Dark 3. Sezon: Genel Dark Özeti — Kronolojik Olarak Yaşanan Her Şey

Aslı
Aslı | Ben Bu Ay Ne İzledim?
21 min readNov 16, 2022

“Her şeyin nasıl sona ereceğini, yolculuğumuzun bizi nereye götüreceğini bilseydik yine aynı kararları verir miydik? Yoksa farklı bir yoldan mı yürürdük? Bizi bekleyen kaderden kaçmanın bir yolu var mıdır ki? Yoksa içimizdeki bir güç, görünmez bir elmişçesine bizi hep aynı sona mı çekip götürüyor? Eninde sonunda hep kendimizle yüzleşeceksek, hangi yoldan gitmeyi seçtiğimizin bir önemi var mıdır?”

“Yeni Dark” diyerek heyecanla beklediğimiz 1899 gelmeden önce, Dark’ı tamamen bitirmek istediğimi fark ettim ve bu nedenle, Dark hakkındaki son blog yazımı yazarak, bu macerayı tamamlama kararı aldım.

3. sezon, merak ettiğimiz her şeyi öğrendiğimiz ve her şeyin yerli yerine oturduğu bir sezon oldu. Ben de olayları zaman sırasına göre anlatmanın en kolayı olacağını düşündüm. Başlıyorum! :)

“Ama zaman kavramı aslında göreceliyse, hiçbir şey tamamen geçip gitmiyorsa ve farklı gerçekliklerin aynı anda birbirleri üstüne binmeleri mümkünse? O halde, uzun zamandır ölü olduğuna inandıklarımızı geri getirmemiz ve ölülerin yine yaşamını sürdürdüğü yeni bir gerçeklik yaratmamız mümkün mü? Yaşamımızı doğum ve ölüm arasında olan bitenler olarak tanımlarsak, bu aralıktaki her şey sonsuza dek varlığını sürdürür. Yeniden hayat vermenin bir yolunu bularak, ölümü alt etmeyi başarabilir miyiz? O aralıkta, zaman aralığında bir yol…”

Her şey 1971 senesinde, “Ana Dünya” olarak adlandırılan dünyada, bizim “saat tamircisi” dediğimiz H.G. Tannhaus’un oğlu, gelini ve torununun kaza geçirmesiyle başlıyor. Oğlu ve gelini ölüyor ve torunu hiç bulunamıyor.

H.G. Tannhaus

Zaten bilim insanı olan Tannhaus, 1974 itibariyle oğlunu ve ailesini hayata geri döndürmek için çalışmaya başlıyor.

Gerçek dünyadaki Tannhaus, ayrıca, televizyonda bilim üzerine yayın yapıyor. Aşağıya Schrödinger’in kedisi deneyini anlattığı bir videoyu bırakıyorum.

21 Haziran 1986'ya geldiğimizde, Tannhaus artık hazır ve oğlunu geri getirmek için icat ettiği cihazı çalıştırıyor. Ama bu çok büyük bir yanlış oluyor. Çünkü oğlunu geri getirmeyi bir tarafa bırakalım, kendi dünyasını bölüp bu iki dünyayı yaratıyor: Eva ve Adam’ın dünyası, yani Martha ve Jonas’ın dünyası.

Tannhaus’un Ailesi: Marek, Sonja ve Charlotte

Adam’ın dünyası, bizim 1. ve 2. sezon izlediğimiz dünya, Eva’nın dünyası ise 2. sezon finaliyle hayatımıza giren ve 3. sezonda izlediğimiz dünya.

Yani aslında daha ilk bölümde Jonas ve Martha arasında geçen “matris hatası” konuşması büyük spoilermış da biz ilememişiz. Bu iki dünya, matris hatasından başka bir şey değil çünkü.

Diğer yandan, bu iki dünya da aynı kadere mahkum, iki dünyada da kıyamet kopuyor ve hem Martha hem de Jonas en sevdiklerini kaybediyor. Ayrıca, ikisi de zamanda geriye gidip bir şeyleri değiştirerek bu kıyametleri bir daha yaşamayacaklarına söz veriyorlar. Ayrıca, ikisi de yaşlı halleri tarafından ve birbirlerinin yaşlı halleri tarafından sürekli kandırılıyor. :)

Kaynak: Netflix

3. sezonla öğreniyoruz ki bu iki dünyada olan her şey birbiriyle bağlantılı ve bu iki dünya da birbiriyle görünmez bir bağ ile bağlı. Bu bağın kaynağı ise esas oğlanımız Jonas ve esas kızımız Martha. Aralarındaki “ışık ve karanlığın savaşı”, aslında Dark dizisi boyunca anlatılan şey.

İlk sezonda, Noah ve Claudia arasında ve ikinci sezonda ise Adam ve Claudia arasında sandığımız savaş aslında Adam ve Eva arasında.

Savaşın nedenine geçmeden önce, burada sözü, son bölümle birlikte artık dizinin en zekisi olduğuna inandığım ve çekinmeden de iddia edebileceğim kraliçe Claudia Tiedemann’a bırakıyorum:

“Senin ve Martha’nın dünyası, ikisi de hiç olmamalıydı. Tohum dediğin şey, iki dünyanın bağlantısından doğuyor sandın. Ama aslında aradığın, iki dünyadan da uzakta. Hep ortada iki zıt taraf olduğunu düşünürüz. Siyah ve beyaz… Işık ve gölge… Senin dünyan ve Eva’nın dünyası… Ama bu yanlış bir düşünce. Üçüncü bir boyut olmadan her şey eksik kalır.

Üçlü düğüm.

Bu düğümün tohumunun atıldığı dünya. Her şeyin kaynağı işte orası. O dünyada tek bir yanlış yapıldı. Ana Dünya’daki Tannhaus, senin gibi birini kaybetti. Ve yine senin gibi o da bir ölüyü hayata döndürmeyi denedi. Ama bunun yerine kendi dünyasını bölüp yerle bir etti. Ve böylece bizim dünyalarımızı yarattı. Ama bu düğümü yok etmenin bir yolu var. Ana Dünya’da uzay ve zaman arası yolculuğu keşfine daha baştan engel olmak gerek.”

