Molla Zeyrek Camii’nin Bize Anlattıkları

Hüseyin Bircan
2 min readApr 17, 2019

--

Çok güzel görünüyor değil mi?

Bir zamanların Pantokrator Kilisesi, ama diğer kiliselere benzemiyor, değil mi?

Dikkat ederseniz burada üç farklı bina var.

İlk başta Kraliçe İrene sağdaki binanın inşaatını şifahane olacak şekilde başlatıyor. Fakat inşaat bitmeden vefat ediyor ve mezarı binanın soluna defnediliyor.

İmparator eşinin hatırasını tamamlıyor ve önce soldaki binayı kütüphane olarak diktiriyor ve sonra ortadaki binayı da ekletip üç binayı birleştiriyor. Burası kısa zaman sonra rahipler tarafından manastır olarak kullanılıyor. Latin istilası ile yağmalanınca da eski işlevini yitiriyor. Kilise oluyor: Ayasofya’dan sonra İstanbul’daki en büyük kilise.

İstanbul fetholunduğunda Ayasofya fethin sembolü olarak camiye çevrilirken dönemin alimi Molla Zeyrek İstanbul’a taşınıyor ve burayı medreseye çeviriyor.

Bir önceki fotoğrafımda bahsettiğim Fatih Camii yapılınca ise medrese oraya taşınıyor ve burası cami olarak kalıyor.

Ama hiçbir zaman cami gibi olmamış. Sadece soldaki bina cemaatin kullanması için ayarlanmış, diğer yerler pek kullanılmamış.

Ben Molla Zeyrek Camii’yi Anadolu’daki şifahanelere benzettim. Sadece huzur veren bir iç avlusu ve içeride akan havuzu eksik. Onu da sonradan isteselerdi yaptırırlardı.

Varmaya çalıştığım nokta burası ilk yapılma amacı ile kullanılabilirmiş: şifahane olarak. Ama o zamanki furya güzel görünen ganimet binaları camiye çevirmekmiş.

Biliyorum geçmişi değiştiremeyiz ama bugün de benzer hataya sık sık düşüyoruz. Her gördüğümüz boş arsayı potansiyel AVM olarak, her yeşil alanı da park olarak görüyoruz.

Hala ülkede bir planlama yapılmıyor. Bir şey beğenilince “acaba bundan buraya ne kadar lazım” diye sormadan elimize geçen her şeyi o yolda harcıyoruz.

Geçmişten ders çıkaralım. Bugün cumhurbaşkanımıza “Ayasofya ibadete açılsın” denilince “önce Sultanahmet’i doldursunlar” diyor.

Gerçekten Osmanlı çok cami yapmış. Bugün de yatırımlar tek kanalda yapılıyor. Yarın ölü AVM’ler, ölü havalimanları, ölü parklar ve ölü belediye tesisleri dört bir yanımızı sarınca “ülkede neden yatırım yapılmıyor” diye sorulacak. O zaman da “önceden yaptıklarımızı kullanın” denilecek.

***

Bunun dışında çok güzel bir cami. Karşısında İstanbul Kitapçısı var. Orada oturup bir şeyler için. Bir tarafınızda bu güzelliğinin diğer tarafınızda Haliç manzarasının tadını çıkarın.

--

--