Yurtdışındaki Bir Firmada Remote Çalışma Düşüncesi

Ibrahim Ates
6 min readJul 24, 2022

--

Photo by unsplash.com

İntro

Yurtdışı firmalarda remote çalışma konusunda bir yazı serisi yazmayı planlıyorum ve bu seride kendi yolculuğumdan yola çıkarak önemli gördüğüm bazı yerleri ifade etmek istiyorum. Bu yazıda da zihnimde oluşturduğum taslak düzeyindeki planın bazı hayat gerçeklikleriyle nasıl bir pratiğe dönüştüğünü yazmaya çalışacağım. Bu yazıları yazmamdaki temel motivasyonum benzer düşüncelere sahip arkadaşlara kendi meşrebimce yardımcı olma isteğidir. Çünkü biliyorum ki bu yolu kat etmek isteyen arkadaşlarımız var ve bazı noktalarda belirsizlik yaşıyorlar. O belirsizlikleri giderebilmek ve bir şekilde cesaret kazanmalarını sağlamaktır amacım. Umarım bu yazılar bu yolu almak isteyen arkadaşlara yardımcı olur.

Globalde Çalışma İsteği

Uzun süredir global bir firmayı aklımdan geçiriyordum. Orada çalışıp dünyada farklı insanlarla çalışıp daha zengin(maddi manevi :)) bir ortamda öğrenecek çok şey olduğunu biliyor ve bundan istifade etmek istiyordum. Bu fikir zihnimde ilk belirmeye başladığında Garanti Teknolojide çalışıyordum ve ancak çok fazla efor da sarfetmiyordum açıkçası. Çünkü orada iken belli bir konfor alanım oluşmuştu. Garip bir paradoks yaşıyordum. Ne düşüncemden vazgeçiyordum ne de çaba sarf ediyordum. Neyse ki hem ülkedeki alarm durumu, hem de GT’den sonra çalıştığım şirkette yolunda gitmeyen bazı şeyler o düşüncemi yavaş yavaş pratiğe dökme noktasında tetikleyici işlevi gördüler.

Arayışlar

İşte yurtdışı arayışlara başlama hikayem de çoğumuz gibi böyle başladı. Arayışlara başlarken iki seçenek duruyordu önümde; ya çoğu arkadaşımızın yaptığı gibi yurtdışına gidecektim ya da en azından erimeyen bir para biriminden para kazanacaktım. Ben ikincisini seçtim. Birincisini seçmemenin nedeni de açıkçası yabancı bir ülkede yaşama psikolojisine kendimi henüz hazır hissetmeyişimden. O da dediğim gibi henüz.

Remote Çalışma

İkinci seçenekte karar kıldıktan sonra kendim için yapılacaklar listesi çıkarttım. Önümde yapmam gereken ciddi ödevlerim vardı. Bunlardan en önemlisi de İngilizceydi. İngilizce konusunda hepimizin muzdarip olduğu o meşhur “biliyorum ama konuşamıyorum” klişesi bende de vardı. Gerçi daha sonra bildiğimi düşündüğüm şeyleri çok da bilmediğimi fark ettim :) Diğer konu da teknik mülakatlar ve hazırlık konusuydu.

Plan

Oturdum ve bu iki konuyu halletmek için 6 aylık bir plan yaptım. Hedefim de o sürenin sonunda yani Haziran ayında remote çalışabileceğim uluslararası bir firmadan teklif alabilmekti. Tabi tanrıyı güldürmek istiyorsanız planlarınızdan bahsedin diye bir söz var ve gerçekten de onu güldürmüştüm sanırım. Çünkü sonraki haftalarda yukarıda bahsettiğim gibi çalıştığım şirkette bazı sıkıntılardan dolayı şirketten ayrılmak durumunda kaldım. Bu gelişme haliyle planlarımı bir şekilde sekteye uğratma riski taşıyordu. Ancak ben çalışmaya devam etmem gerektiği konusunda kendimi ikna ettim ve planlarıma sadık kaldım.

  • İngilizce Ders

Tam plan yapmaya başladığım ve İngilizce için arayışlara başladığım o zamanlarda LinkedIn’de bir İngilizce hocasının özel ders ile ilgili bir post’una gerçekten tesadüfen denk geldim. Hemen hocayla iletişime geçtim ve meramımı anlattım. Global bir firmada çalışmak istediğimi ve 6 aylık sürenin sonunda bu isteğimi gerçekleştirmek istediğimi kendisine aktardım. Tamam dedi anlaştık ve haftada iki ders olacak şekilde bir plan çıkarttık ve 14 Aralık tarihi itibariyle ilk dersimizi yaptık ve o günden beridir haftada iki ders alıyorum.

Yıllardır ertelediğim İngilizce dersine başlamamı sağlayan post
  • Teknik Hazırlık

Teknik mülakatlar için de hiçbir şey bilmiyormuş gibi(gerçekten de çok da fazla şey bilmiyormuşum) baştan başladım. Önemli gördüğüm noktaları yazabileceğim ve sonrasında tekrar edebilmek için bir defter aldım. Çünkü ben çalıştığım konuyu yazmadığım sürece dürüst olmak gerekirse tam kavrayamıyorum gibi hissediyorum hep.