Peki, gelelim bu savaşın sebebine…

Savaşın sebebi bir tarafın yaşatmak isterken, diğer tarafın yok etmek istemesi en basit tabirle. Detaylandırmak için bence iki tarafa ayrı ayrı bakmak daha iyi olacak:

Sic Mundus Creatus Es (Dünya da Böyle Yaratıldı) yani Adam’ın Tarafı:

Namıdeğer Adam yani Jonas’ın amacı, iki dünyayı da yok etmek. En başında, Martha’yı ölümden kurtarmak için çıktığı yolda, yıllar içinde bu iki dünyanın da acıdan başka bir şey getirmediğini ve bu düğümü çözmenin mümkün olmadığını anlıyor. Artık yapılacak tek şey var, o da iki dünyayı da yok etmek. Tabii, bunu gerçekleştirebilmek için, çoğu şeyin aynı geçmişte yaşandığı gibi yaşanması gerekiyor ki o Adam olabilsin ve tüm şartları, dünyaları yok edecek şekilde planlayabilsin.

Bu tarafa “karanlık taraf” diyoruz.

Adam’ın Ekibi:

  • Magnus,
  • Fransizka,
  • Charlotte,
  • Elizabeth,
  • Silja,
  • Agnes.

Bildiğimiz gibi, bir süre Noah da bu ekipteydi ama ben şu an en son kıyamet anına geldiğimizde olan ekipleri alıyorum ki bildiğiniz gibi Noah o zamana kadar ölmüştü.

Adam’ın her şeyin başlangıcı olarak gördüğü şey ise “tohum” diye adlandırdığı oğlu.

Martha & Jonas’ın Oğlu

Oğlunun nasıl dünyaya geldiğini bu noktada konuşmamız gerekiyor diye düşünüyorum o yüzden kısaca anlatıyorum:

2020'de Jonas’ın dünyasında kıyamet kopmak üzereyken Martha ve Jonas, Jonasların evinde. Tam kavuşmuşlarken, içeri bir anda Adam giriyor ve Martha’yı vuruyor. Martha kanlar içindeyken, Jonas ne yapacağını bilemiyor ve onu geri getireceğine dair söz veriyor. O sırada, bir anda başka bir Martha beliriyor odada (Eva’nın dünyasından gelen Martha). Bu Martha, Jonas’a “sandığı kişi olmadığını ama onunla gelmesi gerektiğini” söylüyor. Jonas hangi zamana gideceklerini sorduğundaysa “asıl soru hangi zaman değil, hangi dünya” diyor ve kendi dünyasına götürüyor Jonas’ı.

Jonas, Eva’yla tanışıyor ve Eva, Jonas’a şunları söylüyor:

“Mikkel zamanda geriye gitmedi. Yani senin baban olamayacak. Ve sen bu dünyada hiçbir zaman doğmayacaksın. Senin olmadığın bir dünya… İstediğin bu değil miydi zaten? Buna rağmen bu dünya, senin dünyanla aynı korkunç kadere mahkum. Her şey alt üst olacak. Seninkinde olduğu gibi bu dünyada da… Tekrar ve tekrar… Senin yüzünden… Ve benim yüzümden… Senin olmadığın bir dünyanın daha iyi olacağını düşündün. Ama sonunda hepsi ölecek. Mikkel de hepsi. Senin dünyanda olduğu gibi benimkinde de kıyamet kopacak. Ama benim dünyamda sadece üç gün kaldı.

Bunca şey yaşanmışken, ondan niye vazgeçemediğini merak etmedin mi hiç? Asla beraber olamayacağınızı biliyorsun. Ama ondan gene de vazgeçemiyorsun. İkiniz, görünmez bir bağla sonsuza dek bağlısınız. Adam bu bağı koparmaya çalıştı. Ama bu mümkün değil.

Sen ve ben, siyah ve beyaz, ışık ve karanlık… Durmadan tekrar eden bu dejavuda birbirimize sonsuza dek bağlanmışız.

Bunu kavramam gerçekten uzun sürdü. Anladım ki sen geçmişinden vazgeçemiyorsun. Ve ne olursa olsun hep kendi Martha’nı seçeceksin. Ve sen nasıl kendi geçmişinden vazgeçemiyorsan, ben de hayatımı, benimkine tutunmaya adadım. Adam’ın sözüne güvendin. Peki kendini nerede buldun? Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu göster kıza. Fazla zamanın kalmadı. Yapılması gerekeni anlaması için kendi geleceğini görmesi gerekiyor. Seni takip edecek. Hayatı senin yazgına bağlı, senin hayatın da onun yazgısına…”

Kısacası, iki dünyayı da kurtaracak olan sizsiniz diye gazlayıp Jonas’ı, 2019 Marthasına yolluyor.

Jonas uzun uğraşlar sonunda, Martha’yı ikna ediyor ve Martha bir tık daha yaşlı haliyle tanışıyor (2052 versiyonu muhtemelen Jonas’ın dünyasındaki gibi).

2052 Marthası, bizim Martha’ya 2 gün sonra kıyametin kopacağını söylüyor.

Jonas ve Martha kendi senelerine geri döndüklerinde birlikte oluyorlar. İşte tüm savaşın çıkacağı an da buradan sonra başlıyor çünkü Martha artık hamile. Bundan sonra birinin yok etmek, diğerinin de yaşatmak için iki dünyayı birbirine katacağı “tohum” tam olarak bu bebek.

İki dünyayı birbirine bağlayan, düğüm veya tohum artık adına ne derseniz, şeyin Adam bu bebek olduğuna inanıyor.

Peki Adam’ın her şeyi yok etme planı ne?

