi olsa da ben de hala o ideal İngilizce’yi, hatasız konuşamıyorum. Yıllar önce bu bununla ilgili kaygılanırdım ama şu an çok da kaygılanıcak bir durum göremiyorum.

Ben bu yüksek beklentiyi, bu yargılayıcı ortamı kendi kendimize yarattığımızı ve dışarıda kimsenin böyle bir beklentisi olmadığını düşünüyorum, en azından İngilizce konuşulan ülkelerde. Başka ülkeler ve oraya göçmüş insanlardan toplumun beklentisi daha başka bir çok değişkene bağlı.

Çalıştığım ortamda, Fransız, İtalyan ya da İspanyol aksanı ile İngilizce konuşan çok fazla arkadaşım oldu, zaman zaman bunun muhabbetini de yapmışlığımız var. Ben hiç birisinin bu konuda bir endişe duyduğunu gözlemlemedim. Genellikle normal seviyede bir iletişim kurulabildiği sürece, İngilizlerin de bunu dert ettiğine denk gelmedim. (Burada önemli not, maalesef ırkçılığın yüksek olduğu, dışarıdan gelenlerin pek hoş karşılanmadığı bölgelerde deneyiminiz bunun 180 derece tersi olabilir. Bu konuda dikkatli olmakta fayda var, benim deneyimim daha çok teknoloji sektöründe, Londra / Dublin gibi daha kozmopolit şehirlerden.). Yani demek istediğim, bu konuda İngilizce’yi ikinci dili olarak konuşan herkes gibi, bizim de mükemmel olmamaya hakkımız var. Temel seviyede iletişim kurabildiğiniz sürece, kimsenin çok da önemsediği bir konu değil.

Peki, IELTS 10 üzerinden 10 lazım değil, ne yapalım? Benim tavsiyem, IELTS General’dan 5–6 alabilecek seviyeye gelip, sonrasında bolca sözlük karıştırarak İngilizce kaynakları okumaya çalışmanız olur. Ben UK’e gelirken, dil yeterliliğimi ispatlamak için IELTS’e girmiştim ve 6.5 alabilmiştim. Bu seviyede İngilizce, buraya ilk geldiğimde günlük hayatımda kullanmak ve teknik olarak bir şeyler tartışmak, başkaları ile çalışmak için yeterli olmuştu. Tabii ki bu seviye İngilizce ile geldiğinizde, ilk başta sosyalleşmekte bir miktar zorlanabiliyorsunuz ya da sizin söylediğiniz o şey, sizin söylemek istediğiniz şekilde anlaşılmıyor ve kaba kalabiliyorsunuz. Ama bu buraya taşınacaksanız sahip olacağınız bir problem, kaldı ki biraz comfort zone’dan çıkıp, deneye yanıla sosyalleşmeye çalışıp, samimi olursanız aşması da oldukça kolay. Benim işim İngilizce öğretmenliği olmadığından bu noktada tek tek konu başlığı, şunu şu noktaya kadar öğrenin gibi bir liste veremiyorum. Ama bu konuda herhangi bir danışman ile konuşsanız bile genel olarak ne gibi bir beklenti olduğunu daha detaylı olarak kavrayabilirsiniz.

Bu noktada, kendinizi daha rahat hissetmeniz adına özellikle teknik bir şeyler yazarken / anlatırken aslında sizden beklenen şeyin deyim yerindeyse edebiyat parçalamak, roman yazar gibi yazmak olmadığını, ortamda çalışan herkesin anlayabileceği, en basit şekliyle yazmanızın genel tavsiye olduğunu söylemek istiyorum.

Bu konuda Google’in hazırlamış olduğu çeşitli kurslar bile bulunuyor. İngilizce çalıştığınız süreçte, bu kurslara da göz atarsanız, sonrasında teknik kitap okumaya çalıştığınızda garip bir şekilde kolay geldiğini fark ediceksiniz.

Özetlemem gerekirse, size verilen İngilizce ögren tavsiyesi sonucu olarak kendinizi, gerçekleşmesi neredeyse imkansız hedefler seçerek strese sokmanıza, demotive olmanıza gerek yok. Temel seviyede iletişim kurabilecek kadar biliyor olmanız başlangıç için yeterli, özellikle yönetici vs rollerinde olmayacaksanız ama bu yazının hedef kitlesi zaten o insanlar değil :) Teknoloji sektörü çalışanları olarak tarihin şanslı bir dönemindeyiz ve çok daha basit seviyede bir İngilizce ile sektöre giriş yapabilir, kendinizi geliştirebilir, sonrasında dilerseniz Interview süreçlerinden geçebilir ve yurtdışında bir iş bulabilirsiniz.

--

--