Teknik konuları çalışırken not almak için aldığım defter

Ve paralelde hem İngilizce hem de teknik konulara haftanın her günü belli bir saat ayıracak şekilde plan yaptım. Bu plan 1 saat İngilizce ve 1–1.5 saat de teknik çalışma şeklindeydi. Hafta sonları da gündüzleri teknik ve akşamları İngilizceye ayırma olarak kurguladım. Buna 4 ay boyunca neredeyse her gün yaptım. Dürüst olmak gerekirse o 4 ay çok yoğun ve yorucuydu tabi.

Mülakatlar

İki üç ay sonra LinkedIn üzerinden mesajlara gelmeye başladı. Açıkçası ilk etapta hepsine olumsuz dönüyordum. Sonra mülakat tecrübemi arttırmak ve İngilizce pratik yapmak için onlara olumlu cevap vermeye başladım. İlk mülakat için aşağıdaki gibi 18 Nisan’da sözleştik. Firma Amerikalı bir firmaydı ve benim de ilk İngilizce mülakatım olacaktı. Daha doğrusu teknik mülakat bakımından ilk olacaktı.

Mülakat günü gelip çattığında büyük bir heyecanla toplantıya girdim. 30+ yıllık tecrübesi olan bir Principal Engineer ile konuşmak ve sorduğu sorulara net bir cevap vermek bir hayli zorluydu benim için doğrusu. Çok hızlı konuştuğu için söylediği bazı şeyleri ve sorduğu bazı soruları anlamadığımı da itiraf etmem gerekir. Bu ilk görüşmeden sonra insan hafif bir cesaret kazanıyor(tabi çok kötü geçerse tersi yönde etki etme riski de var). Diğer mülakatlara da sırayla girdim. Bazıları beklediğimden daha zor olmakla beraber yine de mutluydum çünkü gerçekten tecrübe kazanıyordum. Ayrıca gerçekten bazı konuları da interview sayesinde öğrendim.

Dediğim gibi biraz da tecrübe kazanmak için giriştiğim bu görüşmelerde beklemediğim bazı gelişmeler de oldu. Bunlardan birincisi; ilk görüştüğüm Amerika firmasından beklenmeyecek düzeyde olumlu bir geri dönüş aldım.

İlk Teknik Görüşmeden Gelen Feedback

Çünkü çok hızlı konuşması ve sorduğu bazı sorularda affaladığım için kesinlikle negatif bir dönüş bekliyordum. Teklif almadım o şirketten belki ama o feedback’i görünce inanılmaz mutlu oldum ve gerçekten cesaret kazandım. Derken iki hafta sonra 13 Mayıs’ta görüşme yaptığım başka bir firmadan teklif aldım. Ancak teklif beklentimi karşılamadığı için o teklifi reddettim. Resmi teklifi görünce bir özgüven geldi ve tamam dedim ben devam edeceğim ve bu işi bir şekilde başaracağım.

Görüşmeler iki ay boyunca çok yoğun geçti. Normal çalışmamı da kesinlikle etkilemeden devam etmeye çalışıyordum. Şirketler Avrupa ve Amerika’da olduklarından görüşme saatlerini hep mesai saatleri sonrasına alabiliyordum. Şansıma görüşmelerin yoğunlaştığı o iki ay, şirketteki işler de yoğunlaşmıştı. İkisinin o yoğunluğunu bir ara kaldıramayacağımdan korkmuştum.

Özellikle o dönemde ikisinin de yoğunlaştığı bir haftanın Cuma günü mesai saati bitimine yakın yöneticimden gelen bir isteği gerçekleştirecek bir efor ya da beyin kalmadığı için kibarca ret etmiştim ve Pazartesi bakabileceğimi söylemiştim. O da sağolsun hiç problem değil deyip anlayış göstermişti. Çünkü o hafta içinde 10 ya da 11 farklı firma ile görüşme yapmıştım ve tabiri caizse pert olmuştum. Teknik görüşmelerin kendisi bile başlı başına yorucu iken hem öncesi hem de sonrasındaki hazırlıklar, verilen task’ları yapmak gerçekten ciddi bir efor ve sabır gerektiriyor zaman zaman.

Mutlu Son

Uzun ve yorucu görüşmelerden sonra 9 Haziran günü o beklediğim teklif nihayet gelmişti. Ve bugün o şirketteki ilk günümde bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Aralık ayında başladığım ve Haziran ayı için yaptığım planı gerçekleştirmek gerçekten çok güzel ve mutluluk verici bir şeydi. Bu yorucu yolculukta öğrendiklerimi ve önemli bulduğum bazı noktaları ayrı bir yazıda paylaşacağım.

Mutlu Son :)

Velhasıl Kelam

Değerli arkadaşlar global bir firmadan iş teklifi alabilmenin efor gerektiren bir kısmı var. Konu LinkedIn’de I’m thrilled to announce … tarzı sadece bir post ile romantize edildiği kadar kolay değil. En azından benim için o kadar kolay olmadı. Ciddi bir efor vermem gerekti. Bu yazıyı da verdiğim bu eforu belki başka arkadaşlara da yardımcı olabilir diye; işin biraz da arka tarafını göstermek için yazmak istedim.

İntro’da ki kendimce yardımcı olma isteğimde umarım başarılı olmuşumdur.

Not: Bu yola çıkmak için ne yapmalı sorusuna elimden geldiğince yaptığım ve önemli gördüğüm bazı noktalar ile cevap aramaya çalıştığım şu yazımın linkini de buraya bırakıyorum.

Okuduğunuz için teşekkürler…

--

--

Ibrahim Ates

Senior Software Engineer. Writes about cloud & distributed technologies and life experiences. github.com/atesibrahim