Tam olarak bebeği yok etmek… İki dünyada da kıyametin koptuğu anda oluşan enerjiyle, hamile Martha’yı tanrı parçacığına bağlıyor. Bu sayede, Martha’yı da bebeği de yok ederse, iki dünyanın da yok olacağını düşünüyor. Bu sırada, Martha’ya şunları söylüyor:

“Artık sona ulaştık demek oluyor. İçinde büyüyen o şey, ölmek zorunda. Ama normal yollarla öldürülmesi mümkün değil. İki dünyanın birleşiminden doğuyor. Ve onu yok etmek için iki dünyanın da enerjisi gerekiyor. Benim dünyamda yaşanan kıyamet ve seninkinde yaşanan kıyamet… Bu gördüğün, her şeyin sonu. Sadece zamanı değil, uzayı da yarıp geçen bir cihaz. Her iki kıyamette de açığa çıkan enerjiyi bulunduğumuz bu noktada biriktiriyor. Senin oğlun varlığını, maddenin varlığına borçlu. Aynı madde şimdi ölümü olacak, biz de onunla öleceğiz. Bunların hiçbiri artık olmayacak. İki dünya, birbirini ortadan kaldıracak. Nihai yok oluş gerçekleşecek.

Ama öyle olmuyor tabii. :) Çünkü hem Eva’nın hem de Claudia’nın 2482874 kez söylediği gibi 66 sene de geçse, Jonas hala bu oyunun nasıl oynandığını bilmiyor.

Erit Lux (Işık Olsun) yani Eva’nın Tarafı:

Eva’nın ise tek amacı iki dünyayı da korumak ve daha da önemlisi oğlunu yaşatmak. Adam’ın her şeyin sorumlusunun oğlu olduğunu düşündüğünü biliyor ve Adam’ın amacına ulaşamaması için her şeyi olduğu gibi tutacak şekilde adımlarını atıyor.

Bu tarafa “ışık tarafı” diyoruz.

Bu arada, altını çizmemiz gereken bir başka konu da Eva’nın da üçüncü dünyadan haberi olmadığı ve her şeyin tohumu olarak onun da oğlunu görüyor olduğu.

Eva’nın Ekibi:

  • Bartosz,
  • Egon,
  • Claudia,
  • Noah,
  • Genç Noah,
  • İsimsiz oğlu ve oğlunun 3 farklı yaştaki halleri,
  • 2052 Martha ve
  • Genç Martha.

Her seferinde, Adam ne kadar uğraşsa da, her şey Eva’nın istediği gibi oluyor çünkü Adam’ın bilmediği bir şeyin farkında. Detaylandırmadan önce, Eva’nın bunu genç Martha’ya anlattığı konuşmayı aşağıya bırakıyorum:

“Zaman döngüsünde, kesişimleri ayıran bir makas var. İşlerin hangi yönde ilerleyeceği makasa gelindiği o anda belli oluyor. Onu (Jonas’ı) bizim dünyamıza getirirsin veya getirmezsin. Döngü içinde yine kendiyle çakışan bir çizgiden söz ediyoruz.

İzlenenilecek iki yol var: Biri çizginin dış kenarı üzerinde, diğeriyse iç kenarı üzerinde. Ama aslında çizgi aynı çizgi. Birbiriyle çakışan iki gerçeklik… Jonas bu yollardan birinde ölüyor. Diğerinde ölmüyor. Her iki olasılık da bu döngüde sonsuza dek tekrar ediyor. Her seferinde biri, diğerini etkiliyor. Kuantum dolaşıklığı bu.

Adam son 33 yıldır bu dolaşıklığı çözmeye çalışıyor. İçinde büyüyen çocuk hiç doğmasın diye uğraşıyor. Ama bu mümkün değil. Dünyalarımız birbirinden öylece ayrılamaz. Jonas’ın attığı her adıma biz yön veriyoruz. Jonas kaderinden kaçamaz.”

Şimdi gelelim Eva’nın anlattığı şeyin detaylarına:

Jonas’ın dünyasında kıyamet koptuğu günde, yani 27 Haziran 2020'de, son sahnede bizim izlediğimiz şey: Jonas’ı, başka dünyadan gelen Martha’nın alıp götürdüğü (yukarıda da bahsettiğimiz gibi).

Ama bu yaşanan tek olay değil, daha doğrusu tek gerçeklik değil.

Kıyamet yaşandığı sırada zaman, saniyeden de kısa bir süre için duruyor. Zaman durduğunda, neden-sonuç zinciri de o an için kırılmış oluyor. Tam bu anda da bir şeyleri değiştirebiliyorsunuz.

Eva bunu bildiği için, Jonas’ın dünyasındaki kaçış yolunu kullanarak, genç Martha’yı iki farklı yöne sokuyor.

I. Yol:

Her şey gördüğümüz gibi yaşanıyor. Martha, Jonas’ı alıp kendi dünyasına götürüyor. Eva, Jonas’a “sen iki dünyayı da kurtarırsın be” gazı veriyor. Jonas ve Martha birlikte oluyor. 1 sene ileriden gelen Martha ise Jonas’ı öldürüyor.

Bu bizim bildiğimiz gerçeklik.

Ayrıca, Adam’ın hiçbir zaman çözemediği olay da burası. Çünkü bunun yaşandığından haberi yok.

II. Yol:
İkinci yol diye yazınca da bir an “Gibi şakası da yapılırmış burada hehe” diye düşündüm ama yapmayacağım merak etmeyin…

Diğer taraf ise, Adam’ın bildiği tek gerçeklik.

Bu gerçeklikte; Adam, Martha’yı vurduktan sonra, hiçbir şey olmuyor ve Jonas evin altındaki sığınağa girerek kıyametten kurtuluyor.

Bu nasıl yaşanıyor derseniz: Eva, orta yaşlı Bartosz’u, genç Bartosz’la konuşmaya yolluyor (hepsi Eva’nın dünyasında yaşayan versiyonlar tabii). Martha tam evin dışında beklerken, genç Bartosz, Martha’yı durduruyor.

Bu yol da 2020 Jonas’ın, ilk sezonda bir anda ortaya çıkan 2053 Jonas’a ve onun da Adam’a dönüştüğü yol.

Buraya kadar tamamsak ve savaşın nedenini anladıysak, bence artık kronolojik olarak yaşanan her şeyi konuşmaya geçebiliriz.

