ADEM VE HAVVA

Makbule Çetin
3 min readJan 17, 2021

--

Adem ve Havva’ nın cennetten kovulma hikâyesini bilirsiniz. Yasak elmayı yedikten sonra kendilerini bir çırpıda dünyada bulurlar malum. Cennetin o muhteşem büyüleyici ortamından sonra dünyaya gönderilmek büyük bir ceza gibi görünüyor değil mi? Peki hafızalarımızı bir yoklayalım ve okuduklarımızı, dinlediklerimizi biraz hatırlayalım.

İlk insan yaratıldığında tüm meleklere ona secde etmesi istenir ve şeytan bunu reddeder ve Tanrı ile bir savaşa girer. Tanrının kullarını kandıracağını ve O’nun yasakladığı şeyleri kullarına yaptırarak intikam alacağını söyler ve savaş başlar. Şeytanın amacı Tanrı tarafından yasaklanan elmayı her iki insana da (kadın ve erkek) yedirmektir. Erkek yaratıldığı andan beri Tanrıya bağlı ve tam teslimiyet gösteriyordu.
Çünkü O kendisini meleklerinden bile üstün görmüştü. Ancak bu olaydan haberi yoktu kadının. Çünkü erkekten sonra (ve hatta onun kaburga kemiğinden…??!!) yaratılmıştı. Erkek asla O’nun yasak ilan ettiği bir şeye dokunamazdı. Şeytan bu tabi ki tüm bu olanların farkında
olduğu için hedef olarak kadını gözüne kestirdi. Ademi kendisi değil belki kedisinden daha kıvrak zekaya sahip olan bir canlı kandırabilirdi…

Kadının yaratılması erkeğinkinden uzun sürmüş ve Tanrı onu cennetin muhteşem ortamına uygun olarak değerli taşlar, parıltılar, süsler, altınlar ile bezemişti. Saçlarında ipek ham maddesi, teninde inciler, tırnaklarında sedef, ellerinde elmaslar, yanaklarında ışıl ışıl yaldızlar vardı. Şeytan bu güzellik abidesini kandırmak için iltifattan yararlandı tabi. Muhteşem olan kadın kendini daha muhteşem hissetti ve daha fazlasını arzulamaya başladı. İşte daha fazlasını arzulayan kadın zayıf düştü ve şeytana kandı. Güç, ölümsüzlük ve sonsuz güzellik vaat ettiği Havva’ yı merak duygusu sardı. Merak; işte en son nokta buydu. Kadın merakına yenilmek üzereydi. Ama bunu tek başına yapamazdı. Gidip Adem’ i kandırması gerekiyordu. Öyle güzel öyle çekiciydi ki Adem kendini o ağacın altında buldu. Kopardı Havva yasak elmayı ve uzattı. Al dedi önce sen ye. Çünkü sen daha güçlüsün, daha önemlisin. Önce yemek senin hakkın dedi. Öyle güzeldi ki Havva’ nın
elmayı tutan elleri ve hadi ye diyen dilleri. Adem ikna oldu. Bir ısırık ve gök gürültüsü, bir ısırık daha ve karardı ortalık. Sallanmaya başladı yer gök. Kulakları sağır eden o uğultu ve yaşanan sonsuz utanç, pişmanlık ve mahcubiyet. Yıllar süren af dileme, ibadet, yakarma nafile. Düştüler artık dünyaya. Elbette her şeyi bilen gören Tanrı insanların bu hatayı
yapacağını da biliyordu ve dünyayı onların yaşayacağı şekilde hazırlamıştı. Kalemleri kırıldı ve cezaları kesildi. Adem düşüverdi önce cennetten. Uzun ve çok zordu düşmek dünyaya. Acı olan cennetten kovulmuş olmak değil Tanrı’ nın emrine uymamaktı. Bu pişmanlığın acısını hiçbir acı tarif edemezdi. Acıyordu Adem’ in içi ama pişmanlığın acısından ne mekanı görüyordu ne de Havva’ yı.

Sıra Havva’ nın düşüşündeydi. Günahın ilk müsebbibi, şeytanın ilk oyuncağı. Onu dünyaya göndermek yeterli olmayacaktı. Dünyaya yolculuğu başlamadan durdu ve baktı Havva’ ya. Kadın bu muhteşem hali ile şeytana gerek kalmadan herkesi kandırabilirdi. Bu kadar parlak taşlar, ipekler, inciler, yaldızlar ile gözü kamaşan erkeğin günah işlememesi mümkün olabilir miydi ki. Üstelik günaha ilk adımı atan, Adem’ i kandıran ve onu yasak meyveyi yemeye iten kadının sadece cennetten kovulması yeterli bir ceza değildi elbette. Bu görkemli hali ile dünyaya da pek uymayacaktı zaten. Çekip aldı tüm ışıltısını bir anda Havva’ nın üzerinden. Öylece basit, yalın kalıverdi kadın ortada. Üzerinde tek kalan şey hafif ipekli dokusu ile saçları olmuştu. Geri kalan tüm ışıltı bir çırpıda sönüvermişti işte. Erkekten pek de farkı kalmamıştı teninin. Sonra o da geldi Adem’ in yanına. Pişman, üzgün ve acı içindeydi Havva. Hem cennetten hem o muhteşem parıltıdan olmuştu.

Yıllar belki de yüzyıllar geçti. Kadın hala o ilk yaratıldığındaki ışıltıyı arar durur. İşte ondandır ki kadın mücevher sever. Onlar onun cennetten kalma gerçek parçasıdır çünkü.

Ve ünlü düşünür Marlyn Monroe’ dan son söz;

‘’Diamond are the womens best friend!”

…to be continued…♂️♀️

--

--

Makbule Çetin

Öğrenme ve öğretme serüvenim hiç bitmeyecek. Mahmut Hoca'nın dediği gibi "okul heryerdir" düsturu ile okuyor, yazıyorum. Yazarken nefes alıyorum...