Piyasa Ekonomisi

Kaan Köse
3 min readMay 23, 2019

--

Piyasa ekonomisi, arz ve talep yasalarının mal ve hizmet üretimini yönlendirdiği bir sistemdir. Arz, doğal kaynaklar, sermaye ve emeği içerir. Talep, tüketiciler, işletmeler ve devlet tarafından yapılan alımları içerir.

İşletmeler mallarını, tüketicilerin ödeyecekleri en yüksek fiyata satarlar. Aynı zamanda alışveriş yapanlar, istedikleri mal ve hizmetler için en düşük fiyatları ararlar. İşçiler hizmetlerini, becerilerinin izin verdiği en yüksek ücretlerle teklif ederler. İşverenler, en iyi çalışanları mümkün olan en düşük fiyattan elde etmeye çalışır.

Kapitalizm, fiyatları belirlemek ve mal ve hizmetleri dağıtmak için pazar ekonomisine ihtiyaç duyar. Sosyalizm ve komünizm, ekonomik kararları yönlendiren merkezi bir plan oluşturmak için komuta ekonomisine ihtiyaç duyar. Piyasa ekonomileri geleneksel ekonomilerden gelişmektedir. Modern dünyadaki toplumların çoğu üç tür ekonominin de unsurlarına sahiptir. Bu onları karışık ekonomi haline getirir.

Aşağıdaki altı özellik piyasa ekonomisini tanımlar.

  1. Özel mülkiyet. Mal ve hizmetlerin çoğu özel mülkiyettir. Mal sahipleri mülklerini almak, satmak veya kiralamak için yasal olarak bağlayıcı sözleşmeler yapabilir. Başka bir deyişle, varlıkları onlara mülkiyetten kar etme hakkı verir. Ancak Türkiye yasaları bazı varlıkları hariç tutar. Mesela 1865'ten beri, insanları yasal olarak alıp satamazsınız.
  2. Seçme özgürlüğü. Üreticiler, rekabetçi bir pazarda mal ve hizmet üretmek, satmak ve satın almakta serbesttirler. Sadece iki kısıtlamaları var. Birincisi, alım satım yapmak istedikleri fiyattır. İkincisi, sahip oldukları sermaye miktarıdır.
  3. Kişisel ilgi anlayış. Herkes malları için en düşük fiyatı pazarlık ederken mallarını en yüksek teklifi verene satar. Sebep bencil olsa da, uzun vadede ekonomiye fayda sağlamaktadır. Bu açık artırma sistemi, piyasa değerlerini yansıtan mal ve hizmetler için fiyatları belirler. Herhangi bir anda arz ve talebin kesin bir resmini verir.
  4. Rekabet. Rekabet baskısının gücü fiyatları düşük tutmaktadır. Aynı zamanda toplumun en verimli şekilde mal ve hizmet sunmasını sağlar. Belirli bir kalem için talep arttıkça, talep yasası sayesinde fiyatlar artar. Bu rekabet baskısı işçiler ve tüketiciler için de geçerlidir. Çalışanlar en çok para ödeyen işler için birbirleriyle rekabet ederler. Alıcılar, en düşük fiyata en iyi ürün için rekabet eder.
  5. Piyasalar. Bir piyasa ekonomisi, mal ve hizmetlerin satılacağı etkin bir pazara dayanır. Tüm alıcıların ve satıcıların aynı bilgilere eşit erişimi olduğu yer burasıdır. Fiyat değişiklikleri, arz ve talep yasalarının saf yansımalarıdır.
  6. Sınırlı hükümet. Hükümetin rolü, pazarların açık ve çalışır durumda olmasını sağlamaktır. Örneğin, piyasaları korumak ulusal savunmadan sorumludur. Aynı zamanda herkesin pazarlara eşit erişime sahip olmasını sağlar. Hükümet rekabeti kısıtlayan tekelleri cezalandırır. Kimsenin piyasaları manipüle etmemesini ve herkesin bilgiye eşit erişiminin olmasını sağlar.

Piyasa Ekonomisinin Avantajları

Piyasa ekonomisi arz ve talep serbest etkileşimi izin verir, o en çok arzu edilen mal ve hizmetlerin üretilmesini sağlar. Tüketiciler, en çok istedikleri şeyler için en yüksek fiyatı ödemeye isteklidir. İşletmeler yalnızca kâr getiren şeyleri satar.

Yaratıcı yeni ürünler, tüketicilerin ihtiyaçlarını mevcut mal ve hizmetlerden daha iyi şekilde karşılar. Bu üstün teknolojiler diğer rakiplere de yayılacak ve böylece daha karlı olmaları sağlar. Bu, Silikon Vadisi’nin neden Amerika’nın yenilikçi avantajı olduğunu göstermektedir.

Son olarak, en başarılı işletmeler diğer birinci sınıf şirketlere yatırım yapar. Bu onlara büyük destek sağlar ve üretim kalitesini arttırır.

Piyasa Ekonomisinin Dezavantajları

Toplumun insan kaynakları optimize edilemeyebilir. Örneğin, kanser tedavisini başka türlü keşfedebilecek bir çocuk, düşük gelirli ailesini desteklemek için McDonald’s’ta çalışabilir.

Bir piyasa ekonomisi, bazıları açken ve evsizken bazılarına özel jet sağlayabilir. Saf bir piyasa ekonomisine dayanan bir toplum, savunmasız kişilere bakmanın daha büyük bir ilgi alanı olup olmadığına karar vermelidir.

--

--

Kaan Köse

It is not from the benevolence kindness of the butcher the brewer or the baker that we expect our dinner but from their regard to their own interest — A. Smith