Not: Sadece Jonas’ın dünyasında olanları anlatacağım burada çünkü Martha’nın dünyasını en fazla 2–3 bölümde görüyoruz ve pek de karmaşık bir olay yok. Martha bu dünyanın Jonas’ı, Eva da Adam’ı… Geri kalan her şey küçük değişikliklerle benzer şekilde yaşanıyor. Zaten ara ara o dünyadan gelen karakterlerin yaptığı etkilere değineceğim.

Senelerin tek tek üstünden geçmeden önce, kıyamet sonrası kim neredeydi hızlıca bakalım ki seneler kafa karışıklığı yaratmasın:

2052 Jonas, Bartosz, Fransizka, Magnus: Kıyamet sırasında, gençleri kurtarmaya giden 2052 versiyon Jonas, zaman makinesini çalıştırıyor ve kendilerini 1888'de buluyorlar. Ama makinenin yakıtı bittiği ve oldukları senede yakıta erişimleri olmadığı için o senede mahsur kalıyorlar.

2020 Jonas: Az önce de bahsettiğim gibi iki yolu var ama Jonas’ın dünyasındaki yolundan gidiyoruz: Martha öldükten sonra, sığınağa saklanıyor ve kıyametten kurtuluyor, 2020'de.

Hannah: 1954'te, Egon’la birlikte, kıyametten haberi yok.

Katharina: 1987'de, Ulrich’i ve Mikkel’i kurtarıp kendi zamanına getirme derdinde, kıyametten haberi yok.

Claudia: Kıyametten sığınağa giderek kurtuluyor ve 2020'de. Regina’yı da sığınağa getirerek kurtardığı için, Regina’ya bakıyor ve bir yandan da yaşananları anlamlandırmaya çalışıyor.

Peter & Elizabeth: 2020'deler, Fransizka ve Charlotte’nin zamanda yolculuk yaptığından habersiz onları arıyorlar.

Noah: Genç Noah olarak, o da 2020'de. Sığınakta kurtuluyor.

Charlotte: Hatırlarsanız tam kıyamet sırasında, açılan bir kapı/geçit Elizabeth’in 2053 halini görmüştü. Kıyamet sonrasında geldiğimizde, Charlotte’nin 2053'te olduğunu görüyoruz. Benzer bir şeye ilk sezonda da şahit olmuştuk, küçük Helge de benzer şekilde başka seneye gitmişti.

https://dark-netflix.fandom.com/wiki/Erit_Lux

1888:

2052 Jonas, Bartosz, Fransizka ve Magnus 1888'de mahsur kalıyorlar çünkü zaman makinelerinde yakıt kalmadı ve nükleer bir yakıt olduğu için bu dünyada bulmaları ve üretmeleri şimdilik mümkün değil.

Tannhaus Makine Fabrikası’nda çalışıyorlar. Bu bizim bildiğimiz Tannhaus’un büyük büyük babası gibi biri artık kaç kuşak bilemiyorum. Babası da “Gezginler”in varlığına inanan kişilerden.

2052 Jonasımız burada, seneler önce Adam’ın ona gösterdiği “Tanrı parçağını” üretmeye çalışıyor ama tabii bu o kadar da kolay değil.

21 Eylül 1988'de, diğer dünyadan Martha çıkageliyor. Başka dünyadan gelen bir Martha olduğunu ve kendi dünyasında herkesin öldüğünü anlatıyor. Hatta, Jonas’ın da zamanında onunla dünyasına seyahat ettiğinden bahsediyor. Jonas şok tabii çünkü biraz yukarıda öğrendiğimiz üzere, diğer dünyaya seyahat eden Jonas bu Jonas değil ve o Jonas çoktan öldü.

Martha, Jonas’a diyor ki: “Kaynağı bulmana yardım edeceğim. Her şeyin başlangıcı olan şeyi, hem senin hem benim dünyamda.”

Ve Martha, Jonas’a dünya değiştirmek için kullandığı cihazın yakıtlarından birini veriyor. Diyor ki “Bana güvenmediğini biliyorum ama sana yardım etmek için bunu sana veriyorum, bu benim son yakıtım, ihtiyacın olan şey.” Ama tabii bu noktada Martha yalan söylüyor. Tek yakıtı bu değil. Yakıtı verip görevini tamamladıktan sonra gidiyor.

Martha’dan, Adam’ın aslında Jonas olduğunu öğrenen Bartosz, Jonas’ın onları kandırdığını, buradan kurtarmak için hiçbir şey yapmadığını cennet falan diyip durduğunu söyleyerek, onları terk ediyor.

Jonas: “Portal çalışırsa onun sayesinde kaynağı bulabiliriz. Bütün olayların başlangıcı olan o anı. O kaynağı bulduğumuz gibi yok edeceğiz. Ve ondan doğan diğer her şeyi. Cennetten bahsediyoruz.”

Adam’ın dünyaları yok etme düşüncesi işte bu noktada oluşmaya başlıyor Jonas’ta. Ama tabii dünyalardan da çok yeni haberi olduğu bir noktadayız. 33 sene boyunca bunun üzerine düşünmeye devam edecek.

1890:

Jonas yakıtı kullanarak Tanrı parçacığını üretmeyi başarıyor ve 1921'de gördüğümüz Tanrı parçacığı artık hazır.

Bartosz, Silja ile tanışıyor. Silja’yı hatırlayacağınızı düşünüyorum. Jonas, ilk sezonda 2052'ye ilk gittiğinde ilk karşılaştığı kişi Silja’ydı. Silja da Adam’ın ekibinin bir parçası ve onu 1890'a Adam yolluyor 2053'ten.

1904:

Hamile olan Silja’nın doğumunu izliyoruz, doğurduğu bebek ise: Hanno. Yani namıdeğer Noah.

Silja, bebeğe Hanno adını koymak istediğini söylediği an Bartosz şok oluyor çünkü Noah’ın babasının kendisi olduğunu öğreniyor.

1910:

Silja, Agnes’i doğururken ölüyor.

