Valeri Lobanovski ve Futbol

Hamza Yunus Sapmaz
4 min readDec 18, 2021

--

6 Ocak 1939, Kiev/Ukrayna SSC doğumlu Valeri, Ukrayna asıllı Sovyet futbolcu ve teknik direktördür. Kendisi Dinamo Kiev ve Ukrayna futbolunun efsanesidir.

Lobanovski’nin futbolda ki ilkleri onu teknik direktörlüğün beraberinde bir mucit yapmıştır. Valeri, bugün futbolda ki bütün taktiklerin, dizilişlerin ve oyun stillerinin temeli olan “parselizasyon” terimini futbol için yaratan ve kullanan mucittir.

70'li yıllar modern futbolun temellerinin atıldığı dönemdi. Total Futbol artık evrimini tamamlamış bunun beraberinde her oyuncunun her pozisyonda oynaması ve dinamizm futbolun değerleri haline gelmişti. Bu tarzın karşısında ise Catenaccio vardı. Bu iki tarz uzun süre devam etti.

Ancak bu iki tarza uzun süre eşlik edebilecek üçüncü bir akım Sovyetlerin Tanrı Antrenörü, Valeri Lobanovski sayesinde gerçek oldu. Lobanovski’nin matematiği taktiğe işlediği Dinamo Kiev’i dünyaya bambaşka bir tarz sunmuştu. 1986'da Atletico Madrid’i 3–0 yenmişti Kiev, Kupa Galipleri Kupası’nı aldıkları yıl İspanyollar; “Gelecekten gelen bir futbol takımına yenildik.” diye başlık atmışlardı. Valeri zaten bu durumun haberini 1988 Avrupa Şampiyonasından önce “Takımı 21. yüzyılın futboluna hazırlıyoruz.” diyerek vermişti.

Öylesine mükemmeliyetçi birisiydi ki Lobanovski, 22 yaşında futbolcu iken Dinamo Kiev ile şampiyon olduğunda iki takım arkadaşıyla beraber İnşaat Endüstrisi Bilim ve Geliştirme Tesislerinde geziyordu. Valeri’yi ve takımı tebrik edenlere söylediği şey ise açıktı; “Tebrik edecek ne var? Bazı maçları kötü oynayarak kazandık, bizden de kötü oynayan takımlardan daha fazla puan topladık diye tebriklerinizi kabul edemem.”

Lobanovski Dnipro’nun başına teknik direktör olarak geçtiğinde, 3 sezonun ardından Dnipro Sovyet 1. Ligine çıkmıştı. Lobanovski’nin 1972'de rastladığı bir istatistikçi Profesör; Anatoli Zelentsov ile tanışması hedeflerini bir üst çıtaya çıkarmıştı. Ayrılmaz bir ikili olmalarının beraberinde bilgisayarı futbola da sokmuşlardı. Maç verilerinden taktik, oyuncu verilerinden de analiz yapmışlardı.

Zelentsov ona futbolu sayılarla açıklıyordu. Futbol 22 bileşenden oluşan bir oyundu. 11 bileşenden oluşan iki alt sisteme iniyordu, bu bileşenler bazı kısıtlamalara karşın belli bir alan içinde hareket ediyorlardı. Eğer iki alt sistem eşitse berabere kalıyorlardı. Üstün olan taraf ise kazanıyordu.

Lobanovski bu anlayışın üstüne şu fikri geliştirmişti; “Futbolda sonuç bireylerden çok, elementler ve bunların arasındaki bağa bağlıdır.”

Tanrı antrenör, oyuna bakışını şöyle açıklıyordu; “İnsanlar futbolun amacı hücumdur derler. Ama gerçek şudur ki; topa hâkim olduğunuzda atakta; top rakipteyken defanstasınızdır.” Sonuç olarak Valeri oyunu atak ve defans üzerine ayırmıyordu. Antremanı, ofansif oyuncular için defans, defansif oyuncular için ofans görevleri içeren talimat panoları ile mevcuttu.

1985'de Dinamo şampiyon olmuş, 1986'da bir kez daha şampiyon olmuştu. Artık bu Dinamo 75'deki Dinamo’dan çok daha iyiydi ve üstüne Zavarov, Belanov, Andriy Bal, Rats gibi yıldızlar eklenmişti. Aynı sene takım Kupa Galipleri Kupası’nı bir daha almış, üçüncü kez Sovyet Milli Takımı’nın başına geçen Valeri 88 Avrupa Şampiyonasında Dinamo Kiev temelli kadro ile finale çıkarak açık ara üstün olduğunu ilan etmişti. Bundan sonrası için; Valeri Lobanovski demek, Sovyet Futbolu demekti.

Gorbaçov döneminde başlayan ve rejimi esneten politik durum, Perestroika’nın futbola da dokunması ve Sovyet oyunculara yurt dışı kapılarının açılmasıyla beraber Dinamo Kiev dağılmıştı. Lobanovski’nin mükemmel sistemi sekteye uğradı, kapitale karşı dayanamadı. 1990’ın sonlarında hem milli takımı hem de Dinamo’yu bıraktı Tanrı Hoca. Valeri Orta Doğu’da antrenörlük yaparken Sovyetler artık çözülmüş, onun futbol ideolojisi yok olmuştu.

Her şeye rağmen bir kez daha çağırıyordu, 1997'de yeni ülkesi Ukrayna’nın eski takımı Dinamo Kiev’in çağrısını kabul ettiğinde o takımda parlayan iki çocuk vardı; Serhiy Rebrov ve Andriy Shevchenko… İki yıl sonra Şampiyonlar Ligi yarı finali geldi.

2002 yılında Dinamo’nun başındayken vefat ettiğinde arkasında; 13 lig şampiyonluğu, 9 lig kupası, 2 Kupa Galipleri Kupası, bir Süper Kupa, bir Avrupa Kupası finali, uçsuz bucaksız yarı ve çeyrek final bıraktı Lobanovski.

“Beni oyuncu yapan odur” dediği Shevchenko da söz verdiği gibi Şampiyonlar Ligi Kupası’nı, Milan forması altında kazanmış olsa da mezarının yanı başına getirdi…

Ve sonunda Lobanovski aramızdan gittiğinde başarılarından da ziyade ardından koskoca, tarihi olan bir futbol ideolojisi bıraktı…

Hamza Yunus Sapmaz

--

--