tatsuhiko shibusawa
5 min readOct 10, 2018

ferdinand marcos

11 eylül 1917’de doğdu. ilk ve ortaöğretimin ardından filipinler başkenti manila’da filipinler üniversitesi’nde hukuk eğitimine başladı.

’35 yılında siyasetle uğraşan babasının en büyük rakibi julio nalundasan bir keskin nişancı tarafından suikaste uğramıştı.

’38 aralık’ında suikastın faili oldukları iddiasıyla kendisi, babası, kardeşi ve üvey kardeşi hakkında dava açıldı.

tamamı cinayetten suçlu bulundu.

’39 yılında ferdinan ve üvey kardeşi için idam kararı verildi. babası ve kardeşi hapsedildi.

hapishanede hukuk fakültesini dereceyle bitiren ferdinand kararı yüksek mahkemeye götürdü. kararlar bozuldu ve ertesi sene tüm aile beraat etti.

beraatinden sonra başkent manila’da avukatlık yapmaya başlayan ferdinand, 2. dünya savaşını başlamasıyla cepheye gitti. japonlara karşı savaştı ve esir düştü. fakat uzun bir kaçıştan sonra ülkesine kahraman olarak döndü. kahramanlıkları filipinler ve abd tarafından sayısız madalyalarla ödüllendirildi.

daha sonra abd arşivlerinden anlaşıldı ki japonlara karşı verilen mücadelede hiçbir katkısı olmamıştı. hatta japonlarla işbirligi yaptığını kanıtlayan belgeler bile ortaya çıktı. lakin sözde de olsa o bir kahramandı ve bunu ileriki siyasi yaşamında bol bol kullanacaktı.

siyasi kariyerindeki hızlı yükselişi sırasında, 1954’te filipinler güzellik kraliçesi imelda ile evlendi.

halkın gözünde bir kahraman, abd’nin nazarındaysa sadık bir müttefikti. siyasi yükselişi hızla devam ediyordu. 1965’te liberal parti’den başkan adayı olarak gösterilmeyince istifa etti ve kendi partisini kurdu.

seçimlerde liberal partiye karşı agresif ve pahalı bir kampanya yürüttü. hatta gençliğinden bu yana yaptığı sayısız kahramanlıkları anlatan filmler bile çekildi. ve nitekim yıl sonunda abd’nin de desteğiyle başkanlığı aldı.

ilk döneminde ülkede çeşitli alanlarda belirgin bir gelişme oldu. filipinler süper güç, marcos da dünya lideri mi oluyordu? komünist dış güçler, filipin halkının yükselişine izin verir miydi?

69’da ikinci kez başkan seçildi. fakat halk marcos’tan memnun değildi. ülke karışmaya başladı. güçlü öğrenci gösterileri ve protestolarla karşılaştı. 72’de komünistlerin ülkeyi karıştırmaya çalıştığını bahane ederek sıkıyönetim ilan etti. gösteriler bastırıldı, muhalif politikacılar tutuklandı ve ordu marcos’un elinde bir kırbaç oldu.

sıkıyönetim süresince lehine yasalar çıkardı, yargıyı ve diğer kurumları kendine bağladı. 73’te yeni anayasa ilan etti ve yetikilerini iyice arttırdı. 81’de 9 yıllık sıkı yönetim nihayet sonlandı ve aynı yıl yapılan seçimleri sözde muhalefet karşısında ezici üstünlükle kazandı.

eşi imelda marcos da ülkede gittikçe güçlü bir figür haline geliyordu. başkent valiliğine ve çevre bakanlığına kadar getirildi. demir kelebek imelda, önemli ve yüksek gelirli mevkilere aile üyelerini getirdiği için çokça eleştirildi. lüks ve pahalı görünüşü halkın bir kısmının tepki göstermesine sebep oluyordu.

yolsuzluk iddiaları arttıkça arttı ve filipinler gittikçe ikiye bölündü. bir yanda marcos taraftarları diğer yanda muhalifler. marcos muhalifleri ülkeyi parçalamak isteyen komünistlerin ajanı olmakla suçluyordu, muhaliflerse marcos’un artık bir tirana dönüştüğünü söylüyordı. iki taraf artık vatandaştan çok düşmandı. iki grup arasında yapılan en masum sohbette bile konu sonunda politikaya gelir ve kavga edilirdi. filipin halkı artık her şeyden nefret ediyordu. en çok da birbirlerinden.

marcos karşıtı grubun lideri, siyasi tutuklu, benigno aquino kalp rahatsızlıklarından dolayı tedavi için abd’ye yollanmıştı. 83’te geri döndüğünde uçaktan inerken vurularak öldürüldü. bu ülkeyi yakıp kavuracak ateşin ilk büyük kıvılcımıydı.

benigno’nun ölümünden sonra dul eşi corazon aquino, kocasının anısıyla beraber muhalefetin sembolü oldu. 86’daki seçimlerde muhalefetin başkan adayıydı.

markos seçimleri kazandığını ilan ettiyse de muhalefet buna karşı çıktı. seçimlere hile karıştığını iddia ettiler. bağımsız gözlemciler de aquino’nun kazandığını söylüyordu. ordu ve ülke ikiye bölündü, iradeler sınandı. abd’nin desteğini çekmesiyle marcos ailesiyle birlikte hawaii’ye kaçtı.

marcos iktidarının faturası çok sonra ortaya çıkmıştı. 20 yılda yapılan yolsuzluklar filipinler ekonomisine milyarlarca dolar zarar vermişti. gösterilerde sayısız hayat bitmişti. kukla mahkemeler binlerce muhalifin yıllarını çaldı, onlarca kişi suikaste kurban gitmişti.

marcos’un ardından corazon aquino gelir gelmez marcos’un getirdiği anayasayı askıya alıp geçici bir anayasa ilan etti. bir yıl içinde yeni anayasa hazırlandı ve ezici çoğunlukla kabul edildi.

fakat her şey sihirli değnek değmiş gibi düzelmedi. karışıklıklar sürdü, 90’da luzon depremi 91’deki thelma kasırgasında binlerce kişi öldü.

felaketler filipinlere her yönden büyük zararlar yaşattı. aquino 92 seçimlerinde aday olmadı. yıllar sonra 2010’da oğlu benigno başkan oldu. 2016’da koltuğu halen başkan olan duterte’ye bıraktı.

dünyadan daha sayısız diktatörler geçti fakat çoğunun hikayesi birbirine öyle benzer ki şaşırırız. bazıları marcos gibi hapis yatarlar, geçmişlerinde şüpheli olayların merkezinde olmuşlardır. bir şekilde tutunurlar ve dışarıdan bir destekle başa gelirler. başta ülkede her şey iyiye gider sonra zamanla çıkarlar çatışır, dostluklar çözülür. devrilecek kadar uzun yaşar ve sessizce ölür.

onlara karşı olanlar güzel anılır ve gözyaşlarıyla gömülür.