1911:

Bartosz’u, Jonas’ın yanına dönmüş olarak buluyoruz. Bir gün Hannah’nın elinden tuttuğu bir kız çocuğuyla fabrikadan girdiğini görüyor. Çocuğa baktığında ise, Silja olduğunu görüyor. Yani karısının annesinin aslında Hannah olduğunu o an fark ediyor.

Bu noktada, Silja’nın anne babasından bahsedelim ama bu hikayeyi 1954'te anlatacağım. Silja’nın annesi artık bildiğimiz gibi Hannah. Babası ise 1954 senesindeki Egon Tiedemann. A.K.A: Ulrich’in tüm senelerdeki ezeli düşmanı. :)

1954 Egon Tiedemann

Yani evet, Claudia ve Silja aslında yarı kardeşler ama çok da detaya girmeyelim şimdi.

Hannah geldiğinde, Jonascığımız artık yavaştan Adam formuna yaklaşmış durumda. Tüm o zamanda yolculuklar yüzünü değiştirmiş ve takım elbiselerini giymeye de başlamış.

Bu noktada, ilgimi çeken ise Hannah’ın bir gram yaşlanmaması. İşte insan sadece kendini düşününce böyle yaşlanmaz diye de düşündüm bu sahnede, yalan yok. :)

Hannah & Silja

Jonas, Hannah’ya onları nasıl bulduğunu soruyor ve Hannah “Bilmiyordum, sonra bir kadın geldi, Eva, o söyledi” diyor.

Hannah ve Silja’ya yatacak yer veriyor Jonas. Gece yanlarına gittiğinde ise Silja’yı almaya çalışırken, Hannah uyanıyor. Jonas da “Silja’nın yeri burası değil, tüm taşlar olması gereken yerde durmalı” diyerek Hannah’yı boğuyor. Hannah’yı 1911'de kaybediyoruz.

Silja ise geleceğe yollanıyor bildiğimiz gibi.

1920:

Noah geliyor ama artık büyümüş hali yani bildiğimiz Noah olarak. Geldiği sene ise 2053 ama detaylarını bu seneye geldiğimizde vereceğim. :)

Adam da geliyor. Bildiğimiz Adam artık o da. :)

Adam diyor ki: “Claudia hepimize yalan söyledi, Charlotte’yi ben almadım. Son sayfalar kayıp, onları bulman gerek. Seni Charlotte’ye ve varacağın son durağa yönlendirecekler. Cenneti bulacaksın ve Helge de sana yardım edecek.”

Bu noktadan sonra, Noah, 1. sezonda izlediğimiz Noah oluyor ve çocuklarla deneylere başlıyor. Bu sahneyi, 1. sezonun hemen öncesinde yaşanmış olarak düşünebilirsiniz yani.

Not: Bu hani dizinin başından beri gördüğümüz, tüm yaşananların yazılı olduğu defter vardı ya, Noah’ın sürekli son sayfalarını arayıp durduğu ve Claudia’yı öldürdükten sonra ulaşıp Charlotte’nin kızı olduğunu öğrendiği defter… İşte bu sezonda, o defterin de sırrı çözülüyor. O defteri yazan kişi: Adam ve Eva’nın isimsiz oğlu.

Bu sezonda yaşanmasa da 1921’de Bartosz’un genç Noah tarafından, orta yaşlı Noah’ın da Agnes tarafından öldürüldüğünü biliyoruz.

1921'de yaşanan diğer olaylara bakmak için şu blog yazıma göz atabilirsiniz:

1954:

1954'te bu sezon öncesi yaşananlar için buraya bakabilirsiniz:

Ben şimdi bu sezon öğrendiklerimizle devam edeceğim bu seneye.

  • Hannah ve Egon birlikte.
  • Agnes kayıp — çünkü o sırada Adam saflarına geri döndü. Doris ise yana yakıla kayıp aşkı Agnes’i arıyor.
  • Bu sırada, Hanno Tauber yani Noah da kayıp.

Dizi boyunca görmeye alışık olduğumuz Aziz Christopher kolyesini Egon’un Hannah’ya hediye ettiğini görüyoruz. Bu kolyenin hikayesi de burada başlıyor, bu bilgiyi atıp fava bekleyin.

Hannah bir gün doktora gidiyor ve hamile olduğunu öğreniyor. Egon’a anlattığında Egon çok korkuyor ama Hannah zaten bu çocuğu istemediğini söylüyor.

Egon bir kadın adı veriyor tabii o zamanlar sağlıklı kürtaja ulaşım yok maalesef (sanki şimdi çok mu var da neyse enough activism for today) ve kürtaj için para da vererek gidiyor.

Hannah kürtaj için gittiğinde, genç bir kızla karşılaşıyor. Adının “Katharina” olduğunu söylüyor tabii — bu seneye ilk geldiğinde bu adı kullanmıştı çünkü.

Biraz sohbet ediyorlar ve aslında karşısındaki genç kızın Helene Albers (Katharina’nın annesi) olduğunu fark ediyor.

Helene Albers

Helene çok dindar biri ve bebeğin cehenneme gideceğinden korktuğundan falan bahsediyor. Hannah ise rahatlatıyor onu. Helene, Hannah’nın kolyesini fark ettiğinde birkaç yorum da kolye üzerine yapıyor. Daha sonra da kürtaj için çağırılıyor ve içeri geçiyor.

Bu olay sonrası, Hannah vazgeçiyor kürtajdan. Kolyeyi Helene’nin sandalyesine bırakıp gidiyor.

Bu noktada, Helene’in, Katharina yani Hannah’ya bayıldığını görüyoruz. Sonuç olarak, kızının adını neden Katharina koyduğunu tahmin etmek de güç değil. Özellikle, Hannah’nın verdiği kolyeyi hiç ama hiç boynundan çıkarmadığını da düşünürsek. Katharina keşke adının Katharina olma nedeninin Hannah olduğunu bilebilseydi. :)

Bu olaydan sonra, Egon’dan umudunu kesen Hannah şehri terk ediyor. Daha sonra kendisini 1911'e kadar bir daha görmeyeceğiz. Hannah’nın nasıl seyahat ettiğini hatırlamayanlar için, 2020'de tam kıyamet öncesi Jonas’tan zaman makinesini çaldığını hatırlatalım.

