Pogo yapan Frankenstein, Termodinami ve Evrensel Entropi Kanunu
Entropinin tam bir tanımı yok.
Sözlük anlamı; iş yapma yeteneği olmayan enerji. Daha anlaşılır haliyle; bir sistemde sürekli ve tek yönlü artan düzensizlik, rastlantısallık, kaos ve bunun niceliksel ölçüsüdür. Bu evrensel kanuna göre enerji ve madde özelliği olan her şey sonsuz ve tersinmez bir şekilde bozulur.
Dur sakin ol, kafanı çorba edeceğim biraz ama ben saçmaladıkça sen çok eğleneceksin. Dilim döndüğünce, kalemim yettiğince anlatmaya çalışacağım.
Beni bu konuya iteleyen çeken çekiştiren manasızca kendi hızı ve kendi yönünde akan zamanım aslında. -Buralarda fonda Amelia Warner’in epik romantik bi’ evreka temalı müziğini hayal edebilirsin- Çok ulvi ve özel bi’ insan olduğum için evrenin kadim sırlarına erdim. O yüzden benim zamanımın akışı seninkinden biraz farklı evet. Türkçesi:
5 aydır işssizim. Enerjim bozulma eğilimi gösterip başıma vurdu. Çalışıp bir şeyler üretmem gerek.
Şaka maka entropi tam olarak bu!
Bu ağır ve ciddi konu üzerine yazmaya çalışırken kararlı bir ciddiyet takınamıyorum, şimdiden uyarmış olayım. Ara ara makaraya sarabilirim. Çünkü mevzu gerçekten dünya ateşten bir toptu’ya kadar gidiyor. Zira entropiyi anlatmak için termodinamiği anlatmam, termodinamiği anlatmak için de kuantum mekaniği konusundan yardım almam gerekiyor. Kuantum mekaniğiyle ilgili konuşacaksak da Einstein ve Bohr arasındaki ateşli çekişmeye, Schrödinger’in kedisine, Heisenberg belirsizliğine ve çoklu evrenlere dek uzanmak gerekecek. Libidoyu tavana çektim, güzel. Zirvede bırakalım.
-Yazı bitti. Dağılın.-
Aaa şaka yapıyorum, otur lütfen. Arkana yaslan. Rahatsan başlıyorum.
Termodinamik.
Termodinamiğin 1. kanunu der ki enerji varken yok, yokken var edilemez, dönüşür.
2. kanun -bizim de bu yazı boyu kolumuza sepet gibi takıp daldan dala gezeceğimiz- Entropi. Yoktan var vardan da yok edilemez bu enerjinin sonsuz ve tersinmez bir devinim içinde olduğunu, buna bağlı olarak da her sistemin tek yönlü bir bozulma ve düzensizleşme eğilimi gösterdiğini savunur. Sistem içindeki enerji ve madde aktarılarak azaldıkça entropi artar, entropi arttıkça da enerji ve madde azalır.
Somut bi’ örnek vermek gerekirse yani diyor ki
Isı (enerji) her zaman sıcak olandan soğuk olana akar, sıcak her zaman soğur, enerji aktarımı tersinemez ve tek yönlüdür. Bir şeyi ancak dışardan bir müdahaleyle ısıtabilirsin, hiçbir ortam kendi halinde durduğu yerde ısınmaz, ancak ve ancak soğur. Bu tersinmezlik de bizim zamanı algılama biçimimizi biraz açıklıyor gibi. -İsmail felsefe yapmaağ!-
Entropi Kanunu dediğimde çok karmaşık delişmen bir bilimsel kanundan bahsetmiyorum aslında. Çok içkin, etrafımızda her gün her an karşılaştığımız, içine doğup yaşadığımız, kişisel tarihimizde de yer etmiş, gayet iyi tanıdığımız evrensel bir yasa bu. Masaya bıraktığınızda ısı kaybeden kahvenin oda sıcaklığında soğuması, ısıyla buluşan barutun patlaması, kokunun yayılarak azalması, yeterli kuvvetle karşılaştığında cam bardağın kırılması, baskılanan öfkenin dışavurumu, evrenin her an soğuyor ve genişliyor oluşu, dünya çekirdeğinin soğumaya devam etmesi, yoğurdun ekşimesi, peynirin küflenmesi, demirin paslanması, yaşlanıyor oluşumuz, şarap!
-Şarap, dura dura bozulmuş üzüm suyu aslında!-
Bu süreçlerin hepsi hızları, biçim ve boyutları ne kadar başkalık gösterse de tek yönlü bir enerji ve madde aktarımını tarifliyor. Yukardaki örnekleri hayal edip gözlemlemek hayli kolay olduğundan şu soruyu sorabilirim. Bu örneklerden her hangi birinin doğasına müdahale edilmeden tersi mümkün mü?
