Çok Güzel Oldu Değil Mi?

Marketing Holmes!
2 min readSep 2, 2018

1930 doğumlu, hayatının büyük bir kısmını yokluk, hastalık, mücadele ile geçirmiş, daha az kömür yansın diye sobasını geç kurup henüz bahar gelmeden bozmuş, sabahlara kadar nakış işleyip çocuklarını okutmuş, kendi deyimiyle “kimseye muhtaç olmadan” yaşamış, tanıdığım en güçlü kadınlardan biri babaannem. 88 yaşında.

Dedem ise keçeci. Sabah güneş doğmadan çıkmış hep evinden, emeğini alın terinden çıkarmış, nakış nakış işlemiş desenlere. Bugünün teknolojisi hak getire tabi, saatlerce ezmek, diz kapakları nasır tutana, acıyı artık hissetmeyecek hale gelinceye kadar tekmelemek gerekirmiş üretmek için, tekmelemiş. Tam 40 yıl. Bir de 35 yıl muhtarlık yapmış, babaannem gururla anlatır. Kolay değil koca bir mahallenin güvenini sırtında taşımak bunca yıl. Ben dedemi hiç görmedim.

Ben kendimi bildim bileli “içi hiç durmaz” babaannemin. Öyle bir kenara geçip elinde çayıyla keyif yaptığını görmedim mesela. Kafasında hep bir dert, çözülmesi gerekli bir sorun ya da halledilmesi gerekli bir iş vardır. Hiç bir iş için üşendiğini görmedim: 16 yaşında genç bir kız, 88’inde bile hala.

Bizim buralarda kış hazırlıkları erken başlar. Konserveler, salçalar, tarhanalar derken küçük bir atölye gibi çalışır her ev. Geçtiğimiz haftalarda evine gittiğimde tarhana yaparken yakaladım babaannemi. Hazırlıklara önceden başlamış(içi durmamış olsa gerek), hamuru yoğurmuş, onları bir güzel kurutmuş ve artık elekten geçirme kısmına gelmiş ki bilenleriniz mutlaka olacaktır bu artık son safha anlamına geliyor. Yılların getirdiği tüm o yüklerin ellerinde bıraktığı derin çatlaklara aldırış etmeden, yoğun bir emekle, hiç durmadan eledi kuruyan hamurları ve toz haline getirip son kez bıraktı kurumaya .

Tüm işler bittikten sonra dinlenmeye ve bizimle sohbet etmeye çekildiğinde, hasır yastığına yaslanıp gözlerimin içine bakarak, tüm o zorlukların, dertlerin, kederlerin, uykusuz gecelerin, emeğin, ekmeğin nedenini açıklar gibi “Çok güzel oldu değil mi?” dedi.

Geçtiğimiz aylarda “Sizi Her Gün Yatağınızdan Kaldıran Şey Ne?” yazısını hazırlarken şöyle başlamıştım yazıya: “Ne için çalıştığınızı, sizi her gün yatağınızdan kaldıran şeyin ne olduğunu, güneşin henüz doğmadığı sabahlar, zifiri karanlıkta arşınlarken şehrin ıssız sokaklarını, sizi daha fazlasına zorlayanın nasıl bir motivasyon olduğunu hiç düşündünüz mü?”

Babaannemin bana el yordamıyla öğrettiği ve bunca yıl ve bunca işin ardından tecrübe ettiğim, bir hedef uğruna durmadan, yorulmadan çalışabilmenin, güneşin henüz doğmadığı sabahlar, zifiri karanlıkta şehrin ıssız sokaklarını arşınlayabilmenin en büyük motivasyonu sanırım çok güzel oldu diyebilmekten geçiyor. İnsan ancak yaptığı işe “çok güzel oldu” diyebildikten sonra rahatça yaslayabiliyor sırtını hasır yastığa.

Ve evet, çok güzel oldu babaanne!

--

--

Marketing Holmes!

Pazarlamanın Sherlock'u. Benim işim başkalarının bilmediğini bilmek!