1987:

Önce gene bu sene özelindeki blog yazımı bırakıyorum:

Sonra da bu sezon 1987'de neler yaşadık kısmına geçiyorum:

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Katharina tam kıyamet sırasında tünellerdeydi ve 1987 senesine gidiyordu.

Katharina’nın amacı tabii ki Mikkel’i kurtarıp kendi zamanına getirmek ama bilmediği bir şey var ki Ulrich de aslında 1987'de. Tanıdığı Ulrich değil de 34 sene sonraki Ulrich. Çünkü hatırlayacağınız üzere, Ulrich 1953'te hapse girmişti. Şu an da akıl hastanesi & hapishane karışımı bir yerde.

Katharina tabii Mikkel’in bulunması için polise gidip duruyor ama şu an bulunduğu senede hiçbir kaydı kuydu olmadığı için polis ciddiye almıyor. Ama bir polis tesadüfen “geçen sene Mikkel kaçırıldı bir kaçak mahkum tarafından, o yüzden de şu an şehir dışındalar Ines’le” diyor.

Katharina da bu mahkumu bulmaya koyuluyor. Tabii annesi de burada çalıştığı için girişte Helene ile karşılaşıyor. :)

Zar zor ikna edip mahkumun yanına geldiğinde ise Ulrich’in yaşlı haliyle karşılaşıyor. Katharina, Ulrich’e söz veriyor: “Yarın 10:00'da beni bekle, seni kaçıracağım. Annemin nerede giriş kartını tuttuğunu biliyorum.”

Katharina annesini iş çıkışı takip ediyor, ormandan geçerken de artık hızlanıp çantasını almaya çalışıyor. Kısa bir tartışma sonrası Katharina “anne” diyince, Helene’de film kopuyor. Katharina’nın, yıllar önce aldırdığı çocuk olduğunu, cehennemden geldiğini ve aslında şeytan olduğunu düşünüyor (inanılmaz bir teori yazarken bir tur daha ne kullanıyor bu kadın diye düşündüm). Ve Katharina’yı başını taşla eze eze öldürüyor… Bu arbadede, Aziz Christopher kolyesi ise düşüyor. Katharina’yı da 1987'de kaybediyoruz.

Kolye, Jonas ve Martha 2019 senesinde bulana kadar orada kalıyor ve sonrası malum zaten. :)

2020:

Peter ve Elizabeth ölenler arasında, Charlotte ve Fransizka’yı arıyorlar ve kıyamet sonrası bir dönemde pek de iyi şartlarda yaşamıyorlar. Noah da etraflarında hep.

Noah, tabii, görevinin Elizabeth’i korumak olduğunu biliyor bir yandan.

2020'ye geldiğimizde, Martha’ın kendi dünyasına götürmediği Jonas da burada ve Claudia ile birlikte henüz Tanrı parçağı olmamış bir madde üzerinde çalışarak onu Tanrı parçacığı yapmaya çalışıyorlar.

Geçitler kapandığı için artık seneler arası yolculuk da mümkün değil, tabii.

Derken, bir gün Claudia, başka bir Claudia ile tanışıyor. Kendi yaşında olan bu Claudia’nın diğer dünyadan yani Eva’nın dünyasından geldiğini öğreniyor ve artık Claudia da iki dünya olduğunu biliyor.

Eva’nın dünyasından gelen Claudia diyor ki:

“Seni ışığa yönlendirmek için geldim. Ortada iki grup var. Zaman yolculuğunda üstünlüğü yakalamak için savaşıyorlar. Işık ve gölge. Bizim tarafımıza katılmanı istiyorum. Eva’nın tarafına.

“Jonas, geçidi 2020'de açtı. Orta yaşlı Jonas, 2019'da kapanmıştı oysa. 1986 yazında ilk kez açıldıktan sonra o kapamıştı. Bu üç seferde de açılıp kapanmalardan geriye sezyum kalıntıları kaldı. Karanlık maddenin bir bileşeni. Her döngüde aynı şekilde yaşanan bu üç anda da sezyum, tam olarak bozunmadan tünele geri tanışınıyor. Her defasında çoğalıyor, sonsuza dek. Geçit de böyle oluştu. Ebediyen de bu şekilde kalması gerekiyor. Her şeyin tekrar yaşanması gerekiyor. Jonas’ın maddeyi geçide getirmesi gerekiyor. Nükleer santraldeki varillerden birinin açılması da kıymeti tetiklemeli. Bu döngüdeki her şey tekrar eder. Yaşam da ölüm de… Adam bu düğümü asla çözmemeli. Onlara önderlik et diyor. Düğümü bozma.”

Veee malum defteri, Claudia’ya veriyor. Burada yazan her şeyin aynen yaşanmasını sağlayabilmesi için ve gidiyor. Ama ara ara Claudia’yı ziyaret etmeye de devam ediyor.

Bu sırada, Tronte, Regina’yı öldürüyor ve diyor ki: “Seni kurtarmanın tek yolunun bu olduğunu söyledi.” İleriki bölümlerde görüyoruz ki ondan bunu isteyen de Claudia: “Regina bu düğümün parçası değil, o yaşayacak.” diyor. Ne demek istediğini üçlü dünya düzenine vurduğumuzda anlıyoruz. Regina, gerçekten de bu düğümün parçası değil.

Bu noktadan sonra; Claudia, her zamanki gibi Jonas’ı kandırarak defterde yazılan yoldan gitmesini sağlıyor.

Peter ve Elizabeth’e geri dönersek maalesef üzücü bir olayla karşılaşıyoruz. Elizabeth artık Fransizka ve Charlotte’yi bulamamaktan usanıyor ve babası ölülerin fotoğraflarına bakmaya gittiğinde karavana dönüyor. Karavana döndüğünde bir yağmacı erkekle karşılaşıyor. Önce yemek yiyen adam daha sonra Elizabeth’e saldırıyor. Tam bu sırada dönen Peter, maalesef bu adam tarafından öldürülüyor, sonra da Elizabeth bulduğu ağır bir cisimle adamın kafasına vurarak öldürüyor. Peter’ı 2020 senesinde kaybediyoruz.

