Okullarda Yoklama Eylemi ve Kelimesi

Enver B. Bodur
2 min readNov 8, 2017

--

Türkçede kelimeleri olumsuz yapan “–ma, -me, yok, değil” gibi ekler olmakla beraber nefret, kötü, ağlamak, acı, önyargı, siyah gibi kendiliğinden olumsuz kelimeler de var.

Bazı kelimelerin çok dikkatli kullanılması, sadece doğru yerde doğru zamanda kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Bu yazıda kısa ve öz “yoklama” kelimesi ve eylemini eleştireceğim.

Bir süredir çevremdeki herkese “yoklama” kelimesinin uyandırdığı hissi soruyorum. Henüz olumlu diyen çıkmadı. “Katılım” kelimesini sorunca da olumsuz diyen çıkmadı. Bu yazıdan sonra açtığım linkten sizin de oylamanızı rica ediyorum.

İlginç kısımlardan biri şu: yoklama kelimesi eğitim ile bütünleşmiş durumda ve okullar dışında yoklama yapılan bir yer görmedim, duymadım. Örneğin; iş yerinde bir toplantıda katılıma bakılır, yoklama yapılmaz. Okullarda katılımın ölçülmesi gerekirken yapılan “yoklama” eylemi net bir sonuca bile bağlanmış durumda: devamsızlıktan kalma (VF). Eğitim zorbalıkla değil, güzellikle, merakla, sorgulamakla olan bir şey, öğrenciye neden bu kadar olumsuz hisler yüklüyorsun ki?

Normalde olan şudur: 5 kereden fazla “yok” olan öğrenci devamsızlıktan kalır. Öğrenci imza atıp kaçmaya ya da imza attırmaya başlar.

Bir hoca çıkar şunu yapar: Ders kaçırmayan öğrencilere fazladan 10 puan. Burada olumsuz olan sonucu olumluya yönlendirme bulunuyor.

Bir hoca gelir der ki: Derse gelirseniz daha iyi öğrenirsiniz, ha gelmezseniz de sınavlardan geçerseniz keyfiniz bilir hatta yüksek notla geçerseniz elinizden öperim!

Bir hoca çok kaliteli yoklama alır: Yılların tecrübesiyle bu dersin okutularak değil, sadece anlatılarak anlaşılabildiğini istatistiksel olarak anlamıştır. Bunu öğrencilerine aktarır ve derse gelmeniz gerek mesajını verir ve bununla da kalmaz öğretmek için elinden gelen çabayı gösteriyordur, bu dersi en anlaşılır nasıl kılabilirim, nasıl öğretebilirim diye sürekli sorguluyordur. Bu da benim gözümde kaliteli yoklama. Çünkü o saatten sonra öğrenci derse imza atmak için değil zaten öğrenmek için gidiyordur.

Bir hoca daha çıkar: Yoklama alınmayacaktır der ama sınıf her zaman doludur. Bu hocalar ise anlatılmaz, yaşanır derecesindedir.

Yoklama eylemi ve kelimesinin doğru yer ve zamanda kullanılmadığını düşünüyorum. Bu kelime eğitim öğretime uygun bir kelime zaten değil, eylem olarak ise yukarıda belirttiğim örnekler gibi her birini duruma özel sorguluyorum.

Sizin karşınıza geçip belli bir süre boyunca gülümsesem, bilinçaltınıza mutluluk mesajı gider değil mi? Aynı şekilde somurtsam, bir süre sonra kendinizi kaşlarınız çatık bulabilirsiniz. Şimdi hafta içi her gün yoklama kelimesine maruz kalan eğitim sisteminin tüm bireylerini düşünün, öğrencisi, öğretmeni, memuru, müdürü vb. Bu yüzden “KATILIM” kelimesini öneriyor ve “YOKLAMA” kelimesini tamamen unutmayı öneriyorum. Yoklama sanki yok olanı fişliyormuş gibi hissettirirken en azından katılım kelimesi var olanı ölçen bir olumlama, istatistiksel veri anlamı taşıyor, sonuçta önemli olan katılmak değil mi? :)

Eğitim sisteminde tonla sorun varken buna mı takıldın derseniz hem evet hem hayır. Evet, çünkü algı, tüm dünyamızı yönetiyor. Hayır, çünkü bu konuda çok daha derin yaralarımız var. Yoklama tamamen kaldırılsın demek isterdim fakat yoklama yapmadan sınıfa öğrenci toplayamayan hocaların var olduğu bir sistemde bu öneriyi yapılabilir olarak görmüyorum henüz.

Kelimeyi oylamak için: polt.io/CRT

--

--

Enver B. Bodur

Metallurgical and Materials Engineer, Futurist Explorer