Düşüş

Albert Camus

Musab Deneyici
3 min readAug 24, 2019
Kitabın ilk baskısı

Görüşlerim

Bu kitapla birlikte Camus’un 3 büyük eserini tamamlamış oluyorum. Aralarında en fazla yakınlık hissettiğim ilk göz ağrım yabancı olsa da sartre’ın dediği gibi en başarılı eseri bu kitap diyebiliriz. Camus’un felsefesini, anlatmak istediklerini öğrenmek için müthiş bir kitap.

Camus okumak insanı gerçekten yoruyor, düşünmeye sevk ediyor, sıkıntıya sokuyor ama arada bir açıp okunmalı mutlaka. Camus tarafından sarsılmak gerek…

İçerik

Jean-Baptiste Clemance’in barda bir adam ile konuşmaya başlaması ile başlıyor kitap. kendisini anlatmasını okuyoruz uzun uzun. geçmişte neler yaptığını, ne kadar iyi bir insan olduğunu, tabiri caizse üstinsan gibi biriyle karşı karşıyayız. Her alanda başarılı, herkesle arası iyi, herkes seviyor, mutlu vs. bir gün bir kahkaha duyan clemance’in hayatı baştan sona değişiyor. Yaşamın tüm güzelliklerini tadan, hiçbir sıkıntısı olmayan adam birden zirveden dibe düşmeye başlıyor.

Bu kısımdan sonra insanın ikiyüzlülüklerini, bencilliklerini, hırslarını, arzularını jean-baptiste aracılığı ile yüzümüze yüzümüze vuruyor Camus. Jean-Baptiste geçmişi ile yüzleşirken modern insana bir ayna tutup onları çok sert bir şekilde eleştiriyor. Hayatımızda yer alan din, aşk, siyaset, bireysel ilişkilerimiz gibi neredeyse her konuya temas ediyor yazar.

Kitap hakkında bilgiler

Camus aslında başta kitabın adını “Zamanımızın Bir Kahramanı” koyacakmış.

Alıntılar

  • “Tüm insanlar hakkınızda iyi konuştu mu, vay halinize!”
  • “Sahi, ortaçağda boğuntu hücresi adı verilen o zindan hücresini bilmezsiniz. Genellikle insan ömür boyu unutuluyordu orada. Bu hücre şaşılacak boyutlarıyla ayrılıyordu ötekilerden. Bir insanın ayakta duramayacağı kadar alçak, yatamayacağı kadar da dardı. Engelli bir durum almak, köşegen biçiminde yaşamak gerekiyordu orada; uyku bir düşüş, uyanıklık bir çömelmeydi. Azizim, sözcüklerimi ölçerek söylüyorum, bu basit buluşta deha vardır. Her Allah’ın günü, bedenini uyuşturan o hareketsiz baskı altında mahkûm, suçlu olduğunu ve masumluğun keyifle gezinmek demek olduğunu öğreniyordu. Doruklara ve yüksek köprülere alışkın bir adamı bu hücrede düşünebiliyor musunuz? Ne dediniz? Bu hücrelerde yaşanabilir ve aynı zamanda masum olunabilinir mi? Olası değil, hiç olası değil! Yoksa düşünce gücüm güme giderdi. Masumluğum kambur yaşamaya zorlanması varsayımını bir an bile göz önüne alamam. Kaldı ki, hiç kimsenin masum olduğunu kesinlikle söyleyemeyiz, oysa herkesin suçlu olduğunu kesinlikle onaylayabiliriz. Her insan başkalarının suçuna tanıklık eder, inancım ve umudum bu benim.”
  • “ İnanın bana, dinler, ahlak dersi vermeye kalkıştıkları ve bir takım emirleri yağdırdıkları andan itibaren yanılırlar. Suçluluğu yaratmak ve cezalandırmak için Tanrı zorunlu değildir. Benzerlerimiz, kendimizin yardımıyla yeterlidir bunun için.”
  • “Bir yasayı benimseyen kimse, kendisini inandığı bir düzene yeniden yerleştiren yargıdan korkmaz. Ama insan acılarının en büyüğü yasasız yargılanmaktır.”
  • “Bir insanın öldürülmesi için her zaman nedenler vardır. Buna karşın, onun yaşamasını haklı çıkarmak olanaksızdır. İşte bu yüzden suçlu her zaman avukatlar bulur, masum ise bazen.”
  • “Kimse için hiçbir zaman mazeret olmamalı, işte başlangıçta ilkem bu benim. İyi niyeti, değerlendirilecek hatayı, yanlış adamı, hafifletici nedenleri kabul etmiyorum ben. Bende kutsama yok, af dağıtma yok. Yalnızca toplama yapılır, sonra, “Şu kadar tutuyor. Siz bir sapıksınız, şehvet düşkünüsünüz, yalan hastasısınız, oğlancısınız, sanatçısınız vb.” denir. İşte böyle. O kadar katı. Bu duruma göre, gerek felsefede gerek politikada ben, insanın masumluğunu reddeden her teoriden ve ona suçlu gözüyle bakan her pratikten yanayım. Demek ki ben köleliğin aydın bir yandaşıyım, azizim.”
  • “Eğer pezevenkler ve hırsızlar her zaman ve her yerde mahkum olsalardı, masum insanlar tümüyle ve hep masum sanacaklardı kendilerini.”
  • “Sevmek ve sevilmek ihtiyacında olduğumdan, aşık olduğumu sandım. Başka bir deyimle, aptallık ettim.”
  • “Artık çok geç, her zaman hep geç olacak.”

Kaynaklar

Can Yayınları ve Notos

--

--