Bir süre sonra, Elizabeth ağlarken Noah içeri giriyor. Ve artık Noah, Elizabeth’i koruyor, kolluyor ve ona “cenneti” anlatıyor, yani Adam’ın ona vadettiği cenneti…

2021:

Noah ve Elizabeth geçitleri tekrar açıyor.

2023:

Jonas ve Claudia Tanrı Parçacığını oluşturmaya çalışmaya devam ediyor ama başaramıyorlar.

Jonas artık dayanamıyor ve kendini asmaya kalkıyor.

O sırada, Noah onu kurtarıyor. Ve Jonas’a bir silah veriyor kendini vurması için ama silah bir türlü patlamıyor. Daha sonra Noah silahı alıyor, başka bir yere sıkıyor ve silah çalışıyor. Noah diyor ki: “Kendini öldüremezsin çünkü geleceğin zaten hayatta. Zaman buna izin vermez. Ne kadar denersen dene, bir şey veya biri her zaman seni durduracaktır. Elizabeth’le ben geçidi bulduk, sen de sözünü tutmalısın. Geçit tekrar açılacak ve sen de bizi cennete götüreceksin.”

Noah ve Jonas bu noktadan sonra artık arkadaş oluyor. Hatta Noah’ın zamanında “Biz seninle arkadaş olacakmışız, ta ki sen bana ihanet edene kadar” dediği arkadaşlık tam olarak burada başlıyor.

2040:

Noah tanıdığımız Noah, Jonas da 2050'deki Jonas oluyor artık. Tanrı parçacığı ise hala 2020'deki halinde. Claudia ile üzerine çalışmaya devam ediyorlar ve sonunda başarıyorlar.

Elizabeth de hamile bu arada.

Claudia ve Eva’nın dünyasındaki Claudia arasındaki alışveriş de devam ediyor. Claudia sürekli Eva’nın ilettiklerini söylüyor ve gidiyor, bizim Claudia da denilenleri yapıyor.

Derken…

Bizim Claudia diyor ki bir gün:

“Bu düğümü çözmenin bir yolu olmalı. İçindeki yaşamları yok etmeden. Regina’nın yaşamasının bir yolu… Bence ne Eva ne de Adam bu yolu biliyor. Ama ben o yolu bulacağım. Kendi dünyamda veya seninkinde, fark etmez.”

Ve Eva’nın dünyasındaki Claudia’yı vuruyor. Onun dünya değiştirme cihazını kullanarak Eva’nın dünyasına gidiyor ve Eva’ya da onun Claudia’sıymış gibi davranıyor.

Hatta bu noktada öğreniyoruz ki Claudia’nın, Tannhaus’a götürdüğü zaman makinesi çizimi de aslında Eva tarafından yollanmış.

Bu noktadan sonra, artık Claudia iki dünyaya da hakim olmaya başlıyor ve üçüncü dünyanın varlığını kavramaya başladığı an tam olarak burası.

2041:

Charlotte (bebek olan değil de büyük olan) ve Elizabeth (bu senede yaşayan değil de 2053'te yaşayan) 2053'ten geliyorlar ve Charlotte’yi (bebek olan) kaçırıyorlar. Tabii Adam’ın emriyle… Charlotte ve Elizabeth, Charlotte’yi 1980'lere götürüp Tannhaus’a veriyor.

Zaten hiçbir zaman Claudia’ya güvenmeyen Noah, bunu Claudia’nın yaptığını düşünüyor. Jonas’a kızıyor, sen mi yaptın, Claudia mı istedi diye. “Arkadaşmışız ama bana kazık atmışsın”daki kazık da tam olarak bu, bu arada.

Noah, Elizabeth’e, Charlotte’yi geri getireceğine dair söz veriyor ve Claudia’nın defterini alıp 1920'ye gidiyor.

Ama tabii Claudia’nın çoktan son sayfaları kopardığını hatırlatalım. Noah’ın defteri alması Charlotte’nin yerini bulmasını sağlamıyor. Kayıp sayfalara da ta ki Claudia’yı öldürene kadar ulaşamıyor.

2052:

Claudia, Jonas’ı gazlıyor: “Geçidi yok etmen gerek, bu sefer başaracaksın.”

Ama aslında yalan söylüyor, her şeyin olduğu gibi yaşanması için.

Jonas da bu sırada tabii geçidi oluşturan bileşenleri değiştirdiğini, bu sefer her şeyin farklı olacağını sanıyor. Ve zamanda geri gidiyor.

Bu noktadan sonra, 1. sezonda izlediklerimiz yaşanıyor. Onun özetini de buraya bırakıyorum:

2053:

Adam tüm her şey yaşanırken 2053'te. Önce Silja’yı 1900'lere yolluyor, sonra Charlotte ve Elizabeth’i 2040'lara…

Martha’yı da 1888'e yollayarak, Jonas’ın 1890'da Tanrı parçacığı oluşturmasını sağlıyor. Martha geri döndüğünde ise, Martha’yı hapsediyor.

Son olarak ise, tam Eva’nın dünyasında kıyametin kopacağı gün Fransizka ve Magnus’u, Eva’nın dünyasına Martha’yı almaya yolluyor. Martha’yı alacaklar ve sonra Martha’yı 1888'e yollayacak, döngü devam edecek…

Hem Eva’nın dünyasında hem de kendi dünyasında kıyamet yaşanırken ise Martha’yı Tanrı parçacığına bağlıyor. Amacı, hep bildiğimiz gibi “tohumu” yani oğlunu yok etmek.

“İçinde büyüyen varlık, iki dünya arasındaki köprüyü kuruyor. Karnındaki, bu düğümün başlangıcı. Günü gelince de sonu olacak. Senin oğlun. Her şeyin kaynağı o.”