Kahven durduğu yerde yeniden ısınabilir mi?
Şarap yeniden dalından taze düşmüş bi’ salkım üzüme dönüşebilir mi?
Gençleşebilir misin?
HOP felsefe!
Mary Shelley bundan 200 yıl önce düşünüp bu soruları sormuş ve Frankenstein’ı yazmış. Zamanın akışına inat ölüp yeniden hayata döndürülmüş, ölmeyen bi’ kahraman yaratmış kadın. Ben şurada entropiyi anlatmak için iki kelam zevzemişim çok mu allasen?
Enerjiymiş maddeymiş Frankenstienmış diye kafa bulandırmaya bir son verip somut örneği daha da açarak devam ediyorum. Isı’yı ele alalım. -çünkü en düzensiz enerji biçimi ısıdır der termodinami-
Isı çok iyi tanıdığımız, bizim sıcaklık olarak hissettiğimiz bir enerji biçimi. Bir fincan sıcak kahveyi sıcak hissediyor oluşumuzun sebebi içinde çılgınlar gibi pogo yapan atomlar.
Evet POGO YAPAN ATOMLAR!
Isındıkları için enerji yüklüler ve deli gibi hareket edip çarpışarak enerjiyi etrafa yayıyorlar. Yaşasın kaos! -Hemen muhalefet etme, yukardaki örneği hatırla! Kaos yoksa yaşam da yok!-
Bu çarpışmalar bizim kahveyi sıcak hissetmemize sebep olan ısı enerjisini sağlıyor. Fakat dışardan bir müdahaleyle yeniden ısıtmazsak masaya bıraktığımız kahve soğuyacak, dimi? Çünkü atomlar çarpışıp kahvenin etrafındaki soğuk ortamı ısıtmaya çalıştıklarından, ısıyı sürekli olarak yaymaya devam edecekler. Çünkü sıcak ve soğuk ortam karşılaştığında mutlak bir denge arayışına girerler. Sıcak olan olan ortam enerjisini minimuma çekmek için kaosu maksimumda yaşayacak. Mutlak düzensizliği getiren de işte bu iki ortamın denge çabası.
“Kahve fincanı sistemi”nin sıcaklığı, kendisinden daha büyük olan ve kendisini de kapsayan “oda sistemi”nin sıcaklığına eşitlendiğinde bu çaba da son bulacak. Diğer bir deyişle kahve oda sıcaklığına ulaştığında bu iki ortam arasındaki enerji aktarımı artık durma noktasına gelecek. Termodinamiğin geç ama kendi doğalında gelip en başa oturan kanunu,
Sıfırıncı kanun: Büyük = 0
Sıfırıncı kanun der ki;
Eğer iki sistem, birbiriyle etkileşim içerisindeyken aralarında ısı veya madde alışverişi olmuyorsa bu sistemler, termodinamik dengededir.
Yani kahve artık oda sıcaklığına ulaştı, daha büyük olan odanın kendi enerji ve madde dinamiğine dahil oldu, pogo bitti.
Şimdi bu makro senaryoyu büyük evren için düşünelim.
Evrenin de sürekli ısı yayarak genişlediğini artık biliyoruz. Bu aktarım durduğunda ne olacak? Evrenin dışında ne var? Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
İşte entropinin felsefe ve dini de tartışmaya katan devrimsel açılımı. Evrende yoktan var olmamış, tersinmez bir devinim ve bozulma içinde olan mutlak bir enerji var. Ne o?
İşte entropi.
Evren sürekli genişleyip bozuluyor.
Dünya ateşten bir toptu, ve hala ısı kaybediyor.
Daha kötü bir haber vereyim, doğduğun gün ölmeye başladın.
Bunlar çok felsefi beylik cümleler gibi tınlasa da amma lakin ki öyle değildir. Bilimin -milattan öncesini de sayarsak- beş bin yılı aşkın süredir merakla kurcalayıp bir yere varamadığı temalara ilişkin, doğru soruları sormaya dahi yeni yeni başladığını düşündüğümüzde garip bir aydınlanmanın eşiği denebilir entropi için.
Yazının en başında ne demiştik? İş yapma yeteneği olmayan enerji(!)
Kalk!
Bir şeyler yap!
Durduk yere yok olmaktansa pogo yapalım daha iyi.
Aşağıya bu kaotik dansın çok basit bir görsel anlatımını bırakıyorum.
Bol şans.