Cihaza bağlı Martha, kıyametlerin de yaşanmasıyla bir anda yok oluyor. Ama dünya yok olmuyor. Adam şok tabii, ne olduğunu anlayamıyor derken, ilk kez döngü dışı bir şey yaşanıyor ve içeri Claudia giriyor:

Senin ve Martha’nın dünyası, ikisi de hiç olmamalıydı. Tohum dediğin şey, iki dünyanın bağlantısından doğuyor sandın. Ama aslında aradığın, iki dünyadan da uzakta. Hep ortada iki zıt taraf olduğunu düşünürüz. Siyah ve beyaz… Işık ve gölge… Senin dünyan ve Eva’nın dünyası… Ama bu yanlış bir düşünce. Üçüncü bir boyut olmadan her şey eksik kalır.

Üçlü düğüm.

Bu düğümün tohumunun atıldığı dünya. Her şeyin kaynağı işte orası. O dünyada tek bir yanlış yapıldı. Ana Dünya’daki Tannhaus, senin gibi birini kaybetti. Ve yine senin gibi o da bir ölüyü hayata döndürmeyi denedi. Ama bunun yerine kendi dünyasını bölüp yerle bir etti. Ve böylece bizim dünyalarımızı yarattı. Ama bu düğümü yok etmenin bir yolu var. Ana Dünya’da uzay ve zaman arası yolculuğu keşfine daha baştan engel olmak gerek.

Artık her şeyin birbiriyle asıl bağlantısını anlaman gerekiyor. Yaptığın her şey, Eva’nın yaptığı her şey düğümü her iki dünyada da ebediyen korumaktan başka bir işe yaramadı.

Her iki dünyada da Regina’yı yaşatmanın yolunu aradım. Olaylar arasındaki neden-sonuç zincirini kırabilmenin bir yolunu aradım. İki dünyada da aradaki asıl bağı aradım. Sonraysa bizim dünyalarımızın başka bir dünyadan yaratıldığını anladım. Regina bizim dünyalarımızda hep ölecek, iki dünyada da. Sadece her şeyin yaratılışının kaynağı olan dünyada yaşayabilir. Yani Ana Dünya’da.

Sana ve Eva’ya yalan söyledim.

Ama artık bu düğümün nasıl çözüleceğini biliyorum. Bunca zamandır aradığın kaçış yolu nerede gizli, biliyorum. Zamanda. Kıyamet yaşandığı sırada zaman, saniyeden de kısa bir süre için durdu. Ve bu durum, her şeyin dengesini alt üst etti. Ama zaman durduğunda, neden-sonuç zinciri de o an için kırılmış olur.

Ve bir şeyler değiştirilebilir…

Eva bunu biliyor. Senin dünyandaki kaçış yolunu kullanıyor ve genç Martha’yı bir o yöne, bir bu yöne hareket ettiriyor. Döngüyü korumak için. Ben de farklı bir yöne sapabilmek için bu kaçış yolunu kullandım. Bugün burada olabilmek için. Sen de Jonas’ı farklı bir yöne sokmak için kullanmalısın. Böylece döngü ilk ve son kez kırılacak.

Her şeyin tekrar tekrar yaşanıyor olmasının suçlusu Jonas ve Martha. Onları Ana Dünya’ya göndermelisin. Böylece her şeyin nihayet son bulmasını sağlarlar.

Aslında bizim hikaye de bir üçlü düğüm tabii. Hep iki taraf arasında bir savaş, bir tarafın çözüp bitireceği bir düğüm gözüyle baktık ama bu da üç boyutlu çünkü Claudia da bu işin bir parçası ve aslında bu düğümü çözen kişi de ta kendisi. Başından beri Claudiacı olduğum için bu son beni gayet sevindirdi.

Normal şartlarda, 2053'ün devamında olması gereken:

Adam çok sinirleniyor düğümü çözemediği için ve Eva’nın dünyasına gidip Eva’yı vuruyor. Eva’nın gençliği, Eva’yı buluyor ve Adam’a karşı olacağına dair bir yemin ediyor (ki gerçekten hiç de dönemiyor).

Ama bu sefer bu yaşanmıyor.

Çünkü Claudia ile konuşması sonrası, Adam, kıyamette olan Jonas’ın yanına tekrar gidiyor. Ona “Bu son umudumuz” diyerek ne yapması gerektiğini anlatıyor.

Jonas, Eva’nın dünyasına gidiyor ve Magnus & Fransizka onu almadan Martha’yı kaçırıyor.

“Sen ve ben… Her şey bizim yüzümüzden bu şekilde yaşanıyor. Her seferinde, aynı şekilde… Sen kendi isteğinden vazgeçemiyorsun. Ben de kendi isteğimden… Ama hata olan biziz. Matris hatası biziz.”

21 Haziran 1986'ya gidiyorlar yani Tannhaus’un makineyi çalıştırdığı ana. O sırada, 3 dünya arasında bir köprü oluyor ve Martha ve Jonas ondan geçerek ana dünyaya gidiyorlar. Görevleri olan Tannhaus’un oğlunu kurtarmayı başarıyla yerine getiriyorlar ve iki dünya da yok oluyor.

Bence son bölümü bunları okuduktan sonra izlerseniz, her şey yerli yerine oturur.

Şimdi gelelim son kısma, yani ana dünyaya:

Regina, Peter, Hannah, Katharina, Torben ve Bernadette: İşte karşınızda ana dünyanın kahramanları…

Düğümün parçası olmayan kişiler olarak, sona geldiğimizde onları görüyoruz. Tabii ilk gösterilen fotoğrafta Claudia’yı da görüyoruz ve onun da ana dünyanın bir parçası olduğunu anlıyoruz.

Hannah dejavularla çocuğunun adını Jonas koymaya karar veriyor ve kapanış. ❤

Böylelikle, Dark dizisinin de sonuna geliyoruz! Ben çok keyif alarak yazdım anlattım, umarım size de hep yardımcı olabilmişimdir. 1899'da görüşmek üzere, ben gene hep buralarda bir yerlerde olacağım malum. 🌝 🌝 🌝

--

--